The Wall Street Journal'dan övgü
Abone olMakalede, "IMF'nin verdiği ilacı büyük bir iştahla içmekle kalmıyor, aynı zamanda bunun tadını da çıkartıyor'' denildi.
The Wall Street Journal Europe gazetesinde, Türkiye'de mali
disiplinin arttığı ifade edildi. Andrew Finkel imzasıyla yayınlanan
makalede, Uluslararası Para Fonu'nun (IMF), büyük bir hayretle
Türkiye'yi izliyor olması gerektiği vurgulanırken, ''zira öyle
görünüyor ki bu ülke, sadece IMF'nin verdiği ilacı büyük bir
iştahla içmekle kalmıyor, aynı zamanda bunun tadını da çıkartıyor''
denildi. Makalede Ankara'nın, IMF ile katı mali disiplin ve
kemerlerin sonuna kadar sıkılmasını gerektiren bir stand-by
anlaşmasının ortasında bulunduğu, Türkiye'nin reformcu hükümetinin
de popülaritesinin zirvesinde olduğu kaydedildi. Hükümetin, 28
Mart'ta yapılan yerel seçimlerde oy yüzdesini önemli ölçüde
artırarak geniş tabanlı bir desteğe sahip olduğunu kanıtladığı
hatırlatılırken, AK Parti'nin Türkiye genelinde yerel seçimlerdeki
başarısının, IMF gözden geçirme programının başarı ile tamamlanması
için gereken, sigara ve benzin gibi temel ürünlere seçim arifesinde
yapılan zamma rağmen gerçekleştiği vurgulandı. BAKAN BABACAN DEMEÇ
VERDİ Devlet Bakanı Ali Babacan ise gazeteye verdiği demeçte, temel
ürünlere yapılan zammı değerlendirirken ''bunun için seçimlerin
geçmesini bekleyerek kimseyi kandırmaya çalışacak değildik. Seçmen
on yıllar boyunca birikmiş sorunların bir gecede çözülemeyeceğini
artık anladı. Seçmen biliyor ki, bazı şeyleri doğru olduğu için
yapıyoruz, ödememiz gereken siyasi borçlarımız olduğu için değil''
dedi. Makalede, hükümetin omuzlaması gereken ağır borç yükü,
özensiz bir makroekonomik idare, kötü düzenlenmiş bir bankacılık
sektörü ve devletin ekonomiye müdahalelerinden kalan mirasın,
Türkiye'de 30 yıldır devam eden kronik enflasyona, yüksek kamu
borçlanmasına ve astronomik faiz oranlarına neden olduğu ifade
edildi. IMF ESKİ BAŞKANI LAROSIERE... Mevcut hükümetin, IMF
programına sıkı sıkıya bağlı olmasına ve çok az manevra alanına
sahip olmasına rağmen, 'elini taşın altına koymasından' dolayı
piyasalardan onay aldığının belirtildiği makalede, IMF'nin eski
direktörlerinden Jacques de Larosiere'un, Türkiye'ye dönük ''Tüm
güçlüklere karşın iki yıl içerisinde yüzde 6.5'luk bir faiz dışı
fazla... Bu elle tutulur gözle görülür bir iş, kuru laf değil''
şeklindeki sözlerine de yer verildi. Yazıda, Türkiye'nin yapması
gereken kamu harcamaları kesintisi benzer ekonomik sorunlarla
boğuşan Brezilya'nın, yüzde 4.5'lik ve Arjantin'in yüzde 3'lük faiz
dışı fazla hedefleriyle karşılaştırılabileceği de belirtildi.
Babacan ise IMF konusunda, ''Bizim IMF ile olan ilişkilerimiz
finansman ve kaynaklarla değil, iş dünyasına bir güven mesajı
verebilmekle ilgili'' diyor. Yazıda, Hükümetin amacının para değil
piyasaların güvenini kazanmak olduğunun kanıtı olarak, Türkiye'nin
bu yıl 2.5 milyar dolar kredi alacakken 5.3 milyar dolar geri ödeme
yapacak olması gösteriliyor. Bu arada Babacan'ın, Kasımda stand-by
anlaşması sona erdiğinde, 'rahat ve sorunsuz bir geçiş yaşanacağı
ve bir daha asla eskinin o kötü popülist politikalarına geri
dönülmeyeceğine' dair söz verdiğine de vurgu yapılıyor. KASIM'DAN
SONRA İZLEME ANLAŞMASI Makalede, birçok kişinin, Kasım ayından
sonra Türkiye'nin IMF ile bir 'izleme anlaşması' yapacağını tahmin
ettiğine de atıfta bulunuluyor. Babacan demecinde, partisinin
yaptığı sistemli araştırmaların, halkın beklentilerinin üç yıl
öncesine nazaran çok daha yüksek olduğunu ortaya koyduğunu
belirtiyor. Yıl sonu için hedeflenen enflasyon oranının yüzde 12 ve
şu anda enflasyonun 1977 yılından bu yana en düşük seviyesinde
olduğunun hatırlatıldığı yazıda, enflasyonun, 2005 yılında tek
haneli rakamlarla ifade edilmeye başlandığında, Merkez Bankası'nın,
şu aralar dolar karşısında 1.330.000 seviyesinde seyreden liradan
sembolik bir operasyonla altı sıfır atacağı kaydediliyor.
ULUSLARARASI ORTAMIN KATKISI... Türkiye'nin toparlanmasında,
uluslararası ortamın da önemli bir rol oynadığının belirtildiği
yazıda, Yapı Kredi Yatırım'dan Mehmet Gerz'in, ''Enflasyona karşı
yürütülen başarılı mücadele, kısmen hükümetin uyguladığı iyi
yönetimin ve verilen doğru nasihatleri kulak ardı etmemesinin bir
sonucu. Buna karşın düşük dolar seviyesi herhangi bir zarara neden
olmadı. Uluslararası sermayenin daha yüksek kar arayışı Türkiye
gibi gelişen pazarlara olan akışı artırdı'' ifadesine yer
veriliyor. Gerz, Türkiye Merkez Bankası'nın Martın sonunda yüzde
24'ten 22'ye düşürerek, faiz oranını Brezilya ile aynı günde geri
çekmesinin bir rastlantı olmadığını söylüyor. Yazıda, Boğaziçi
Üniversitesi'nden Profesör Nükhet Sirmen de, ''AK Parti,
parlamentoda elde ettiği üstünlüğün mükafatını alıyor'' yorumunda
bulunuyor. AB İLE İLİŞKİLER... Bu arada AB konusunda Türkiye'de
hedefin, Aralık ayında Brüksel'de yapılacak zirvede katılım
müzakerelerinin başlatılması yönünde bir karar çıkmasını sağlamak
olduğunun altı çizilen yazıda, Babacan'ın, Avrupa'nın bir zaman
daha Türkiye'ye olan ''evet, fakat...'' yaklaşımını sürdüreceği,
ancak hiç bir zaman stratejik açıdan bu kadar önemli olan bir
ülkeyi doğrudan bir ''hayır'' ile reddedemeyeceği görüşüne yer
veriliyor. Babacan, ''önemli olan, bizim doğru yoldan şaşmadan
önümüze çıkan engelleri bir bir aşmamızdır'' görüşünü de dile
getiriyor.