Tezkere Meclis’te
Abone olHükümet, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan imzası ile TBMM’ye sevk edilen Suriye Tezkere ile 04.10.2013 tarihinden itibaren sürenin 1 yıl daha u...
Hükümet, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan imzası ile TBMM’ye sevk
edilen Suriye Tezkere ile 04.10.2013 tarihinden itibaren sürenin 1
yıl daha uzatılmasını istiyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın imzası ile TBMM’ye sevk edilen
tezkerede, Suriye’deki ihtilafın, bölgesel ve uluslararası barış,
güvenlik ve istikrara yönelik giderek artan bir tehdit oluşturduğu
belirtilerek Türkiye’nin bu tehdidi her geçen gün daha fazla ve
yakından hissettiği belirtildi.
Suriye Tezkeresi’nde şu ifadelere yer verildi: “Bugüne kadar Suriye
kaynaklı saldırılarda hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı
71’e ulaşmıştır. Ülkemize yönelik göç baskının boyutları giderek
artmaktadır. Hali hazırda Suriye halkı ile mevcut kardeşlik ve
komşuluk hukuku çerçevesinde ülkemizde misafir ettiğimiz
Suriyelilerin sayısı 500 bini aşmaktadır. Suriye içinde yerlerinden
edilmiş kişilerinin sayısının ise 5 milyona yaklaştığı hesap
edilmektedir. Rejimin izlediği şiddet ve zulüm politikaları
çerçevesinde her an sınırlarımıza yönelik ve ülkemiz üzerinde baskı
oluşturacak daha büyük bir kitlesel göç hareketi ile karşı karşıya
kalınması muhtemeldir. Suriye kaynaklı kitlesel göç hareketi de
muhtemel sonuçları itibarıyla ülkemiz yönünden dolaylı bir tehdit
oluşturmaktadır. Rejim, uluslararası hukuku hiçe sayarak halka
yönelik balistik füzeler dahil ağır silahlar ve ayrım gözetmeksizin
havadan yaptığı bombardımanlara ilaveten, kimyasal silah ta
kullanmaya başlamış, son olarak 21 Ağustos 2013 günü Şam’da
kimyasal silahlarla yaptığı saldırı da önemli bir çoğunluğunu
çocukların oluşturduğu bin 400’ü aşkın Suriye halkı hayatını
kaybetmiştir. Bu saldırı insanlığa karşı işlenmiş bir suç olup, bu
husus 16 Eylül 2013 tarihinde BM tarafından yayınlanan ’21 Ağustos
2013 tarihinde Şam’ın Gota bölgesinde kimyasal silah kullanımı
iddialarına ilişkin rapor’ da da teyit edilmiştir. Suriye rejimini
kimyasal silah ta dahil uluslararası hukuk (1925 tarihli Boğucu,
zehirleyici ve benzer gazların ve bakteriyolojik araçların savaşta
kullanımının yasaklanmasına ilişkin protokol) tarafından
yasaklanmış silahları kullanması, başta ülkemiz olmak üzere
Suriye’nin komşularına yönelik yakın ve ciddi tehdidi azami düzeye
çıkartmıştır. Suriye’deki gelişmelerin seyri, bu tarz silahların
kullanılmasının engellenmesi ve caydırılmasının sağlanmasına
yönelik tedbirlerin alınmasını ulusla güvenlik çıkarlarımız
açısından zaruret arz eden seviyeye ulaştırmıştır. Gelişmeler
Suriye rejiminin uluslararası normlara aykırı her türlü yöntemi ve
silahı kullanabileceği noktaya vardığını göstermektedir. Türkiye,
rejimin yapabileceği her türlü saldırıdan ve Suriye’deki
belirsizlik ve kaos ortamından en çok etkilenecek ülke
konumundadır. Nitekim BM Güvenlik Konseyi’nin 27 Eylül 2013
tarihinde kabul ettiği 2118 sayılı kararda Suriye’de kullanılan
kimyasal silahların uluslararası barış ve güvenliğe tehdit
oluşturduğunu teyit etmiştir. Belirtilen tüm gelişmeler ulusal
güvenliğimize yönelik Suriye kaynaklı açık ve yakın tehdit
oluşturan her türlü eyleme karşı uluslararası hukuktan kaynaklanan
haklarımız doğrultusunda gereken tedbirlerin alınmasını zorunlu
kılmaktadır. Bu mülahazalarla ülkemizin muhtemel tehlikelere karşı
güvenliğinin idame ettirilmesini sağlamak, kriz süresince ve
sonrasında hasıl olabilecek gelişmeler istikametinde Türkiye’nin
yüksek menfaatlerini etkili bir şekilde korumak ve kollamak,
hadiselerin seyrine göre ileride telafisi güç bir durum ile
karşılaşmamak için süratli ve dinamik bir politika izlenmesine
yardımcı olmak üzere hudut, şümul, miktar ve zamanı hükümetçe
taktir ve tayin olunacak şekilde, TSK’nın yabanı ülkelere
gönderilmesi ve buna imkan sağlayan gerekli düzenlemelerin hükümet
tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için 4 Ekim 2012
tarihle ve 1025 sayılı TBMM kararı ile hükümete verilen izin
süresinin 4 Ekim 2013 tarihinden itibaren 1 yıl süreyle
uzatılmasını Anayasa’nın 93. Maddesi uyarınca arz ederim.”
(İHA)