Terör asla rehavet kaldırmaz
Abone olErhan Öztürk'ün izlenimlerine göre, Metro City, güvenlik uygulamalarıyla ilgili ibret verici bir durum sergiliyor.
HSBC katliamına tanık olan Metro City’yi duyarsızlık sardı
Kontrollerin yerini, araçların aramasız girdiği bir çarşı aldı
Erhan ÖZTÜRK / İSTANBUL İSTANBUL’DA geçtiğimiz yıl 15 ve 20 Kasım
tarihleride Neve Şalom, Beth İsrael, İngiliz Konsolosluğu ve
Levent’teki HSBC Bankası’nda patlayan bombaların ardından özellikle
alışveriş merkezlerine yönelik saldırıların devam edeceği ihbarı
yetkililerce bir süre ciddiye alınmıştı. Tercüman okurlarının
gazetemizi arayarak “Metro City’de araçlar otoparka giriş çıkışta
aranmıyor, güvenlik hak getire. Bu alışveriş merkezine gitmeye
korkuyoruz” şikâyetleri üzerine 20 Kasım’da Levent’deki HSBC
Bankası’nın hemen karşısında olan ve HSBC’ye yapılan bombalı
saldırıda büyük zarar gören Metro City alışveriş merkezinin altında
bulunan otoparka arabamızla girdik. Otoparkta korkuyla dolaştım
Doğrusu İstanbul’daki bombalı saldırıların hemen ardından olay
yerine giden ve oradaki dramı, tahribatı, gören bir gazeteci olarak
bundan sonra özellikle alışveriş merkezleri çok ciddi önlem alır,
bu tür saldırıların önüne geçilir diye düşünüyordum. Ancak 20
Kasım’daki patlamadan nasibini alan HSBC Genel Merkezi’nin hemen
karşısındaki Metro City’nin otoparkına girerken bu endişem yerini
korkuya bıraktı. Alışveriş merkezinin otopark giriş ve çıkışında
güvenlik birimi durmasına rağmen hiçbir arama yapmaya gerek bile
duymuyorlar. Ancak otoparkın giriş ve çıkışında bekleyen özel
güvenlik elemanlarının burada bir suçunun olduğunu söylemek doğru
değil. Bu tamamen yönetim zaafiyeti. Yönetim alışveriş merkezinin
otoparkına giriş çıkış yapan araçların bagajlarının kontrol
edilmesi, aynalarla alt kısımlarının aranması ve araç içinin
kontrol edilmesiyle ilgili bir talimat vermemiş. Görüşecek yetkili
bulamadık Metro City Alışveriş Merkezi’nin yetkililerine görüşme
talebimizi defalarca iletmemize rağmen bugüne kadar bize dönülmedi.
Haberi yayına hazırladığımız sırada Metro City yetkililerini tekrar
aradım. Telefona Genel Müdür Yurdaer Kahraman’ın asistanı çıktı.
Asistan, “Kahraman’ın yurt dışında olduğunu, konuyu Teknik Müdür
Umut Korkmaz’a ileteceğini” söyledi. Daha sonra gaze-temizi arayan
Genel Müdür Asistanı Özge Kahraman, konuyla ilgili Umut Korkmaz’la
görüştüğünü, Korkmaz’ın, “Ben açıklama yapamam. Genel Müdür dönünce
açıklama yapabilir” dediğini iletti. Cerrah: Kontroller yapılmalı
İSTANBUL Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, alışveriş merkezlerinin
güvenlik kont-rollerinin özel güvenlik birimlerince yapıldığını
söyledi. Meselenin tamamen kendi dışlarında bir olay olduğunu
söyleyen Cerrah, “İstanbul büyük bir metropol. Her yerde güvenlik
önlemi almamız sözkonusu değil. Ancak ihbar ve ciddi bir durum
sözkonusu olursa o zaman her türlü tertibat alınır. Ayrıca özel
güvenlik şirketlerinin kuruluş amacı zaten bu. Alışveriş merkezinin
kendi özel güvenlik birimi kontrolleri yapmalı” diye konuştu.
Aramalar nasıl yapılıyor? Akmerkez: Aynalarla aracın altı kontrol
ediliyor. İçi ve bagajı ise bomba uzmanı köpeklerle denetleniyor.
Capitol: El dedektörleri, aynalar ve bomba uzmanı köpekler
kullanılıyor. Carousel: Normal günlerde 3, yoğun günlerde ise 5
güvenlik görevlisiyle arama yapılıyor. Aynalar ve bomba uzmanı
köpekler kullanılıyor. Tepe Nautilus: Güvenlik gereği açıklama
yapmadı. Ancak kamera ile kontroller yapılıyor. Galleria: Bina
altına giren kiracı araçları sıkı bir aramadan geçiriliyor.
Dışarıdaki otoparkta ise şüphelenilen kapalı kasa araçlar aranıyor.
Carrefour: Kapalı kasa ve şüpheli araçlar detaylı aramadan
geçiriliyor. Ayrıca otoparkta kapalı devre kameralı sistemle
araçlar takip ediliyor. Emniyetle sürekli bilgi alışverişinde
bulunuluyor. Konuyla ilgili Aydın Candabak ise şöyle yazdı.
DÜNYANIN, özellikle de demokratik dünyanın artık kabusu olan terör,
Türkiye için maalesef hiç yabancı olmayan bir kavram. Onyıllardır
bu belanın her çeşidiyle boğuşan bir ülke olarak, terörle birlikte
yaşamaya alıştık ama galiba bir türlü ders alamadık. Ders
alamayınca da, tedbirlerimiz bir büyük felaketin ardından birkaç
gün sürüyor, sonra yine bildik umursamaz tavrımıza dönüyoruz.
Sinegoglar, HSBC ve İngiliz Konsolosluğu'na yapılan saldırıların
ardından dökülen yüzlerce insanımızın kanı bile henüz kurumadı.
Sadece hayatını kaybeden veya yaralanan insanlarımızın değil,
toplumun acısı da dinmedi. Olaylar ve bıraktıkları izler bu kadar
sıcak ve üstelik henüz üç gün önce bir yeni 'çifte intihar
saldırısı' daha yaşanmışken, binlerce insanın girip çıktığı
yerlerde, toplu mekanlarda tam bir vurdumduymazlığın hakim olması,
insanı hayretler içinde bırakıyor. Maalesef çabuk unutuyoruz, ders
almıyoruz, hemen rehavete kapılıyoruz. ARKADAŞIMIZ Erhan Öztürk'ün
'Gözlem Haber'ini ibretle okuyacaksınız. Hemen her gün onbinlerce
kişinin girip çıktığı, binlerce işyerinin bulunduğu alışveriş
merkezlerini, güvenlik tedbirleri açısından mercek altına almak
istedik. Saldırıların hemen ardından, özellikle otomobil ve
kamyonetler üzerinde yoğunlaştırılan 'bomba' aramaları sürüyor
muydu, yoksa yine eskisine mi dönülmüştü? Erhan Öztürk'ün inceleme
ve gözlemlerini, İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ın
uyarılarını ve ilgililerin yaklaşımlarını haberinde bulacaksınız.
Tedbirlerini yoğun olarak sürdürenler de var, gevşetenler veya
hiçbir şey olmamış gibi davrananlar da. Metro City, gerek bulunduğu
bölge, gerekse güvenlik uygulamasıyla gerçekten ibretlik bir durum
oluşturuyor. İntihar eylemcilerinin bomba yüklü kamyonetle havaya
uçurmak istedikleri Levent'teki HSBC Genel Müdürlük binasının
durumu hala tüm 'çıplaklığı'yla tam da karşılarında dururken, bu
büyük ve lüks alışveriş merkezinin inanılmaz bir rahatlık içinde
bulunması dikkat çekiyor. Kapalı otoparka giriş çıkışlarda en küçük
bir güvenlik tedbirine rastlanmıyor. Oysa o hazin günde, facianın
yaşandığı o patlama anında, bu alışveriş merkezinin de camları
yerle bir olmuş, enkaz parçaları kapısına kadar dayanmıştı. Yani,
felaketin en yakın tanığı onlar olmuştu. En çok ders alması
gerekenlerin gerekli sorumluluğu göstermedikleri anlaşılıyor.
TERÖR, dün de Avrupa Birliği üyesi bir ülkeyi, İspanya'yı vurdu.
Başkent Madrid'i kan gölüne çeviren saldırılar, terör dalgasının
sürdüğünün işareti. Dünyada hiçbir ülke artık teröre karşı rahat
değil. ABD, Avrupa, Ortadoğu, Rusya, Asya hiç fark etmiyor. Terör,
her yerde, her an vurabiliyor. O halde, dünyayı tehdit eden bu
büyük tehlikeye karşı, küresel bir mücadele şart. Ama ondan da önce
ve belki de önemlisi, teröre karşı asla rehavete kapılmamak...
Devlet, kurum ve bireysel anlamda bu duyarlılığı göstermemiz lazım.
ÖYLE anlaşılıyor ki, terör artık dünyanın karşısına bir 'güç'
olarak çıkıyor. Süper güç ABD'nin dünyayı yönetme, bir bakıma ele
geçirme çabalarına duyulan tepkiler, maalesef terörü besliyor ve
ona tehlikeli bir güç kazandırıyor. Amerikan topraklarından sonra
Türkiye'nin, şimdi de İspanya'nın teröre hedef olmasına bu açıdan
bakmalı. Irak'taki durum malum... Sıradaki İngiltere mi olur,
İtalya, Fransa veya Almanya mı, bilinmez.. Ama demokratik dünyanın
terör tehdidi altında olduğu bir gerçek. O halde sürekli teyakkuzda
olmalı, asla rehavete kapılmamalıyız.