Topbaş'ın aklını çelen müteahhit kim?
Abone olİstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın Hayırsızada'ya semazen heykeli yapma girişimine bir tepki de Fehmi Koru'dan geldi. Koru'ya göre işin içinde başka bir iş var.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın
Hayırsızada'ya dev semazen heykeli yapma girişimi medyadaki
birçok yazar tarafından tepkiyle karşılandı. Mehmet Barlas,
Kürşat Bümin, Hasan Pulur, Mehmet Yakup Yılmaz'dan sonra bu
kez de Yenişafak yazarı Fehmi Koru'dan projeye eleştiri
geldi. 'Taha Kıvanç' takma ismiyle kulis yazıları kaleme
alan Fehmi Koru'nun iddiasına göre projesine Kadir
Topbaş bile inanmıyor:
- Geçen gün, altında bir düzineye yakın mimarın imzası bulunan bir
mesaj aldım. Mesajda, "Kadir Topbaş İstanbul'a lokantalı semazen
heykeli dikmek istiyor, bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?" sorusu
yöneltiliyor. İki şey düşünüyorum: İlki, "Kadir Topbaş hem İstanbul
belediye başkanı, hem mimar; böyle bir işe kalkışmaz..." İkincisi
de, "Semazen projesinin sahibi inatçı bir girişimci..."
"Böyle bir işe kalkışmaz" kesin görüşüm Kadir Topbaş'ın Beyoğlu
belediye başkanlığı döneminden izlenimlerime dayanıyor.
Yarı-zamanlı da olsa 'Beyoğlu sâkini' sayılırım ve belediyenin
yaptıklarını yakın tâkip altında tutuyorum. Kadir Topbaş bizim
bölgeden sorumluyken, hakkında iddialı konuşup yazan beni mahçup
edecek hiçbir yanlışlığa imza atmadı... Büyükşehir belediye
başkanlığına geçerken de, yerine, en az kendisi kadar güvenilir
Ahmet Misbah Demircan'ı bıraktı...
Bu sebeple, Hayırsızada'ya 110 m. yüksekliğinde dev bir semazen
heykeli kondurulmasına Kadir Topbaş'ın onay vereceğini hiç mi hiç
sanmıyorum. Kadir Bey doktora yapmış bir mimar; Fatih'in kentine
ancak kendisine ve unvanına yakışacak eserler kazandıracağına
inancım tam...
Galiba sorun, 'lokantalı semazen heykeli projesi' sahibinin
girişimciliğinden kaynaklanıyor...
Hayır, proje sahibinin kimliğini biliyor değilim. Benimkisi sadece
bir tahmin; ancak anlattığımda destekli bir tahmin olduğunu sizler
de anlayacaksınız... Hele bir de Ankara'da yaşıyor iseniz...
Melih Gökçek, son yerel seçimde 'Ters Köşe' programında konuğumuz
olmuştu. Bilen biliyor, Ankara'ya yuva kurmuş bir aile reisi
olarak, başkentteki kültür etkinliklerinin azlığından ve olanların
da sığlığından şikâyetçiyim. Kalenin orada eski Ankara evleri var,
Ankara'yı sevenler ceplerinden masraf ederek onları kafeye
çeviriyorlar; ama ben yakışanın o evlerin belediye eliyle adam
edilmesi olduğuna inanıyorum.
En üst katında tiyatro provaları yapılıp akşamları oyun sahnelenen,
orta katın musıkî ve folklorik çalışmalara ayrıldığı, girişin
üstündeki katta kent kütüphanesi kurulu, bir bölümünde resim
çalışması yapanlarla eski kitapçıların bulunduğu, zemin katın ise
muhallebici, kahvehane türü mekânlara tahsis edildiği bir Ankara
evi düşlüyorum... Kale'ye açılan ve Anadolu'nun dört bir köşesi
mutfak kültürüne ait lokantaların bulunduğu bir sokakta... Sizce de
bu başkent belediyesine yakışmaz mıydı?
Seçim öncesinde karşımıza oturtmuşken, Melih Gökçek'e, "Başkentte
kültüre destek için bugüne kadar sergilediğiniz suskunluğu aşmayı
ve tiyatro, sanat gibi dallarda yapılacak çalışmalara koltuk
çıkmayı düşünüyor musunuz?" sorusunu yönelttim. Örnek olarak da
İstanbul belediyesinin çalışmalarını andım... Melih Gökçek, önce,
kendisinin sanata destek verdiğini, belediye tiyatrosu yanında
konserler de düzenlediğini anlattı, sonra da, "Ama esas kültürel
çalışmalarımızı gelecek dönem göreceksiniz" dedi... Bir dizi 'yeni
kültür faaliyeti' planladığını tanıtım filmleriyle anlattı...
Ankara'nın Konya çıkışına inşa edilmesi düşünülen 'lokantası da
olan semazen heykeli', o gün Kanal-7 ekranlarından izlenen
programda sunduğu filmde yer alan projelerin ilkiydi. Bir başka
proje, galiba havaalanı yolu uygun görülen 'lokantalı dev uçak
heykeli' idi. Ankara'nın her girişine, o yolun anlam ve önemine
uygun birden fazla lokantalı dev 'sanat eseri' kondurmayı
düşünüyordu Melih Gökçek... Programda hoşnutsuzluğumuzu ifadeyle
yetinmedik, sonrasında çayımızı yudumlarken de, 'sakil' diye
andığımız o projeleri Ankara'ya ve kendisine yakıştıramadığımızı en
mâkul ifadelerle yüzüne de söyledik...
Seçimin üzerinden henüz bir yıl geçmedi, ama sağolsun Melih Bey,
kampanya sırasında ısrarla savunduğu 'sakil projeler' için
parmağını kımıldatmadı. O gün bugündür, 'lokantalı semazen heykeli'
ve 'lokantalı uçak heykeli' projelerini Ankara için gündeme
getirdiğini duymuyoruz... Ancak, 'semazen heykeli' projesi
birdenbire İstanbul'da hortlayıverdi.
Benim, "Projenin sahibi inatçı biri olmalı" tahminim, işte yakın
geçmişte yaşadığım bu olaya dayanıyor. Kimse o proje müellifi,
önceliğin çok daha önemli konulara verildiği Ankara'da istediği
sonucu alamayacağını anlayınca, 'hayatının eseri'ni İstanbul'a
taşımayı uygun görmüş olmalı...
Peki de, adının önünde 'Dr. Mimar' unvanı da bulunan, İstanbul
Büyükşehir belediyesi başkanı Kadir Topbaş böyle bir projeye niçin
sahip çıkar görünür? Neden kendisine sunulduğunda, "Kardeşim, iyi
güzel de, eğer böyle bir 'eser' için uygun bir yer arıyorsanız,
öncelikle Konya'ya başvursanız ya?" aklını vermez? Benim, bu
sorulmamış soruyla ilgili de bir tahminim var: Kadir Topbaş, proje
sahibinin, teklifini ciddiye alıp Konya belediyesinin kapısına
"Kadir Topbaş'ın tavsiyesi bu" diye dayanmasından endişe
etmiştir...
Bana, "Kadir Topbaş'ın projesi hakkında ne düşünüyorsun?" diye
soran mimarlara, haberi ciddiye alıp uzun boylu yazılar yazan
meslektaşlara ne kadar saygım varsa, Kadir Topbaş'ın estetik
anlayışı ve İstanbul için düşlerinin güzelliğine de güvenim var...
Beni mahçup edeceğini sanmıyorum.
'Lokantalı heykel' projesinin müellifi, belediye başkanları
arkasına sığınmaktan vazgeçip konuyu kent sâkinleriyle
tartışsın...
Yazı: Taha Kıvanç
Kaynak: