TMSF örnek olmak istiyor
Abone olBatık bankalarla anılan TMSF sadece enkaz kaldırmak istemiyor. Kamuoyunda oluşan bu imajı silmek isteyen TMSF Başkanı Ahmet Ertürk nasıl örnek olacaklarını açıkladı?
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Ahmet Ertürk,
''Kamu yönetişiminin genel anlayışı bizim sorumluluk anlayışımıza
çok uygun değil. Ankara'nın genel atmosferi maalesef bu konuda
fazla umut verici de değil'' dedi. Anadolu Aslanları İşadamları
Derneği'nin (ASKON) düzenlediği ''Ekonomik Yapılanmamızda TMSF'nin
Rolü'' konulu toplantıda konuşan Ertürk, kürsüye ''çok medyatik bir
kişi'' diye tanıtılarak çağrılmasıyla ilgili, ''Evet çok medyatik
olduk. Aslında medyatik olmak o kadar da kötü bir şey değilmiş.
Artık sokaktaki simitçi bile, bankaların verdiği zarar olan 46
milyar dolarlık rakamı telaffuz ediyor'' diye konuştu. Bankaların
ülke ekonomisine verdiği zarar yıllarının Türkiye tarihinin en
önemli servet transferi yapılan yılları olduğunu dile getiren
Ertürk, ''Servet transferi, siyasi güç yapılanmasının yeniden
oluşumu olarak ortaya çıkıyor. Bununla aynı zamanda güç dağılımı
yapıyorsunuz. Zaten servet transferi, normal olmayan güç dağılımını
destekleyen mekanizmadır'' şeklinde konuştu. Ertürk, bankacılık
sektöründe yaşanan krize değinirken, Türkiye'de piyasa ve ticari
hayattaki itibarına bakılmadan, iş ahlakı vasıflarına haiz olmayan
bazı kişilere banka lisansı verildiğini ifade ederek, ''Bu tarih,
herhangi bir bankaya gittiğinde kredi kartı bile alamayacak kadar
itibarı olmayan insanlara banka lisansı verilmesiyle başladı''
dedi. Mevduat garantisine de işaret eden Ertürk, Türkiye ve benzeri
ülkelerde bu garantinin düşük de olsa bir zorunluluk olduğunu
kaydederek, ''50 bin YTL olan mevduat garantisi en fazla
düşürülebilir. Ama bunun tamamen kaldırılacağı bir dönemin çok uzak
olduğu kanaatindeyim. Elbette bu ortadan kaldırıldığında bizim de
mesaimiz biter, görev alanımız sona erer'' diye konuştu. -''SADECE
ENKAZ KALDIRMIYORUZ, ÖRNEK OLMAK İSTİYORUZ''- TMSF'nin yetkilerini
anlatan Ertürk, mal kaçıranların üstüne büyük bir güçle gitmelerine
imkan veren yasal düzenlemeler yapıldığını, ancak Türkiye'de
yasaların her zaman sorunları çözmeye yeterli olmadığını söyledi.
Ertürk, yasaları kararlılıkla uygulayacak kamu otoritesinin şart
olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: ''Bize de elimize verilen
yasal yetkileri kararlılıkla sergilemek, bunları hiçbir kayırma,
ayrıma gitmeden, hiçbir tavize başvurmadan bu yasal yetkileri
kararlılıkla uygulama yönünde ahlaki bir sorumluluk verildi. Bizler
böyle bir kamu yöneticisi sorumluluğu sergiledik. Türkiye'de tabii
ciddi bir hastalık var. Kamu yöneticisi her zaman şunu düşünmüştür.
(Acaba yarın bir şeyler değişir, bana hesap sorarlar mı? Acaba
yarın birileri bize bir şey sorar mı?) Kamu yöneticisi durumu idare
etme refleksi sergiler. Biz böyle bir refleksten hep uzak. durduk.
Çünkü Türkiye'de bizim bulunduğumuz saha, hatta Türkiye'deki kamu
yönetimi bugün artık durumu idare etmeye tahammül etmeme noktasına
gelmiştir. Biz böyle diyoruz ama tabii bu bizim cephemizden böyle
görünüyor. Kamu yönetişiminin genel anlayışı ise bizim bu
bilincimize, bu sorumluluk anlayışımıza çok uygun değil. Ankara'nın
genel atmosferi maalesef bu konuda fazla umut verici de değil.
Ankara derken, bir kamu yönetim merkezi sembolü olarak Ankara'yı
kastediyorum.'' Ahmet Ertürk, TMSF olarak bu anlamda bir örnek
sergileme çabasında olduklarına dikkati çekerek, ''Biz sadece bir
enkaz kaldırma, bir işlem yapma değil, aynı zamanda kamu yönetimi
kendisini nasıl eski hastalıklardan arındırır, nasıl daha
kararlılıkla toplumsal hastalıkları kendisine yüklenmiş olan
sorumluluk çerçevesinde çözmeye çalışır, bunu sergileme
kararlılığındayız. Bu anlamda bir örnek teşkil etmek bize kıvanç
verir. Kamu yöneticilerinin bir kararlılık kuşanmalarına yardımcı
olmaktan sevinç duyarız'' dedi. -MERKEZ GRUBU VE CİNER İLE YAPILAN
PROTOKOL- TMSF Başkanı Ertürk, Merkez Grubu ve Turgay Ciner ile
yapılan protokole ilişkin bir soru üzerine ise Medya Grubu'nun
Etibank'tan kalan borçları için yapılan ve yıllık en az 10 milyon
dolarlık ödeme planı içeren kira protokolünün yürürlüğe girmediğini
hatırlatarak, şunları kaydetti: ''Biz geldiğimizde bunu gördük ve
protokolün bu şekliyle muhafaza edilemeyeceğini, bunun bir satışa
dönüştürülmesini istedik. Sonuçta Merkez Grubu ve Ciner ile
anlaşarak protokol imzaladık. Protokolü, önemli bir medya grubunun
kira öder gibi belirsiz hukuki bir rejimden topluma, kamuya daha
faydalı satış gibi avantajlı bir biçimde borçlarını ödemesine
olanak tanıyacak şekle dönüştürdük.'' -''İSTANBULSPOR A.Ş'Yİ
SATMAMIZ SÖZ KONUSU OLAMAZ''- Ahmet Ertürk, İstanbulspor'a ilişkin
bir soru üzerine de, bu konuda herhangi bir zararlarının söz konusu
olmadığını söyledi. Cari masraflar dışında sadece vergi ödemesi
yaptıklarını hatırlatan Ertürk, ''Fon, herhangi bir maliyete
katlanma zorunda kalmamıştır. Ama bir meşguliyettir. Bizi, futbol
gibi normalde ilgi alanımız olmayan bir yere bulaşma zorluğuna
itmiştir'' diye konuştu. Ertürk, geçtiğimiz günlerde takımın
satışıyla ilgili Futbol Federasyonu'nu eleştirdiğini hatırlatarak,
''Bunun üzerine Federasyon bir bildiri yayınlayarak (TMSF Başkanı
kendi alanı dışında şeyler söylüyor) denildi. Halbuki İstanbulspor
nedeniyle futbolun tam içindeyiz, göbeğindeyiz. Futbol ve
Federasyon hakkında konuşmam çok doğal'' dedi. İstanbulspor'u takım
olarak satmak istediklerini, ancak Federasyon'un buna izin
vermeyerek İstanbulspor A.Ş'yi satmaları gerektiği düşüncesinde
olduğunu anlatan Ertürk, büyük borçları bulunan böyle bir şirketi
satmalarının söz konusu olamayacağını, kimsenin bu borçları
üstlenmeyeceğini söyledi. Ahmet Ertürk, takımı şirketin bir varlığı
olarak icra kanalıyla satmak istediklerini ifade ederek, şunları
kaydetti: ''Futbol Federasyonu sadece yeni alan kişiye lisans
verecekti. Bize (siz bu konuda bize gelebilecek sorumluluğu
üstlenin, verelim) dediler. Neden senin sorumluluğunu ben
üstleneyim? Böyle bir anlayışla iş yapmak neticede iş yapmamak
anlamına geliyor. Federasyon'un mantığı idare etme mantığı. Oysa
kamu lehine sorun çözme iradesi sergilenseydi, bugün bir futbol
takımı idare etmek durumunda kalmamış olurduk. Takım, bugün
maalesef ikinci lige düştü. Ben (bunun sorumluluğunun bir bölümünü
Federasyon'a yükleriz) demiştim. O sözü burada tekrar
ediyorum.''