Töre cinayetleri için hutbe

Abone ol

Devlet Bakanı Mehmet Aydın, camilerde töre cinayetleri ile ilgili olarak hutbe okunmasını önereceğini söyledi.

Devlet Bakanı Mehmet Aydın, “Önümüzdeki haftalarda sanıyorum camilerde kadın hakları ile ilgili hutbeler okunacak” dedi. Bakan Aydın, camilerde para toplama işini yasaklayacaklarını, 2-3 cemaatin bulunduğu camilere imam ataması yapmayacaklarını, mevcutların da geri çekileceğini kaydetti. Devlet Bakanı Mehmet Aydın, Türkiye’nin gündeminden düşmeyen ve sık sık basına konu olan töre cinayetlerine değinirken, İslam dininde cinayetin her çeşidinin haram olduğunu belirterek, şunları kaydetti: “Töre için bir insanın öldürülmesine halkımız ve yasalarımız zaten ‘cinayet’ diyerek hükmünü vermiş. Bırakın bir başka insanın canını almak, kişinin kendini öldürmesi yani intiharı bile dinimizce haram ve günahtır. Bir kişi suç işlemişse onun cezasını insanlar değil yasalar verir. Kişi birini öldürmekle karşısındaki insan kadar kendini de öldürmüş oluyor. Bu son derece önemli bir konu. Önümüzdeki haftalarda zannediyorum camilerimizde kadın hakları ile ilgili hutbe okunacak. Ben bir siyasetçi olarak Diyanet’in işine karışmam, haddime de düşmez, ama arkadaşlarımıza camilerde töre cinayetleri ile ilgili hutbe okunmasını önereceğim.” CAMİLERDE PARA TOPLAMA YASAĞI Bakan Aydın, bugüne kadar halktan toplanan yardımlarla ihtiyaçları giderilen camiler için yeni projelerinin bulunduğunu belirterek, “Bir süre sonra camilerde para toplama işine son vereceğiz. Bu parayı istemek görevlilerimiz için de kolay olmuyor, onları bu sıkıntıdan kurtaracağız” dedi. Din hizmetini bir kamu hizmeti olarak gören devletin bu konuda yeterince kaynak ayırdığını ancak, camilerle ilgili ayrıca bir kaynak için genel bütçeye yaslanmayı doğru bulmadıklarını belirten Aydın, camiler için para toplamanın görevlilerini de huzursuz ettiğini, bunu söylemenin kolay olmadığını vurgulayarak, “İnşallah bir süre sonra camilerde para toplama işine son vereceğiz. Vatandaşlardan yardım isteme gereği duyulmayacak” dedi. Camilerin ihtiyaçlarını gidermek için başka imkanlara yöneldiklerini ifade eden Aydın, bu konuda vakıf imkanlarının bulunduğunu, bu vakıfların bir kısmının daha da geliştirilip sorunu çözüme kavuşturacaklarını kaydetti. CEMAATİ AZ OLAN CAMİYE İMAM YOK Aydın, camilerle ilgili bir başka sıkıntının ise nüfusu az olan küçük yerleşim birimlerinde yeterinden fazla cami bulunması olduğuna işaret ederek, şunları söyledi: “Bu konuda ciddi bir planlama yapıyoruz. Özellikle eski şehirlerimizde din hizmeti vakıflarla, o mahallede oturanların katkılarıyla görülüyordu. Biz bu yerlere devlet memuru olarak din görevlisi atıyoruz. Ancak, son dönemlerde bu konuda yoğun çalışmalar yapıyoruz. 2-3 cemaatin bulunduğu camilere imam atamayacağız, mevcutlarını da geri çekiyoruz. Özellikle birbirine çok yakın olan camilerin görevlilerini geri çekip, bunları büyük camilerde ihtiyaç duyulan yerlere veriyoruz.” YENİ CAMİ YAPMA KRİTERİ Aydın, müftü, imam ve vaiz gibi din görevlilerinin devlet bütçesinden maaşlarını aldıklarını ve bu personeli en verimli şekilde kullanmaları gerektiğini vurguladı. Yeni cami yapma kriterlerine de özen gösterdiklerini belirten Aydın, şunları söyledi: “İhtiyaç olmayan yere cami kurulmasını önermeyeceğiz. Çünkü, bu hem ekonomik değil hem de personel konusunda sıkıntıya neden oluyor. Bu konuda bir planlama yapacağız. Yeni kriterler belirledik, bir yerleşim birimindeki camiye, sağlığı yerinde yaşlı bir vatandaşımız 15 dakikada rahatça yürüyerek ulaşabilecek. Bunun dışında aynı yerde bir başka camiye gerek yok. Zaten şimdi birçok vatandaşımızın da otomobili var.” Aydın, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın içinde imam ve müezzinlerin de bulunduğu 20 bin kadroya ihtiyacı varken cemaati az olan camilere görevli atamanın lüks olacağını vurguladı. “KÖKTENDİNCİ TEHDİT YOK” Bakan Aydın, “Köktendincilik” konusuna değinirken de bu sözcüğün her zaman yerinde kullanılmadığını bildirdi. Bazı ülkelerde köktendinciliğin “siyasi bir proje ile yola çıkan ve kendisini de dine dayandıran kadro” anlamına geldiğini ifade eden Aydın, şunları söyledi: “Ben şahsen Türkiye’de geleneksel din anlayışımızın, tasavvufi din yorumumuzun, bunun içine sadece sünnileri değil alevi ve bektaşi vatandaşlarımızı da katıyorum. Hiç kimsenin AB’ye giriş sürecinde, dini çok yanlış, çok dar anlayacaklarını düşünmüyorum. Ancak, Türkiye’de köktendincilik lafı yerinde kullanılmıyor. Türkiye’de bugüne kadar dini yanlış anlayanlar, yanlış yorumlayanlar olmuştur, siyaset için kullanmaya kalkanlar olmuştur, ama halihazır Türkiye’nin ortamı içerisinde köktendincilik tehlikesi olduğunu söylemek Türkiye’de sosyolojiyi, Türkiye’nin inanç coğrafyasını çok iyi bilmemek anlamına geliyor.” Aydın, hiç gereği yokken bazen “irtica” laflarının da ortaya atıldığına dikkati çekerek, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bir bakıyorsunuz ‘İrtica sahaya sıçradı’ diyorlar. Altında ne var diye bakıyorsunuz, iki vatandaşımız ‘Burada cuma namazı kılınacak yer var mı?’ diye sormuşlar. Oysa, insanların normal dindarlıklarının gereklerini yerine getirmelerinin köktendincilikle, siyasal İslam’la ilgisi yoktur. Bu konuda duyarlı olmamız lazım”

Günün Önemli Haberleri