TRTnin suskun kaldığı an
Abone olTRT tabuları bir bir yıkıyor. Gözler görmese kimse inanmayacak. Önceki gece bir ilke daha şahit olduk.
vardı önceki gece. Yeni yayın politikası herkesin ezberini
bozdu. TRT, kendi yayın politikasını özel kanalların bile
yapamayacağı şekilde kendi kanalında yerden yere
vurdu.
Tayfun Talipoğlu'nun sunduğu canlı yayınlanan "Nasılsınız?" programında akademisyenler ve tv eleştirmenleri TRT'yi masaya yatırdı. Programa katılan Sabah'ın tv eleştirmeni Yüksel Aytuğ konuşulanların özetini bugünkü köşesinde yazdı.
(...)Talipoğlu, yayının başında hepimize açık çek verdi: "Hiç çekinmeden TRT hakkında tüm görüşlerinizi, eleştirilerinizi seslendirebilirsiniz. Bunu özellikle TRT yönetimi arzu ediyor" dedi. Önce kamu yayıncılığının ne olduğu tartışıldı. Ardından TRT'nin özerkliği masaya yatırıldı. Kurumun tarafsızlığı konusundaki tereddütler, kaygılar dillendirildi.
Tuncay Güney olayında TRT'nin büyük bir editöryal hata işlediği konusunda hemfikir olduk. Bizim eleştirilerimiz, anında "yukarıdan" Tayfun Talipoğlu'na iletilen "notlarla" bertaraf edilmeye çalışıldı. TRT yönetimi bir tek Tuncay Güney konusunda suskun kaldı. Sanırım işledikleri "teknik" hatanın onlar da farkındaydı.
Ama keşke TRT'nin yanıtlarını özel notlar aracılığıyla değil de, stüdyoda bulunan üst düzey bir TRT yöneticisinin ağzından dinleyebilseydik. Talipoğlu, TRT'nin bu tercihini, "Münazara stresinden uzak, daha rahat bir eleştiri ortamı yaratabilmek amacıyla" diye açıkladı. Aylardır bu sütunlarda TRT'nin değişimini, dönüşümünü ve demokratik atılımlarını seslendirip, "Kurumda iyi bir şeyler olmaya başladı" diyorum.
Bu demokratikleşme sürecinin ve şeffaflığın en belirgin kanıtı "Nasılsınız?" programıydı. Bir dönem sadece protokol haberlerini veren, spor spikerlerine en küçük maç yorumunu bile yaptırmayan, eleştirinin "E"sini ağzına almaya ürken TRT, canlı yayında kendisinin "çatır çatır" eleştirildiği bir programa ev sahipliği yaparak, kamu yayıncılığı hizmetinin aynı zamanda sektöre örnek olmak, rehberlik etmek gibi bir sorumluluğu da beraberinde getirdiğini gösterdi. Umarım, özel televizyonlar da aynı yürekliliği gösterebilir...
Tayfun Talipoğlu'nun sunduğu canlı yayınlanan "Nasılsınız?" programında akademisyenler ve tv eleştirmenleri TRT'yi masaya yatırdı. Programa katılan Sabah'ın tv eleştirmeni Yüksel Aytuğ konuşulanların özetini bugünkü köşesinde yazdı.
(...)Talipoğlu, yayının başında hepimize açık çek verdi: "Hiç çekinmeden TRT hakkında tüm görüşlerinizi, eleştirilerinizi seslendirebilirsiniz. Bunu özellikle TRT yönetimi arzu ediyor" dedi. Önce kamu yayıncılığının ne olduğu tartışıldı. Ardından TRT'nin özerkliği masaya yatırıldı. Kurumun tarafsızlığı konusundaki tereddütler, kaygılar dillendirildi.
Tuncay Güney olayında TRT'nin büyük bir editöryal hata işlediği konusunda hemfikir olduk. Bizim eleştirilerimiz, anında "yukarıdan" Tayfun Talipoğlu'na iletilen "notlarla" bertaraf edilmeye çalışıldı. TRT yönetimi bir tek Tuncay Güney konusunda suskun kaldı. Sanırım işledikleri "teknik" hatanın onlar da farkındaydı.
Ama keşke TRT'nin yanıtlarını özel notlar aracılığıyla değil de, stüdyoda bulunan üst düzey bir TRT yöneticisinin ağzından dinleyebilseydik. Talipoğlu, TRT'nin bu tercihini, "Münazara stresinden uzak, daha rahat bir eleştiri ortamı yaratabilmek amacıyla" diye açıkladı. Aylardır bu sütunlarda TRT'nin değişimini, dönüşümünü ve demokratik atılımlarını seslendirip, "Kurumda iyi bir şeyler olmaya başladı" diyorum.
Bu demokratikleşme sürecinin ve şeffaflığın en belirgin kanıtı "Nasılsınız?" programıydı. Bir dönem sadece protokol haberlerini veren, spor spikerlerine en küçük maç yorumunu bile yaptırmayan, eleştirinin "E"sini ağzına almaya ürken TRT, canlı yayında kendisinin "çatır çatır" eleştirildiği bir programa ev sahipliği yaparak, kamu yayıncılığı hizmetinin aynı zamanda sektöre örnek olmak, rehberlik etmek gibi bir sorumluluğu da beraberinde getirdiğini gösterdi. Umarım, özel televizyonlar da aynı yürekliliği gösterebilir...