Terörle mücadele için zorunlu öneri!
Abone olUSAK Başkanı Sedat Laçiner teröristle mücadelede bugün kullanılan yöntemin yanlışlığından bahsetti.
Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Başkanı Sedat
Laçiner, terör bölgesinde zorunlu askerlik yapanların bölge dışına
çıkarılması gerektiğini belirtti. Bu kişilerin hayati istihbarat
zaaflarına yol açtığına dikkat çeken Laçiner, teröristle mücadelede
mevcut yapının yeterince esnek ve hızlı olmadığına dikkat
çekti.
USAK'ın internet sitesinde bir yazı kaleme alan Laçiner, terörle
mücadelede profesyonel ordunun önemine dikkat çekti. Laçiner,
teröristle mücadele stratejisindeki en önemli zayıf halkalardan
birinin, mücadelede yoğun bir şekilde zorunlu askerliğini yapan
kişilerin kullanılmasının oluşturduğunu anlattı.
Laçiner, zorunlu askerliğini yapan kişiler ile teröristle mücadele
etmenin maliyetinin yüksek, etkisinin ise oldukça sınırlı bir
yöntem olduğunu kaydetti.
Birkaç aylık eğitim sonunda dünyanın en tehlikeli karakollarına
gönderilen bu kişilerin teröristler karşısında çok yetersiz
kaldığını dile getiren Laçiner, "Çoğu durumda bu askerler
kendi hayatlarını ve arkadaşlarının hayatlarını tehlikeye
atmaktadır. Askerliklerinin sonunda iyi birer savaşçı
haline gelebilen ve bölgeyi çok iyi tanıyan az sayıda istisnai
yetenek ise terhisleriyle birlikte sivil hayata geri dönmekte,
orduya hizmetlerini sürdürememektedirler. Böylece büyük bir emek,
zaman ve kaynak harcanarak yetişmiş kişilerin sivil hayata dönüşü
ülke, birey ve ordu açısından ciddi bir israfa da yol açmaktadır.
Nispeten konuyu öğrenmiş ve askeri disipline yatkın hale gelmiş
askerlerin terhisi ile birlikte on binlerce acemi asker yeniden
aynı süreçlerden geçmekte, böylece ordu subayları sil baştan büyük
bir görevle karşı karşıya kalmaktadır. Yeni gelenlerin eğitimi ve
bölgeye intibakı profesyonel askerler için de emek, zaman ve enerji
kaybına yol açmaktadır. Birikim oluşamamakta, eğitmen subaylar
emeklerinin karşılığını alamadıklarını düşünmektedirler. Bu
durum, profesyonel askerlerde de bir tür yılgınlığa sebep
olabilmektedir." ifadelerini kullandı.
"İSTİHBARAT ZAAFINA YOL AÇIYORLAR"
Terör mağduru bölgelerde de hassas noktalarda görev alan zorunlu
askerliğini yapan kişilerin, hayati istihbarat zaaflarına da yol
açtığına dikkat çeken Laçiner, binlerce kişinin yeterli kontroller
sağlanamadan hassas bölgelerde görev alabildiğini belirtti. Dağlıca
Baskını'nda terör örgütünün içeriden bilgi aldığı şüphelerinin bunu
doğruladığını anlatan Laçiner, şöyle devam etti:
"Bugün ordunun tüm kademelerinde nereden geldiği tam tespit
edilemeyecek binlerce kişi bulunmaktadır. Bu durumdan ordu
da rahatsızdır. Özellikle son yıllarda dışarıya sızan bilgiler
nedeniyle hassas belgeleri dışarı aktarabilecek noktalara zorunlu
askerliğini yapanları yerleştirmeme politikası
geliştirilmektedir. Ancak ordunun neredeyse tüm noktaları
hassastır. Yeri gelir en basit bir depo dahi hassas nokta haline
dönüşebilir. Dahası Genelkurmay veya kuvvet
komutanlıklarının belli katlarında görevlendirilmeyen bu kişiler
terörün en yoğun olduğu bölgelerde rahatlıkla
görevlendirilebilmektedirler. Bazı durumlarda iletişimi sağlayan
telsizin başında duran, şifreleri öğrenebilen, operasyon planlarına
hâkim olabilen, saldırı anında diğerlerini koruması gereken,
askerlerin yemeklerini hazırlayan bu kişilerin terörist veya terör
örgütü sempatizanı olma olasılığı her zaman vardır. Bu kadar büyük
bir kitleyi hakkıyla kontrol edebilmek güçtür. Bunun için Türk
istihbarat birimlerinin kaynakları, teçhizatı ve yeterli
organizasyon kabiliyeti bulunmamaktadır. Kaldı ki bu yetenekler
geliştirilse dahi zorunlu askerlikte sayı öylesine büyüktür ki yine
de sızmalar mutlaka olacaktır. En hassas yerlerde görev alan
zorunlu askerliğini yapan bu kişiler terhislerinden sonra sahip
oldukları önemli bilgileri dışarı da taşımaktadırlar. Bu durum hem
askeri sırlar hem de güvenlik açısından büyük zaaflara yol
açmaktadır."
"Tüm hayatı dağlarda terör eylemleri yapmakla geçen
teröristlerin karşısına birkaç aylık eğitimle bölgeye gelmiş ve
geri kalan günlerini sayarak geçiren, nöbette, çatışmada ailesini,
işini, eşini, yavuklusunu vs. düşünen askerler ile yola çıkmak çok
da akılcı değildir." diyen Laçiner, ülkesini ne kadar
severse sevsin görevin önemini ne kadar anlar ise anlasın,
geçicilik hissi içindeki bir Mehmetçik'ten bir profesyonelin
uzmanlığını beklemenin mümkün olmadığını kaydetti.
Bir kedi veya köpek sesine ateş eden asker sayısının hiç de az
olmadığını dile getiren Laçiner, taciz ateşi başlayınca rastgele
ateş açan ve arkadaşlarının hayatını tehlikeye sokan askerler
olduğunu belirtti.
"ZORUNLU ASKERLİĞİN MALİYETİ YÜKSEK"
Zorunlu askerliğin, terörle mücadelede hemen hemen her açıdan
maliyeti en yüksek seçenek olduğuna dikkat çeken Laçiner, "Sözün
özü, bu dengesizliğin mutlaka aşılması ve profesyonelleşmeye
geçilmesi gerekmektedir. Mümkün olan en kısa zamanda terör
bölgesindeki tüm zorunlu askerliğini yapan kişilerin bölge dışına
çıkarılması gerekir. Terör bölgesindeki 'acemiler' teröristle
mücadeleyi yavaşlatmakta, kayıpları artırmakta, teröristlerin
propaganda güçlerini de artırmaktadırlar. Terörle mücadelede asıl
işi profesyonellerin yaptığı, er ve eratın sadece takviye olarak
görev aldıklarını söylemek ise mümkün değildir. Bunun doğru
olmadığını anlamak için bugüne kadar çatışmalarda şehit olanların
rütbelerine bakmak dahi yeterlidir. Türkiye ne yazık ki hala
terörle mücadelede yoğun bir şekilde zorunlu askerliğini yapan
kişilerden faydalanmaktadır." ifadelerini kullandı.
Orduda inisiyatif kullanımının, benzeri ordulara göre daha az
olduğunu savunan Laçiner, görüntüde alttan üste bilgi akışı
olduğunu ancak fiiliyatta altın üste hoşlanmayacağı düşünülen bilgi
ve görüşleri aktarmasının kolay görünmediğini ileri sürdü.
Başarıdan çok başarısızlığın ölçüldüğünün altını çizen Laçiner,
terfi dönemleri yaklaşırken yaşanan telaş, verilen şehitlere dayalı
bir cezalandırma veya yakalanan patlayıcı veya terörist sayısına
odaklı bir başarılı bulma yaklaşımının modern terörün mantığı ile
uyumlu olmadığını vurguladı.
Düzenli ordular ile teröristle mücadelenin en önemli handikabının
teröristler karşısında nispeten hantal kalmaları olduğuna dikkat
çeken Laçiner, merkezi emir-komuta sisteminin bölgedeki değişimlere
yeterince uyum sağlayamadığını savundu. Çoğu kez kayıpların, ilk
saldırı anında verildiğine dikkat çeken Laçiner, şu görüşlere yer
verdi:
"Karakol ve mobil timler örneğinde olduğu gibi ordular çoğu kez
açık hedef oluşturmakta, yapılanmaları gereği teröristlerin işini
bu anlamda kolaylaştırabilmektedirler. Klasik düzenli ordu
mücadelesinde hava kuvvetleri, kara kuvvetleri, jandarma gibi on
binlerce, hatta KKK'nda olduğu gibi yüz binlerce askerden oluşan
devasa yapıların uyumu gerekmekte, bu uyum ise her zaman
sağlanamamaktadır. Tek bir birim içinde emir-komuta zincirinde
mesajların hareketi zaman alırken, diğer kuvvetlerin devreye
girişinde zaman kaybı daha da artmaktadır. Hava gücünün, birkaç
dakikalık mesafeye 5 saatte, bazen çok daha uzun bir zamanda
vardığına dair örneklerin sayısı çok fazladır. Bu sorunları
giderebilmek için tatbikatların birden fazla kuvvet arasında
yapılması, iletişim sistemlerinin uyumlu hale getirilmesi, kırmızı
alarm benzeri en üst iletişim gerektiren anlarda daha hızlı ve
farklı bir iletişim hattının kurulması gerektiği rahatlıkla
söylenebilir. İstihbarat akışında ciddi sorunlar olduğu
anlaşılmaktadır. İstihbarat elde edilmesine karşın gereğinin
yapılmasında da iletişim sorunları olduğu görülmektedir. Güvenlik
birimleri arasındaki iletişim, algı ve güven sorunlarına da bir an
önce eğilmek gerekmektedir. Teröristle mücadelede mevcut yapı
yeterince esnek ve hızlı değildir. Terörist saldırıların
doğasına uygun, onunla mücadele edebilecek bir yapıya sahip
olduğumuzu söyleyebilmek zordur. Bu yapıda ciddi revizyona
gidilmesi şarttır."