TGS'den geri adım yok
Abone olTGS, yürürlüğe giren ''yeni TCK'nun tüm engelleyici hükümlerine karşın, gazetecilerin bilgilendirme ödevini yerine getirmekten vazgeçmeyeceğini'' bildirdi.
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS)Yönetim Kurulu, yürürlüğe
giren ''yeni Türk Ceza Kanunu'nun tüm engelleyici hükümlerine
karşın, özgür ve ilkeli gazetecilerin, halkı özgürce bilgilendirme
ödevini yerine getirmekten vazgeçmeyeceğini'' bildirdi. TGS Yönetim
Kurulu'ndan yapılan yazılı açıklamada, yeni TCK'nın iyi ve kötü
yanlarıyla yürürlükte olduğu belirtilerek, şöyle denildi:
''Sendikal haklara saygının kalmadığı gazetecilik işkolunda çalışan
basın emekçileri adına, yeni TCK'nın özellikle sendikal
etkinliklere bir güvence niteliğindeki 117 ve 118'inci maddelerini
iyiler hanesinde sayabiliriz. Bundan sonra 'hukuka aykırı olarak',
'tehditle' basın emekçilerini sendikadan istifaya zorlamak,
Anayasal bir suç olmasının yanı sıra TCK uyarınca hapis cezasıyla
yaptırıma bağlanan yasadışı bir eylem durumuna gelmiştir. Basın
emekçilerinin ücretini azaltmaya ya da çalışma koşullarını
kötüleştiren anlaşmalar gerektiren bir suç olacaktır.'' ELEŞTİRİLER
Açıklamada, öte yandan yeni TCK'nın basın, düşünce ve ifade
özgürlüğüyle ilgili maddelerinin ise yasanın varsayılan
felsefesiyle bile çelişkili olduğu ifade edilerek, şu görüşlere yer
verildi: ''Yeni TCK'da suç olarak sayılan bazı eylemlerin, basın ve
yayın yoluyla işlenmesi halinde uygulanacak cezanın artırılması
ilkesinin korunması, kanunun 61'inci maddesiyle yani 'hakime takdir
yetkisi' verilmesi felsefesiyle tezattır. Basın, düşünce ve ifade
özgürlüğüyle ilgili maddelerde verilen hapis cezaları ile diğer
bazı maddelerdeki yaptırımlar kıyaslandığında, kanunun, kişilik
haklarının korunması felsefesiyle de uyuşmadığı ortaya çıkmaktadır.
Örneğin, 'kasten yaralama' fiilini düzenleyen 86'ncı maddede, insan
bedenine 'acı' verilmesi ya da kişinin 'sağlığının' veya 'algılama
yeteneğinin' bozulması halinde uygulanacak ceza 1-3 yıl arasında
hapis cezası iken, kişilerin özel hayatına ilişkin görüntülerin
basın-yayın yoluyla yayımlanması halinde verilecek ceza 1.5 yıldan
4.5 yıla kadar hapistir ve para cezasına da çevrilememektedir. Yeni
TCK'nın basınla ilgili hükümlerinin, kişilik haklarını korumaktan
ziyade özgür ve eleştiren haberciliği sindirmek için hazırlanmış
olduğu kanaatimiz, her geçen gün ortaya çıkan gelişmelerle
pekişmektedir. Özellikle, yasadışı eğitim kurumu açılması halinde
verilecek cezaları para cezasına çevrilebilecek ve tecil
edilebilecek düzeye düşüren iktidar partisi iradesinin, basın,
düşünce ve ifade özgürlüğüne hapis cezası uygulamaktan vazgeçmek
için neden gösterilmediğini sormak hakkımızdır. Hırsızlık ve yağma
suçlarını işleyenlere tanınan 'pişmanlık' halinde cezada indirim
uygulamasından gazetecilerin 267'nci maddedeki 'iftira' suçunu
işlemesi halinde yararlandırılmamasının ya da 'pişmanlık
duyulduğuna dair haberin aynı yöntemle yayımlanması' gibi olanaksız
bir şarta bağlanmasının amacı da basını sindirmektir. Yasada
tanımlandığı biçimiyle 'iftira' ve 'hakaret' suçlarını, siyasi
iktidarın temsilcilerinin mi, kamu görevlilerinin mi, yoksa
gazetecilerin mi daha önce ve daha sık işleyeceğini de merak
ediyoruz Siyasetçilerin, on binlerce kişiye hitap ederken
işleyebilecekleri hakaret ve iftira suçlarından pişmanlıklarını,
yine aynı yöntemle on binlerce kişinin karşısında itiraf etmelerini
beklemek de hakkımızdır. Özgür ve ilkeli gazeteciler, yasanın tüm
engelleyici hükümlerine karşın, hapis cezası tehdidi altında bile
halkı özgürce bilgilendirme ödevini yerine getirmekten
vazgeçmeyecektir. Basınla ilgili bazı maddelerde değişiklikler
yapılırken verdikleri sözleri tutmayarak geleceğe yönelik
düzenlemeler bakımından da güvensizlik yaratan siyasi iktidar,
cezaevlerinin gazetecilerle dolmasının siyasi sorumluluğunu da
şimdiden kabullenmiş olmalıdır.''