Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Türkiye'nin 30 yılı aşkın süredir teröre karşı verdiği mücadele
zaman zaman tartışma konusu olmuştur.
Teröre karşı verilen mücadeleyi anlatırken meselenin alt yapısını
tartışmak nedense hiç işimize gelmedi.
Örneğin...
Kendimize "Türkiye terörle mi mücadele ediyor yoksa
teröristle mi?" sorusunu sorma gereği duymadık.
Bizim meselemiz sanırım tam da burada başlıyor.
Türkiye 30 koca yıldır sadece ama sadece karşısına silah veya
bombayla çıkan teröristlerle savaşıyor.
Savaş şiddetlendikçe, terörizmle mücadele hep geri plana itiliyor.
Hal böyle olunca, terörle mücadeleyi, öldürülen terörist sayısıyla
değerlendiriyoruz.
Şu an ülkenin Güneydoğu bölgesinde yaşananlar bundan
ibarettir.
Ne yapıyoruz?
Teröristlerin etkisiz hale getirilmesiyle ve hendeklerin
kapatılmasıyla gurur duyuyor ve başarılı olduğumuza inanıyoruz.
Üzülerek söylemeliyim ki Amerika, İspanya, İngiltere gibi ülkelerin
terörle mücadele yöntemlerinden bugüne dek hiç ders almadık.
Yine örneklerle anlatayım...
Amerika İkiz Kuleler'in vurulmasının ardından önce El Kaide'nin
yuvalandığı Afganistan'da taş taş üstünde bırakmıyor. Ardından
Ladin'i kovalıyor ve saklandığı yerde bulup yok ediyor.
Saddam'ın kendisine tehdit olduğunu söyledikten sonra Irak'ı işgal
ediyor ve cehenneme çeviriyor. Akabinde Saddam'ı yakalıyor ve
uydurma bir mahkemeyle ortadan kaldırıyor.
Aynı Amerika, kendisine tehdit olarak gördüğü teröristleri iskambil
kağıtları aracılığıyla arıyor ve yakalayıp tek tek öldürüyor.
Peki biz ne yapıyoruz?
Terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'ı yakaladıktan sonra asmak
yerine, bir adaya yerleştirip ellerimizle besliyoruz.
Hadi bunu geçtim...
30 yıldır yanı başımızda bulunan Kandil'i havadan bombalamaktan
başka bir şey yapmıyoruz.
Terör örgütünün üst düzey kadrosu yıllardır bize komşu olan Irak
veya Suriye'deki kamplarda barınıyor. HDP'liler özledikleri zaman
çıkıp kendileriyle görüşebiliyor.İçimizdeki gazeteciler istedikleri
an elleriyle koymuş gibi bulabiliyor. Yabancı basın söyleşi yapmak
için kuyruk oluşturmuş durumda...
O kadar terörist kaçıp teslim oluyor ve bulundukları yerleri tek
tek deşifre ediyor. Buna rağmen henüz lider kadrodan birisinin
ölüsünü ya da dirisini getiremedik.
Hadi sınır ötesi operasyonun zorluklarını göz önünde bulundurarak
bunun zor bir şey olduğuna inanalım...
Peki terörle ve terörizmle mücadelede yukarıda adını saydığım
ülkelerin yaptıklarından ders alabildik mi?
Maalesef alamadık ve almaya da pek niyetli görünmüyoruz.
Amerikan polisi, asgari derecede aykırı davranış sergileyen bir
genci gözünü kırpmadan öldürüp elini kolunu sallayarak görevine
devam edebiliyor.
Biz ise Gezi olaylarında kendisiyle çatışan teröristlerin ölümüne
neden olduğu gerekçesiyle polislerimize 13'er yıl hapis cezası
veriyoruz.
Julian Asange ABD'nin ulusal güvenlik sırlarını ifşa ettiği
gerekçesiyle Ekvator'daki büyükelçilikten başını çıkaramıyor.
Çıkardığı an hayatı son bulacak.
Edward Joseph Snowden NSA bilgilerini sızdırdığı için aranıyor. Şu
an Rusya'da geçici sığınma altında yaşıyor. O da yakalandığı yerde
yok edilecek! Bütün mahkemeler, her ikisinin de bulunup adalete
teslim edilmesi için uluslararası arama kararları çıkartıyor.
Bizdeki mahkemeler ise aynı suçu işlemekle kalmayıp, devleti terör
örgütlerine yardım yapmakla suçlayıcı haberler yapan Can Dündar'ı
"Hak ihlali" olduğu gerekçesiyle serbest
bırakıyor!
Amerika'da bir senatör El Kaide'yi övücü beyanat verebilir mi?
İngiltere'de bir tek akademisyen teröristi kutsayıp devleti
"katil" ilan edebilir mi? İspanya'da bir
milletvekili teröristlere "Gerilla" diyebilir mi?
Fransa'da bir gazete terör eylemlerini hoş gören makele
yayınlayabilir mi?
Bırakın hapis cezasını, yaşama hakkı vermezler böylelerine...
Bizdeki durum ne?
Kravatlı teröristler Meclis kürsüsünden devleti katil, teröristleri
kahraman ilan edebiliyor. Devlet ise onlara dokunulmasın diye
dokunulmazlık zırhı veriyor.
1100 akademisyen devletin terörle mücadelesini kınamasına rağmen
halen üniversitelerde görev yapıp devletten maaş alabiliyor. Ülkeyi
kana buluyan teröristler bunların rahleyi tedrisatından
geçiyor.
Ülkede terör saldırısını bizlere yaşatanlar, bir de medyalarıyla
propoganda ve reklam yapabiliyor. Gazeteler "Yere izmarit
bile atmıyorlar" diyerek terör örgütlerini dilediği gibi
övebiliyor. Canı isteyen terör örgütünü tüm Türkiye'nin gözleri
önünde ve canlı yayında metheden cümleler kurabiliyor.
Muhalefet liderleri ülkenin savcısını makamında katleden
teröristlerin alınlarına lanetli busecikler gönderebiliyor. Terör
örgütünün yayın organına çıkan muhalefet milletvekilleri devlete
istediği gibi sövebiliyor.
Devlet memurları, sosyal medya hesapları üzerinden terör
örgütlerine istedikleri gibi methiyeler dizebiliyor ama kimse
dokunamıyor!
Bütün bunlar bu ülkede oluyor ve biz de ülke olarak öylece durup
izliyoruz!
Velhasılı kelam...
Bu toprakların insanı olmayı haketmeyen, ama bizim kendi
ellerimizle beslediğimiz GDO'lu pek çok hain ülkede cirit
atıyor.
Hemen hepsi terörün ana kaynağının kendileri olduğunu bağıra bağıra
haykırıyor.
Türkiye buna rağmen terör ve terörizm yerine teröristlerle mücadele
etmeye devam ediyor.
Hal böyle olunca, bin tanesi öldürülse de bir tanesi aradan
sıyrılıp Ankara'yı kana bulayabiliyor.
Ve korkarım ki mücadele böyle devam ederse, kan kokusu parfüm gibi
üzerimize sinmeye devam edecek.