TGC'den basın özgürlüğü yorumu
Abone olTGC; "Bu yıl 14'üncüsün kutladığımız Basın Özgürlüğü Günü'nde engeller giderilemedi" açıklaması yaptı.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Dünya Basın
Özgürlüğü günü nedeniyle aşağıdaki açıklamayı yaptı. “Bu yıl
14’üncüsünü kutladığımız Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde yine içimiz
buruk. Çünkü Avrupa Birliği yolunda iddialı adımların atıldığı
ülkemizde ne yazık ki basınımızın üzerindeki özgürlüğü kısıtlayıcı
engeller bir türlü giderilemiyor. Meslektaşlarımız hâlâ haber
yapmak uğruna polis dayağı yiyor. Hala hapishanelerde ömür
çürütüyoruz. Hâlâ yüklü tazminat davaları yüzünden mesleğimizi,
ustalarımızın ya da hocalarımızın bize öğrettiği gibi yapamıyoruz.
Üzerimizdeki baskılar kamu otoritesiyle de sınırlı kalmıyor.
İşletme içi açık ya da örtülü sınırlamalar artarak sürüyor. Reklam
verenlere ters düşmeme kaygısı daha da önemlisi işverenin basın
dışındaki şirketleriyle ilgili getirdiği kısıtlamalar, elimizi
kolumuzu bağlıyor. Otosansür açık sansürü mumla aratıyor. Basın
patronlarının devletle iç içe geçen ilişkileri, kamu kuruluşlarına
olan borçları hükümetlerin yanlış icraatlarının bile görmezden
gelinmesine neden oluyor. Bu ilişki sürdüğü sürece, Avrupa
Birliği’ne uyum yasaları çerçevesinde hazırlanan yeni Basın
Kanunu’nun sorunlarımıza çözüm getireceğine inanamıyoruz. Tüm
bunlar halkın haber alma hakkını yaralıyor, bizler ise haber
verememe gibi dayanılmaz bir esarete mahkum ediliyoruz. Ve ne yazık
ki, tüm bu baskılara karşı hiçbir şey yapamıyoruz. Çünkü
işkolumuzda ekmek aslanın ağzında. Aldığımız ücretler 10 yıl
öncesine göre reel olarak ortalama yüzde 40 geriledi. Eğitim
politikasındaki yanlış ve maksatlı planlama yüzünden, yılda
ortalama bin gazeteci adayı üniversitelerden mezun oluyor. Bu da
dar olan istihdam kapasitesi yüzünden, çalışanlar üzerinde büyük
bir baskıya neden oluyor. Sendikal örgütlenmede geldiğimiz nokta
ise, içler acısı. Tekelleşen işverenler, örgütlenmeye asla sıcak
bakmadıkları gibi buna teşebbüs edenleri de ömür boyu işsizlikle
cezalandırıyorlar. Ne yazık ki Basın İş Yasası da, çalışanların
örgütlülüğünü sağlamaktan aciz bir halde. Sadece şu son bir yılda
çeşitli nedenlerle işten çıkarılan binlerce arkadaşımız, hak
ettikleri kıdem ve ihbar tazminatlarını dahi alamadılar. İşte tüm
bu nedenlerle, meslek ilkeleri yerine, basın işvereninin
belirlediği ‘şirket ilkeleri’ne uymak zorunda bırakılıyoruz.
Sonuçta da ortada ne özgürlük kalıyor, ne de gazetecilik...
Amerika’daki insan hakları örgütü Freedom House’un (Özgürlük Evi)
yaptığı araştırmaya göre bugün basın özgürlüğü sınırlamasında 193
ülke arasında 107’nci sıradayız. Hem de haritada yerini bile
göstermekte zorlanacağımız Honduras, Şeysel Adaları ve Malawi gibi
üçüncü dünya ülkeleriyle birlikte. Özgür değil ‘yarı özgür’üz. Bu
bize acı veriyor. Sonuç olarak acımız, geleceğe yönelik bir
umudumuzun kalmamasıyla daha da büyüyor. Tüm meslektaşlarımızı;
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti çatısı altında sorunlarımıza sahip
çıkmaya ve mesleki özgürlüğümüzü daraltan bu kısır döngüyü kırmak
için çözüm üretmeye davet ediyoruz.”