Terör yandaşını ağlatan soru
Abone olMolotof kokteyli atılan otobüste yandıktan sonra ölen Serap'ın polis müdürü akrabası Sıtkı Akgül, saldırgan çocukla konuştu.
Serap'ın akrabası polis
müdür yardımcısı Sıtkı Akgül'ün molotof atan çocuğu ağlatan bir
konuşa yaptığı ortaya çıktı. Akgül, yeğeninin katiline
"Senin annen ağlıyordur değil mi' dedim. O da
'Evet. Ağlıyordur' dedi. Ben de 'Serap'ın
annesi de şimdi ağlıyordur. PKK size yanlış bilgiler aşılıyor. Oysa
devletimiz analar ağlamasın diye mücadele ediyor' dedim. Ö.K. o
anda başını öne eğmişti" diye konuşmuş.
İstanbul Küçükçekmece'de otobüs durağından
yolcu alan bir İETT otobüsüne PKK yandaşlarınca, 8 Kasım'da molotof
kokteyli atıldı.
Otobüsteki lise öğrencisi 17 yaşındaki Serap Eser, saldırıda ağır
yaralandı. Vücudunun büyük bölümü yanan, hastaneye sedye üzerinde
getirilirkenki görüntüsüyle tüm Türkiye'yi acıya boğan genç kız,
günler süren yaşam savaşını kaybetti.
Molotof kokteyli atıldığı haberini alanlardan ve hastaneye
koşanlardan biri Serap Eser'in anne tarafından akrabası İstanbul
Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube ve Toplum Suçlarından Sorumlu Müdür
Yardımcısı Sıtkı Akgül'dü. Yeğeninin çakmak çakmak gözlerinden
alevlenen yanık yarasının acısını yüreğinde hisseden Sıtkı Müdür,
bir yandan Serap Eser'in ailesini "Suçluları en yakın
zamanda yakalayacağız. Merak etmeyin" diyerek teselli
etmeye çalıştı.
Ardından acısını hastane odasında bırakıp, görev yaptığı
Üsküdar'daki Çocuk Şube Müdürlüğü'ne gitti. "Duymak, bilmek başka
bir şey Serap'ı hastane odasında öyle mumya gibi sarılı bir
şekilde, acılar içinde görmek başka" diyen Sıtkı Akgül, onu gördüğü
anı "17 yaşında bir kız çocuğuydu bu. Acılar içinde
kıvranıyordu. Buna yürek dayanmazdı" diye anlattı. Kısa
bir süre sonra Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin 2'si
büyük, 4'ü 18 ve 18'in altındaki yaş gruplarından olan 6
şüpheliyi İETT otobüsüne atılan molotof olayıyla ilgili
yakaladıkları bilgisi geldi. En acısı şüphelilerin Serap
Eser'in oturduğu mahallede oturuyor olmalarıydı. Sıtkı Akgül için
belki de 'hayatının en zor görevi' başlıyordu.
YÜREĞİNDE ACIYLA SORGULADI
Çünkü yeğenini yaktığı gerekçesiyle yakalanan
şüphelilerin 4'ü kendisinin sorumlu olduğu Çocuk Şube Müdürlüğü'ne
getiriliyordu. Şüphelilerle yapacağı mülakat bitimine kadar yanan
kız çocuğunun akrabası olduğunu kendi çalışma arkadaşlarına dahi
söylemeyen Sıtkı Akgül, nezarethaneye indi ve şüphelisi çocuğun
yüreğini ve dilini çözen konuşma gerçekleştirdi.
İŞTE MOLOTOFU ATAN ÇOCUK
Nezarethaneye indiğinde yan yana bulunan odalardan birini 3 şüpheli
çocuğun diğer odaya da yalnız bir çocuğun konduğunu gördüğünü
söyleyen Sıtkı Akgül, nezarethane görevlisi polis memuruna 'neden
birini diğerlerinden ayırdınız?' diye sorduğunu belirterek, şöyle
konuştu: "Görevli polis, 'müdürüm, tek kalan çocuk, Serap
Eser'i attığı molotofla yakan çocuk. Onun için onu ayrı
nezarethaneye koyduk' dedi. O anda acıyı bir kenara koyup,
mesleğinizi yapıyorsunuz. Nihayetinde o da suça karışmış bir
çocuk."
"ANNEN AĞLIYOR MUDUR?"
Adının Ö. olduğunu öğrendiği şüpheliyle yaptığı sohbet sırasında,
Ö.K.'nin çok korkmuş ve tedirgin olduğunu fark ettiğini söyleyen
Sıtkı Akgül, "O itmekakma bekliyordu. Bense onu tanımaya
çalışyordum. Serap'ın ailesiyle empati kurmasını sağladım.
'Senin annen ağlıyordur değil mi' dedim. O da 'Evet.
Ağlıyordur' dedi. Ben de 'Serap'ın annesi de şimdi ağlıyordur. PKK
size yanlış bilgiler aşılıyor. Oysa devletimiz analar ağlamasın
diye mücadele ediyor' dedim. Ö.K. o anda başını öne
eğmişti" dedi. ,
PİŞMAN OLUP AĞLADI
Nezarethaneden çıkarken "Ben Çocuk Şubeden Sorumlu İstanbul İl
Emniyet Müdür Yardımcısıyım. Molotof atıp yaktığın kız benim
yeğenim" dediğini söyleyen Sıtkı Akgül, bundan sonrasını şöyle
anlattı:
"Ö.K.'nın gözünden yaşlar boşaldı. Teröre itilen çocuk, onu
örgütleyenlerin iç yüzünü öğrendi. Yaptıklarından pişman
oldu. En önemlisi devlete güvendi. Bunu yüreği yanan bir
polis yapınca aldığı ders daha büyük oldu. Ö. K.'nın terörle
mücadele şubesinde verdiği bilgilerle, molotoflu saldırıları
planlayan İstanbul Üniversitesi öğrencisi Kandil'de bomba eğitimi
alan Hülya D.'ye kadar ulaşıldı. Ve örgüt çözüldü. Suç işleyen
çocuk yoktur. Suça itilen çocuk vardır. Ben bu çocuğu suça iten
örgütlerin anlattıklarını boşa çıkartmak için savaş verdim." Olayın
şüphelileri Ö.K.'yla beraber Ö. B., R. S. , M. D., S. A., M. D.
çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuklanarak, ıslahevine kondu.
Şimdi yargılanmayı bekliyorlar. (Sabah)