Toktamış Ateş Bugünde
Abone olCumhuriyet gazetesinin güçlü kalemlerinden Toktamış Ateş Bugün gazetesinde yazmaya başladı.
Cumhuriyet gazetesi ile özdeşleşen Toktamış Ateş artık Bugün
gazetesi için yazacak. Yazılarının başlığını olarak seçen yazar
doğruluğun, mutluluğun, haklılığın ve yararlılığın arayışı içinde
olacağını yazdı.
Yazı: Toktamış Ateş
Kaynak:
-1980'lerin ortalarıydı. Aylık "Düşün" dergisinden arkadaşlar,
sürekli yazmamı istediler.
Biraz tereddüt ettiysem de, arzularını kıramadım ve sürekli
yazdığım köşeye, "Arayış" adını koydum. O dönemde Bülent Ecevit de,
"Arayış" isimli bir dergi çıkartmıştı. Bu konuda, "O dergi Sayın
Ecevit'in arayışı, ben de bu köşede kendi arayışımı sergileyeceğim"
diye yazmıştım.
Düşün dergisi fazla uzun ömürlü olmadı. Daha sonra, Cumhuriyet
gazetesinde bir köşe önerdiler. Yaklaşık 14 yıl, "Arayışımı" orada
sürdürdüm. Yakınlarda ortaya çıkan bir sorun nedeniyle, ayrılmak
zorunda kaldım. Ve bundan sonra arayışımı, "Bugün" de sürdüreceğim.
Köşemin başlığı, ya da logosu yok. Ama yazılarımı hangi başlık
altında yazarsam yazayım, sürekli bir "Arayış" içinde olacağım.
Doğruluğun, mutluluğun, haklılığın ve yararlılığın arayışı.
***
Bugün gazetesinin okur profili hakkında net bir bilgim yok. Umarım
zaman içinde, net bir bilgi sahibi olabilirim. Fakat öyle sanıyorum
ki; Bugün gazetesi okurlarının da, benle ilgili çok net bir bilgisi
yok. Elbette genel çizgiler içinde bir fikre sahipler ama gene de
kendimi anlatmam ve tanımlamam gerekir.
Benim gibi toplumsal bilimlerle uğraşan akademisyenlerin ve
yazarların en ciddi sorunu, "Kavramlar" konusunda bir düşünce
birliği, bir "consensus" sağlanamamış olması. Gerçekten; farklı
yazarlar, kimi zaman aynı kavramla farklı şeylerden söz ederken,
kimi zaman, aynı şey için farklı kavramlar kullanıyorlar. Doğrusu,
bu "Kavram kargaşasına" son vermek gerekiyor. Fakat bu iş, tek
kişinin, kısa sürede altından kalkacağı bir iş değil. Ortak
noktalar ve kavramlar konusundaki "consensus ", ancak zaman içinde
ortaya çıkabilecek.
Bana öyle geliyor ki; bu aşamada yapılması gereken, kişinin kendi
kavramlarını açıklaması ve hangi kavramı nasıl tanımladığını ortaya
koyması. Ayrıca yazarın, çok net çizgilerle olmasa bile , "rengini"
belli etmesi gerektiğini düşünüyorum. Ancak bu durumda okur,
okuduğu kişinin "Ne demek istediğini" anlayabilir.
İşte bu nedenlerle, ilk yazılarımda güncel olaylardan çok,
kavramlar üzerinde duracağım.
***
Ele almak isteyeceğim ilk kavram, "devrim" ve "devrimcilik" olacak.
Doğrusu, eli kalem tuttuğu günden beri devrimi ve devrimciliği
savunan biri için, böyle bir başlangıç kaçınılmaz oluyor. Kimileri,
"devrim" sözcüğünden pek hoşlanmaz ve devrim sözcüğünün ,
"devirmek" ten geldiğini ileri sürerek; bunun yerine, "dönüşmek" ,
"kalbolmak" anlamında, "inkılap" sözcüğünü önerirler. Atatürk
zamanında da inkılapçılık kavramının kullanıldığını ve CHP'nin "6
Ok" u arasında, bu ilkenin "inkılapçılık" olarak yer aldığını kanıt
olarak ileri sürerler.
Gerçekten, 1936'ya kadar kullanılan kavram inkılapçılıktı. Fakat
1936 sonrasında, Atatürk de "devrim" ve "devrimcilik" kavramlarını
kullanmaya başlamıştı. Gerek söylev ve demeçlerinde bunu
görebileceğimiz gibi, gerekse kaydedilmiş bulunan kimi
konuşmalarında, bu kavramları kullandığını güzel sesinden
duyabiliriz.
***
Devrim kavramı, "toplumsal değişimle" ilgili bir kavramdır. Eğer
bir toplumda, toplumsal değişim sonrasında o toplumdaki "ekonomik"
ve "siyasal" yararlanma, toplumun geniş kesimleri lehine hızla
değişmişse, bu bir devrimdir.
Ekonomik yararlanma dediğimiz zaman anlamamız gereken şey, o
toplumdaki "gelir paylaşımı" ve "ekonomik fırsat eşitliği" dir.
"Siyasal yararlanma" dediğimiz zaman da, "Siyasal katılımı"
anlıyoruz.
Yani bir toplumdaki "gelir paylaşımı" ve/veya "ekonomik fırsat
eşitliği" ve/veya "siyasal katılım", geniş kesimler lehine hızla
değişirse, o toplumda bir devrim gerçekleşmiş olur. Bu amaçlar
doğrultusunda çabalayan insana da, "devrimci" denir.
Bir zamanlar, silâhların gölgesinde Türkiye'nin kaderine egemen
olan Turgut Özal, "Ben en büyük devrimciyim" dedikten sonra,
kafalarımız iyice karışmıştı ama bu konularda netleşmekten başka
çaremiz yok.
Kavramlardan ne anladığımı vurgulamaya devam edeceğim.