Trabzon'u zirveye taşıyan adam
Abone olTrabzonspor, son yılların en iyi sezonunu yaşıyor. Şüphesiz zirveye giden yolda Ziya Doğan'ın payı büyük. İşte karadeniz fırtınasını yeniden estiren adamın hikayesi...
Salı Sohbetleri'nin bu haftaki konuğu, Trabzonspor'un başarılı
teknik direktörü Ziya Doğan... Ziya Doğan bu ifadeyi röportaj
bittikten sonra söyledi. Tırnağıyla kazıya kazıya gelen insanların,
çok kolay insan tüketen medya tarafından nasıl sindirildiğini de
görmüş olduk. Türkiye’de kendi sanal yıldızlarını yaratan, sonra da
onları büyük bir iştahla parçalayan vahşi bir düzen sürdüğünden
olmalı Doğan hayallerini söyleyemiyor. Aslında çok şey söylüyor;
anlayana: Benim hedeflerim çok büyük fakat saklamak zorundayım,
toplum buna hazır değil. Bir hedef koyuyorsun iki hafta sonra bu
senin aleyhine dönüyor. Mantık oturmamış. İçimde fırtılar kopuyor,
söylemiyorum. Çok dikkat etmek ve ölçülü davranmak zorundayız.
‘Gizli’ hedeflerim her zaman çok büyük. Ne olduğunu sorarsanız
Türkiye hazır değil. İçinden gelen şeyleri anlattığın zaman, bazı
konularda çok iddialıysan, onların kuramadığı hayalleri kuruyorsan,
hafife alıyorlar. * Moral bozukluğunu çabuk atabiliyorsunuz. Dinamo
Kiev maçından sonraki Trabzonspor’un darmadağın olacağı
düşünülürken antrenmanınızı izlemiş ve iddialı bir şekilde foto
muhabirlerine dönüp, ‘Çekin çekin şampiyonu çekiyorsunuz’
dediğinizi görmüştüm. Ben o zaman Trabzon’un iddasından hiçbir
zaman vazgeçmeyeceğine inandım. - Profesyonel anlayış tam
istediğimiz seviyede olmasa bile bir yerde takılıp kalmıyoruz.
Üzüntüyü de başarıyı da orada unutmak zorundayız. Sonraki maç
önemli. İddia ediyorum oynadığımız en iyi maçlar Avrupa maçları.
Tecrübenin olmaması, biraz da şanssızlık.. Mesela Kiev maçları.
Gittiler Roma’da 45 dakikada 4 net pozisyonları var. Bizde iki
maçta toplam 4 pozisyona girmediler. Bizim ise 12-13 tane gol
pozisyonumuz var. Yani futbol adına çok güzel şeyler oldu. Athletic
Bilbao maçının ilk 25 dakikasını atlatsak değişik olurdu. Erken gol
yedik. Futbolcular sahaya çıktığında atmosfer şuurlarını kapadı
sanki. Atmosfer inanılmazdı. Müthişti. * Bana göre Trabzonspor
sizinle 3. dönemine giriyor. Geçen sezon takımın başına geçip
Türkiye Kupası’nı almanız ve ikincilikle bitirdiğiniz ilk dönem.
İkinci dönem, ön elemeden başlayıp, 8. haftaya uzanan lig
maçları... Trabzonspor, tarihinin en iyi lig başlangıcını yapmış
durumda. Her zaman iddalısınız da, bu kadarını bekliyor muydunuz? -
Mümkünse her maçı kazanmayı hedefliyoruz. Futbolun içinde üç
ihtimalin olduğunu unutmuyoruz. Avrupa maçlarımız olduğu için biraz
endişeleniyorduk. İstatistikler gösteriyor ki, Türk takımları
Avrupa Kupası maçları oynadığı dönemlerde ligde daha çok puan
kaybetmiş. Biz Avrupa Kupaları döneminde ligi en az kayıpla
atlatırsak büyük bir avantaj yakalarız demiştik. Oyuncularımdan
fedakarlık istedim. Onlar da inanılmaz gayret içerisinde yorgun
olmalarına rağmen kişiliklerini sahaya yansıtarak o yorgunluğun
üzerine gittiler. Yorgunluk Türkiye’de mazeret. Dinamo Kiev’in 5
maçını izledim, tüm karşılaşmalarda farklı adamlarını
oynatıyorlardı. Türkiye’de bu sistem oturur mu? Türk futbolcusu
duygusal. Kadro derinliği çok olmadığından, bizim böyle bir
şansımız yoktu. Aynı oyuncularla oynadık. Milli takıma giden
oyuncularımız da var. Ligde 8. haftadayız ama bizim futbolcularımız
16-17 resmi maç oynadı. Oyuncularım inanılmaz performans gösterdi.
Mesela Athletic Bilbao maçından sonra sabah 4.30’a kadar
havaalanında bekledik. 9.00’da Trabzon’a geldik. Yorgunluğa rağmen
çocuklar müthiş mücadele ettiler. Tempoda bir düşüş oldu ama bu
fiziksel değil, psikolojik yorgunluk. Bence tek kaybımız Antep
maçı. Yüz kere oynasak bir defa berabere kalırdık o şartlarda.
Analize baktık, 105 kere topla onların 18’ine girmişiz, Antep 22
kere bize gelmiş. Ama olmayınca olmuyor... * Artık daha kolay
olacak diyebilir miyiz? - Hayır... Daha yolun başındayız. İyi bir
takım ruhu yakaladık ama çok zorlu maçlarımız var. Ankara’ya
gideceğiz, sahamızda Galatasaray ve Fenerbahçe maçları var.
Geleceğimizi belirlemek açısından önümüzdeki 5 hafta çok önemli.
Ondan sonra tabloyu daha net görebiliriz. * Eğer kazanırsanız 3
büyüklerle ilk yarıda kendi evinizde oynamanız büyük avantaj olacak
diye düşünüyorum. Birini geçtiniz. Diğerlerini kayıpsız
atlatırsanız şampiyon olur musunuz? - Derbilerin hepsini kazanırsak
avantaj yakalarız. 6 puanlık maç oynuyorsun. 4 hafta sonraki durum
çok önemli. Fenerbahçe maçında Dinamo Kiev maçını yaşamak
istemiyoruz. Kamuoyu çok şartlandı, bunun altında ezilmek
istemiyoruz. Dinamo Kiev maçından önce takım kaskatı kesilmişti.
Onları motive etmek için hiç bir şey yapmadım. Camia için, kulübün
ekonomisi için, kendi kariyerleri için çok önemli olduğunu
biliyorlardı. Onlara, ‘Zevk alın, mücadele edin, rakibi gözünüzde
büyütmeyin’ dedim. Ona rağmen bir baskı altında hissediyorlar
kendilerini. Lig uzun maraton, üçte biri bitmedi. Onun için
konuşmamız çok erken. Ama şu var iyi bir hava yakaladık. * Geçen
sene Malatyaspor’dan Konyaspor’a geçtiğiniz bir dönemde ‘Son 3
seneye bakarsanız sahip olduğu koşullara göre Ersun Yanal’la
birlikte en başarılı teknik adam benim’ demiştiniz. Bana göre de,
Ziya Doğan elindeki potansiyeli en verimli olarak kullanan teknik
direktör. 4 büyüklerde dikkat ediliyor da, küçük bütçeli takımlarda
teknik adamlar iyi incelenmiyor hala... - Anadolu takımlarında
çalışmak büyük kulüplerden çok daha zor. 3 büyüklerde şampiyonluk
yaşadıktan sonra Anadolu takımlarına gidip de ligi bitiremeyen ya
da başarılı olamayan antrenörler var. Milne, Stankoviç,
Veselinoviç, hatta Mustafa Denizli... Anadolu’da şartlar zor.
Gençlerbirliği, Malatyaspor, Ankaragücü, Gaziantepspor’a bakın.
Tesis açısından eksikleri azaldı. Köklü kulüpler olmaya başladılar.
Ancak, büyüklerle kıyasladığınız zaman hala uçurum var. Fenerbahçe,
Beşiktaş veya Galatasaray’ın bir futbolcuya harcadığı paranın
yarısı Anadolu’da kulüp bütçesi... Ben Trabzon’a başladığım zaman
‘Önümüzdeki yıl şampiyonluğa oynayacağız’ dediğimde, “Hangi
bütçeyle?” dediler. Doğru kararlar verip, doğru işler yaparsan az
parayla büyük işler başarabilirsin. Bunun örnekleri de var.
Gençlerbirliği Ersun hoca zamanında şampiyonluğu kılpayı kaçırdı.
Gaziantep Sakıp hocayla Fenerbahçe’ye 3-0’dan 4-3 yenildiği zaman
şampiyonulğu kaçırdı. Onları takdir etmek lazım, alkışlamak lazım,
yüceltmek lazım. Bir Anadolu takımının küçücük bütçesiyle 4., 5.
olması şampiyonluktan değersiz değildir. Doğru değerlendirmek
lazım. Bu 20, 30 milyon dolarlık bütçelerle bilinçi işler yapılırsa
iddia ediyorum Avrupa’da büyük işler yapılır. * En yüksek bütçeli
kulüplerimizin başında hep yabancı teknik adam var. Ben “Türk
teknik adamla çalışsın” klişesinden sıkılıyorum ama başarılı Türk
teknik direktörlerin fırsat bulmasını da istiyorum. Daum ve
Bosque’nin kariyerleri başarılarla dolu ancak takımları iyi futbol
oynamıyor. Bu konuda bir şey söyler misiniz? - Oynadığım dönemlerde
de söylüyordum. Gelen yabancı hocalar zorlanıyor. Türk
futbolcusunun taktik anlayışa ne kadar yatkın olduğunu
düşünemiyorlar. Avrupa’da futbolcuyu hangi mevkiye koyarsan orada
yapılması gerekeni biliyor. Türkiye’de sisteme dayalı oyuncu çok
az. Del Bosque bence her geçen gün takımı oturtuyor. İlk
dönemlerinde hiç ummadığınız oyuncuları değişik mevkilerde oynattı.
Düşünce olarak doğru ama o futbolcunun o mevkiye uyumu Avrupa’daki
gibi kolay olacak mı? Ben Trabzon’a yeni oyuncu aldığımda da çok
zorlanıyor. Takımın idmandaki düzenini bile bozuyor. Bunu yapmak
için büyük bütçelere gerek yok. Büyük bütçe veriyorsan Türkiye
değil, Avrupa. Ben bunu yapabilirim demiyorum ama inancım var. *
“Ziya Doğan Türk futbolunu çözdü ama Avrupa futbolunu çözemedi”
diyenler oldu. - Oynanan oyuna baksınlar. Bir Avrupa takımını bu
kadar ezen çok azdır. Kiev 18’den çıkamadı... Futbola baksınlar.
Dinamo Kiev iki ölü toptan gol buldu, maçın son dakikası hariç
pozisyonları yok. Türkiye’de herşey sonuçla ölçüldüğü için
yakaladığımız gol pozisyonlarına, tempomuza, rakibin baskı altına
almasına bakılmıyor. O zaman olmadı ama bir gün yakalanan
pozisyonlar gol olur. * Geçen hafta çok tartışıldın. Beşiktaş’tan
aldığın teklif konsantrasyonunu bozdu mu? - İnanın hiçbir şeyin
etkisi altında kalmıyorum. Ben sahaya çıktığımda herşeyi unuturum.
Maçta değil antrenmanda da. Bizde hala spor mantalitesi oturmadı.
Yıllar öncesi Osman Denizci’nin Fenerbahçe’de oynarken bir sene
sonra için Trabzonspor’la anlaşmış, Trabzon’a transfer olmasına
rağmen, Bursa’da golünü atıp Fenerbahçe’yi şampiyon yapmıştı. Buna
alışmak lazım. Avrupa’da antrenörlerin, futbolcuların önümüzdeki
yıl nerede çalışacakları belli. Ve hepsi işini yapıyor. Bizde ise
herşey artniyetli. Bu çok yanlış birşey. Ama bu tekliflere alışmak
lazım... * Beşiktaş’tan teklif alınca heyecanlandın mı? Beşiktaş
senin uzun seneler forma giydiğin, attığın golle şampiyonluk
getirdiğin kulüp... Ne yaşadın? - Yıllarım geçti orada. 15 yaşında
girdim Beşiktaş’a 18 yaşında da profesyonel oldum. Tekliften dolayı
tabii ki gurur duydum. Ama Trabzonspor’un benden beklentileri var.
“Hoca gidiyor” diye haberler çıkınca bu açıklamayı yapmak zorunda
kaldım. Üzerimden de büyük bir yük kalktı. * Trabzonspor 20 yıdır
şampiyonluğu bekliyor. Türkiye’de başarı şampiyonlukla ölçülüyor.
Eminim ki Trabzonspor Şampiyonlar Ligi’ne girseydi, ligde çok yara
alacaktı. Sana şöyle birşey deselerdi; “Şampiyonlar Ligi’ne
gireceksin, ligde şampiyonluk yok” ya da “Şampiyonlar Ligi’ne
giremeyeceksin ama şampiyon olacaksınız”. Hangi seçeneği seçerdin?
- Ben her ikisini de istedim. Şampiyonlar Ligi’ni çok istiyordum.
Kulüp de maddi açıdan rahatlayacaktı. Belki biraz hırpalanacaktık
ama ara transfere kadar bu kadroyla gidip iki hedefi birden
kovalayacaktık. Bu maç temposuna ve atmosfere futbolcularımızı
alıştırmak lazım. Bu sene katılabilseydik önümüzdeki sene daha da
rahat edecektik. Tecrübe çok önemli ve orada oynanmadan
kazanılmıyor. * “Adam gibi adam Ziya Doğan” diye bir pankart açtı
Trabzonspor taraftarları. Yetmedi Laz Ziya lakabını taktılar. “Adam
gibi adam” olarak anılmak en başarılı teknik adam olarak anılmaktan
daha güzel olsa gerek. Ziya Doğan hayattaki duruşunun karşılığını
alıyor galiba? - Duygulanıyorum tabii. Ne mutlu bana. İnsanların bu
ilgisine, sevgisine teşekkür ediyorum. Ancak bizim yaptığımız
anormal bir şey yok. Olduğumuz gibi davranıyoruz, çalışıyoruz.
Abartacak bir şey yok... * Biraz da milli takım konuşalım.
Gürcistan milli maçından sonra Ersun Yanal medya tarafından yerden
yere vurulurken, ‘Maçı teknik direktör gözüyle izlemek lazım. Ben
de olsaydım o maçta onun yaptıklarının aynısını yapardım’ dediniz.
Pekala, eleştirebilirdiniz. Şimdi de Hakan Şükür tartışması düştü
gündeme. Bu tercihine de katılıyor musunuz? - Tercihe katılıp
katılmamak önemli değil, önemli olan saygı göstermek. Ben saygı
duyuyorum. Hakan’ı izledim dün gece. Çok mantıklı, çok yapıcı
açıklamalar yaptı. Kafamı karıştıran bir şey var medyada. Oynarken
Hakan’a sallıyorlar, kadroya alınmıyor hep beraber sahip
çıkıyorlar. Hakan kaybedilecek bir oyuncu değil ve desteklenmeli.
Ancak ona bu desteği verirken antrenörü yıpratmamak lazım. *
Hakan’ın dışarıda kalması biraz da sizin suçunuz. Galiba hoca
Fatih’e fazla güveniyor? - Aman, aman. Bence bu tür polemikleri
ortaya atmamak lazım. Rekabet çok olursa kalite yükselir. Eminim
ki, ileride ikisini beraber de oynatır. * 4 A, 2 Ümit Milli
futbolcunuz var. İyi alternatif üretiyorsunuz. Bakıyoruz Emrah gibi
küsmüş, tedirgin bir futbolcu Trabzonspor’un en çok oynayan
oyuncusu haline gelmiş. Nasıl oluyor bu... - Futbolcular kendi
özelliklerinin farkında değil. Trabzonlu oyuncular bunun farkına
vardı. Takım oyunu ile başarılı sonuçlar alınınca, futbolcunun
güveni de geliyor. Çocuklar bireysel yetenekleri ne olursa olsun,
sisteme bağlı oynamalarının kendilerini nasıl geliştirdiğini gördü.
Bir de Mehmet Yılmaz var mesela, Erdinç var. Onların da önü açık.
Mesela Mehmet, o tipte oyuncu kalmadı. Güçlü, hava toplarında iyi,
gol vuruşları müthiş. Onu bazen değerlendiremiyorum ama oynamaması
kalitesini düşürmüyor, onu kalitesiz bir futbolcu yapmıyor. Bence
Türkiye’nin en iyi santrforlarından biri. * Oyunu 3. bölgeye
yıkmamanız, kendi yarı sahanızda kabul edip Fatih ve Gökdeniz gibi
silahları kullanmanız yüzünden mi Mehmet bekliyor kimi zaman... -
Trabzonspor’u iyi izlemek lazım. Biz takım olarak savunmayı
hücumda, yani 3. bölgede yapan bir takımız. Dinamo Kiev maçında da,
Bilbao maçlarında da defans yapmadım. Bir tek Malatya maçında gol
yedikten sonra 20 dakika mahkum oynadık. * Trabzonspor camiası
şampiyonluğu çok istiyor, çok arzulu. Onlara söylemek istediğiniz
bir şey var mı? - Yalnız Trabzonspor taraftarına değil tamamına
var. Her maçı normal bir maç, bir oyun olarak göreceğiz.
Futbolcular en az taraftarlar kadar, hatta daha fazla ister
kazanmayı. Sahaya çıkıp gereken herşeyi yapar yener, yenilir.
Toplumun yenilgiyi doğal karşılaşması, bunun da oyunun bir parçası
olduğunu öğrenmesi lazım. Avrupa’da bir takım yenildiği zaman
taraftarları futbolcunun psikolojisini bildiğinden destek olmaya
çalışıyor. Burada böyle değil. Futbolcuya insafsızca davranıyoruz.
Hedef tutmazsa, başarısızsın! Atletlerimizi baskı altında tuttuk,
“Madalya, madalya” diye, baskıyı taşıyamadılar, başarılı
olamadılar. Elinden geleni yap da, olmazsa bile canın sağolsun.
Mesela dün Beşiktaş mücadele olarak herşeyi yaptı. Mükemmel bir
taktik savaşı vardı. İyi gözle bakıp iyi şeyleri görmek lazım... *
Bugün, Beşiktaş tarihinin en kötü dönemini yaşıyor. Siz olsaydınız
teknik direktörü değiştirir miydiniz? - Her zaman söylüyorum,
başarıda en önemli unsur istikrar... Avrupa’da 10 senelik
mukaveleler yapıyorlar. Türkiye’de 2 sene yüzünü gördüler mi
sıkılıyorlar. Ben istikrardan yanayım. * Hem Ziya Doğan’ın, hem de
Trabzonspor futbol takımının başarısının ardında yatan nedir? -
Çalışmak, paylaşmak, sisteme ve takım arkadaşına bağlılık...
FANATİK