Terim’den tarihi itiraf
Abone olGalatasaray ve Milli Takım’ın tecrübeli teknik direktörü Fatih Terim, bir İngiliz dergisine verdiği röportajda, 13 yıl önce Romen futbolcu P...
Galatasaray ve Milli Takım’ın tecrübeli teknik direktörü Fatih
Terim, bir İngiliz dergisine verdiği röportajda, 13 yıl önce Romen
futbolcu Popescu ile arasında geçen konuşmayı açıkladı. Terim,
"Popescu bana, ’Eğer Fiorentina’ya gitmezsen, bu takım seninle
Şampiyonlar Ligi kupasını da kazanır’ demişti" itirafında
bulundu.
İngiltere’nin öne gelen spor magazin dergilerinden The Blizzard’a
röportaj veren Fatih Terim, 2000 yılında kazandıkları UEFA Kupası
şampiyonluğunun ardından Romen futbolcu Popescu ile arasındaki
diyaloğu hala unutamadığını söyledi. Terim, röportajda, "Üzgün
olduğum bir şeyi 13 yıl sonra size anlatmak isterim. 2000 senesinde
UEFA Kupası’nı kazandıktan sonra Florya’da yemek yediğimiz sırada
Popescu bana, ‘Eğer Fiorentina’ya gitmezsen, bu takım seninle
şampiyonlar ligi kupasını da kazanır’ demişti. Diğer oyuncularım da
aynı şeyi söylüyorlardı. Çok güçlü bir takımdık” ifadelerini
kullandı.
Terim’in "Türk Futbolu’nu Aydınlatan İmparator" başlığı ile
yayımlanan röportajı bir kısmı şöyle:
Soru: Milli Takım’da oynadığınız zamanlarda, Türkiye, dünya ya da
Avrupa futbolunda isim yapmamıştı. Şimdi farklı bir durumdasınız ve
hep kazanan taraftasınız. Oyuncu olarak geçirdiğiniz zor
zamanların, Milli Takım Teknik Direktörlüğünüze nasıl bir etkisi
oldu?
Fatih Terim: Her şey çok farklıydı. Teknik direktör olduğumda 32
yaşındaydım. Hayat felsefem çok basitti. 1993’te, ilk kez Milli
Takım Teknik Direktörü olduğumda, felsefem değişti. 70 yıl boyunca
futbol adına hiçbirşey yapmadığımızı gördüm. İlk basın toplantımda
dedim ki: “Kullanmayacağımız tek kelime var: sabır. Bu ülke
yeterince sabretti. Eğer başarısız olursam, zaten görevde kalamam.
O yüzden sizden bana sabır göstermenizi istemiyorum.” Oyuncularıma
da şunu dedim: Kaybetmekten korkmayın, daha önce zaten birçok defa
kaybettiniz”. Milli Takım o zaman 9-0-1 olarak oynuyordu, defansta
9 oyuncu vardı. Defansif oynayarak zaten kaybediyorduk. Madem
kaybediyoruz, o zaman ofansif oynayıp kaybedelim dedim.
Nihayetinde, 40-50 yıl boyunca yenemediğimiz takımları teker teker
yenmeye başladık. Deneyimlerimden yararlansam bile, Milli Takım’da
oynamak ve hocalık yapmak çok farklı şeyler. Buna karşı, ben zaten
sahada her zaman lider konumundaydım.
"FUTBOLLA İLGİLENMEYİ BIRAKTIM"
Soru: Öyleyse her zaman teknik direktör olmayı düşündünüz değil
mi?
Fatih Terim: Oynarken, kendime hep şunu dedim: Eğer futbol oynamayı
bırakırsam, benim için futbol bitmiştir. İlk kızım doğduktan sonra
futbolu bıraktım. Jupp Derwall bırakmamı istemedi. Ona, kızımdan
ayrı kalmak istemediğimi söyledim ve bıraktı. Sonraki altı ay
boyunca farklı şeylerle ilgilendim. Futbolla ilgilenmeyi bıraktım.
Gazetelerden ve televizyonlardan yazı yazmam, yorumculuk yapmam
için çok iyi teklifler geldi, fakat hepsini reddettim çünkü benim
işim bu değildi. Sonra, 1986 Dünya Kupası’nı izlemek için
Meksika’ya gittim. Orada, futbola geri dönmeye karar verdim. Bundan
kaçış yoktu. Herkes futbola dönmemi istedi ve böylece teknik
direktör olarak hayat yolculuğum başladı.
"HALKI MOTİVE ETTİM"
Soru: Türk futbolunu farklı bir seviyeye taşıdınız. Türk Milli
Takımı Euro 96’da ilk kez finallere çıktı. Eleme maçları sizin için
zorlu geçti. İsveç’e karşı galibiyetinizden sonra mı Milli Takım’ın
artık başarılı olacağına inandınız?
Fatih Terim: Kesinlikle. Eğer İsveç’e yenilseydik, her şey
bitmişti. Başka bir şey daha yaptık, İsviçre’yi deplasmanda yendik.
Grubun lideri olduk. Çok zorlu bir gruptu. İsveç, 94’te Amerika’da
yarı finale ulaşmıştı ve yakın dostum Roy Hodgson’un hocalık
yaptığı İsviçre, son 16 takım içindeydi. İsveç’i elemek bizim için
çok önemliydi. Maçtan önceki basın toplantısında şunu dedim: ’Biz
oraya sadece Milli Takım olarak gitmiyoruz. Yalnız değiliz. Siz,
basın mensupları ve Türk halkı bizimle.’ Sadece teknik direktörlük
yapmadım, Türk halkını motive ettim. Lig maçlarından sonra, medya,
oyuncularımı çok sert eleştiriyordu, buna bir son verdim"
(İHA)