Pek çoğumuzun sıklıkla ve bazen de endişeyle sorduğu bir soru
var. Dünya nereye gidiyor? Sorusu.
Sorunun cevabını ABD Başkanı Trump verdi.
Sürece ivme katıp, hızlandırdı yani ticaret savaşları için start
verdi. Verilen startın olumsuz, şüpheli ve sorumsuzluk olarak
algılanmasının yanında doğru bir hamle olduğunu savunanlarda
var.
Bakıldığında; Trump dünyayı sarsacağını adı gibi biliyordu. Bu
hedeflenendi. Hedefe ulaştı.
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan verilen bu
startı, bu hamleyi "küresel kasırga"ya
benzetti:
"Büyük-küçük demeden herkesi etkileyecek şiddetli
bir kasırganın geldiğini söylemek abartılı bir
yaklaşım olmayacaktır."
Tam da bugünlerde Türkiye, dünyanın gündemine karşılık gelen
"Ayrışan Dünyada Diplomasiyi
Sahiplenmek" temasıyla 11-13 Nisan 2025 tarihlerinde
Antalya Diplomasi Forumu'nu düzenledi ve dünyaya barış çağırısı
yaptı.
Bu yılın teması olan “Ayrışan Dünyada Diplomasiyi Sahiplenmek”,
küresel bölünmelerin arttığı bir ortamda diplomasinin istikrar
kazandırıcı bir güç olarak kendisini yeniden kabul ettirmesine
duyulan acil ihtiyacı yansıtmaktadır.
Büyüyen jeopolitik çatlaklar, derinleşen küresel eşitsizlikler,
sivilleri hedef alan şiddet olaylarındaki artış, farklı görüşlere
yönelik hoşgörüsüzlük, teknolojik kırılmaların yol açtığı
belirsizlikler ve iklim krizinin çok boyutlu etkileri ortak adalet
duygusunu sarsmış ve uluslararası kurumlara olan güveni
aşındırmıştır.
Mevcut uluslararası sistemin bu güncel sorunlara çözüm bulmadaki
yetersizliği, halihazırda güçlükle ilerleyen iş birliği çabalarını
daha da zorlaştırmaktadır.
Antalya Diplomasi Forumu, çoklu krizler, yükselen
istikrarsızlık ve öngörülemezlikler dünyasında sorunları
değerlendirmeyi ve hızla değişen uluslararası ortamda diplomasinin
sahiplenilmesine yönelik diyaloğu teşvik etmeyi
amaçlamaktadır.
Antalya Diplomasi Forumu, diplomasinin gidişatı ve
değiştirilmesi bunun yanında ayrışan bir dünyada birlikte harekete
geçmek için ortak bir zemin bulunmasında bize nasıl yol
gösterebileceğini araştırmak üzere küresel liderleri, politika baş
aktörlerini, akademisyenleri, iş dünyası uzmanlarını ve medya ile
sivil toplum temsilcilerini bir araya getirmiştir.
Forum, kutuplaşan bir ortamda diplomasinin rolünü ve temel
ilkelerini yeniden tanımlama yolunda diyaloğu ön plana çıkarmayı
amaçlamaktadır. Diplomasiyi barış ve iş birliğinin itici gücü
haline getirmek ve ortak stratejiler üzerinde çalışmak için
dünyanın dört bir yanından gelen katılımcılara gelecek odaklı bir
platform sağlamıştır.
Bu çağrıya karşılık dünyanın 140 ülkesinden devlet başkanları,
başbakanlar, bakanlar ve sivil toplum örgütleri, akademisyenler ve
medya kuruluşları temsilcileri Antalya'da bir araya geldi.
Trump sadece ABD geri dönmedi. Uluslararası düzenin
mimarlığı için de geri döndü.
Trump ve arkasındaki güçler sadece ABD için sistemi
ayakta tutmaya değil, yerleşik düzeni tamamıyla dağıtarak
gücünü yeniden tanımlamaya odaklı bir yapı
inşasında.
AB, Çin, Rusya, Hindistan’ın yanında Türkiye'nin
de kendini yeniden tanımlaması ve konumlandırması
gerekir.
ABD küresel lider değilse küresel lider kim olacak,
ortaya çıkan boşluğu kim dolduracak?
Bu “Ticaret Savaşı” nereye varır?
Çin üretim ve satış bisikletinin pedallarını çevirmeye
devam etmek durumundadır. Aksi halde yıkım yaşar. 1929-1939 ABD’nin
dönemini çağrıştırıyor. Üstelik ABD, Çin’in çok sattığı hatta
satmak zorunda olduğu bir ülke konumunda. Bu durum savaşı
büyütür.
ABD-Çin ayrışması, Türkiye için fırsat mı yoksa
tuzak mı?
Sonuç olarak dünya da Türkiye olmadan bir denklem
kurulamaz. O denklem kurulsa da sonuca ulaşamaz.