Topbaş, istimlak bölgelerini açıkladı
Abone olAlibeyköy'ü vuran sel felaketi sonrası tarihi bir karar alan Kadir Topbaş, Vatan Gazetesi'ne, hem istimlak edilecek bölgeleri, hem de istimlak gerekçelerini açıkladı.
Topbaş, sel sonrası Alibeyköy'de başlayan istimlaki deprem için
de uygulamaya kararlı. Öncelikle riski yüksek, vadi ve dere
yataklarında istimlaka girişmeyi planlıyor. Şimdiden TOKİ ile 7 bin
konutluk bir proje başlatılmış. Amaç vatandaşı panikletip üzmeden
İstanbul'u yenilemek.
TOKİ ile yapılan proje işin ilk ve küçük adımı. Topbaş'ın asıl
hedefi topyekün yenilenme. Heyecanla Ekim ayında konuk edeceği
Uluslararası Gayrimenkul Yatırımcıları Birliği üyelerini bekliyor.
''Adamların her birinin portföyünde 15-20 milyar dolar var'' diyen
Topbaş'ın amacı Ankara'dan tek kuruş almadan İstanbul'u yeni baştan
inşa etmek. ''Bu işin maliyeti nedir?'' diye soruyoruz. ''En az 5
milyar dolar'' diyor.
İyi de bu yabancı yatırımcılar bu işi hayrına mı yapacak? Tabii ki
hayır. Topbaş onlara kârlı bir teklif götürüyor. ''Bir yandan lüks
evler yapıp zenginlere satın, diğer yandan da dar gelirli insanlar
için toplu konutlar inşa edin'' diyecek. Zaten bu adamlar uzun
vadeli taksitlerle ev satmaya alışık, bundan da kar etmeyi
biliyorlar.
Bilime saygılıyım
* Sizin bizzat inşa ettiğiniz kaç bina var?
Projesini çizdiğim çok bina var. Sayısını bilmiyorum. Ama bizzat
kendi inşa ettiğim 20 civarındadır.
* Tümü de sağlam mıdır?
Ben yaptığım inşaatlarda bilim ve tekniğe hep saygılı oldum.
Bilimden uzaklaştıkça bunun faturasını çok ağır ödüyorlar. Bazı
kurallar var. Bunlara mutlaka uymalısınız. Hiç unutmuyorum. 1973'te
bir inşaatımda o zaman ortağım olan bir arkadaşım kullandığımız
malzemenin çok abartılı olduğunu söylemişti. Aramızda sürtüşme
çıktı. Kendisi eğitimli değildi. Çekirdekten yetişmekle övünürdü.
Bana ''Mimar Sinan tahsil mi yapmıştı?'' diye laf etmişti. Ama
bugün ben gönül rahatlığıyla diyorum ki, hep bilime saygı duydum
inşaatları yaparken. Her projeyi sanki öğrenci projesi gibi
hazırladım. Uygulamada da hep titiz oldum.
* Bu binaların depreme dayanıklı olduğunu söyleyebilir misiniz
peki?
Burada şöyle bir sorun var. İnşaat yapımında bir 1998 öncesi var.
Bir de 1998 sonrası.
* Farkı neydi bu iki dönemin?
1998'den öncesi İstanbul'un ikinci derece deprem kuşağında olduğu
söyleniyordu ve buna göre veriler alınıyordu. Vatandaşın deyimiyle
kolonun dar kenarı o şartnamede 25 cm'in, kriş tabanı da 15 cm'in
altında olmamalıydı. 1998'den sonra İstanbul birinci deprem kuşağı
kabul edilince bu şartname değişti. Bu rakamlar en az 35 cm ve 25
cm'e çıktı.
Eylem yapmak gerek!
* Bu neyi gösteriyor?
1998 öncesi yaptığınız inşaatlarda, bütün teknik verileri doğru
uygulamış olsanız bile deprem için yeterli değil. Tabii ki
mühendisler statik hesapları yaparken yüzde 10-20 toleranslar
koyuyor. Rüzgar yükü hesaplanıyor, deprem yükü hesaplanıyor. İşte
şimdi biz İstanbul'da o toleransları kullanıyoruz.
* Ya toleransa gerek yok denip biraz da malzemeden
çalındıysa...
İnanıyorum ki bu depremden sonra inşaatçılar, mimarlar
uygulamalarda çok daha hassasiyet gösteriyorlardır. Çünkü affı yok.
Siz maddi varlığınızı kaybedebilirsiniz. Bir şekilde telafi olur.
Olmasa da hayatınız devam eder. Ama hayatı geri getirmek mümkün
değil. O yüzden bu işe çok büyük hassasiyet gösterilmesi
gerekiyor.
* Peki siz belediye başkanı olarak İstanbul için ne tür hazırlıklar
yapıyorsunuz? Ali Müfit Gürtuna zamanında bir master planı
yapılmıştı. Onun üzerine ne kattınız?
Master planı tamamlandı. İstanbul'da zemin emniyeti açısından
nerelerin riskli ya da risksiz olduğunu biliyoruz. Şimdi İstabul'da
yapılması gereken ama bugüne kadar yapılmayan eylemdir.
* Nasıl yani?
Bir yerlerden yıkıp İstanbul'u yenilemek gerekiyor. İki seçenek
var. Biri güçlendirme. İkincisi de güçlendirmeden netice
alamayacağınız yapılar var. Buraların da yenilenmesi gerekiyor.
Güçlendirme konusunda ben farklı düşünüyorum. Maliyeti yeniden
yaptığınızda getirdiği maliyete yakın değerde. Güçlendirmek yerine
yeniden doğru dürüst bina yapabilirsiniz. Aslında güçlendirmenin
iyi netice vereceğini de pek göremiyorum bir mimar olarak. Tabii
mühendisler bunu çok daha iyi görebilirler. Çünkü siz binanın temel
ölçülerini eski şartnamaye göre hazırlamışsınız, kalınlıkları ona
göre seçmişsiniz. Ne kadar güçlendirirseniz güçlendirin, içinde
kullanılan demirin, çimentonun kalitesini bilmiyorsunuz. Hele bir
dönem İstanbul'da midye kabuklu deniz kumlarıyla betonlar döküldü.
İşte Yalova'da sonucu gördük...
Güçlendirmeye güvenmeyin!
* Güçlendirmeye güvenmemek mi gerekir?
Hayır. Hasarın ileri noktalara varmadığı, doğru yapılmış binalarda
bir dereceye kadar tedbir olarak güçlendirme yoluna gidilebilir.
Aslında yanlış da algılanabilir ama bunu söyleyeceğim. Bu yapıların
sırtlarındaki yükleri hafifletmek lazım. Yani bakıyorsunuz 4 katlı
olması gereken ev 5-6 katlı yapılmış. Sonradan muhtes dediğimiz
ilave katlar var. Bunların kaldırılması lazım. Çünkü alt katların
statik hesabı 4 ya da 5 kata göre yapılmıştır. Ama sonradan
kullanıcılar üst katlara ilaveler yapmışlardır. Sizin yaptığınız
bina zaten 98 öncesindeki verilere ayakta duruyor. Siz onun üzerine
bir de yük koymuşsunuz. Bu katları eksiltmek lazım.
* Eksiltmeyi kim yapacak?
Mal sahipleri. Üst katı alt katta oturanlar birleşip satın
alacaklar. Üst kattaki bir başka yere taşınacak. O katı da yok
edecekler. Bina üzerindeki yükü alacaklar. Çünkü 1998 öncesi deprem
şartnamesine göre yapılan binaların üzerine ayrıca kat çıkanlar
büyük risk taşıyorlar demektir.
İlk etapta 7 bin konut taşınacak
* Kaç yılda kaç bina taşınacak?
Avcılar Belediyesi ile 3 bin 500 konut üzerine konuştuk.
Küçükçekmece ile şimdilik 2 bin konut hedeflendi. Gaziosmanpaşa
için de görüşmeler sürüyor. Birlikte, kolkola hareket ederek bu işi
çözeceğiz. Şimdi burada tabii kesin bir rakam ve tarih veremiyorum.
Ama hazırlıklar sürüyor. Protokol aşamasında olanlarla birlikte 7
bin konutla başlayacağız.
* Bir maliyet hesabı çıkarttınız mı?
İstanbul'daki yoğunluğun çözülmesini sağlayarak, yani deprem
riskinin biraz daha azaltılarak, insanların biraz daha rahat
yaşayacağı bir İstanbul için mali portre nedir derseniz, en az 5
milyar dolar gerekiyor. Ama 5 milyar dolar derken biz Ankara'dan 5
milyar dolar para istemiyoruz. Kendi döngüsü içinde ekonomik
hareketi söylüyorum.
* Bu kaynağı nasıl bulacaksınız?
Gayri Menkul Yatırımcıları Birliği ile görüşmelerimiz var. Ayrıca
Haziran ayında Londra'da Dünya Gayri Menkul Yatırımcılar
Birliği'nin bir konferansına katıldım. 260'a yakın yatırımcı vardı.
Bunların her biri 5-10 milyar dolarlarları yönlendiren gayrimenkul
yatırımcıları. Bir akşam içlerinden tespit ettiğimiz 30 yatırımcıya
bir yemek verdik. Ve kendilerinden 2005 Haziran Kongresi'ni
İstanbul'da yapmalarını istedim. Ayrıca bu firmaları Ekim ayında
İstanbul'a davet ettim. Sayın Başbakan ve Maliye Bakanı'nın da
katılacağı bir toplantıyı birlikte yapmayı önerdim. Bu yatırımcılar
gayrimenkul yatırım ortaklığı ve kâr hasılat paylaşımı şeklinde
çalışıyorlar. Bunların yatırım gücünü İstanbul'a çekip konut
üretimini onlar sayesinde sağlamak istiyoruz. Dar gelirlileri kira
öder gibi konut sahibi yapabilmek için bu yatırımcıların kredisini
kullanmak istiyoruz.
Önce hangi semtler tahliye edilecek?
* Önce hangi bölgedeki binalar boşaltılacak?
Küçükçekmece Belediyesi ile bir protokol yaptık. TOKİ ile bir
protokol yaptık. 2 bin civarında konutu boşaltıyoruz. İkitelli'ye
yakın çarpık kentleşmenin olduğu yerdeki binalar boşaltılacak.
Olimpiyat Stadı'nın yan tarafındaki binalar... Ayrıca Avcılar
Belediye Başkanı ile konuştuk. O da raporlarını hazırlıyor.
Gaziosmanpaşa ile konuştuk. Onlar da hazırlık yapıyor. Pendik'le
konuştuk hazırlık yapıyorlar. Hazırlık yapan her belediye ile biz
birlikte TOKİ ile veya Büyük Şehir olarak yenileme çalışmasına
gireceğiz. Yeni yapılan yerleşim bölgelerine riskli yerlerdeki
insanların taşınmasını sağlayacağız.
* Ne kadar zamanda tamamlanacak bu konutlar?
Bir yılda teslim edilecek. Şu anda ihale aşamasında...
* Kaç konut olacak?
1576 diye girdik. Ama 2 bini buluyor.
* Ya diğer yerlerdekiler?
Adım adım ilerleyecek. Yeni yasayla İstanbul'un hudutları
genişledi. Yeni alanlar oluştu. Bu yeni alanlarda, yeni yerleşim
alanları ortaya çıkartıp kentteki riskli bölgeleri ''Bakın kardeşim
yaşadığınız bina şu durumda. Gelin buraya taşının. Şartlarımız bu''
diyeceğiz.
* O boşalttığınız binaları ne yapacaksınız?
Kent içinde soluk alacak nefes alacak alanlar yaratmak istiyoruz.
Alışveriş merkezleri yapabiliriz. Daha küçük binalar yapabiliriz.
Şehirdeki yoğunluğu azaltmayı düşünüyoruz bu şekilde.
* Diğer ilçe belediyeleriyle de görüştünüz mü? Merkezdeki semtler
ne olacak?
Benim deprem sorununu çözmem lazım. İstanbullu'lar bize güvendiler.
Uzun vadede de olsa ciddi adımlar atmamız gerekiyor. Vadiler, dere
yatakları yerleşim haline gelmiş. Buralar çok riskli... Sayıları
bir, beş, yüz değil ki! Binlerce bina var böyle. O yüzden birden
çözmemiz de çok kolay değil. Süreç isteyen bir iş bu. İstanbul'daki
değil Türkiye genelindeki yapıların birçoğu maalesef mesleği
inşaatçılık olmayan kişiler tarafından tamamen kar amaçlı olarak
yapılıyor. Binlerce bina var böyle. Ben şimdi kalkıp da yüzde 60ı
zaten kaçak olan bir kentte hangi yapının doğru olduğunu
söyleyebilirim. Biliyorsunuz, ''Tek tek tespit edilmesi bile 30 yıl
sürer'' diye söylendi. Mümkün değil tek tek bakılması. Ama
tespitler var.