Tezkere görüşmelerinde kim ne dedi?
Abone olHükümete Suriye’ye asker gönderme yetkisi veren, 4 Ekim tarihinde süresi dolan ve 1 yıl daha uzatılması için TBMM’ye gönderilen Başbakanlık ...
Hükümete Suriye’ye asker gönderme yetkisi veren, 4 Ekim tarihinde süresi dolan ve 1 yıl daha uzatılması için TBMM’ye gönderilen Başbakanlık Suriye Tezkeresi, Genel Kurul’da görüşülüyor.
Suriye’deki durumun oluşturduğu tehdit ve riskler çerçevesinde hudut, şümul, miktar ve zamanı hükümetçe takdir ve tayin olunacak şekilde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi ve gerekli düzenlemelerin hükümet tarafından belirlenecek esaslarına göre yapılması için, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 4.10.2012 tarihli ve 1025 sayılı Kararıyla Hükümete verilen izin süresinin Anayasanın 92. maddesi uyarınca 04.10.2013 tarihinden itibaren 1 yıl süreyle uzatılmasına dair Başbakanlık Tezkeresi TBMM Genel Kurulu’nda görüşülüyor. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bekir Bozdağ ve Ali Babacan, İçişleri Bakanı Muammer Güler, Adalet Bakanı Sadullah Ergün, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik Genel Kurul’a gelerek görüşmeleri izledi.
MHP’DEN TEZKEREYE DESTEK
Meclis Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı’nın yönetiminde başlayan oturumda, gündem dışı konuşmaların ardından Genel Kurul’a gelen Başbakanlık Tezkeresi okutuldu. MHP adına konuşan Yıldırım Tuğrul Türkeş, “Sırf Türk devletini ve insanını düşündüğümüz için bu meclis çatısı altında bulunan gerek iktidar gerekse ana muhalefet partisinin hedef tahtası olduk. Fakat biz hep doğru olanı yaptık. Vicdanımız rahat. Dış politika tüm boyutlarıyla bir milli siyaset başlığıdır. Biz savaşın perişanlığını bilen bir milletin mensuplarıyız. Barışın kıymetini bilen bir milletiz. 4 Ekim 2012 tarihli teskere ile bugün görüştüğümüz tezkere arasında dağlar kadar fark vardır. Bugün şartlar değişti. AK Parti’nin dış politika tasavvuru her koldan çatırdıyor. AK Parti’nin iç politikadaki fiyaskolarını ürettiği dış politikada başarı yalanının sonuna geldik. Millet savaş istemiyor, millet dinamik politikalarınızı reddediyor. Analar ağlamasın sloganı ile vatan savunmasını rafa kaldıracaksın ama başka bir ülkeye müdahale yapmak için anaları ağlatacaksın. Merhum Erbakan’ın üslubu ile konuşayım ki anlayasınız, hadi oradan, hadi oradan. Tavrımız bellidir ve barıştan yanadır. MHP tezkereye milli savunma mekanizmalarımızı etkinleştirmek namına ve hükümetin bu maksadı aşmamak kaydıyla destek vermektedir” dedi.
“BÖLGEMİZİN BARIŞA VE HUZURA İHTİYACI VARDIR”
CHP Adına söz alan Adana Milletvekili Faruk Loğoğlu, “Suriye’deki yangının söndürülmesinde en büyük görev Suriye’nin komşularına düşmektedir. AK Parti’nin izlediği Suriye politikalarına baktığımızda bu bilincin izlerine rastlayamıyoruz. Uyarılara ve kendilerinin de kabul etiği yalnızlıklarına rağmen bu politika inatla sürdürülmektedir. AK Parti hükümeti ülkemize bir savaş felaketinin eşeğine getirmiştir. Eşi benzeri bulunmayan bu bağnaz politikadan vazgeçilmesi için CHP somut ve yapıcı önerileri sunmuştur. Önümüzdeki Suriye Tezkeresi göstermektedir ki, AK Parti hükümeti Suriye’deki savaşın her geçen gün artan maliyetini, bölgemizin çatışma alanı haline dönmesini umursamamaktadır. Sakat Suriye politikası ülkemizi hangi noktaya getirmiştir? Türkiye Suriye sınırı terör örgütlerinin geçiş noktası haline gelmiş, dünyanın en tehlikeli terör örgütleri ülkemizin komşuları ve konukları haline gelmiştir. Terör örgütlerinin sınır kapılarını kapatmaması için Türkiye’yi tehdit ettikleri basında yer almıştır. Sınır bölgelerimizin ekonomileri çöktü vatandaşlarımızın huzur ve can güvenlikleri kalmadı. Suriye politikasını değiştirmesini beklediğimiz hükümet, karşımıza bir savaş tezkeresi ile çıkma pişkinliğini göstermiştir. AK Parti bu tezkere ile bütün dünyaya asker gönderebilir. Kendinize gelin ölçüyü kaçırmayın. Halkımız savaş istememektedir, CHP barış isteyen halkımızın yanındadır. Partimiz halkımızın isteği doğrultusunda barış ve diyalog yollarını açmaya devam edecektir. Bölgemizin barışa ve uzlaşıya ihtiyacı vardır. Tezkere için CHP olarak olumsuz oy kullanacağımızı bildiririm” diye konuştu.
“BU TEZKEREYE HAYIR OYU KULLANACAĞIZ”
BDP adına konuşan Grup Başkanvekili İdris Baluken, “AK Parti hükümeti uyguladığı politikalarla Suriye’de yürüyen savaş sürecinin fiili bir tarafı olmuş durumdadır. Bırakalım bu savaş müdahalesini özellikle Akçakale’ye düşen top mermileri, Hatay’a düşen havan topları, düşürülen savaş uçakları ve helikopter olaylarının kendisi Türkiye’nin bu savaşa taraf olduğunu ortaya koymaktadır. Halk düzeyinde bir tabanı olmayan El Kaide ve El Nusra çetelerini Kürt halkına karşı çatıştıran bütün politikalar bu süreç içinde AK Parti hükümeti tarafından devreye konulmuştur. Rojava’ya yönelik uygulanan ekonomik ambargo tarihe utanç sayfası olarak geçecek büyük dramları beraberinde getirmiştir. Bu tezkereye hayır oyu kullanacağımızı ifade ediyorum” şeklinde konuştu.
“BU TEZKERE, BİR SAVAŞ TEZKERESİ DEĞİLDİR”
AK Parti adına konuşan Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır, “Gerek ülkemize, gerek bölgesel istikrara yönelik olarak Suriye’den kaynaklanan riskler giderek artmıştır. Suriye rejiminin ve iç siyasetinin bugün ulaştığı noktanın son yarım asırda eşi ve benzeri görülmemiştir. 21 Ağustos tarihinde Şam’da çoğunluğu kadın ve çocuk olan sivil halkı hedef alan kimyasal silah kullanımı rejimin gözü dönmüşlüğünün örneği olarak tarihe geçmiştir. Suriye rejimi son kimyasal silah saldırısında 400’ü çocuk olmak üzere yaklaşık bin 400 sivili katletmiştir. Kimyasal silah kullanımı Haziran ayında net olarak ortaya çıkmış olmasına rağmen uluslararası cami Saddam Hüseyin’in Halepçe’de kimyasal silah kullanarak binlerce insanı öldürdüğünde olduğu gibi burada da sessiz kalmıştır. Suriye’ye müdahale kimyasal silah kullanımının cezalandırılması gibi kavramlar o günlerde gündeme oturmuştur. Suriye’de işlenen bir insanlık suçunun hesabının er veya geç sorulacağını inanıyoruz. Bu süreçte en önemli önceliğimiz vatandaşlarımızın ve topraklarımızın güvenliğinin tesis edilmesidir. Askeri strateji bağlamında etkin bir caydırıcılık sağlanması ve gerektiği hallerde kararlılığın sergilenmesi önemlidir. Ulusal güvenlik devletin ve milletin bekası ile doğrudan bağlantılı bu nedenle partiler üstü olması gereken bur konudur. Ön yargıların bir kenara bırakılıp milletin temsilcileri olarak kenetlenmemiz gerekmektedir. Uluslararası camianın ve Türkiye iç siyasetinin bu sorunun biran önce çözüme kavuşturulması için gayret göstermesi zaruret arz etmektedir. Bu tezkere bir savaş tezkeresi değildir. Suriye’deki önceliklerimiz barış ve istikrar ortamının yeniden sağlanmasıdır. Suriye rejiminin barış dilinden anlamadığına hepimiz yakından tanık olduk. Türkiye’nin tehlike olasılıklarını göz ardı etmeden, ülkemizin temel hak ve menfaatlerinin korunması için bütün risk ve senaryoya karşı hazırlıklı olmasını sağlayacak önlemleri önceden alması önem taşımaktadır. Tezkereyi AK Parti olarak desteklediğimizi ifade etmek istiyorum” ifadelerini kullandı.
“EN ÖNEMLİ ÖNCELİĞİMİZ VATANDAŞLARIMIZIN VE ÜLKEMİZİN GÜVENLİĞİDİR”
Hükümet adına milletvekillerin tezkerenin gerekçesini açıklayan Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, “1 yıl önce, 4 Ekim 2012 tarihinde vatandaşlarımızın ve sınır güvenliğimizin Suriye kaynaklı tehlike ve saldırılar karşısında korunmasına yönelik etkin tedbirler alınmasını ortaya çıkartan tehdit algımız bugünde artarak geçerliliğini korumaktadır. Tezkerenin alındığı ortamda geçerli olan menfi şartların hiçbirisinde iyileşme görülmemiş bilakis mevcut risk ve tehditler artmıştır. Evrensel değerleri yok sayan Suriye’deki rejim Ortadoğu’daki istikrar ortamını kırılgan duruma getirmiştir. İç savaş ülke içindeki radikalizmi beslemekte. İç savaşlar sadece o ülkenin değil, bölgesel ve küresel istikrarı da tehdit etmektedir. Suriye’de yaşanan gelişmeler terör örgütlerine sığınak oluşturmaktadır. Hükümet olarak en önemli önceliğimiz vatandaşlarımızın ve ülkemizin güvenliğidir. Biz savaş istemiyoruz, mevcut savaşı durdurmak istiyoruz. Zaman gösterdi ki, Suriye kendi elindeki kimyasal silah listesini BM’ye teslim etmiştir. Suriye dünya en fazla kimyasal silah stoğuna sahip ülkelerden birisidir. Tarih bizi haklı çıkartmıştır. Masum insanı öldüren adı ne olursa olsun hepsi terör örgütüdür. Biz Beşar Esad’ın yanında da olmadık, Beşar Esad’ın yanına gidene de rehber olmadık. Tezkereye destek verilmesi ülke çıkarlarının korunmasına katkı sağlayacaktır” açıklamasında bulundu.
(İHA)