Tiananmen'in ruhu Hong Kong'da mı canlandı?
Abone olTiananmen Meydanı'nda kanlı biçimde bastırılan protestoların üzerinden 25 yıl geçti. Şimdi Hong Kong'da öğrencileri sokağa döken protesto hareketi ile arada büyük benzerlikler var. Ama sonu da aynı mı olacak?
Hong Kong'taki protestolar, 1989'da Tiananmen
Meydanı'ndaki demokrasi hareketinden bu yana Çin yönetiminin
karşılaştığı en ciddi siyasi muhalefet olarak görülüyor. Askerlerin
bastırışına değin Pekin'de yedi hafta boyunca süren Tiananmen
gösterilerini BBC için takip etmiş olan gazeteci Tim Luard, Hong
Kong ile Tiananmen arasında birçok paralellikler kurulabileceğini,
fakat bu benzerliklerden ikisinin de aynı biçimde sonlanacağı
varsayımını çıkarmanın hatalı olacağını söylüyor.
Bundan 25 yıl önceki Pekin Baharı ile şu anki Hong Kong Sonbaharı arasında benzerlikler görmemek elde değil.
Her ikisinde de Çin Komünist Partisi'nin normalde sarsılmaz addedilen otoritesine on binlerce kişi şehir merkezlerinin meydan ve sokaklarını doldurarak baş kaldırıyor.
Her iki hareket de Çin'de geleneksel olarak özel bir saygı gören üniversite öğrencileri arasında başlayıp, kendi dinamikleriyle büyüyen çok daha geniş çaplı bir sivil itaatsizlik kampanyasına dönüştü.
Pekin'de de olduğu üzere, Hong Kong protestocuları sokaktan
geçenlerin çoğundan destek mesajları alıyor, arkadaşça bir tavır
görüyor.
1989'da Pekin'deki muhabirler, genelde asık suratlı görmeye alıştıkları Komünist Parti memurlarının bir anda gülüp eğlenen, şarkılar söyleyen ve parti yönetimini açıkça istifaya çağıran isyancılara dönüşümünü hayret içinde izlemişti.
Şimdi ise, Hong Kong gibi paragöz bir pragmatizm ile özdeşleştirilen bir yerde, iş çevrelerinin protestocu öğrencilerin idealizmine verdiği destek neredeyse bir o kadar şaşırtıcı. Her ne kadar aynı çevreler, protestocuların taleplerini 'olanaksız' diye nitelese de...
Her iki hareket de şiddetten uzak tavrıyla dikkat çekiyor. Bazen yollara kurulan barikatlar ve bez gaz maskelerinden başka, protestocularda silah yok.
Çinli yetkililerin resmi açıklamalarında protestocuları tanımlamak için kullandığı terimler bile benzer. ''Toplumsal istikrara zarar verdiklerini'', ''dış güçlerin maşası oldukları'' söyleniyor.
Peki, Komünist Parti protestoların dinmemesi ve sabrının iyice taşması durumunda, Tiananmen'deki gibi bir tepkiye başvurabilir mi?
Pekin'de askerlerin açtığı ateşte yüzlerce -kimi kaynaklara göre binlerce- gösterici öldürülmüştü.
Çin yönetiminin günümüzde dünya medyasının gözleri önünde yeniden askeri bir yönteme başvuracağını düşünmek insana imkansız geliyor.
Fakat unutmamak gerekir ki, 1989'da da ço az muhabir Çin'in başkentinde çoğunluğu öğrencilerden oluşan silahsız göstericilere ordunun ateş açacağına ihtimal veriyordu.
Tiananmen'den sonra uluslararası arenada kınama ve eleştiri fırtınasını geride bırakmayı başaran Çin yönetimi, ayrıca halk nezdinde Tiananmen'in hatırasını neredeyse tamamen silmeyi başardı. Neredeyse, çünkü Hong Kong'da her yıl Tiananmen'in anısına bir tören düzenlenmeye devam edildi.
Aradan geçen zaman içinde Çin'in ekonomisi ve dış dünya ile ilişkileri muazzam bir ilerleme kaydetti. Dolayısıyla uluslarası toplumun tepkilerini şimdi çok daha fazla dikkate almak durumunda.
Fakat öte yandan, Çin'in büyüyen siyasi ve ekonomik gücü, kendi bildiği gibi davranma konusunda ülkeye yeni bir güven duygusu kazandırdı.
Şu an için göstericilerin zor kullanarak bastırılmaması halinde protestoları sona erdirecek tek opsiyon Pekin'in vereceği tavizlerde aranıyor.
Fakat protestocularla pazarlık masasına oturmak bile Çinli yöneticiler açısından ciddi bir zayıflık olarak algılanacaktır.
Hong Kong'da gerçek anlamda özgür ve demokratik seçimler düzenlemesi talebini kabul etmeleri ise, imkansız görünüyor.
Ama protestoların uzamaması Pekin için büyük önem arzediyor, zira Çinli yetkililerin uyguladığı sansüre rağmen Hong Kong gösterilerinin Çin'in diğer bölgelerine sıçraması olasılığı giderek artan bir ihtimal...