Teziçten Arınça cevap
Abone olArınç'ın laiklik ve anayasa ile ilgili sözlerine YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç'ten cevap geldi.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, ''TBMM Başkanı Bülent
Arınç'ın 'parlamentonun dışında herhangi bir kurumun alınan
kararlara, yapılan düzenlemelere müdahale etmemesi' yönündeki
temennisinin isabetli olmadığını'' belirterek, ''bütün gelişmiş
demokratik ülkelerde parlamentoların yanı sıra kurumların
kendileriyle ilgili konularda görüşlerini dile getirdiklerini''
söyledi.
Teziç, Cumhuriyet'in ''laiklik ve ülkenin bütünlüğüne'' dayalı iki
büyük dayanağı bulunduğunu belirterek, ''Türk üniversiteleri bu
konuda son derece duyarlılar ve bu konuda ödün verilmesi söz konusu
değil'' dedi.
Teziç, Rektörler Komitesi'nin ardından yaptığı açıklamada, son
günlerde tartışılan konulara ilişkin görüşlerini dile getirdi.
''Ülkemizin içinde bulunduğu hassas durumda, Sayın
Cumhurbaşkanımızın Harp Akademileri'nde dile getirdiği laiklik ile
ilgili endişeler, terörle ilgili endişeler zaman zaman
üniversitelere de yansımaktadır'' diyen Teziç, şöyle devam
etti:
''Laiklikle ilgili endişelerimiz, Yükseköğretim Kurulu'nun
yetkisinde olan konuların siyasi otoriteler tarafından
düzenlenerek, bir emrivaki ile karşılaşarak öğretim sistemimizdeki
yapılanmayı sarsıcı, bozucu sonuçlar doğurması bizleri hayli
endişelendiriyor. Bunların çözümü konusunda da yargı yoluna
gidiyoruz ama buradaki endişe ortadan kalkmıyor.
Türk üniversiteleri rektörleri başta olmak üzere bütün
üniversitelerimiz anayasanın değişmez ilkeleri çerçevesinde
faaliyetlerini sürdürme sorumluluğu altındadırlar. 2547 sayılı
Kanun'un 4. maddesi bunu açıkça ifade ediyor. Bu ilkelerle
bağlıyız. Cumhuriyetimizin iki büyük dayanağı var, onsuz olmaz
dayanakları. Birisi laiklik, öteki de ülkenin bütünlüğü,
bölünmezliği. Türk üniversiteleri bu konuda son derece duyarlılar
ve bu konuda üniversitelerin ödün vermesi söz konusu değil.
Laikliğin açık tanımı, Anayasa'nın 24. maddesinin son fıkrasında
var. Dinin siyasete alet edilmemesi yönünde. Bu konuların
üniversite çatısı altına itilmesi, taşınması hepimizi rahatsız
ediyor.''
''Bunun gündemden kaldırılmasının, bu konularda
duyarlı olunmasının Cumhuriyet'in geleceği açısından çok
önemli olduğunu'' söyleyen Teziç, herkese sorumluluklar düştüğünü
ifade etti.
''SİYASİLERİN TEKELİNDE DEĞİL''
''Ülkenin bütünlüğünün herkesin geleceği olduğunu'' belirten Teziç,
sözlerini şöyle sürdürdü:
''Buna bir şey daha eklemek istiyorum. Geçen gün Meclis Başkanı'nın
yaptığı açıklamada kurumlar saltanatından söz etmiş olması ki neyi
kastettiğinin üstü örtülü, ama kurumlar saltanatı parlamentonun
dışında herhangi bir kurumun alınan kararlara, yapılan
düzenlemelere müdahale etmemesi yönündeki temennisi isabetli
değildir. Böyle bir kurumlar saltanatından söz edilemez. Hukuk
devletinde yetkiler vardır ve bu yetkiler bütün gelişmiş demokratik
ülkelerde de parlamentoların yanı sıra bu tür kurumlar kendileriyle
ilgili konularda görüşlerini dile getirirler, yapılan
düzenlemelerde seslerini yükseltirler, görüşlerini ortaya koyarlar.
Siyasi hayat, hiçbir gelişmiş demokratik ülkede siyasilerin
tekelinde değildir. Bunun açık ifadesi anayasamızda da vardır.
Egemenlik kayıtsız şartsız Türk milletinindir, bundan bir kuşku
yok. Aidiyet konusunda hiçbir kuşku yok. Ama egemenliğin
kullanılması bir tek elde değildir. Egemenliğin kullanılması
Anayasa'nın öngördüğü yetkili organlar eliyle olur. O bakımdan
egemenliğin varlığı, aidiyetiyle egemenliğin kullanılması
arasındaki ayırıma çok dikkat etmek lazım. Egemenlik bir kağıt
üzerindeki formül değildir. Egemen gücün hukuksal faaliyetleri
yasama, yürütme, yargılama olarak ortaya çıkar, canlılık
kazanır.
Bunun kaynağında millet egemenliği vardır, ama bu kurumlar
faaliyetlerini yaparken ulus adına bunları yaparlar. Özerk
kurumlarla anayasanın kendilerine tanıdığı yetki alanları içinde
görüşlerini ortaya koyarlar, faaliyetlerini yaparlar. Bir saltanat,
astlık, üstlük; birimin kendisini mutlak yetkili görmesi gibi bir
husus söz konusu değildir.''
''Parlamentonun işlemlerinin denetlenebileceğini, bağımsız yargının
özlemi çekilen sivil toplumun onsuz olmaz bir kurumu olduğunu''
vurgulayan Teziç, yargı kararlarının bu nedenle önem kazandığını
ifade etti.
Teziç, şunları kaydetti:
''Beğenmedikleriniz olsa bile yargı kararlarına uymak hepimizin
sorumluluğundadır. Uygulanmayan yargı kararlarının ağır
sorumlulukları vardır, cezai yaptırımları vardır. O bakımdan biz
Anayasa'nın 138. maddesi karşısında nasıl kendimizi yargı
kararlarıyla bağlı hissediyorsak, bütün kurumlar da kendilerini
bağlı hissettiği oranda da hukuk devletinde sıkıntı olmaz.
Beğenilmeyen kararlar varsa bunların müracaat yolları vardır. Bu
yollar sonunda hukuksal gerçek ortaya çıkar. O bakımdan yargı
kararlarını uygulamayacağız yönlü demeçler, beyanlar rahatsızlık
yaratmanın ötesinde hukuksal yaptırımlara bağlıdır. Uygulanmayan
karar, bir gün onun yargı önünde hesap vermesi tablosuyla
karşılaşır.''
YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, ''Cumhuriyet'in laik özelliği
konusunda bütün üniversitelerin son derece hassas olduğunu''
belirterek, ''Bu konuda üzerimize düşen sorumluluğu sonuna kadar
yerine getireceğiz'' dedi.
Teziç, laiklik tanımının yeniden yapılmasına gerek olmadığını ifade
etti. Rektörler Komitesi toplantısının ardından gazetecilere
açıklamalarda bulunan Teziç, TÜBİTAK konusunda da sıkıntıları
olduğunu söyledi. Üniversitelerin, projeler konusunda TÜBİTAK ile
ortak çalışma durumunda olduklarını belirten Teziç, şöyle
konuştu:
''TÜBİTAK'ın başkanlığı fiili bir başkanlıktır. Mahkeme kararlarına
rağmen hukuki bir zemini yoktur. Hukuki varlığı olmayan, fiili
yetki kullanan bir kurumla üniversitelerin bağlantı kurması,
parasal yükümlülükler ortaya çıktığı zaman ilerisi için çok büyük
sıkıntılar doğurabilir. Bizim temennimiz, sağlıklı bir bilim
ortamının oluşmasında önce bilim kurumlarının bu kurallara,
kararlara uygun davranmalarında isabet var. Belki siyasi otoriteler
bu kararları uygulamakta tereddüt edebilirler ama orada oturan
arkadaşlarımın çok duyarlı davranarak, bir bilim adamı kimliğini
sorumlulukla bütünleştirerek o hukuksuzluk içinde olmamaları
üniversitelerimizi de rahatlatacaktır. Sorumluluklar karşılıklıdır.
Bu konuda hassasiyet bekliyoruz.''
Teziç, konuşmasını, ''Cumhuriyet'in laik özelliği konusunda bütün
üniversiteler son derece hassas ve kararlıdırlar. Bu konuda
üzerimize düşen sorumluluğu sonuna kadar yerine getireceğiz''
diyerek tamamladı.
Bir gazetecinin, ''Konuşmanızda laikliğin tanımını yaptınız. Bu
kavramların duvarda yaşatıldığı ile ilgili beyanlar da oldu. Siz
kavramların duvarlarda kaldığını düşünüyor musunuz?'' sorusu
üzerine Teziç, ''Ben laiklik tanımı yapmadım, yapılan tanımı
söyledim'' dedi. Teziç, şöyle devam etti:
''Duvarlarda ilkeler yazıyor ama onu hayata geçiren de gene anayasa
hükümleridir. O egemenlik anlayışına bağlı olarak da şimdi yasama
organı faaliyetini sürdürüyor, mahkemeler ulusal egemenlik
anlayışına bağlı olarak kararlarını veriyorlar. Yürütme organı bazı
tasarruflarını yaparken bu ulusal egemenlik ilkesinden kaynaklanan
bir yetkiyi kullanıyorlar. O bakımdan bir yerde yazılı kalması söz
konusu değil, canlı, yaşıyor organizma. Zaten devletin
egemenliğine dayalı faaliyetleri yasama, yürütme yargılama
biçiminde ortaya çıkar. Bu da her gün Resmi Gazete var, Resmi
Gazete'de de ifadesini buluyor egemenlik.''
''İSABETLİ OLUR''
''Siz Anayasa hukukçususunuz. Şu anda laiklik tartışılıyor ama aynı
zamanda diğer ilkelerin de yeniden yorumlanması gerektiğini
düşünüyor musunuz?'' sorusuna Teziç, ''Parlamento yorumlamak
istiyorsa, bir komisyon kurar. Anayasa komisyonu var Meclis'te.
Meclis gündeminde bu konuları değerlendirir, uzmanlarını çağırır.
Nitekim bundan 10 yıl önce 1990'lı yıllardan başlayarak, meclis
başkanları bu tür çalışmaları yapmışlardır. Onlarla ilgili pek çok
belge vardır Meclis'in arşivlerinde. Kuruluşların, üniversitelerin,
Meclis'in, parti gruplarının bu çalışmalarına güncellik kazandırmak
isabetli olur. Bütün ülkelerde de böyledir. Zaman zaman dile
getirilip değerlendirmeler yapılırsa, bunun arkasında bir hazırlık
olduktan sonra yapılır.''
Gazetecinin, ''O zaman bir yorumlama ihtiyacı olduğuna siz de
destek veriyorsunuz'' sözleri üzerine Teziç, ''Laiklik konusunda
bir yorumlama gereksinimini düşünmüyorum. Çünkü Anayasa'nın 24.
maddesinin son fıkrası çok açık. Anayasa'daki laikliğin tanımı,
dinin siyasete alet edilmemesi yönündeki ifadedir'' yanıtını
verdi.
15 YENİ ÜNİVERSİTE
''15 yeni üniversite ile ilgili hazırlıklar ne aşamada? Bu yıl
sınava girecek öğrenciler bu üniversiteleri tercih edebilecek mi?
Bu üniversitelere atanacak rektörler konusunda bir anlaşmazlık var,
YÖK'ün görüşü nedir?'' sorusu üzerine Teziç, basında YÖK'ün bu
üniversitelerin rektörlüklerine atanması için 45 kişilik bir liste
hazırladığı yönünde haberler çıktığını belirtti. Teziç, ''Böyle bir
liste söz konusu değil. Bizim böyle bir girişimimiz olmadı. Anayasa
Mahkemesi'nde, bunun Anayasa'ya aykırılığı yönündeki talep
değerlendiriliyor'' dedi.
YÖK olarak nerelerde yeni üniversite kurulabileceğine ilişkin
yaptıkları çalışmayı hükümete ilettiklerini belirterek yaşanan
süreci anlatan Teziç, konunun Anayasa Mahkemesi'nde olduğuna işaret
etti. Teziç, ''Gelecek ders yılı nasıl bir tablo ortaya çıkacak,
yeni üniversiteler kimliklerini kazanacaklar mı, şimdiden bir şey
söylemek mümkün değil'' dedi.