Ters köşeye yatan yazarlar
Abone olErtuğrul Özkök kendilerinin gülünç duruma düştüğünü iddia eden hükümete yakın yazarlara cevap verdi.
Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök Merkez Başkan adayı Erdem Başçı ile ilgili komik duruma düştüklerini iddia eden hükümete yakın yazarlara cevap verdi. Özkök asıl onlar olduğunu Merkez Bankası'nda sessizce yapılan görev değişikliğiyle örnek verdi.
Yazı: Ertuğurul Özkök
Kaynak:
-HÜKÜMETE yakın bazı yazarlar dün çok büyük keyifle şunu yazıyorlardı:
Başbakan Erdoğan, olmayan bir atamayı tartıştırarak bizleri gülünç duruma düşürmüş.
Gerçekten öyle mi?..
İsterseniz size başka bir hikáye anlatayım.
* * *
Dün Merkez Bankasında sessizce bir görev değişikliği yapıldı.
Bankanın, kurumsal iletişiminden sorumlu Orsoy Girgiçin görev yeri değiştirildi.
Bu, son günlerde bankada yaşanan sessiz fırtınaların sonucuydu.
Bankanın bazı üst düzey yöneticileri, kendileri hakkındaki haberlerden rahatsızdı.
Mesela, adı başkanlık için geçen Erdem Başçının eşiyle ilgili haberlerin yanlış olduğu iddia ediliyordu.
Başçının eşi, 1999 yılının baharında türban takmaya başlamıştı.
Oysa gazetelerde 2003 yılında Ali Babacanla çalışmaya başladıktan sonra başını örttüğü yazılmıştı.
Eşi 2.5 aylık hamileydi ve bu haberler onu altüst etmişti.
İkinci bir yanlışlık ise bankanın başkan yardımcılığına getirildiği yazılan İbrahim Turhanla ilgiliydi.
Onun başkan yardımcılığına getirilmesi hiçbir zaman söz konusu olmamıştı.
Kendisi bankanın idare meclisi üyesiydi ve sadece idari konularla ilgisi vardı.
Para politikalarına hiç karışmıyordu.
Bütün bunlar, Merkez Bankasının kurumsal iletişiminde zaaf olarak görülüyordu.
İşte bankanın içindeki bu negatif elektrik, sonunda kurumsal iletişimin başındaki insanı çarptı ve dün görev yeri değiştirildi.
Oysa Girgiç, ODTÜ İktisat kökenli iyi bir gazetecidir.
Kemal Dervişle birlikte çalışmıştı.
Belki önemsiz bir ayrıntı gibi gelebilir; ama eşinin başı açık.
* * *
İyi yönetilemeyen bir atama, kurumun üst düzey birçok yöneticisinin hayatını allak bullak etti.
Böyle şeylere hiç alışık olmayan insanların özel hayatları, geçmişleri delik deşik edildi.
Belki kendilerine haksızlık da yapıldı.
Bu arada bizlere de haksızlık yapıldı.
Yazdıklarımızın en küçük ayrıntısına bakmayan bazı kişiler, bizleri türban düşmanı gibi sunmaya çalıştılar.
* * *
Oysa benim meselem ne Erdem Başçının eşi, ne de başka türbanlı kadınlar.
Ben, türbanlı eşin, bürokratik atamalarda "Masonik bir işaret" haline gelmesine karşıyım.
Bununla neyi mi kastediyorum?
Geçenlerde Orman Günü dolayısıyla düzenlenen bir toplantının fotoğrafları önüme geldi.
Üst düzey bürokratların eşlerinin çoğunun başı "sıkmabaş" dediğimiz türdendi.
İçlerinde bir kadın dikkatimi çekti.
Başını örtmüştü; ama saçlarının yarısı açıkta kalmıştı.
Ayrıca, boyun nahiyesini de örtmemişti.
Sanki, "ötekilere uymak için" zoraki biçimde örtünmüş gibi bir hali vardı.
İşte benim derdim bu kadın.
Yani kendini, Ankaradaki yeni düzenin "Masonik işaretlerine" uydurmak zorunda hisseden insan.
* * *
Yukarıda size Türkiyenin en hassas kurumundaki psikolojik havayı aktardım.
Diyelim ki, Başbakan bizi "gülünç duruma düşürdü".
Peki, Merkez Bankasında çalışan o insanları ne duruma düşürdü?
Hamile eşleri üzüntü travmaları geçiren, yıllardır birlikte çalıştıkları arkadaşlarına "Beni sen mi gammazladın" kuşkusuyla bakmaya başlayan, işlerinden edilen o insanlar ne duruma düşürüldü?
Yoksa kızdıkları bazı köşe yazarlarını komik duruma düşürmek için, bunca insanı harcayacak kadar gaddar olabileceklerini mi söylemek istiyorlar?
Bu gaddarlıkla, gülünç duruma düşmek arasında bir tercih yapmak durumunda kalırsak, hiç düşünmeden ikincisini tercih ederiz.