TPD'den 'İşkence iması'na tepki
Abone olTürkiye Psikiyatri Derneği, Uluslararası Zihinsel Özürlülerin Hakları kuruluşunun raporunun kabul edilemez olduğunu açıkladı.
İstanbul Tabip Odası'nda basın toplantısı düzenleyen Doç. Dr.
Sercan, Uluslararası Zihinsel Özürlülerin Hakları (MDRI)
kuruluşunun 'Kapalı Kapılar Ardında: Türkiye'nin Psikiyatrik
Kurumlarında, Yetimhanelerde ve Rehabilitasyon Merkezlerinde İnsan
Hakları İhlalleri' başlıklı raporunu suçlayıcı olarak niteledi.
Bu rapor öncesi MDRI yetkililerine Türkiye'deki genel durum ve
yapılması gerekenlere ilişkin bilgiler verdiklerini anlatan Doç.
Dr. Sercan, ancak bunların rapora yansıtılmadığını vurguladı.
Doç. Dr. Sercan, raporda 'psikiyatri uzmanlarının keyfi ve kafasına
göre hastaları hastaneye yatırdığından' bahsedildiğini dile
getirerek, bunun hem madden, hem de fiziken mümkün olmadığına
işaret etti.
Dünya Sağlık Örgütü'nce bin kişiye bir psikiyatri yatağının
önerildiğini ifade eden Doç. Dr. Sercan, ''buna göre Türkiye'de 70
bin psikiyatri yatağı olması gerekir. Ama Türkiye'de aktif
psikiyatri yatağı 10 binin altındadır. İstense bile keyfi yatırma
imkanı yok'' diye konuştu.
Doç. Dr. Sercan, Türkiye'nin, ruh sağlığı bozuk kişilerin
haklarıyla ilgili yasal düzenlemesi bulunmayan ender ülkelerden
biri olduğunu da kaydederek, dernek olarak Sağlık Bakanı'na yasa
taslağı önerisinde bulunduklarını, ancak bu konuda bir şey
yapılmadığını öne sürdü.
"Türkiye'de bölge hastanelerinde anestezili EKT olanağı yok"
Raporda, tıpta 'elektrokonvülzif' (EKT), halk dilinde ise
elektro-şok olarak bilinen tedavinin hastalarda kas gevşetici ve
anestezi almadan yaygın kullanımından söz edildiğini hatırlatan
Doç.Dr. Sercan, ''olgu düzeyinde bu doğru. Yani Türkiye'de bölge
hastanelerinde anestezili EKT olanağı yok. Fakat bu uygulama
olmayışının doğrudan belirleyicisi Sağlık Bakanlığı'dır. Çünkü bu
bir yatırım gerektirir" dedi.
Konuyu Sağlık Bakanlığı'na ilettiklerini belirten Sercan, "bu,
psikiyatri uzmanlarının sağlayacağı bir olanak değil. Bunun için
bir çok kez Sağlık Bakanlığı'nı uyardık. Bu tedavi yöntemi dünyada
1970'li yıllardan sonra terk edildi. Biz de bu konuda ikilemde
kalıyoruz. Hastanın yaşam hakkı önceliği olduğu için bu yöntemi
uyguluyoruz'' diye konuştu.
Doç. Dr. Sercan, elektro-şokun bir ceza olarak kullanıldığı
iddialarının da gerçeği yansıtmadığını dile getirerek, Türkiye'de
uygulanan elektro-şok olayının dünya standartlarından daha yüksek
olmadığını söyledi.
TTB: "Raporun suçlayıcı uslubu kabul edilemez"
Dernek ve Türk Tabipleri Birliği olarak ruh sağlığı hizmetlerinin
geliştirilmesi için çalışmalarının bundan sonra da süreceğini
anlatan Doç. Dr. Mustafa Sercan, ''MDRI raporunun suçlayıcı üslubu
kabul edilemez. Bu, hasta hakları söz konusu edilerek ülkemiz ruh
sağlığı çalışanlarına haksızlık edilen bir rapor niteliğindedir''
ifadelerini kullandı.
İstanbul Tabip Odası üyesi Prof. Dr. Şahika Yüksel de, herhangi bir
koşulda herhangi bir nedenle işkence yapılmasına karşı olduklarını
anlatarak, ''bununla ilgili tıbbın kullanılmasına ise daima
karşıyız. Bunu yapan meslektaşları öğrendiğimizde ilgili etik
kurullara ve onur kurullarına şikayet ediyoruz. Raporda dolaylı
olarak psikolojik tedavilerde işkence yapıldığı iddia ediliyor.
Bunu ciddi bir değerlendirme olarak görmüyoruz'' dedi.
Psikiyatrik tedavideki şok ile işkencenin birbirinden ayrı konular
olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yüksel, ''bu tür iddialar hastaların
bize olan güvenini sarsar. Hastalarda isteksizliğe yol açar. Bu
konudadikkatli olunmalı'' diye konuştu.
Prof. Dr. Yüksel, rapora ilişkin hazırladıkları karşı bir metni en
kısa zamanda MDRI'ya yollayacaklarını sözlerine ekledi.
Kaynak www.mdri.org