Tınç'tan medyaya özeleştiri çağrısı
Abone olHürriyet yazarı Ferai Tınç, Yeni TCK'nın uzun vadede değişebilmesi için medyanın çuvaldızı kendisine batırması gerektiği fikrinde. Tınç, medyanın birlik olmasını istiyor...
Hürriyet Gazetesi yazarı Ferai Tınç, basının sesini
yükseltmesiyle yeniden düzenlemeye tabi tutulan Yeni TCK'nın bundan
sonra tüm medyanın ortak tutum almasına bağlı olarak
şekillenebileceğini söyledi.
Tınç, "Şimdi de çuvaldız zamanı" diyerek medyanın kendi
yanlışlarını görerek ortak bir zeminde organizasyon halinde olması
gerektiğini şöyle belirtti...
ERTELEME kararıyla birlikte, yeni Türk Ceza Yasası’nda
değişiklikler yapmak için çalışmalara başlanacak.
Hükümet, basından yükselen tepkilere kulak verdi ve TCK’yı erteleme
kararı aldı. Ama değişikliklerle ilgili çalışmalar sırasında bundan
önceki dağınıklığımız devam ederse, sonuç çok farklı olmayacak.
Bu sürecin en başarılı grubu olan kadın örgütlerinin
çalışmalarından ders almak gerekiyor. Ne yaptılar kadın
örgütleri?
Yasa değişikliği ile ilgili ittifak kurdular. Önce, ortak
noktalarda uzlaştılar. Farklı amaç ve görüşlerde olmalarına rağmen,
eski yasanın kadın haklarıyla çelişen maddelerini tespit edip yeni
öneriler oluşturdular ve onları savundular. Güç birliği
yaptılar.
İnternette haberleşme ağı kurdular. Bu sayede alt komisyon
çalışmalarını yakından izleyip bilgiyi anında yaydılar. Kendi
tabanlarını ve medyayı harekete geçirdiler.
Medya örgütlerinde bu ortak çalışma, güç birliği anlayışı yok.
Küçük dükkancılık alışkanlığı, maalesef bizim kuruluşlarımızda da
var.
Yeni TCK ile ilgili olarak iki etkili meslek örgütümüz, Gazeteciler
Cemiyeti ve Basın Konseyi ortak görüş oluşturmak için bir araya
gelemiyorlar. Basın Konseyi, tüm meslek örgütleri ile işbirliğine
açık, ama Gazeteciler Cemiyeti’nde aynı yaklaşımı görmüyorum.
O zaman da, değişiklik önerilerinde, geniş desteğe sahip ortak
görüş oluşturmak mümkün değil.
Gazetecilerin yasadaki tuzaklara karşı seslerini yükseltmekte geç
kalışlarındaki bir neden de bu kopukluk değil miydi zaten? Örgütler
birbirinden kopuk, gazeteciler örgütlerinden kopuk.
Yasayı herkes eleştirdi ama ne istediğimiz sorulduğunda verilecek
ortak bir yanıtımız var mı? Eleştirilen madde sayısında bile görüş
birliği yok şu anda.
* * *
TCK bu hali ile basına karşı tam bir tepki yasası. Bu tepkinin çoğu
haksız ama haklı tarafı da yok değil. Kötü gazeteciliğin bedelini
böyle ödüyoruz. Eleştirdik şimdi çuvaldızı kendimize batırma
zamanı.
Geçen gün bir televizyon kanalının çok seyredilen dizilerinden
birini izledim.
Dizide iki kardeş vardı. Biri, bir derginin editörü. Kardeşini bir
mağazaya gönderiyor, ona orada kötü davranıldığını duyunca küplere
biniyor. ‘Bu sayıda onlardan bahsetmiştik. Bizim sayemizde
müşterilerinin arttığını söylediler. Bunu sana nasıl yaparlar,
senin oraya gideceğini söylemiştim’ diyor. Derhal birlikte mağazaya
gidiliyor, patron durumu öğrenince çok üzülüyor, dükkan rahat alış
veriş yapsınlar diye kapatılıyor ve tahmin edeceğiniz gibi sıra
ödemeye gelince patron ‘bendensiniz’ diyor.
Böyle bir şey olabilir mi? Bu nasıl bir duyarsızlıktır? Hangi
meslek, kendisini aşağılayan bir yorumun yayılmasına bu kadar
vurdumduymazlıkla aracı olur?
Reklam karşılığı, gazetecilerin şahsi çıkar sağladığı bir
televizyon kanalında nasıl yayınlanır? Eğer öyle bir şey olmuyorsa
tabii. İşte burada durup düşünmeliyiz. Bu çok uç bir örnek ama
gazetecilere, basına yönelik eleştirilerin üzerinde durup
düşünmemiz gerektiğini hatırlatan çarpıcı bir örnek.
Biz TCK’yı eleştirirken haber verme özgürlüğünün kısıtlanmasını ön
plana çıkardık. Ve bu özgürlüğü sadece gazetecilere ait bir
özgürlükmüş gibi sunduk. Gazetecilik sadece bizim kendi özgürlük
alanımız mıdır? İstediğimizi eleştirelim, istediğimizi yağlayalım,
istediğimizi mahvedelim, istediğimizi kullanalım? Basın özgürlüğü
halkın haber alma özgürlüğüdür. Bizim ise haber verme sorumluluğunu
en iyi biçimde yerine getirmek için, bu özgürlüğe ihtiyacımız
var.
* * *
SON zamanlarda bir başka soruyu tartışıyoruz. Basına yabancı
sermaye girebilir mi? Günümüz koşullarında sadece yabancı değil,
her türlü sermaye basına giriyor. Bunu artık engellemek mümkün
değil. Ama önemli olan iyi gazeteciliğin yapılmasını garanti altına
alan mekanizmaların sağlanması.
Gerektiğinde güç birliği yapmasını, gerektiğinde uzlaşmasını bilen
meslek örgütleri olmadan böyle bir iç denetim gerçekleşebilir,
gazetecilik ve gazeteciler korunabilir mi? Esas tartışılması
gereken soru bu bence.
Yazı:Ferai TINÇ
HÜRRİYET