Acıbadem Maslak Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Uzmanı Dr. Gülnihal Şarman: “Çok nadir de olsa bazen bir mucize gerçekleşir. “Minicik, ölecek” diye baktığınız bir bebek sizi ve herkesi şaşırtarak yaşama tutunur. Yoğun bakım alanında uzun yıllar harcayan tüm hekimlerin hayatında böyle mucize anları vardır” diyor. Dr. Gülnihal Şarman, bebek yoğun bakımındaki mucizeler ve yaşanan süreçle ilgili merak edilen soruları yanıtladı... MUCİZEYE İNANIYORUM Siz bir hekim olarak mucizelere inanıyor musunuz? Mucizelerin varlığına inanıyorum. Özellikle de prematüre bebeklerin yaşama tutunmaları sırasında büyük zorluklar yaşanırken, mucizelerin de olduğuna tanıklık ediyorken inanmamak mümkün değil. Hastaya baktığınızda onun ne kadar yaşayacağını tahmin edebiliyor musunuz ya da bunu bilimsel olarak ölçmek mümkün olabiliyor mu? Bazen bebekler beklentilerimizin çok dışına çıkarak bizleri sürprizlerle şaşırtıyorlar. Örneğin, yaşamın sınırında doğan bebekler var. Bunlar için yaşama şansı yüzde 40-50 civarında oluyor. Benim de 24 haftada doğmuş bir bebek hastam vardı. Bu bebeğin de normal olma şansı yaşasa bile yüzde 20-25 civarındaydı. Ancak zorlu bir mücadeleden sonra yaşamayı başarmıştı. Bir bebek yaşamın sınırında doğduğunda bu beklentiler ve bilimsel bilgilerle aileleri bilgilendiriyoruz. Bu dönemde bebekler 180 derece bir dönüş yapıp, hızla düzelmeye başlarlarsa hem şaşırıyoruz hem de herkes adına çok seviniyoruz. ÇOK NET KONUŞAMAYIZ Yoğun bakımda hekimler net şeyler söylemekten kaçınıyor. Doktorlar bunu özellikle mi tercih ediyorlar? Yoğun bakım servislerinde hasta yakınlarına hastanın durumuyla ilgili olarak çok net bilgiler vermekten özellikle kaçınıyoruz. Çünkü adı ‘yoğun bakım’ olan her yerde mucize olur. Yoğun bakım sürecini yaşayan tüm doktorların hayatı bu mucizelerle renklenir. Bu nedenle de yoğun bakım uzmanları konuşurken çok net olmayı ve hemen, hastayla ilgili tüm verileri almadan çok net şeyler söylemeyi sevmezler. O zaman da sanki kesin bir bilgilendirme yapılmıyor gibi olur. Oysa hasta yakınlarına durum çok netleşmeden kesin cümleler kurarak bilgi vermek, durumu aniden kötüleştiğinde büyük bir hayal kırıklığı yaratabilir. Her an her şey olabilir. Bebeğin durumu çok kötü gidiyorken iyi olabilir, iyiyken kötüleşebilir. TIP GEREKENİ YAPIYOR Tıp gerekeni yapıyor. Tıptan geriye kalan boşlukta, yaşama tutunmak için neler geçerli? Yaşamın sınırı veya verilebilecek desteğin bir sınırı var. Her zaman bunu ailelere söylüyoruz. Yaşamın sınırı dediğimiz şey; bizim bilgilerimizi kullandığımız ve tıbbi aletlerin sınırlarının zorlanması demektir. O noktada “Modern tıbbın imkanlarıyla elimizden gelen her şeyi yaptık, artık bundan sonrası Allah’ın takdirine kaldı” diyoruz. İşte bu süreçte bizi şaşırtıp yaşayanlar çok nadir de olsa oluyor. Bu vakalar sadece benim değil yoğun bakımda her türlü hastaya bakan uzmanın zihninde özgün mucizelerin anıları olarak yaşıyor. DOKTOR KORKUSU ÇOK OLUR Bebekler büyüdüklerinde yoğun bakımda yatmış olmaktan ötürü sıkıntılar çekerler mi? Bebekler konuşamazlar, ileriye yönelik anı biriktiremezler. Ancak burada yoğun bakım ekibinin vicdanı çok önemlidir. Bu nedenle bebeklere aşırı testler yapmadan, gereksiz tahlillerle yormadan, ağrılı birtakım girişimlerde ağrısını keserek yaklaşmak çok önemlidir. Bu konularda biz son yıllarda daha duyarlıyız. Son dönemde bebeklerin ağrı mekanizmaları daha iyi anlaşıldı. Aslında ağrıyı baskılayan sistemlerinin olmadığı öğrenildi. Bu nedenle de daha nazik tedavilerle, bebeklere pozisyonlar verilerek yapılan kişiselleştirilmiş bakımlara yöneldik. Artık bebekleri herhangi bir girişim yapmadan öncedaha iyi izleme şansımız var. Kullandığımız aletler buna izin veriyor. Bu nedenle artık bebeklere yapılan ağrılı ve acılı girişimler daha azaltıldı. TEPKİ GÖSTERİRLER Yoğun bakımda yatmış, daha sonra ayaklanmış, büyümüş olarak hastaneye gelen çocuklarda ağrılı girişimlerdeki tepkiler daha şiddetli oluyor. Kesinlikle hastaneye girmek istemezler, daha çok tepki gösterirler. Beyaz önlük, yani doktor korkusu çok daha fazla olabilir. GÖNÜL KIRMAMAK İÇİN AİLELERİN BATIL İNANÇLARINI BİLE UYGULADILAR Bebekler söz konusu olunca aileler mucizelere daha mı çok inanmak istiyor? Mucize beklerken ölüm haberi gelince neler yaşanıyor? Her zaman inancın, iyi düşüncelerin hiç değilse biz çalışan ekiplere daha pozitif etkiler yarattığı inancındayım. Özellikle ailelerin inançları doğrultusunda bebeklerini desteklemeleri konusunda onlara engel çıkarmamak gerektiğini düşünüyorum. Ancak bunların gerçekten çözüm yaratıp yaratmadığı konusuna çok şüpheci yaklaşıyorum. ÇOK UMUTLUYDULAR Bir bebek vardı, anne babası akraba evliliği yapmışlardı. Üçüncü çocuklarını dünyaya getirmişlerdi. Diğer iki bebek çok nadir görülen bir hastalık nedeniyle ölmüştü. Bu bebeğin de sonu aynı olacaktı, bu kaçınılmazdı... Aile umutluydu, umudunu kaybetmek istemiyordu. Aile Türki Cumhuriyetler’den birinden gelmişti. Bize ortası delik büyükçe bir kağıt getirdiler. Bebeğin bu ortası delik kağıttan üç kere geçirmemizi istiyorlardı. Bunun bir mucize yaratacağına inanıyorlardı. Gönüllerini kırmadık ve dediklerini yaptık. Bu tek umutlarıydı ve bekliyorlardı. Bebeğin sağlık durumu gayet iyi seyretti ama zayıf besleniyordu. Daha sonra aile, bebeklerini, fenalaşınca evlerine yakın başka bir hastaneye götürmüşlerdi. Orada üç-dört günlük bir tedavinin ardından bebek vefat etti. Metabolik hastalığının ağırlığı nedeniyle böyle bir sonuç ortaya çıkmıştı. Biz ölüm haberini alınca çok üzüldük. Ancak elimizden geleni kendi payımıza yapmıştık, ailenin isteğini de kırmamıştık. HASTALIĞI CİDDİYDİ Altta yatan ciddi bir hastalık olduğu zaman, onu çözmeden sadece enerjilerle, dualarla hastayı kurtaramayacağımıza inanıyorum. Mucizeler vardır ama gerçekleri göz ardı etmemek lazım. HER AN HER ŞEY OLABİLİYOR! Eğer bir bebek yoğun bakımda yatıp yaşama tutunursa tam anlamıyla sağlıklı olabilir mi? Aileler bunu çok sorar. Bunun da cevabı ancak elimizde birtakım kesin veriler varsa, o an bazen söylenebilir. Ancak kesin veriler yoksa veya hâlâ devam eden süreçler varsa, bebek beyin kanaması geçirdiyse, hâlâ daha kanama odağı beyin içinde organize olmaya devam ediyorsa, bizim bebeğin geleceği hakkında kesin cevaplar vermemiz imkansız oluyor. Bebekler için ilerisinin ne olacağının yanıtı zamanda yatıyor. ANNE EĞİTİMLERİ ÖNEMLİ Gelişim süreçleri o yüzden çok yakından takip edilmeli ve takipler sırasında ciddi aksamalar, gecikmeler olduğu zaman erken tedaviler ve uyaranlarla destek verilmeli. Bu destek bazen altı ayı geçtikten sonra bile oyun terapisi, fizik tedavi, anne eğitimleri ile başlatılabilir. SIFIR ŞANSLA YAŞAMA TUTUNDU 25 haftalık bir bebek doğmuştu, 750 gramdı. Her türlü teknolojik ve bilimsel alet desteğine ihtiyacı vardı. Genel durumu çok kötü değildi ama idrar yapmıyordu. Annenin yaşı ileriydi, tüp bebekti ve son şanslarıydı. Beşinci gün, tüm aileyi topladım. “Hiç idrar yapmıyor, böbrekleri çalışmadığı için bu, hayatıyla uyumsuz bir durum” dedim. Bizim de yapabileceklerimizin artık bitmekte olduğunu söyledim. Diyaliz, bu kadar küçük bebeklere yapılamıyor. MİNİCİK BİR LEKE UMUTTU Tam bu durumda bebeğin başının yanında sarı bir daire gördüm. Bunun akmış bir serum olduğunu düşündüm. Hemşireleri, “Dikkat edin, serum akıyor” diye uyardım. Sonra serumun sol tarafında takılı olduğunu fark ettim. Bebek erkekti. Şüphelendim. Bunun üzerine sıvıyı kokladım ve idrar kokusu aldım. İşte bu bebeğin hayatı bana göre o sarı noktayla başladı. Aynı gün içinde bezinde ıslaklıklar görmeye başladık. Bebek bol bol idrar yapıyordu. Böbrekleri toparlanmıştı. Şu anda hayatta. Bazen küçük ipuçları bile mucizelerin başlangıcı oluyor.