Terörle mücadelede istihbarat ayarı!
Abone olTerörle mücadelede istihbaratın bir numaralı sorumlusu konumunda bulunan MİT’te sessiz sedasız bir devrim yaşanıyor.
Ankara’da gündemin ilk maddesi terörle mücadele. Devletin ilgili kurumları, bu mücadelede, görev alanlarının gerektirdiği faaliyetleri her zamankinden daha yoğun bir mesai ile yürütüyor. Kurumlar arasındaki koordinasyon da mücadelenin gerektirdiği hassasiyette ve etkin biçimde sürdürülüyor.
Milliyet'ten Serpil Çevikcan'ın haberine göre, Milli İstihbarat Teşkilatı’nda (MİT) sessiz sedasız bir devrim yaşanıyor. MİT Müsteşarlığı’na yeni atanan ve akademik kariyeri ile bürokratlık geçmişinin tamamını güvenlik konularında uzmanlaşarak geçiren Hakan Fidan “sonuç alıcı” önemli kararlara imza atıyor.
Merkezden önce bölgeye
Bunun örneklerinden biri, doğu ve güneydoğuda alınan bir istihbaratın “merkeze bildirilmeden önce” bölgedeki ilgili noktalara anında iletilmesi. Yani, bölgedeki askeri güvenlik birimleri başta olmak üzere işin başındaki noktalara. Fidan’ın talimatıyla yeni başlatılan bu uygulama, terörist faaliyeti önlemede süratin önemi düşünüldüğünde hayati bir değer taşıyor. Sivil-asker koordinasyonunda da yol kazalarını önlüyor.
Çevikcan, MİT ile Genelkurmay arasında herhangi bir kopukluk ve koordinasyon sorunu yaşanmadığını ve tam tersine, terörle mücadele gibi çok ciddi bir ortak paydanın söz konusu olduğu şu günlerde MİT Müsteşarı ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un sık sık temas ettiğini, aralarında güvenli bir telefon hattı olduğunu, haftada en az bir kez görüştüklerini yazdı.
“Yeni dönemden” İLK örnek:
Alınan istihbarat merkeze bildirilmeden önce bölgedeki ilgili noktalara gidiyor.
İstihbarat birimlerine göre terör örgütü PKK’nın yaklaşık olarak içeride 1500 dışarıda 2500 militanı bulunuyor.
PKK ne yapıyor, mücadele nasıl sürüyor?
Bu noktada, PKK’nın son dönemdeki taktiği, buna karşı yürütülen mücadelenin parametreleri, kullanılan enstrümanlar ve işin diplomasi boyutuna ilişkin tabloya da bakmak lazım. İstihbarat çevrelerinin bu konudaki saptamaları ve verdiği bilgiler şöyle:
- Terör örgütünün içeride yaklaşık bin 500, dışarıda 2500 militanı bulunuyor.
- Örgüt, şartlı refleksle hareket ediyor. Devlet ne yaparsa, örgüt ne yapar biliniyor.
- Örgüt, eylem yapamazsa dağdakileri tutamıyor.
- Eylemlerinde asker, polis gibi güvenlik görevlilerini hedef alıyor. Bu kapsamda saldırılması kolay “yumuşak hedefleri” seçmeye çalışıyor.
- Daha çok ses getiren, sivillere yönelik saldırıları öncelikle yapmıyor.
- Propaganda konusuna rahat dönemlerinden birini yaşıyor. Televizyon kanallarını iyi kullanıyor.
- Güvenlik birimleri, örgütü, karasal tespit ve uydudan gözetleme yollarıyla izleyebiliyor. Devlet, karasal tespitte en ileri teknikleri kullanıyor ve sonuç alıyor. Uydudan gözetlemede Türkiye’nin yerli kapasitesi yok. Bu konuda ABD’den destek alınıyor.
- Örgüt, dağınık grupların belli merkezde toplanmasının ardından eylemleri gerçekleştiriyor. Bunun son örneklerinden biri Gediktepe saldırısı. Örgüt mensuplarının, istihbarat elemanlarını şaşırtmaya yönelik telsiz konuşmaları bunu doğruluyor.
- Örgüt, son dönemde ciddi zayiat verdi. Bunda detaylı istihbaratın rolü büyük. Son Kandil-Hakurk bombalamasında da, istihbarat teşkilatının koordinat yönlendirmesiyle çok ciddi sonuçlar alındı.
- Terör örgütünün yuvalandığı komşu ülkelerle temaslarda, tabiri caizse “vidalar iyice sıkıştırıldı.”
- Kuzey Irak yönetimine yapılan, “etkin mücadele etmezseniz maliyetini siz de ödersiniz” baskısı sonuç veriyor.
- Örgüt, İran’da eylemsizlik kararı verdiğinde, Türkiye’de silah kullanıyor, Türkiye’de eylemi bırakırsa İran’da vuruyor. Bu kapsamda İran’la işbirliği en ileri düzeyde. Doğrudan Tahran yönetimine bağlı Devrim Muhafızları sınırda PEJAK’a bomba yağdırıyor.
- Suriye, PKK’nın “çözülmesini” hızlandıracak adımları atıyor. Son gözaltılar bunun örneği.