Tersane davasında tahliye
Abone olİzmir Askeri Tersanesi’nde TCG Değirmendere Römorkörü’nün yan yatması sonucu 2 işçi ve 8 askerin hayatını kaybettiği, 17 kişinin de yaraland...
İzmir Askeri Tersanesi’nde TCG Değirmendere Römorkörü’nün yan yatması sonucu 2 işçi ve 8 askerin hayatını kaybettiği, 17 kişinin de yaralandığı kazada ihmali olduğu iddiasıyla 5 aydır tutuklu bulunan havuzlama mühendisi Önder U., tahliye edildi.
Olayda hayatını kaybeden işçi Ercan Biçer’in eşi Serap Biçer de, “Tekrar içeriye girmesini istiyorum. Tekrar dava açılsın. Benim eşim kara toprağın altında, o dışarıda geziyor. O da içeride çürüsün” dedi.
23 Aralık’ta, İzmir Askeri Tersanesi’nde TCG Değirmendere Römorkörü’nün yeniden suya indirilmesi sırasında yan yatması sonucu 8’i asker 10 kişi hayatını kaybetti, 17 kişi yaralandı. Olay sonrası gemide havuzlama mühendisi olarak görevli Önder U., ihmali olduğu iddiası ile tutuklandı. Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmaya, hakkında TCK 85/2 maddesi kapsamında “Taksirle birden fazla kişinin ölümü ile birden fazla kişinin yaralanmasına sebebiyet vermek” suçundan 3 ila 15 yıl arasında hapis istendi.
Duruşmaya Önder U. ve olayda hayatını kaybeden işçiler Ercan Biçer ve Cafer Kırbaş’ın yakınları ile tarafların avukatları katıldı. Görülen ilk duruşmada, 5 aydır tutuklu bulunan sanık Önder U. tahliye edildi.
Duruşma sonrası aileler tahliye kararı nedeniyle gözyaşlarını tutamadı. Olayda hayatını kaybeden işçi Ercan Biçer’in eşi Serap Biçer ise “Tekrar içeriye girmesini istiyorum. Tekrar dava açılsın. Benim eşim kara toprağın altında, o dışarıda geziyor. O da içeride çürüsün” diye konuştu.
BİLİRKİŞİ RAPORUNU KABUL ETMEDİ
Sanık Önder U., gemideki 40 ton ağırlığındaki tatlı suyun gemi Havuz 8’e alındığında boşaltılması ve geminin havuza alınmasında 4 ton ağırlığındaki 4 jeneratörün sökülmesi inisiyatifini kullanması nedeniyle dolaylı kusurlu olduğu yönündeki bilirkişi raporunu kabul etmediğini belirtti. Gemiden boşalan yükün, gemi ağırlığının yüzde 4’ü kadar olduğunu, bu sebeple oluşan denge bozukluğunu havuzlama mühendisi değil gemi personelinin bilgisi dahilinde olan konular olduğunu söyleyen Önder U., sorunun gemi personelinin bilgi ve eğitim eksikliğinden dolayı gereken kontrolün yapılmamasından kaynaklandığını ifade etti.
“GÖREV VERME YETKİ VE SORUMLULUĞUM YOKTUR”
Ailelerin avukatı Erol Özcan, sanığa gemi başucu kitabında gemideki su tankının daima dolu olması gerektiğinin emir olarak belirtildiğini, buna rağmen 40 ton suyun neden boşaltıldığını, gemi dengesini kaybettiğinde tekrar denge sağlaması için çalışanların geminin bir sağına bir soluna görevlendirmesi emrini kimin verdiğini, gemi batmak üzereyken çalışanların neden gemiyi terk etmediğini ve bu emir yetkisinin kimde olduğunu sordu.
Sanık Önder U. da, bu olayın başından beri temel sorunun havuzlamadaki görev, yetki ve sorululukların ve sorumlu kişilerin kim olduklarının anlaşılamamasına dayandığını belirterek, “Katılan vekili bilirkişi raporunda açıklanan konuların tümü sanki benim sorumluluğumdaymış gibi sorular sormuştur. Benim havuzlama mühendisi olarak gemi çalışanlarına ve tersane işçilerine görev verme ya da görev yerlerini tayin etme gibi bir yetki ve sorumluluğum yoktur” diye konuştu.
SERBEST BIRAKILDI
Sanık Avukatı Ömer Faruk Kara ise, gemi stabilitesinden müvekkilinin değil, gemi komutanı ve baş çarkçısının sorumlu olduğunu, askeri savcılık tarafından sürdürülen soruşturmanın uzun süre alacak gibi göründüğünü belirterek, o soruşturmadaki birincil kusurluların ifadeleri bile alınmamışken, dolaylı kusurlu olduğu iddia edilen müvekkilinin de tahliye edilmesini talep etti.
Mahkeme Başkanı Mümtaz Erdoğan, kanıtların yeterince toplanmış olması, delilleri karartma ihtimalinin bulunmaması, kaçma şüphesinin olmaması ve tutuklu kaldığı surenin göz önüne alınmasıyla, sanığın yurtdışı çıkış yasağı konularak serbest bırakılmasına karar verildiğini açıkladı.
Öte yandan mahkeme heyeti, Güney Deniz Saha Komutanlığı Askeri Savcılığından şüpheliler hakkında yürütülen soruşturmaya dair bilgi istenmesine, İzmir Tersane Komutanlığına tezkere yazılarak soruşturması yapılanların dışındaki şüpheli asker şahısların tanık olarak dinlenilmesi için işlem yapılmasına karar verdi. İkinci duruşma, 12 Eylül tarihine alındı.
“YARGIYA SAYGIMIZ SONSUZ”
Sanığın avukatı Ömer Faruk Kara, “Bu olayla ilgili olarak kusur ve kusurluların olduğunu mahkemede söyledik ya da bir kusurlar zinciri olduğunu söyledik. Bunda elbette gemideki görevlilerden tutun, her taraftan bir kusur olabilir ama şunu özellikle söylüyoruz; zaten bilirkişi raporu bizim söylediklerimizi doğruluyordu. Bilirkişi raporunda havuzlama mühendisi yönünden vermiş olduğu bir dolaylı kusur vardı. Bu dolaylı kusurun da gerçekte olmadığını, onun da yanlış değerlendirme olduğunu rapor olarak sunduk. İşin tam tekniğini bilmeyenlerde bir algı oluşuyor. Havuzlama mühendisi oradaki her şeyden sorumludur diye. Halbuki orada yüzlerce çalışan var. Görev dağılımına göre sorumluluğunun olmadığını ortaya koyduk. İleride çıkarsa elbette yargıya saygımız sonsuz. Cezasını çekecektir sanık.”
“TAHLİYE KARARI VERİLMESİNDEN DAHA DOĞAL BİR ŞEY OLAMAZ”
Mahkemede, sanığın 5 aydır sırf havuzlama mühendisi olması nedeniyle tutuklanması sonucu mağduriyeti olduğunu söylediklerini kaydeden Kara, esas soruşturmanın hala askeri savıcılıkta sürmesine tepki göstererek sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğer dolaylı kusur da kalktığı zaman zaten kusursuz olacaktı havuzlama mühendisi. Bu nedenle tutuklamanın adil olmadığını düşünüyorduk. Esas soruşturma halen askeri savcılıkta sürmektedir. Davanın başlayıp, kısa zaman içerisinde sonuçlanmasını isteriz. Bütün isteklerimizin hiçbiri bu soruşturmada yerine gelmedi. Hızlı hareket edilmedi. Belki askeriyenin iç prosedüründen de olabilir. Yapılan ciddi bir işlem olmadığı için buraya bilgi akışı gelmedi. Buraya bilgi aktaran bendim ben bile yetersiz kalıyordum. Nisan ayında geminin baş çarkçısı, komutanı ve birkaç kişinin ifadesi alınmış. Onun dışında dosyada yapılan bir işlem yok. Ayrıntılı bilirkişi incelemesi incelendiğinde tespitler yerinde ama sonuç kısmındaki bazı eksiklikleri vurguladık ve ortaya çıkardık. Bunlar da mahkeme tarafından değerlendirilecek. Mahkemenin tahliye kararı vermesinden daha doğal bir şey olamaz. Çünkü bu olayla ilgili daha birçok kişi şüpheli sıfatını almadılar. Soruşturma sürerken burada yargılama yapılması, uzun tutukluluk, sanki ileride verilecek bir cezanın infazı gibi değerlendirildi. Bu da hukuki değerlendirme sayılamaz. Mahkemenin bugünkü verdiği ara kararlar yerindedir.”
“KARAR NİHAİ DEĞİL”
Ailelerin avukatı Erol Özcan da kararın nihai bir karar olmadığını söyledi. Özcan, askeri savcılıkta soruşturmanın ağır gittiğini belirterek şöyle konuştu: “Şüphelilerin ifadesi daha alınmamıştır. Bu da ailelerin üzerinde son derece olumsuz etki bırakmaktadır. Bugün tahliye olan mühendis, o da insandır. O da kusuru nispetinde yargılanacaktır ama cezaevinden çıkıp evine gidecek ama ölenlerin hiçbiri geri dönmeyecektir. Bu tahliye kararının biraz erken olduğunu ve kamu vicdanını rahatsız ettiğini düşünüyorum.”
Özcan, olayda birincil kusurlu olabileceklerin halen ifade vermemelerini ise şöyle değerlendirdi: “ Bu eksiklik ve sorumsuzluktur. Ne olursa olsun bazı kurumlar korunuyor. Adaletin gerçekleşmesi için hiçbir ayrım yapılamaz.”
“İŞ CİNAYETİ”
Türk Harb-İş Sendikası Ege Bölgesi Başkanı İrfan Akgönül de sanığın vicdanları rahatlatmak için içeri alındığını ancak asıl kusurlular için daha sorgu aşamasına geçilmediğini söyledi.
(İHA)