Terör için barış küreselleşmeli
Abone olBaşbakan Erdoğan, küresel barışı gerçekleştirmeden küresel terörün önünün alınamayacağını, öncelikle barışı küreselleştirmek zorunda olduklarını belirtti.
Erdoğan, San Francisco'daki ''World Affairs Council of Northern
California'' ve ''Commonwealth Club of California'' isimli düşünce
kuruluşlar tarafından Fairmont Oteli'nde düzenlenen toplantıdaki
konuşmasında, ''Küresel barışı gerçekleştirmeden, küresel terörün
önünü alamayız. Onun için, öncelikle barışı küreselleştirmek
zorundayız. Türkiye olarak bu hedefe hızla, emin adımlarla
yürüyoruz''dedi. Ortak tehditlere karşı kararlı ve akılcı bir
şekilde işbirliği içinde mücadele etmenin en etkin yolunun ortak
hareket olduğunu kaydeden Erdoğan, ''Ancak, bunu bugün
söylemiyorum. Partimizi kurduğumandan itibaren bunu söylemeye
başladım. Çünkü biz terörü 11 Eylül'de yaşamadık, biz terörle 1978
yılından itibaren baş başayız. Ve bu teröre biz 40 bin insanımızı
kurban verdik. Herhalde bunun başka bir eşi benzeri yoktur''
şeklinde konuştu. 11 Eylül terörü olduğu zaman Ankara'daki ABD
büyükelçisine bir mektup yazdığını ifade eden Erdoğan, bu
mektubunda, ''Uluslararası teröre karşı ortak bir mücadele
platformunu oluşturmamız şarttır. Çünkü terörün dini, milleti,
ırkı, vatanı yoktur. Kimi nerede, nasıl, niçin, ne zaman vuracağı
belli olmayan bir fenomendir'' ifadelerine yer verdiğini bildirdi.
Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: ''Geçen hafta
ülkemde tren raylarına mayın döşemek suretiyle uzaktan kumandayla
mayın patlatıldı ve beş vagonun devrilmesi sonucunda 6 askerimiz
şehit oldu. İşte aynı terör New York, İstanbul, Madrid, bu defa
Londra'da Londra metrosunda saldırganlığını yine ortaya koydu.
Bugün aldığımız rakamlarla 33 ölü, bine yakın yaralı ki, bunların
45 tanesi ağır diye bize bildirildi. Temennimiz odur ki, bu sayı
daha da artmasın. Burada yine saldırganlığını gösterdi. Huzurunuzda
bir kez daha bu insanlık dışı saldırıyı gerek şahsım, gerekse
milletim adına lanetliyorum.'' -''TERÖR BİR NETİCEDİR''- Terörün
spesifik bir olay olmadığını belirten Başbakan Erdoğan, ''Terörün
sınırları da yoktur. Ve tek başına ABD terörü halledemez, tek
başına Rusya terörü halledemez, İngiltere halledemez, İspanya
halledemez ve Türkiye halledemez. Kimse benim terörüm daha iyidir
havasına girmesin. Çünkü nerede, ne zaman, nasıl vuracağı hiç belli
olmaz. Onun için bir ortak akıl, onun için dayanışma ve ortak bir
mücadele gerekmektedir. Zira terör bir neticedir. Öyleyse
sebeplerin ortadan kaldırılması gerekmektedir. İki önemli sebep
vardır: Yoksulluk ve cehalet. Öyleyse buna karşı dünyanın ortak bir
mücadele başlatması gerekmektedir. Militarist bir anlayışla bunu
önlemek mümkün değildir. Terör yeşerecek bir zemin bulamamalıdır''
dedi. Terörün zemin bulmasını önlemenin yollarından söz eden
Erdoğan, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü: ''Bakınız 2004 yılı
itibariyle bir rakam veriyorum sizlere: Dünyanın silahsızlanmaya
ayırdığı rakam 900 milyar dolardır. Acaba bunun ciddi bir kısmını
yoksulluğun giderilmesine, cehaletin giderilmesine ayırmış olsak,
terör dünyada böyle bir zemin bulabilir mi? Ben kesinlikle
inanıyorum ki bulamaz. Ve bu mücadelenin başını ABD çekmelidir.
Terör ve kitle imha silahları kadar, açlık, fakirlik, bulaşıcı
hastalık ve iklim değişimi gibi küresel sorunlarla mücadele de
kesinlikle geçerli bir yoldur. Sorunlar ortak olduğu gibi ulaşmak
istediğimiz çözümler de son tahlilde, unutmayalım ki, ortaktır.
Bulabileceğimiz çözümleri kalıcı kılmak için uluslararası yapıları
etkinleştirmenin yollarını geliştirmeliyiz. Az önce de ifade
ettiğim gibi, küresel güç olmanın sorumluluğunu taşıyan ABD,
gelişmiş dünyanın gelişmekte olan dünya tarafından daha iyi
tanınmaması için bu fırsatı iyi kullanmalıdır. Biz bu konuda
başından itibaren hep söyledik, yine söyleriz, biz Türkiye olarak
her türlü desteği vermeye hazırız.'' Türkiye'nin dış politikada hem
gerçekçi, hem de çağdaş ve ilkeli bir çizgi izlediğine dikkati
çeken Erdoğan, ''ABD'nin de aynı yaklaşımı dile getirmesini
memnuniyetle izliyoruz. Burada önemli olan iki ülkenin ortak genel
hedefler doğrultusunda etkin, yapıcı ve başarılı yüksek politikalar
geliştirmeleri konusunda birbirlerine yardımcı olmalarıdır'' dedi.
-''TÜRKİYE YOL GÖSTERİCİ BİR TUTUM İÇİNDEDİR''- Başbakan Erdoğan,
konuşmasında daha sonra şunları kaydetti: ''Türkiye'nin bölgesinde
barış ve istikrarın hakim kılınması için ve ABD ile birlikte
yapabileceği çok şey vardır. Bu konuda bölgedeki dengeleri çok iyi
bilen bir ülkeyiz. Türkiye'nin Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika
İnisiyatifi'nde bir ortak demokratik üye olarak yer almış olması
bundan kaynaklanmaktır. Bu süreçte Türkiye'nin İtalya ve Yemen ile
birlikte eş başkan olması bundan kaynaklanmaktadır. İhtiyaç
duyulan, geliştirilmesi gereken yaklaşımlar arasında uzlaşma
kültürü ve kazan-kazan anlayışını sayabiliriz. Türkiye bu konularda
da yol gösterici bir tutum içindedir.'' Uluslararası ve bölgesel
işbirliğini, ''ülkelerin ve halkların birbirlerini daha sağlıklı
bir şekilde tanımalarını ve ortak çıkar ilişkilerini kurmalarını
sağlayan bir dinamik'' olarak gördüklerini bildiren Erdoğan,
''Nitekim Türkiye sınırdaş olduğu Balkanlar, Karadeniz havzası,
Kafkaslar, Orta Asya ve Ortadoğu ülkeleri ile bölgesel işbirliği
mekanizmaları kurmuştur. Amacımız bu mekanizmaları önümüzdeki
dönemde daha etkin kılmaktır'' ifadelerini kullandı. -KOMŞULARLA
İLİŞKİLER- Türkiye'nin komşu ülkelerle olan ilişkilerine de değinen
Erdoğan, bu konuda şunları söyledi: ''Komşularla ilişkilerimizi,
bölgede barış ve istikrarı gözeten, aynı zamanda olumlu değişim
için cesaret veren bir anlayışla geliştirmeye çalışıyoruz.
Hedefimiz düşman kazanmaya yönelik değil, dost kazanmaya
yöneliktir. Biz göreve geldiğimizde Türkiye birçok komşusuyla
örüşmüyordu. Ama artık görüşmediğimiz komşumuz kalmadı.
Bugörüşmeler oturup kahve içip ondan sonra dağıldığımız görüşmeler
değildir. Ülkelerimiz arasında çözümler aradığımız ve çözüme
vardığımız görüşmelerdir. Nitekim bunlardan bir tanesini Pazar günü
Türkiye-Yunanistan arasında Meriç nehri üzerindeki köprüde
Yunanistan Başbakanı, değerli dostum Kostas Karamanlis ile
Yunanistan'a doğal gaz vermek için bir araya gelerek
gerçekleştirdik. Ama daha önce Türkiye ile Yunanistan arasında
neler olduğunu çok iyi biliyorsunuz. Çünkü düşmanlıkla bir yere
varmak mümkün değil. Masaya turacağız, dertlerimizi masada
konuşacağız, ondan sonra omuz omuza dayanışma içinde, küresel
barışa hep birlikte destek vereceğiz.'' -''BARIŞI KÜRESELLEŞTİRMEK
ZORUNDAYIZ''- ''Küresel barışı gerçekleştirmeden, küresel terörün
önünü alamayız. Onun için, öncelikle barışı küreselleştirmek
zorundayız'' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Türkiye
olarak bu hedefe hızla, emin adımlarla yürüyoruz. Özellikle
bölgesel istikrarsızlık yaratan unsurlara hoşgörü gösterme
taraftarı değil, bunlarla baş etmek için kendi ilave imkanlarını
devreye sokmanın gayreti içerisindeyiz. Bu çabalarımızın sonuç
vermeye başladığını da memnuniyetle görüyoruz. Türkiye son 2,5
yılda bu konudaçok ciddi mesafeler kaydetti. Peki biz kaydettik de,
komşularımız kaydetmedi mi? Onlar da kaydetti. -ERMENİSTAN'IN
TUTUMU- Ne yazık ki üzülerek söylüyorum, bundan istifade etmek
cesaretini gösteremeyen tek ülke var, o da Ermenistan. Ermenistan'ı
uzak görüşlü, sağ duyulu bir çizgiden uzak tutan dinamiklerin bu
halka zaman kaybettirdiğini düşünüyorum. Bu bağlamda ABD'deki
Ermeni toplumunun da daha yapıcı bir tavır içerisinde olmasını
istiyoruz. İlişkilerimizi yıpratan Ermeni iddialarının açıklığa
kavuşturulması yönünde Türkiye olarak yaptığımız açılımın olumlu
karşılık bulmasını umuyoruz. Çok açık ve net söylüyorum, kendine
has bir tarih anlayışından hareketle, tarihten husumet çıkarılması,
yani geleceği kin üzerine inşa etmek suretiyle genç nesillere
nefret aşılanmasını asla doğru bulmuyoruz. ABD'deki dostlarımızın
temelsiz propagandalara itibar etmeyerek, Türk-Ermeni ilişkilerine
yapıcı katkı sağlamalarını bekliyoruz.'' Başbakan Erdoğan, göreve
geldiklerinde ilk yaptıkları işin Erivan-İstanbul arasında kargo ve
charter seferlerini başlatmak olduğunu kaydederek, ''Bu hava
kapısını biz açtık. Bir şey yapılmıyor diyenlere bunu özellikle
ithaf ediyorum'' dedi. Kısa bir süre önce ikinci bir adım daha
attıklarını belirten Erdoğan, Van'ın Akdamar adasındaki Ermeni
kilisesinin restorasyonunu Kültür ve Turizm Bakanlığı aracılığıyla
yaptırmakta olduklarını, bunu da Ermeni Patriği ile görüşerek ve
onlardan da bir Ermeni mimar istemek suretiyle yaptırdıklarını
anlattı. Erdoğan, ''Bizim içimizde kin yok. Fakat bu konuyla ilgisi
olmayan birçok ülkede alınan siyasi kararlar, bilsinler ki bu işin
çözümü değildir. Filanca parlamentodan şu karar çıkmış, filancada
bu çıkmış, nereden çıkarsa çıksın. Onlardan daha önemlisi var,
Avrupa Konseyi Karabağ'da Ermenistan'ı işgalci ilan etmiştir. Önce
bu işgalden çekilsinler. Bunu yapmayacaksınız, ancak sürekli olarak
oluşturduğunuz lobilerle kendinizi haklı çıkarmaya çalışacaksınız.
Yok böyle bir şey'' dedi. -KIBRIS SORUNU- Güney Kıbrıs'taki
gelişmelerin de kendilerini üzmekte olduğunu anlatan Başbakan
Erdoğan, şöyle devam etti: ''Bildiğiniz gibi 17 Aralık zirvesi
öncesinde biz AB'deki dostlarımıza bir söz verdik. Bizden istenen
şuydu: Her ne kadar Kopenhag siyasi kriterleri içinde Kıbrıs sorunu
yoksa da, biz 24 Nisan 2004'te yapılacak olan Annan Planı ile
ilgili referandumda Türkiye'nin desteğini bekliyoruz. Kaldı ki
Sayın Annan'ın böyle bir müzakere sürecini başlatmasına bizzat
şahsım Davos'ta kendisinden rica ile vesile oldum... Biz
kendilerine bir şey söyledik, dedik ki, Türkiye her zaman Rumlardan
bir adım ileri olacak. Burada tek hedefimiz var, bizim çözüm
formülümüz kazan-kazandır. Bununla yürüdük, biz Rumları aldatalım,
onların haklarını alalım veya onlar Kuzey Kıbrıs'ta Türkleri
aldatarak Türklerin haklarını alsın, buna asla sıcak bakmıyoruz. 24
Nisan'da yapılan referandumda Kuzey Kıbrıs'ta Annan Planı'na yüzde
65 'evet' oyu çıktı, Güney Kıbrıs'ta yüzde 75 'hayır' oyu çıktı.Şu
anda duygularımla size sesleniyorum: Kuzey Kıbrıs, 'evet' demesine
rağmen, Kıbrıs'ta barışa, kardeşliğe evet demesine rağmen, maalesef
bu işin dışında kaldı. Güney Kıbrıs 'hayır' demesine rağmen 1
Mayıs'ta AB üyesi oldu. İş bununla da kalmadı, hala Kuzey Kıbrıs'a
dünyanın hiçbirinde uygulanmayan bir izolasyon uygulanmaktadır. Ne
yaptı Kuzey Kıbrıs, neden bu uygulanıyor? Bu cezalandırma niçin?
Bunun hangi insan hakları ile bağdaşır bir yanı var. Kopenhag
siyasi kriterlerine rağmen Rum kesimi AB'ye dahil edilmiştir. En
basitinden sınır sorunlarını çözemeyen bir Güney Kıbrıs AB'ye dahil
edilmiştir. Ben bunları gıyapta konuşmuyorum, yüzlerine konuştuğum
için konuşuyorum. AB'nin medeniyetler uzlaşmasının adresi olduğuna
inandığım için, tabii Türkiye'nin katılmasıyla, bunu söylüyorum.''
Erdoğan, ilk adım olarak ABD'nin, özellikle üç Kongre üyesinin
direkt olarak Kuzey Kıbrıs'a gitmiş olmasının, izolasyonun siyasi
anlamda kırılması noktasından hareketle, çok isabetli olduğunu
ifade etti.