Tövbe eden PKK'lıyı affedelim şoku!
Abone olTBMM Çözüm Sürecini Değerlendirme Komisyonu’nun AKP’li üyesi Ürün’ün sınır dışına çıkış sonrasına ilişkin formülü...
TBMM’deki Çözüm Komisyonu’nun AK Parti’li üyesi Halil Ürün’den çekilme sonrası formülü: Tövbe eden PKK’lıyı affedelim gitsin. İşlediği suçu kimse bilmiyorsa, devletin adaleti yerine Allah’ın adaletine havale edelim.
TBMM Çözüm Sürecini Değerlendirme Komisyonu’nun AKP’li üyesi Afyon Milletvekili Halil Ürün’den çekilme sonrasına ilişkin çok tartışılacak formül... Komisyon toplantısında PKK’lılara “terörist” dediği gerekçesiyle BDP’li vekillerin sert eleştirilerine maruz kalan Ürün’ün Akşam’a yaptığı açıklamaların satır başları şöyle:
SESSİZ SEDASIZ DÖNSÜNLER
Dağa çıkarken kimseden izin almadılar, herhangi bir yere ‘biz dağa çıkıyoruz’ diyerek kayıt tutturmadılar. Hiçbir olaya karışmamış, hırsızlık yapmamış, adam öldürmemiş, kimsenin canına kastetmemiş. Bu durumda olanlar, nasıl sessizce dağa çıkmışsa, yine sessiz sedasız anasının babasının evine dönsün.
Bu son derece doğal bir durum değil mi? Niye bunu göz ardı ediyoruz? Dağa çıkanların ömrünün ortalama 7 sene olduğu söylenir. Ama bunların önemli bir kısmı 2-3 senedir dağda olanlar. Yani acemiler ve hiçbir eyleme katılmayanlar... Bunlar hiçbir Allah’ın kulunu öldürmediyse, suç işlemediyse, ya da işlediği halde delili yoksa, gelir elini kolunu sallayarak topluma karışır gider. Yeter ki niyeti iyi olsun. Delil yoksa savcı hakim ne yapabilir? Ben hukukçuyum, cezaların amacı insanları imha etmek değildir, topluma yeniden kazandırmaktır.
HELALLEŞMENİN YOLU
Suç işleyenle, işlemeyeni kayıtları yoksa ayıramayız. Ankara’daki 5 milyona yakın insanın içinde suç işleyen pek çok kişi de var. Kimse görmediği zaman ne yapıyoruz? Toplumdan ayırıyor muyuz? Ayırmıyoruz. Aynı durum çekilen PKK’lılar için de düşünülebilir. İşlediği suçu kimse bilmiyorsa, kimse görmediyse, onu devletin adaleti yerine Allah’ın adaletine havale edeceğiz, gidecek. Bundan başka yolumuz var mı? Adam tövbe ettiyse normal hayatına devam eder gider. Hukuk, suçu ispat edileni cezalandırır, ispat edemezse ne yapacak. Başbakan ‘af yok’ diyor. Bizim cenah bunu konuşmuyor ama helalleşme nereye gelir, bunu bilmiyoruz. Madem komisyonu kurduk, barışın, helalleşmenin yolunu da aramalıyız.
FİDAN VE AKDOĞAN BİLİR
AK Partili Halil Ürün’ün, hakkında suç kaydı bulunan PKK’lılara ilişkin önerisi ise şöyle: Devlet suçluyu yakalayamayınca ona ceza verebiliyor mu? Yakalayamadığımızı napacağız? Suç işleyenler kaçabiliyorlarsa kaçsın. Formül şu: Silahı hepten bırakacaklar ve gittikleri yere yerleşecekler, kaçabildikleri kadar kaçacaklar. Yurtdışında devletin güçleri yerleşik hayata geçenleri takip etmesin. Suç işleyen PKK’lılar, Kuzey Irak’a yerleşip, vatandaşlık alabilir. Açıklanmadı ama Kuzey Irak yönetimi de bunu destekliyor. Bu adamlara o ülkenin vatandaşlığı ve kimlikleri verilecek. Türkiye’de sicil kayıtları olmadığı sürece, Kuzey Irak vatandaşı olarak Türkiye’ye girip çıkabilirler de. Ya da, işledikleri suçun zaman aşımı dolana kadar Türkiye’ye dönmezler, vatan hasretiyle yaşamak zorunda kalırlar. Zaman aşımı dolar veya kim bilir gün gelir mevsim bahar olunca yurda dönerler.
NEDEN SİLAH BIRAKMADILAR?
Süreci yürüten devlet organları, Kuzey Irak’ın yetkilileriyle, uluslararası güçlerle konuştular. Yapılması gereken bir açıklama varsa, zamanı gelince o da yapılır. Ama şöyle bir oyun da oynanıyor olabilir: Belki bu dış uzantılar şimdilik Türkiye’yi tedirgin etmek için, orada bunları silahlarıyla muhafaza edecekler. Böyle bir endişe de taşıyoruz. Neden silahları bırakmadılar, neden dağılmıyorlar? Belki yarın aynı şeyler yeniden zuhur edecek. Yetkililer, bu ihtimalleri de mutlaka göz önünde bulunduruyordur. Bunu biz bilmiyoruz, biliyorsa MİT Müsteşarı ya da Yalçın Akdoğan biliyordur. Biz milletvekilleri ve komisyon üyeleri olarak sürecin son derece şeffaf bölümündeyiz.
SİNİRİ EN ZAYIF OLAN BENİM
Halil Ürün, BDP’lilerle yaşadığı “terörist- gerilla” tartışması için de şunları söylüyor: Suç işleyene ne diyeceğiz? ‘Gerilla’ diyorlar, sabrediyoruz. Barış dili olacaksa “gerilla” demesinler. En azından sussunlar. Helalleşme olacaksa sırtımızı dönüp gidebiliriz. Böyle bir terbiyeden geliyoruz. Eğer ‘bir daha yapmayacağım’ diyorsa, benim yüreğimde de acılar varsa, en azından tahrik edip yaramı kaşıma. Komisyon üyeleri özel olarak seçildi. Sinir sistemi sağlamları seçmişler. Sinirleri en zayıf benim. Kolay değil bu sorunlarla yüzleşmek. Dengeyi tutturmak zor.