Tercüman yazarları, Anıtkabir'de
Abone olDünden Bugüne Tercüman İcra Kurulu Üyesi Nazlı Ilıcak, Anıtkabir özel defterine ise şunları yazdı:
Tercüman ailesi, Genelkurmay'ın akreditasyon uygulamasını
Atatürk'e şikayet etti. Dünden Bugüne Tercüman İcra Kurulu Üyesi ve
yazarımız Nazlı Ilıcak, Genelkurmay'ın basın kuruluşları arasında
yaptığı ayrımcılığı Anıtkabir'de Atatürk'e şikayet etti. Ilıcak,
dün Tercüman yazarları Gülay Göktürk, Serdar Arseven, Haber Müdürü
Fırat Gazel, Yalçın Malgil ve Ankara bürosu muhabirleriyle birlikte
Anıtkabir'i ziyaret etti. Ata'nın mozolesine çelenk koyan ve saygı
duruşunda bulunan Ilıcak, daha sonra Anıtkabir özel defterine duygu
ve düşüncelerini aktardı. Ilıcak, Anıtkabir özel defterine şunları
yazdı: "Sevgili Atatürk, 'Muasır Medeniyet' dedin, bizim önümüzde
sonsuz bir ufuk açtın. Bize göre, 'muasır medeniyet', insan hak ve
özgürlüklerini en ileri noktalara taşımak, Cumhuriyet'in içini
demokrasi ile doldurmak. Ama hâlâ Atatürk ilkeleri etrafında kısır
bir tartışma cereyan ediyor. Hala, inancı, hayat tarzı ve düşüncesi
dolayısıyla insanları suçlu sandalyesine oturtanlar var. Sana
şikayete geldik, Ata'm... Sen olsan, kamu hizmeti gören basını
'akredite olan' ve 'olmayan' diye ikiye böler miydin? Aklın ve
sağduyunun yerini vehimlerin almasına izin verir miydin? Huzurunda
saygı ile eğiliyor ve Ramazan ayının ilk gününde Allah'tan sana
rahmet diliyoruz. Kabrinin başında Fatiha okumak tören kurallarına
aykırıymış ama, biz görevimizi gizlice yerine getirdik bile.
Mekanın cennet olsun sevgili Atatürk!" Nazlı Ilıcak Anıtkabir'den
çıkarken, gazetecilerin kendisine yönelttiği soruları
cevaplandırdı. Akreditasyon uygulamasının, basın özgürlüğüne aykırı
davranışlar olduğunu belirten Ilıcak, "Kanal D bizi izleyebildi,
ama Kanal 7'nin görevini yapması engellendi. Maalesef bunlar basın
özgürlüğüne aykırı davranışlar. Basın kuruluşları bence şeklen,
'ayıp olmasın' kabilinden protesto ediyorlar. Ama basın özgürlüğüne
müdahale ve ayrımcılığa karşı, daha büyük eylemler yapmak gerekir"
diye konuştu. Ilıcak, Tercüman'ın yanısıra, Kanal 7, Samanyolu TV,
Zaman ve Vakit gazetelerinin de Genelkurmay'a akredite
olamadıklarına dikkat çekti. Ilıcak şunları söyledi: GEREKİRSE
AİHM'YE GİDERİZ "Bu mücadele, devam edecek. Akreditasyon konusunda
bir düzeltme yapmadıkları takdirde, bu toplantılardan birine
gideceğim, alınmadığım takdirde, kapıda noterle bir tespit yapıp,
mahkemeye müracaat edeceğim. Bu, Askeri İdare Mahkemesi olabilir,
bir tazminat davası olabilir. Neticede Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi'ne kadar bunun yolu var. Bu işe, inatlaşmadan, doğru ve
uzlaştırıcı bir çözüm bulmak lazım." Yazarımız Gülay Göktürk de
akreditasyon uygulamasındaki ayrımcılığı eleştirdi ve "Bu sadece
bizim sorunumuz değil. Aynı zamanda devletin sorunu. İdeolojik
devletin varlığını bu kadar açık ortaya çıkaran az örnek olur.
Devlet, tercih yapamaz. Devletin kimi gazeteleri sevip, kimilerine
gıcık olma diye bir hakkı yoktur. Devlet, vatandaşları arasında
ayrım yapamaz. Bugün Genelkurmay, yarın İstanbul Üniversitesi,
ertesi gün Çankaya Köşkü... Bu iş, bir gelenek haline getirilmek
isteniyor. Devlet taraf değil, nötr bir varlıktır. Öyle
davranmalıdır. " dedi. Serdar Arseven de, "Akredite olamayan
basının sahiplerine baktığınızda, hiçbirinin hortumculuktan sanık
olmadığını görürsünüz. Akredite olanların büyük bölümü ise,
hortumculuk sanığıdır. Akreditasyon yasağı, TSK'ya itibar getirecek
bir tavır olarak düşünülemez" görüşünü savundu. KAYNAK:
D.B.TERCÜMAN