Teomandan uyuşturucu itirafı
Abone olTeoman verdiği röportajda ilginç bir itirafta bulundu.
Teoman, Boxer dergisine verdiği röportajda ilginç itiraflarda
bulundu.
Ünlü rock'çı, "Uyuşturucunun tadını bilirim ama bana uygun şeyler
değil onlar. Benim ilacım alkoldür... Viski ve rakı içerim. Shot
yapmayı seviyorum" dedi.
Müziğiyle olduğu kadar hızlı gece hayatı ve aşklarıyla da magazin
gündeminden hiç düşmeyen Teoman, ünlü erkek dergisi Boxer’a verdiği
röportajda siyasetten özel yaşamına kadar birçok konuda dikkat
çekici açıklamalarda bulundu. İşte o röportajdan ilginç
bölümler...
Şöhret olmadan önce daha fazla kişiyle birlikte oldum.
İlk başlarda gece dışarı çıkma nedeni daha çok cinseldi. Sonra o
nedenler daha aza inerken, gece hayatına bağımlılık ortaya çıktı.
Arkadaşlarla oturup konuşuyoruz. "Ayıp değil mi kardeşim? 40 yaşına
geldik, oturalım evimizde!" diyoruz. Eskiden zamparalık için
çıkardık, şimdi öyle değil. Artık yan tesirine alışmışız.
Aslında evlenmek istemiyorum ama çocuk istiyorum.
Seksi değil, diğer ilişki formlarını da seviyorum. Erkeklerle
beraber olmaktansa kadınlarla beraber olmak hoşuma gidiyor. Ama
sevgililiklerim de tek gecelik ilişkilerle başladı benim.
YERLERİ SİLDİM BULAŞIK YIKADIM
Uyuşturucunun tadını bilirim, ama bana uygun şeyler değil onlar.
Benim ilacım alkoldür... Viski ve rakı içerim. Shot yapmayı
seviyorum.
Teşvikiye’deki evimden Cihangir’deki evime geçtim. Diğer ev, parti
mekánı gibi olmuştu son zamanlarda. Kimin kaldığını bilmiyordum. O
yaşam tarzı beni yordu. Artık öyle yaşamak istemiyorum.
25 yaşında yurtdışına çıktım. Param yoktu, kız arkadaşımda
kalıyordum. Geçinebilmek ve ders almak için bir kafede bulaşık
yıkadım, yemek yaptım, yerleri sildim. Tek tabanca çalışıyordum.
Bir patron vardı bir de ben. Ayak işlerini yapıyordum.
AKP hakkında bir sürü suçlama var, onları henüz bilmiyoruz ama bir
şeyden eminim. Estetikle ilgili büyük bir kaygım var. Taşra
estetiğini Türkiye’ye, özellikle de İstanbul’a getirdiler. Zaten
estetikten bahsedeceksek, bir partinin ambleminde ampul olur
mu?
Şunu da görmezden gelemeyiz; Türkiye yavaş yavaş
muhafazakárlaşıyor. Yine de bir İran olamayız.