Töre çocuğunun babasını da affetmedi
Abone olSultanbeyli'de Servet Taş, kendisinin kovalayan kişilerden kaçamadı. Kafasına iki, omuzuna bir kurşun isabet eden Taş sokak ortasında can verdi
Sultanbeyli'de bu sabah silahlı saldırı sonucu öldürülen
Servet Taş'ın, 2004 yılında töre cinayetine kurban giden Güldünya
Tören'in çocuğunun babası olduğu ortaya çıktı.
Güldünya Tören, Türkiye'de "Namus" ya da "aşk" kılıfıyla
öldürülen kadınların Türkiye'deki simgesi haline gelen
gelmişti.
Sultahbeyli Ahmet Yesevi Mahallesi Zeliha Sokak'ta meydana gelen olay iddiaya göre şöyle gelişti.
Sabah saat 07.30 sıralarında peş peşe silah sesleri duyuldu. Sokağa çıkan vatandaşlar iki bina arasındaki boşlukta kanlar içinde yatan bir kişiyi görünce hemen polisi aradı. Olay yerine gelen polis ekipleri çevrede yaptıkları araştırmada silahlı iki kişinin cinayeti işlediğini ve 34 TD 2052 plakalı beyaz renkli bir otomobille olay yerinden uzaklaştıklarını tespit etti. Olay yerinde yapılan incelemede çok sayıda boş kovan bulundu. Üzerinden Servet Taş (38) kimliği çıkan cesette yapılan incelemede kurşunların ikisinin kafaya birinin de omuza isabet ettiği belirlendi. Olayı haber alarak caddeye gelen Servet Taş'ın ablası, polis tarafından güçlükle sakinleştirildi. Emniyet şeridini geçerek cesedin olduğu yere girmeye çalışan kadın gözyaşları içinde feryat etti.
Çevre sakinleri, "Silah sesleri duyunca aşağı indim.
Burada bir kişi vurulmuş bir halde yatıyordu" diye
konuştu.
Olay yeri inceleme ekipleri ve savcının incelemesinin ardından ceset Adli Tıp Kurumuna kaldırıldı. Polis ekipleri kaçan ve iki kişi olduğu belirlenen saldırganları yakalamak için çalışma başlattı.
GÜLDÜNYA'NIN ÇOCUĞUNUN BABASI ÇIKTI
Yapılan araştırma sonrası Taş'ın 2004 yılında töre cinayetine kurban giden Güldünya Tören'in çocuğunun babası olduğu ortaya çıktı.
TEYZE OĞLUYLA YASAK AŞK
Güldünya Tören'nin İstanbul'da 22 yaşında son bulan öyküsü,
Bitlis'in Güroymak ilçesine bağlı Budaklı Köyü'nde başladı. Ailesi
'Şego' aşiretine bağlıydı. Çevredeki bütün aileler gibi
kalabalıktılar ve törelere bağlılıkları sürüyordu.
Güroymak'ta esnaf olan 27 yaşındaki Servet Taş da ailedendi.
Servet, Güldünya'nın teyzesinin oğluydu ve aynı zamanda amcasının
kızıyla evliydi.
İki çocuğu vardı. Ancak Güldünya, birlikte büyüdüğü Servet Taş'ı
her şeyi göze alacak kadar seviyordu. Zamanla Güldünya ile
Servet'in yasak aşkı başladı. Gizlice birlikte oluyorlardı.
Güldünya hamile kaldı.
İLK KARAR ÖLÜM DEĞİLDİ
Güldünya, karnındaki şişliği gizlemeye çalışırken, ailesi
hamileliğini fark etti. Bir odaya kapatıldı. Baskılar sonucu
çocuğun babasının Servet Taş olduğunu söyledi. Aile Servet Taş'la
görüştü. Taş, önce inkâr etse de, sonra gerçeği açıkladı.
Aile, olayı 'Şego' aşiretinin büyüklerine anlattı. Aşiret
büyükleri, Servet Taş'ın Güldünya'yı kuma olarak almasına ve
birlikte köyü terk etmelerine karar verdi.
Taş, Güldünya'yı kumalığa kabul etti. Ama Güldünya bunu
istemiyordu. Taş kaçtı, Güldünya'nın ise gidecek yeri yoktu. Bir
odaya kapatıldı. Ailenin ilk kararı 'ölüm' değildi, İstanbul
Fatih'teki amcası Mehmet Tören'in yanına gönderildi.
KENDİSİNİ ASMASINI İSTEDİLER
Güldünya, öldürülme korkusuyla yaşamaya başladı. Amcası,
"Seni biriyle evlendirebiliriz, ama çocuğu nasıl
açıklarız" diyordu. Güldünya, doğum yaptığında çocuğunun
öldürüleceğini düşünüyordu.
Altı ay önce Bitlis'ten ağabeyi İrfan geldi. Amacı kardeşini
öldürmekti. Güldünya'nın odasına girdi. Öldüremedi. Güldünya'ya bir
ip uzatıp, kendisini asmasını söyledi. Odadan çıktı. Güldünya da
pencereden atlayıp evden kaçtı. Bir polis ekibinin yanına sığındı
ve Fatih'teki Şehremini Polis Merkezi'ne götürüldü.
Güldünya, başından geçenleri anlattı ve öldürüleceğini söyledi.
Polis, amcası Mehmet Tören ve ağabeyi İrfan Tören'i karakola
getirdi. Amca ve ağabey, Güldünya'yı öldürmeyeceklerine söz
verdi.
Genç kadın onlara güvenmiyordu. Tek güvendiği kişi, bir arkadaşının
babası
olan ve Bitlis'teki köylerinde uzun süre imamlık yapan Alaattin
Ceylan'dı. Polise, Ceylan'ın yanında kalmak istediğini söyledi.
Ailesi kabul etti. Polis, Güldünya'yı amcasına teslim etti. Amcası
da Ceylan'ın evine götürdü. Oysa Güldünya'nın daha güvende olacağı
İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü'nün konukevi ve Küçükçekmece'de kadın
sığınma evi vardı.
Alaattin Ceylan, beş yıl önce emekli olmuş ve İstanbul'a
yerleşmişti. Küçükçekmece'de oturuyordu. Ceylan, törenin
kurallarını biliyordu ve tedirgindi. Güldünya'yı çocuklarından ayrı
tutmadı.[PAGE]
BEBEĞİNİN ADI ÜMİT
1 Aralık 2003'te sancıları başladı Güldünya'nın. Sağlıklı bir erkek
çocuğu dünyaya getirdi. Geleceğine dair ümidi olmayan genç kadın,
bebeğine 'Ümit' adını verdi. Bebeğinin ailesince öldürülmesinden
korkuyordu. Ona alışmadan, tanıdığı bir arkadaşına evlatlık verdi.
İki gün boyunca odasından çıkmadı, yemek yemedi, sürekli ağladı.
Ama bebeğinin başka kurtuluşu olmadığını biliyordu.
Çocuk doğduktan sonra ailesinden kimse gelmemişti. Tehdit
edilmiyordu. Kendisine yeni bir hayat kurabileceğine inanmaya
başlamıştı. Ceylanlar'dan kendisine bir iş bulunmasını istedi.
AŞİRETTE TOPLANTI
Ama Bitlis'te dedikodu yayılıyordu. Bir buçuk ay önce 'Şego'
aşireti yine toplandı. Bazıları, törenin uygulanmasını istiyordu.
Şubat ayının başında İstanbul'a Güldünya'nın babası Şerif Tören
geldi.
İki gün Alaattin Ceylan'ın yanında kaldı. Kızının yüzüne ise hiç
bakmadı. Baba Tören, Bitlis'e döndükten birkaç gün sonra, 25
Şubat'ta Ceylanların kapısı yine çalındı. Gelen, ağabeyi 24
yaşındaki İrfan Tören'di. İrfan, Güldünya'yı Bursa'daki teyzelerine
götüreceklerini, orada işe sokacaklarını söyledi. Ceylan,
Güldünya'ya eşyasını toplamasını söyledi. İrfan,
"Eşyalarını toplamana gerek yok" dediğinde, Ceylan
şüphelendi. Güldünya da korkuyordu. Endişelenen Ceylan,
"Otogara birlikte gidelim" dedi.
PUSUDAKİ KARDEŞ
Güldünya, Alaattin Ceylan ve İrfan, öğle saatlerinde evden
çıktılar. 100 metre uzaktaki Güvercin Caddesi'ne geldiklerinde
İrfan, beklemelerini, taksi çevireceğini söyledi. Güldünya'nın 20
yaşındaki kardeşi Ferit Tören pusudaydı.
Güldünya, küçük kardeşinin yaklaştığını gördü. Eli paltosunun
cebindeydi. Birden silahını çıkardı, ateşledi. Güldünya kalçasından
vuruldu. Ceylan, genç kızı korumak için üzerine yattı. Ferit Tören
silahını tekrar ateşleyemedi, kaçtı. Ferit kaçarken, İrfan da
yanında koşuyordu.
HASTANEDE YAPAYALNIZ
Ceylan, Güldünya'yı yakındaki bir özel hastaneye götürdü. Oradan
Bakırköy Devlet Hastanesi'ne gönderilen Güldünya, hemen ameliyata
alındı. Güldünya'nın yanına, Ceylan'dan haberi alan amcası Mehmet
Tören geldi. Güldünya amcasından korkuyordu. Hastanenin haber
vermesi üzerine polis geldi. Güldünya'nın ifadesi alındı. Her şeyi
anlattığı ifadesini,
"Kardeşlerimden şikâyetçi değilim" diyerek
bitirdi. Onu vuran kardeşleri yakalanmamıştı. Ama polis, bir koruma
bırakmadan hastaneden ayrıldı.
Genç kadın acil serviste yatarken, hastanenin bahçesinde iki
kardeşi vardı. Polis ise ortada yoktu. Saat 03.45 sıralarında
refakatçisi olduğunu söyleyerek kardeşlerden biri içeri girdi.
Namluyu Güldünya'nın başına çevirdi ve iki kez ateş etti. Güvenlik
görevlileri, hızlı adımlarla hastaneden çıkan esmer bir genç gördü.
Eşkâl Ferit Tören'e benziyordu. Genç, kaçmayı başardı.
Kısa süre sonra Güldünya'nın beyin ölümü gerçekleşti. Yetkililer
aileyi aradı. Ona ölüm cezasını veren aileye, yaşam destek
ünitesinin fişinin çekilip çekilmemesi soruldu. Yanıtları zaten
biliniyordu. "Fişi çekin" dediler. Aile önce cenazeyi istemediğini
söyledi. Ancak aşiret devreye girerek Güldünya'nın cenazesini
aldı.