TSK, Avrupa Birliği'ne güvenmiyor
Abone olİşte raporda yer alan ayrıntılardan bir örnek: "Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları Avrupa Birliği'ne güvenmiyor.."
Milliyet Gazetesi'nden Dilek Kocabaş'ın haberine göre,
Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü tarafından hazırlanan
2004 yılı ''Stratejik Araştırma'' raporunda, Türkiye'ye 17 sayfa
ayrıldı. Raporda, Türkiye'nin değişim içinde olduğuna dikkat
çekilerek, AK Parti iktidarının göreve gelmesi süreci bütün
detaylarıyla anlatıldı. AK Parti'nin yerel seçimde gösterdiği
başarının, 12 aylık AK Parti iktidarının uygulamalarının bir
mükafatı olduğunu belirten rapor yazarları, 2003 yılında Türk
ekonomisinde belirgin bir düzelme göze çarptığını vurguladı. Bütün
bu olumlu görüntünün altında hala bazı sorunların sürdüğü de işaret
edilen IISS raporunda, Kıbrıs'ın ve Türkiye'nin AB üyeliğinin
bunların başında geldiğine dikkat çekildi. Raporda ayrıca, Irak'ta
sürüp giden durumun da Türkiye'nin içinde bulunduğu bölgenin
istikrarsızlaşmasında etkili olabileceği uyarısında bulunuldu. IISS
yazarları, bütün bunlardan daha önemli bir sorun olarak da
''İslam'ın Türk toplum yaşamındaki yerinin tam olarak
belirlenememiş olmasını'' gösterdi. Hükümet ile Silahlı Kuvvetler
arasındaki ilişkilere de geniş bir bölüm ayrılan IISS 2004 yılı
raporunda, ''TSK'nın AB'ye tam olarak güvenmemekle birlikte
Türkiye'nin AB ile tam üyelik görüşmelerine başlaması yolunda büyük
bir isteklilik içinde olduğuna'' dikkat çekildi. Raporda, TSK'nın
bunu, Türkiye'de gelişme ve refahın artmasının ve İslami partilere
olan ilginin azalmasının bir yolu olarak gördüğü iddiasına da yer
verildi. Raporda, bazı radikal İslami grupların İstanbul'da 15
Kasım 2003 tarihinde düzenlediği iki büyük bombalı saldırıya da
önemli gelişmeler olarak dikkat çekildi. Türkiye'nin ''Doğu ve
Güneydoğu Anadolu bölgesinde dini eğilimlerin, bölücü akımların
önünü alabileceği inancıyla bir dönem hoş görüyle karşılandığını''
öne süren IISS analistleri, bunun ve işsizlikle fakirliğin bir
sonucu olarak bölgede radikalizmin geliştiğini iddia etti. Bölgeden
pek çok gencin Kafkaslar, Balkanlar, Pakistan ve Afganistan gibi
bölgelere gidip eğitim aldıklarını da savunan IISS yazarları, ''bu
kişiler, Türkiye'ye döndükten sonra dikkatle izlenmediler. 2003
yılında meydana gelen bütün saldırılarda rol alan kişiler de bu
bölgelerden gelmiş kişilerdi'' dedi. TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİ Türkiye
ile ABD ilişkilerine de yer verilen raporda, Türkiye ile ABD'nin
artık ''sevgili'' konumunda olmadıkları, ancak hala iyi bir
arkadaşlığı sürdürdükleri belirtildi. Irak savaşı öncesindeki
anlaşmazlıklarla soğuyan iki ülke ilişkilerinin, Irak savaşının
çabuk sona ermesi ve ABD'nin kayıplarının beklenenden daha az
olması üzerine köprülerin yeniden kurulmasıyla düzeldiğine de
işaret edilen IISS raporunda, AK Parti'nin Washington ile
ilişkilerinin daha ziyade ekonomik, finansal, siyasi ve askeri
ihtiyaçlardan kaynaklandığı öne sürüldü. Rapor yazarları,
''Washington ile ilişkilerinde kuşkulu bir tavır içinde olan AK
Parti yönetiminin, aslında anti-Amerikan bir tavır içinde
olduğunu'' da iddia etti. MÜSLÜMAN KOMŞULARA DÖNÜŞ OLABİLİR
Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü 2004 yılı Stratejik
Araştırma raporunda, AB üyeliğinin gerçekleşmemesi ve Irak'taki
Kürt milliyetçiliği nedeniyle ABD ile ilişkilerinde soğukluk
halinde Türkiye'nin Müslüman komşularına dönebileceği öne sürüldü.
Türkiye'nin 2004 yılında son derece güçlü bir istikrar yakaladığına
dikkati çeken rapor yazarları, Türkiye'nin Tahran ve Şam gibi
başkentlerle olan ilişkilerinin bölgedeki Kürt milliyetçiliğine
karşı oluşturulan ortak tavır çerçevesinde geliştiğini savundu.
Kıbrıs konusunun da bir sorun olarak ortada durduğunu belirten
yazarlar, Türkiye'nin önümüzdeki dönemde nasıl bir yol
izleyebileceği sorusuna da yanıt aradı. Yazarlar, Türkiye'nin
Avrupa Birliği yolculuğuna rahat şekilde devam edebilmesinin ön
şartının, AB'den kesin bir tarih alınması ve Kıbrıs'ta bir çözüme
ulaşılması olduğunu vurgulayarak, her iki tarafın da istekli
davranması ve çaba göstermesi halinde ABD ile Türkiye'nin
ilişkilerinin eski gücünü kazanabileceğini bildirdi. Washington
yönetiminin, Türkiye'nin AB üyeliğine güçlü bir destek verdiğine de
dikkat çekilen IISS raporunda, bu desteğin ardında Türkiye'nin
İslam dünyasının laik bir demokrasisi olması ve örnek
oluşturacağına inanılmasının yattığı kaydedildi. Raporda, ''ancak
Türkiye'nin AB umutları söner ve ABD ile ilişkilerinde de Irak'taki
Kürt milliyetçiliği nedeniyle soğukluk yaşanırsa Ankara Müslüman
komşularına dönebilir ve onlarla olan ilişkilerini
güçlendirebilir'' denildi. IRAK SAVAŞI Raporun genel bölümündeyse
2003 ve 2004 yıllarındaki uluslararası gelişmelere değinildi.
Irak'taki savaşın, bu gelişmelerin en önemlisi olduğunu belirten
rapor yazarları, bu savaşın ABD ile Avrupa kıtasını böldüğünü
kaydetti. Bu bölünme sırasında İngiltere'nin arada kaldığını da
belirten yazarlar, Irak savaşı ve savaş sonrası gelişmelerin ciddi
sorunlar doğurduğunu vurguladı. Yazarlar, koalisyonun gerçekten
Iraklıların kalplerini kazanmak istemesi halinde, ABD
milliyetçiliğinin önüne geçilmesi gerektiğini kaydetti. EL KAİDE
Raporda, El Kaide'nin bazı liderlerinin tutuklanmasına ve
öldürülmesine rağmen, hala etkin bir liderliğe sahip olduğu ve
60'dan fazla ülkede faaliyet gösterdiği ileri sürüldü. Raporda
ayrıca, dünya çapında kayıplarına rağmen örgütün 18 binden fazla
''potansiyel teröriste'' sahip olduğu, Irak savaşı nedeniyle de
saflarına katılanların giderek arttığı belirtildi. Enstitü, 18 bin
kişilik tahminin, istihbarat örgütlerinin, ABD ve müttefiklerinin
Afganistan'a müdahalesinden önce El Kaide'nin bu ülkedeki
kamplarında 20 bin kişiyi eğittiği ve müdahaleden sonra 2 bin kadar
militanın öldürüldüğü ya da yakalandığı raporlarına dayanılarak
yapıldığını kaydetti. El Kaide'nin saldırılarının muhtemelen
artacağı ileri sürülen raporda, ABD'nin El Kaide'nin asıl hedefi
olmaya devam ettiği, Irak'a ise bin kadar El Kaide üyesinin sızdığı
ileri sürüldü. Madrid'de düzenlenen tren saldırısının El Kaide'nin
dağılan yapısını tamamen yeniden kurduğunu gösterdiği belirtilen
raporda, örgütün yeni bir çalışma tarzı oluşturduğu da kaydedildi.
Batı ve müttefiklerinin El Kaide'ye karşı büyük bir mücadele
vermeye devam etmek zorunda olduğu belirtilen raporda, güvenlik
yönünden verilen mücadelenin, Irak'ın demokratikleştirilmesi ve
İsrail-Filistin anlaşmazlığının çözülmesi gibi siyasi gelişmelerle
desteklenmesi gerektiği vurgulandı. El Kaide'nin, gelecekte çok
daha büyük eylemlere hazırlandığı görüşüne de yer verilen IISS
raporunda, hedefteyse Kuzey Amerika ile Avrupa'nın bulunduğu
vurgulandı. El Kaide'nin bu eylemlerde kitle imha silahları
kullanmak amacında olduğu da öne sürüldü. Bu arada, El Kaide'nin
kolay hedef olarak ABD, Avrupa ve İsrailli sivilleri göreceğini
belirten yazarlar, örgütün bu çerçevede Irak'taki ayaklanmayı da
destekleyeceğini bildirdi. Raporda ayrıca, son bir uyarı olarak
Atlantik ötesi güçlerin bütün dikkatlerini Ortadoğu ve Körfez'e
yoğunlaştırdığı sırada Kuzey Kore gibi dünyanın başka köşelerinde
yeni sorunlar meydana gelebileceği ve dikkatlerin başka yöne
kayabileceği kaydedildi.