Hürriyet yazarı Murat Yetkin, ABD Başkanı seçilen Donald Trump'ın ekibinin bilinmeyenlerini köşesinde yazdı. "Ulusal güvenlik danışmanlığı" görevi önerildiği iddia edilen 57 yaşındaki emekli Korgeneral Michael Flynn'ın kısa bir süre önce Fetullah Gülen'in iade edilebeceği sinyalini veren makalesi Türkiye'ye sevinçle karşılanmıştı. Peki Trump'ın ekibi Türkiye'nin yararına olacak mı? Kamuoyunun bilmediği Trump'ın kadrosunu ele alan Murat Yetkin "Trump geldi diye o kadar da sevinmeyin" diye yazdı ve öne çıkan isimleri tanıttı: Michael Pence: Başkan Yardımcısı. Katolik bir ailenin çocuğu olmasına karşın sonradan “ışığı görmüş” mezhep değiştirmiş; tıpkı önceki Cumhuriyetçi Başkan George Bush gibi “Yeniden Doğuş Kilisesine” bağlı bir Evangelist olmuş. Yükselen Amerikan sağının öncüsü “Çay Partisi Hareketinin” ideologlarından sayılan Pence kendisini, “Önce Hıristiyan, sonra muhafazakâr, en son Cumhuriyetçi” olarak tanımlıyor. Öte yandan valilik yaptığı Indiana eyaletinde vergileri düşürmek suretiyle istihdamı artırmak ve eyalet bütçesini kara geçirmekle tanınıyor. Michael (Mike) Flynn: Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı yapacağını açıkladığı Flynn, Irak’ta Afganistan’da savaşmış, Savunma İstihbarat Dairesi (DIA) başkanlığı yapmış bir emekli general. Fethullah Gülen’i sevmemesinin en önemli nedeni, Gülen’i de İslamcı bir vaiz, İslam misyoneri olarak görmesi. Flynn’a göre İslamofobi, yani İslam korkusu gayet “akılcı” temelleri olan bir korku. Sadece o da değil, Demokratlar Flynn’ın UGD olarak atanmasını Trump’ın “ırkçılıkla uzlaşması” olarak kınadılar. Reince Priebus: Amerikan sisteminde Başkanın Özel Kalem Müdürü, bakanların çoğundan etkilidir ve kabine üyesi sayılır. Trump bu göreve Cumhuriyetçi Parti Başkanı (ABD’de parti başkanlığı bizdeki gibi değildir) Priebus’u getirirdi. Priebus mümin bir Grek Ortodoks. “Grek (Yunanlı) olmaktan gurur duyuyor” ve bunu “Allah’ın bir lütfu” kabul ediyor. ABD’de “Anchors” denilen ve kendilerini İstanbul’daki Rum Ortodoks Patrikhanesi'ne adayan bir grubun üyesi. Cumhuriyetçi Parti'de toplumun yoksul kesiminden gelip tırnaklarıyla kazıya kazıya yukarıya tırmanmış nadir örneklerden. Michael (Mike) Pompeo: CIA Başkanı olarak atandı Trump tarafından. O da eski bir asker, o da Cumhuriyetçilerin sağ kanadı Çay Partisi Hareketi üyesi. Kongre’de istihbarat ve enerji komitelerinde çalışmış. Bireysel silahlanma yanlısı “American Rifle Association- Amerikan Tüfek Derneği”nin “yaşamboyu onur üyesi”. Suriye’de Beşar Esad’ın yok edilmesinden yana olduğuna bakıp aklınıza farklı bir şey gelmesin. Twitter hesabından 15 Temmuz askeri darbe girişimini kınayıp Türk halkını kutlayan İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’e, üstelik Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Twitter hesabına da gönderme yaparak, üstelik daha 16 Temmuz günü, “İran da neredeyse Türkiye kadar demokratik - her ikisi de totaliter İslam diktatörlükleri” yazacak kadar ters ve keskin görüşleri var. Steve Bannon: Başkanlık Baş Danışmanı. ABD’de bizdeki gibi elini sallasan baş danışmana çarpmıyor. Baş danışman Başkanın stratejik konularda sağ kolu sayılıyor. İrlanda asıllı bir ailenin koyu Katolik oğlu olan Bannon, Çay Partisi’nin de sağında, kendilerine “Alt-right”, Alternatif Sağ diyen bir grubun yayını olan Breitbart News’un sahibi ve yayın yönetmeni olarak başından itibaren Trump’a destek verdi. Bırakın Müslüman karşıtlığını, Yahudi karşıtı suçlamalarının da merkezinde; ama onu inkâr ediyor. Jefferson (Jeff) Sessions: Adalet Bakanı olacak Trump 20 Ocak’ta görevi devraldığında. Aslında Trump’ın iki Başkan Yardımcısı adayından birisiydi Sessions. ABD’de öteden beri ırkçılığın merkezlerinden sayılan Alabama eyaletinin Baş Savcısı olarak Cumhuriyetçilere yakın National Journal tarafından “En muhafazakâr 5 Cumhuriyetçi” arasında sayılmış bir kişi. Trump ekibinin diğer üyeleri gibi o da çevrecilere, eşcinsellere, kürtaja, Obama’nın sağlık programına, vergilere, vs karşı. Türk hükümeti bakımından Fethullah Gülen ve örgütü dosyasına artık o bakacak. Tabii Reza Zarrab dosyası da onun önüne gidecek.