Terör mağduru bürokrasi kurbanı

Abone ol

İstanbul Beylikdüzü'nde geçen hafta çöp konteynerine bırakılan bombanın patlaması sonucu ağır yaralanan Ömer Akcura yaşamını yitirirken ailesi bürokrasiyi suçladı

İstanbul Beylikdüzü'nde geçen hafta çöp konteynerine bırakılan bombanın patlaması sonucu ağır yaralanan Ömer Akcura (23), dün tedavi gördüğü İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi'nde yaşamını yitirdi. Akcura, internet kafe açmayı ve sevdiği kızla önümüzdeki yıl evlenmeyi hayal ediyordu. Sevdiklerini ise, bu hayallerin gerçekleşememesinden çok hastane köşelerinde yalnız bırakılmak üzdü.


Baba Hüseyin Akcura, terör mağduru oğluna devletin sahip çıkmadığını, hastanede para bulamadığı zamanlar tedavinin durduğunu iddia ederek, yaşadıklarına isyan etti. Akcura, yakınlarından topladıkları paralarla tedaviyi sürdüklerini belirterek, valiliğe yardım için başvurduklarını ancak bugün toplanacak kurulun kararını vermeden oğullarını kaybettiklerini söyledi.

Hakkâri'den terhis

İstanbul'un Mimar Sinan semtinde bulunan Akcuralar'ın evinde dün hüzün ve isyan vardı. Anne Akcura, oğlunun arkasından sinir krizleri geçirirken, baba Akcura yaşadıklarını Milliyet'e anlattı.

Ömer Akcura, ocakta Hakkari'deki birliğinden terhis oldu. Beylikdüzü'ndeki bir tekstil firmasında iş buldu. Bombanın patladığı sırada, cebinde minibüs parası olmadığı için otobüs durağında bekliyordu. Yaralanıp, yere düşünce eve telefon etti, kız kardeşine "Ben ölüyorum" dedi. Özel bir hastaneye kaldırılan Ömer, ameliyata girerken yetişen abisine de "Abi, ölüyorum, öp beni" diyebildi.

Hastanede kâbus

Ertesi gün İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi'ne nakledilen oğlunun yaşadıklarını anlatırken gözyaşlarını tutamayan ve "Çocuğum terör mağduruydu. Hastaneye 11 - 12 bin YTL ödedik. Sağdan soldan para topladık, dilendik. Ama devletten hiçbir yardım görmedik" diye isyan eden baba Akcura, yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Hastanede çok zor günler geçirdik. Kabus gibiydi. Sigortası 120 iş günü dolmadığı için işe yaramadı. Oğlumun hasta hesabında sürekli en az 2 - 3 bin YTL bulundurmak zorundaydık. Ama hastaneye vardığımızda birikmiş 1.400 YTL vardı. Diyelim ki bu para kullanılıyor, acil bir film çekilmesi lazım, bakıyorlar hesapta yeterince kalmamış, filmi çekmiyorlar. Kaç kere laboratuvar kapısında beklettiler. Sürekli çocuğun başında bekliyoruz, ziyarete gelenlerden para dilenir hale geldik. Anjiyosu yapılacaktı, hastane içinde özel bir firmayla 1.500 YTL'lik borç senedi yaptık. Cenazeyi alacağız, yine para istemişler."

Akcura, "Devlet için canımızı veririz. Ama bu insanlık mı? Sonuçta, maddiyat halledilir, manevi destek görmedik. Bir kişi gelip moral vermez mi? Devlet ilgilense, daha iyi bakım alsa acaba oğlum yaşar mıydı? Bilmiyorum. Belki bunlar bizim tesellimiz..." diye konuştu.

İstanbul Valiliği de yardım talebinde bulunduklarını ancak yardım kararının çarşamba günü (bugün) kurulda verileceğinin öğrendiğini belirten Akcura, şöyle dedi:
"Valiliğe gittik ama prosedürü uzun sürdü. Bir sürü imza aldık, hastaneden, jandarmadan, vali yardımcılığında, sosyal yardımdan, bir sürü evrak... Bu sırada çocuk ölüm kalım savaşı veriyor. Bu çarşamba kurula girecekti."

Şükran PAKKAN / MİLLİYET

ani
Günün Önemli Haberleri