Trabzonlu Olcan hedeflerini anlattı
Abone olGaziantep’teki başarılı performansını Trabzon’da da sürdüren ve uzun bir aradan sonra milli takıma çağrılan Olcan, merak edilenleri yanıtladı.
Trabzonspor’un devre arasında Gaziantepspor’dan transfer
ettiği başarılı futbolcu Olcan Adın, Trabzonspor'a gelerek
hedeflerini daha da büyüttüğünü söyledi.
Gaziantep’teki başarılı performansını Trabzon’da da sürdüren ve
uzun bir aradan sonra milli takıma çağrılan Olcan, Türkiye Futbol
Federasyonu’nun TamSaha Dergisi’ne verdiği röportajda, futbol
kariyeri ve özel hayatına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Olcan Adın'ın TamSaha Dergisi'ne verdiği röportajın ayrıntısı
şöyle:
Öncelikle en başa gidip futbolla tanışma hikâyeni alalım
kısaca
Ailemin futbolla içli dışlı olması beni de futbola yönlendirdi diyebilirim. Oturduğumuz lojmandaki takımda futbola başlamıştım. Babam SEKA Kağıt Fabrikası'nda çalışıyordu. Fabrika lojmanlarının bir takımı vardı. O takımla bir antrenmana çıktım. Takımdaki ağabeylerim futbolumu gördükten sonra beni Balıkesirspor'a yönlendirdi. Böylece 8-9 yaşlarındayken Balıkesirspor'un altyapısına katıldım.
Daha sonra Kartalspor'a geçtin, oradan da Fenerbahçe'ye.
Fenerbahçe'nin altyapısına geçişinde etkili olan isimler
kimlerdi?
Kartalspor'da 1 sezon oynadım. O sezonun sonunda direkt
Fenerbahçe'nin A takımına gittim. A takımla antrenmanlara çıkıyor,
maçlarımı PAF takımla oynuyordum. Fenerbahçe'ye transfer olduğumda
17 yaşımı henüz bitirmiştim. 16 yaşındayken Kartalspor'da, 2.
Lig'de oynamak kolay bir iş değildi. Kartalspor'da oynamamı
sağlayan kişi ise benim futboluma güvenen hocam Ersin Şolpan'dı.
Sezonun bitmesine 3-4 maç kala o dönemde altyapı sorumlusu olan
Cemil Turan ve birkaç yöneticiyle görüşerek Fenerbahçe'ye transfer
oldum.
O dönemde de sol açık mı oynuyordun? Fenerbahçe'nin
altyapısında gelişimine katkıda bulunan unutamadığın bir hoca var
mı?
O dönemde sol açık değil, forvet arkasında oynuyordum. Altyapıda
bana katkıda bulunan bir hoca olmadı çünkü direkt A takıma
gitmiştim ve sadece Christoph Daum'la çalıştım.
Fenerbahçe'de oynarken zamanla önce Antalyaspor, daha sonra
da Karşıyaka'ya kiralandın. Özellikle Karşıyaka'da 2007-08
sezonunda Bank Asya 1. Lig'de tüm sezon boyunca ilk kez düzenli
oynadın ve sezon boyunca 9 gol kaydettin. O takımlardan yaşadığın
tecrübeler sana neler kattı?
Fenerbahçe'de hiç oynama fırsatı bulamamıştım. Ama Genç Millî
Takımlarda şans bulmayı sürdürüyordum. Tabii oynayıp da Millî
Takımlara gitmek çok daha önemliydi benim açımdan. Çünkü futbolcu
ancak oynayarak kendisini geliştirebilir. Dolayısıyla önce
Antalyaspor'a, ardından da Karşıyaka'ya kiralık olarak gittim.
Özellikle Karşıyaka'da geçirdiğim dönem bana çok şey kattı. Süper
Lig'den Bank Asya 1. Lig'e gitmek başkalarına garip gelebilir ama
benim açımdan son derece olumlu bir dönem oldu. Dediğim gibi oyuncu
maçta tekrar yapa yapa kendisini geliştiriyor. Elbette antrenmanın
da büyük faydası var ama belirli bir yaştan sonra futbolcunun
mutlaka oynaması gerekiyor. Sadece antrenman yaparak gelişim
sağlayabilmek mümkün değil.
Fenerbahçe'de yaklaşık 5 sezon forma giydin. Ancak bu süre
içerisinde hiç düzenli olarak ilk 11 oynama şansın olmadı. Bir ara
Zico seni kısa süreliğine ilk 11 oynattı ancak sonra tekrar yedek
kaldın. Bu yıllarda forma bulamama nedenin neydi sana
göre?
Fenerbahçe'de 5 sezon gibi uzun bir süre kaldım ama dediğiniz
gibi çok az oynama fırsatı bulabildim. Bu da Fenerbahçe'nin
yapısından kaynaklanıyor. Fenerbahçe hedefleri itibarıyla çok
yüksek maliyetlerle yıldız oyuncuları transfer eden bir kulüp. Genç
oyunculara yeterince şans vermiyorlardı. Zico döneminde bir süre
oynama fırsatı buldum. Ama bir maçta kötü oynayınca ertesi hafta
kadroya alınmadım. Genç oyuncunun güven kazanabileceği bir ortam
yoktu Fenerbahçe'de.
Gaziantepspor ve Trabzonspor'da düzenli olarak oynamaya
başladığından beri inanılmaz bir şekilde artan performansına
baktığında Fenerbahçe'de geçirdiğin ve oynayamadığın yılların senin
açından bir kayıp olduğunu düşünüyor musun?
Elbette kayıp olduğunu düşünüyorum. Fenerbahçe'ye imzayı
attığımda 18 yaşına yeni girmiştim. Kartalspor'dan Fenerbahçe'ye
değil de bir Anadolu takımına gitsem ya da Trabzonspor'a gelseydim
bugün çok daha farklı bir konumda olurdum. Orada neredeyse hiç
oynamadan geçirdiğim 5 sezon, futbolumun gerilemesine neden oldu.
Ama şimdi uzun bir süredir oynadığım için hem futbolumu hem de
kendime olan güvenimi geliştirdim. Devamlı oynamak gerçekten
oyuncuya çok şey katıyor.
Gaziantepspor'a geçtikten sonra Jose Coucheiro idaresinde
Süper Lig'de düzenli olarak oynamaya başladın. Sonra da Tolunay
Kafkas'ın takımın başına gelmesiyle önlenemez yükselişin
gerçekleşti. Bu yükselişte Tolunay hocanın payı ne kadar? Yoksa
‘Ben düzenli oynatılsam bu performansı zaten verirdim’ mi
diyorsun?
Gaziantepspor'a gittiğim ilk sezonda hiç forma
şansı bulamamıştım. O dönemde takımın başında Nurullah Sağlam
vardı. Nurullah hocanın ayrılmasının ardından yerine Couchero'nun
gelmesi benim için bir dönüm noktası oldu. Kötü oynadığım maçlarda
bile bana görev verdi ve devamlı oynama fırsatı tanıdı. Couchero
benim için büyük bir şanstı. Tolunay hoca da bu şansın devam
etmesini sağladı. Tolunay hocayla mükemmel bir uyum yakaladım.
Onunla ilişkimiz antrenör-futbolcu gibi değil, abi-kardeş gibiydi.
Beni daha önceden de tanıdığı ve özelliklerimi bildiği için bunları
geliştirmemde büyük bir katkısı oldu.
Tolunay Kafkas'ın gelmesiyle oyun içinde daha çok topla buluşmaya ve daha fazla sorumluluk almaya başladın. Buna benzer bir durumu bu sene Stoch'ta da görüyoruz mesela. Tolunay hoca bu vasfı kazanmanda seni ne gibi bir eğitimden geçirdi bu süreçte?
Tolunay hoca beni Millî Takımlardan tanıyordu ve çok güvendiğini
de söylüyordu. Bu nedenle saha içindeki sorumluluğumu da artırdı.
Göreve geldiğinden 5-6 hafta sonra da takım kaptanlığını teklif
etmişti bana. Yani o derecede güveniyordu. Her zaman arkamda
olduğunu söylüyor, futbolumu geliştirmem için neler yapmam
gerektiğini anlatıyordu. Dediğim gibi Couchero'nun ardından beni
çok iyi tanıyan ve bana güven duyan Tolunay hocanın Gaziantepspor'a
gelmesi çok önemli bir şanstı.
Bu döneme kadar düzenli olarak ilk on birde forma şansı
bulamamanda kişisel olarak hatalı olduğunu düşündüğün yönler var
mı?
Futbolcunun oynamadığı zaman küsmemesi gerekiyor. Ben
oynamadığım dönemlerde belki kendi içimde kırgınlıklar yaşadım ama
futbola hiç küsmedim. Hiçbir zaman antrenmanlarda çalışmazlık
yapmadım. Tam tersine daha fazla gayret ettim, son dakikalarında
şans bulduğum maçlarda bile elimden gelenin fazlasını yapmaya
çalıştım.
Bu sezon ortasında özellikle Galatasaray olmak üzere birçok
takımdan transfer teklifi almana rağmen tercihini Trabzonspor'dan
yana kullandın? Bu tercihin temel sebebi neydi? Trabzonspor'da daha
çok forma şansı bulacağını mı düşündün?
Benimle ilgilenen en ciddi kulüplerden birisi Trabzonspor'du.
Dolayısıyla gelen teklifler arasında karar vermem zor olmadı.
Trabzonspor bana öyle bir teklifle geldi ki kabul etmeme gibi bir
seçeneğim olamazdı. Bir de kulübün yapısına, arkadaş ortamına ve
oyunculara baktığım zaman kendime çok daha yakın olarak gördüğüm
bir takımdı Trabzonspor. Bu kararı verdiğim için de çok mutlu
olduğumu söyleyebilirim.
Trabzonspor'da Şenol Güneş'in senden beklentileri neler?
Gaziantepspor'dakinden daha farklı bir sorumluluk mu istiyor senden
Şenol hoca? Gerçi sahaya baktığımızda hemen hemen aynı tarzda ve
sistemde oynuyorsun…
Trabzonspor'a yeni geldim sayılır. Şenol hocayla da çok iyi bir
uyum içinde olduğumu söyleyebilirim. Benden sürekli oyunun içinde
olmamı istiyor. Tabii ki zaman geçtikçe hocamın benden istedikleri
de farklılaşacaktır. Ben de onun isteklerini yerine getirebilmeye
çalışacağım.
Trabzonspor'un flaş ismi Burak Yılmaz aynı zamanda Genç
Milli Takımlardan da arkadaşın. Bu açıdan ikiniz de birbirinizi çok
iyi tanıyorsunuz. Trabzonspor'da onunla birlikte oynamanın seni
daha da başarılı kılacağına inanıyor musun?
Burak'la çocukluk arkadaşıyız diyebilirim. 16 yaşımızdan
itibaren yani 10 senedir tanışıyoruz. Bu yaşımıza kadar da hiç bir
zaman bağlantımızı koparmadık. Burak'la sahanın içinde de dışında
da çok iyi anlaşıyoruz. Umarım şimdi Trabzonspor'daki bu
birlikteliğimiz hem takımımızı hem de bizi çok başarılı kılar.
İlk kez şampiyonluğa oynayan bir takımda bu kadar etkin bir
roldesin. Hiç kuşku yok ki bu açıdan Gaziantepspor'dan farklı bir
hedef içindesin. Bu durum seni nasıl etkiliyor? Neler
hissettiriyor?
Trabzonspor'a gelerek hedeflerimi daha da büyüttüğümü
düşünüyorum. Çünkü burada çok farklı kulvarlarda mücadele ediyoruz.
Gaziantepspor'da sadece bu sezonun başında UEFA Kupası'na
katılmıştık. Trabzonspor ise çok büyük, farklı hedefleri olan ve
Avrupa'da da isminden söz ettiren bir takım. Bu atmosfer içinde
inşallah hedeflerimizde ulaşmada başarılı oluruz diye
düşünüyorum.
Trabzonspor'da oynamaya başladığın ilk maçtan itibaren
tabiri caizse 40 yıllık Trabzonlu gibisin sahada. Bu durum nasıl
gerçekleşti?
Ben kendi adıma söyleyeyim, uyum süreci denen şeye pek inanmıyorum. Çünkü futbolun dili birdir. Sonuçta her yerde aynı işi yapıyorsunuz. Gaziantepspor'da da saha düz, top yuvarlaktı, Trabzonspor'da da öyle. Sadece arkadaşlar değişti. Tabii ki onlara bir alışma süreci olabilir ama ben kendi adıma bunu yaşamadım. Gaziantepspor'a gittiğim dönemde de böyle bir alışma sürecine ihtiyaç duymamıştım.
Gaziantepspor'da saha içinde en çok kiminle anlaşıyordun, Trabzonspor'da kiminle anlaşıyorsun?
Gaziantepspor'da benim için yeri çok ayrı olan Ivan de Souza vardı. Saha içinde de dışında da onunla çok iyi anlaşıyordum. O sol bek oynuyor, ben onun önünde yer alıyordum. Zaman zaman benim sol bek, onun sol önde oynadığı maçlar oldu. Onunla saha içinde çok ayrı bir diyaloğumuz vardı. Farklı dilleri konuşsak da birbirimizin nereye pas atacağımızı ezberlemiştik. Trabzonspor'da uzun zamandır birlikte oynamasak da Burak'la aynı frekansı yakaladığımızı söyleyebilirim.
Ay-yıldızlı formayı en son giydiğinde sene 2006'ydı. Ümit Millî Takım forması giyiyordun. Tam 6 yıl sonra tekrar ay-yıldızlı formayı giymek, yani A milliolmak için ne gibi yönlerden performansını arttırmayı düşünüyorsun?
Geçen süre zarfında Millî Takım'a çağırılmayı bekliyordum
açıkçası. Çünkü Gaziantepspor'da çok üst düzey performans
gösterdiğimi düşünüyordum. Bu dönemde davet almamayı kendi suçum
olarak da görmüyorum. Baktığınız zaman bir orta saha oyuncusu
olarak bir sezonda 12 gol atmışım. Sürekli ilk on birde oynayan,
Süper Lig'de göz önünde olan ve böyle performans gösteren bir oyunu
olarak Millî Takım kadrosunda yer almamak benim suçum değil. Millî
Takım'ın başına Abdullah Hocanın gelmesine çok sevindim. Orada
yerli bir teknik adamın bulunmasının avantaj olduğunu düşünüyorum.
Elbette kötü oynadığım zaman çağırılmayı beklemek gibi bir durumum
yok ama iyi olduğum sürece Millî Takım'dan davet alacağıma
inanıyorum.
Türkiye'den ve dünyadan kendi mevkiin itibariyle örnek
aldığın isimler kimler?
Benim mevkiimde değil ama Robin Van Persie'nin oyun stilini çok
beğeniyorum. Sürekli oyunun içinde. Lionel Messi ve Cristiano
Ronaldo da herkes gibi benim de hayranlıkla izlediğim oyuncular.
Süper Lig'de de Miroslav Stoch ve Manuel Fernandes çok iyi
performans gösteriyor. Burak'ı ise zaten bambaşka bir yere koymak
gerekiyor.
Gelecekteki hedeflerin neler?
En büyük hedefim Trabzonspor'un başarısı. Sezon sonunda bütün
hedeflerimize ulaşmak istiyorum. Bir başka hedefim ise A Millî
Takım'a seçilmek ve kalıcı olabilmek.
En çok hangi ligde oynamak istersin?
Premier Lig'de oynamayı çok isterim. Çünkü hangi maçı izlersek
izleyelim inanılmaz bir keyif ve heyecan duyuyoruz. Sadece
Manchester United, Chelsea ya da Liverpool'dan değil,
Sunderland'ın, Stoke City'nin maçlarından da keyif alabiliyorsunuz.
İngiltere tam anlamıyla futbol ülkesi denilebilecek bir yer.
Boş zamanlarında neler yaparsın? Trabzon'da hayat nasıl
geçiyor?
Trabzon'a alışmaya çalışıyorum ve yavaş yavaş da alıştım diyebilirim. Zaten genellikle sosyal aktivitelerin içinde olan birisi değilim. Genelde evde vakit geçirmeyi seviyorum. Ailem yanımda. Kardeşimle Playstatiton oynuyor, internette dolaşıyor, kitap okuyorum. Çoğu zaman da tesislerdeyim zaten. Oradaki arkadaşlarımla ya da personelle vakit geçirmeyi de seviyorum.