'Telekulak'a grup seks benzetmesi
Abone olHürriyet yazarı Özkök, Hanefi Avcı'nın tutuklanması sonrasında ofisinde bulunan kasetler ile ilgili olarak savcılığa ifade verdi ve şikayetçi oldu.
Hanefi Avcı'nın ofisinde bulunan yasadışı dinleme
kasetleriyle ilgili soruşturma sürüyor. Avcı'nın
bürosunda ele geçirildiği ileri sürülen ses kayıtları nedeniyle
mağdur sıfatıyla ifade veren Hürriyet eski Genel Yayın Yönetmeni
Ertuğrul Özkök, yasadışı dinlemeleri 'grup sekse'
benzetti.
Dinlendiği için yabancı arkadaşlarının kendisiyle konuşmaya çekindiğini ve telefonda şarap meselesini bile konuşamadığını söyleyen Özkök, "Bazen insan karısına 'seni seviyorum' der. Karınızla özel konuşursunuz. 'Seni istiyorum' dersin. Karınızla cilveleşme yaptığınızı sanıyorsunuz. Ama meğer grup seks yapıyormuşsunuz. Beş kişi daha sizi dinliyor. Böyle bir şey var mı? Bu benim sorunum değil. Ben alıştım zaten" dedi.
Hürriyet Gazetesi Yazarı Ertuğrul Özkök, ''Devrimci Karargah Örgütü'' soruşturması kapsamında ''mağdur'' olarak ifade verdi.
ÖZKÖK ŞİKAYETÇİ OLDU
İstanbul Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık tarafından
''mağdur'' sıfatıyla ifadesine başvurulan Özkök, basın mensuplarına
kısa bir açıklama yaptıktan sonra Beşiktaş'taki İstanbul
Adliyesi'nden ayrıldı. Hürriyet Gazetesi Yazarı Ertuğrul
Özkök, ''Devrimci Karargah Örgütü'' soruşturması kapsamında
''mağdur'' olarak ifade vermesinin ardından, ''Ben kanunsuz
dinlemelerden, özel hayatla ilgili kayıtların tutulmasından
şikayetçiyim'' dedi.
Ertuğrul Özkök, İstanbul Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık'a ifade verdikten sonra Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesinden ayrılırken basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
KİMİN DİNLEDİĞİNİ BİLMİYORUM
Savcılıkta kendisine 4 ya da 5 dinleme tapesi gösterildiğini ve
bunlara bakarak incelediğini belirten Özkök, bunları yapanların
bulunmasını istedi:
''Şikayetçi olup olmadığımı sordular. Ben, bunları kimin
kaydettiğini ve sakladığını bilmiyorum. Tüm hayatım boyunca illegal
dinlemeler ile mücadele ettim. Dolayısıyla bunları kim yaptığıysa,
kim sakladıysa bulunmasını rica ediyorum''
BEN DE 28 ŞUBAT MAĞDURU ÇIKTIM
İllegal telefon dinlemelerinin hangi koşulda olursa
olsun insan haklarına karşı yapılmış saldırılardan bir tanesi
olduğuna inandığını ifade eden Özkök, telefon konuşmalarının
insanın özel hayatı olduğunu söyledi:
''Yani o telefonlarda insan bazen içini döküyor. Bazen
annesi, babası ile ilgili konuşabiliyor. Dolayısıyla bunun sadece
beni ilgilendirdiğini düşünmüyorum. Zaten gördüğüm konuşmalarda suç
unsuru da yok. Herkes beni 28 Şubatçı biliyor, meğer ben de 28
Şubatın mağduruymuşum. Çünkü yapılan dinlemeler, 28 Şubat dönemine
ait dinlemeler''
Ertuğrul Özkök, herkese seslenmek istediğini belirterek, ''Ben telefon dinleme mağduruyum. Bundan 12 yıl önce telefonum dinlenildi. Radyodan, oradan buradan, DYP'den kamuya dinlettirildi ve şunu söyleyeyim; Allah, en kızdığım insanlara, en öfkelendiğim insanlara dahi kendi sesini telefonda dinlemeyi nasip etmesin'' ifadelerini kullandı.
HERKES HERKESİ DİNLİYOR BU DEVLETTE... AYRINTILAR
DİĞER SAYFADA...
HERKES HERKESİ DİNLİYOR BU DEVLETTE
Ertuğrul Özkök, açılmasını şöyle sürdürdü:
''14 yıl önce yapılmış bir telefon konuşması, birileri
tarafından, kim bilmiyorum, 14 yıl boyunca saklanıyor. Bir insan
ruh hastası değilse, sapık değilse niçin saklar bunu? Bir şekilde
kullanmak için saklar değil mi? Yani zamanı gelince kullanmak için.
O yüzden bugün kendisini güçlü gören insanlara da seslenmek
istiyorum. Bakın 14 yıl boyunca saklanıyor. Ben Hürriyetin genel
yayın yönetmenliğinden ayrıldığım zaman 'rahatım' dedim, kravatımı
attım. Ama bırakmıyormuş yakamızı. 14 yıl sonra önünüze geliyor
sizin telefon konuşmalarınız. Suç unsuru yok ama dediğim gibi o
telefon konuşmasını dinlemek, isterseniz bir deneme yapın kaydedin
arkadaşınızın sesini, oturun ondan sonra dinleyin bakın nasıl
geliyor kulağınıza o ses. O yüzden bu hepimizin
sorunu.
Bugün bu soruşturmayı yürüten savcıların da devletin başında
bulunan insanların da 14 yıl sonra, onların başına da gelebilir.
Çünkü herkes herkesi dinliyor anladığım kadarıyla bu devlette. Onu
anladım ben. Ve bazen bizler yüzünden gereksiz insanlar da
dinleniyor. Onların hayatları da kayıyor yani. Dolayısıyla, yani
'ben önemli insan değilim', 'ben bundan yırttım' diye kimse
bakmasın. Çünkü sizin konuştuğunuz herkese gidiyor içerde.''
TÜRKİYE'NİN ÇOK CİDDİ BİR SORUNU
''Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'yı tanıyıp tanımadığı''
sorulan Özkök, kendisini hayatında hiç görmediğini, telefonda hiç
konuşmadığını ve bir yerde de karşılaşmadığını anlattı:
''Kitabı çıktığı zaman, bu şeyleri iyi bilen bir arkadaşımı
aradım. Aynen sordum yani. 'Nasıl bir insandır?' dedim. 'İyi midir?
Kötü bir insan mıdır? Nasıldır?' Yani hakikaten Avcı'nın kim
olduğunu bilmiyorum''
Gazetecilerin, '''Hürriyet gazetesinin santrali mi dinlenildi?'' sorusunu da yanıtlayan Özkök, ''Kesinlikle. 1997-98, bizimle ilgili o telefon kayıtlarının da aynı kaynaktan servis yapıldığını düşünüyorum. Zamanında Hürriyet'in kendi içinden 'dinlenildi' diye bir şeyler söylendi. Ama biz ulaşamadık, şimdi anlaşılıyor ki aynı kaynak o zaman da işine gelen kısımları almış ve dönemin siyasi iktidarına servis yapmış'' dedi.
Ertuğrul Özkök, ''Hürriyet santrali mi dinlenmiş yani?'' diye
tekrar sorulması üzerine şunları söyledi: ''Ben
bunu size söyleyecek durumda değilim. Savcıya da bunu söyledim. O
yıl dinlenildi, bu yıl dinlenilmiyor diye bir şey yok. Yani
Türkiye'nin çok ciddi bir sorunu''
ŞARAP MESELESİNİ DAHİ KONUŞAMIYORUM
Artık yabancı arkadaşlarım dahi benimle konuşmaya cesaret
edemiyor. Benim telefonlarım dinleniyor, yabancı arkadaşlarımla bir
şarap meselesini dahi konuşamıyorum. Niye? İstemiyor insanlar,
yarın bugün onların da seslerinin orada burada çıkmasını. Emin olun
konuşamıyorum yani. Bu benim sorunum değil, bu bütün toplumun ele
alması gerekir'' ifadelerini kullanan Özkök, ''Hürriyet
Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu'nun da ifade vermeye
geldiği ve dinlemelerde farklı bir yöntemden bahsettiği''
hatırlatılınca şöyle konuştu:
''Ben uzman değilim. Yani bazı kayıtlarda sesimi dahi tanıyamadım. 'Sensin' diyorlar ama ben tanıyamadım. Konuşmaların bir bölümünü hatırlamıyorum bile, içinde bazı tanıdık şeyler var onları dinledim. İşle ilgili yaptığım konuşmalar var, onları dahi hatırlamıyorum. O kadar uzun süre geçti ki samimi olarak hatırlamıyorum. Ama olabilir, bana ait olabilir.''