Teknoloji dünyasındaki üreticiler, son kullanıcılar için yararlı şeyler yaparken kullanıcılar en çok ortaya atılan söylentilere inanırlar ve bu söylentilere göre hareket ederler. Bu noktadan sonra da şirketler ile son kullanıcılar arasında büyük bir çatışma noktası doğar. Bu durum özellikle akıllı telefon sektöründe yaşanıyor. İşte bu yazımızda teknoloji dünyası ile son kullanıcıların arasında yaşanan büyük çatışmayı sona erdirmek adına ‘’akıllı telefonlar hakkında doğru bilinen yanlışları’’ ele aldık. 1- Arka planda çalışan uygulamalar, telefonun yavaşlamasına sebep olur. Bu nedenle de batarya tüketimi daha fazla olmaktadır. Teknik olarak baktığımızda bunun bir yanlış olmadığını düşünebiliriz. Ancak durum düşündüğümüz gibi değil. İos ve Android işletim sistemine sahip olan akıllı telefonlar çoklu kullanımın kolay hale gelmesi ve uygulamalar arasında geçişin hızlı olması için uygulamaların arka planda çalışmasına izin vermektedir. Bu durum karşısında eğer telefon çok yavaşlayarak çalışmaz hale gelirse zaten otomatik olarak buna sebep olan uygulamanın çalışması durdurulacaktır. Zaten işinize yaramayacak uygulamaları arka planda açık tutmanın pek de bir anlamı yok. Zira; telefonlar belirli sayıda uygulamanın çalışmasına izin veriyor. 2- Telefonun şarjı bitmeden yeniden şarj edilmemelidir. Bu durum Lityum-ion piller için geçerli değildir. Bu piller eski tür piller ile aynı ham maddeyi içermezler. Bu nedenle tamamen bitmeden yani içinde şarj varken bile yeniden doldurulabilir. Öyle ki; bu durum telefonunuzun bataryasının daha fazla performans göstermesini sağlayabilir. 3- Telefonun teknik özellikleri yüksek ise performansı da daha iyidir Şirketlerin son kullanıcılara sundukları yüksek teknik özellikler genel olarak pazarlama amaçlıdır. Teknik özellikleri bakımında en iyi telefon olarak bilinen iPhone 6 bile Note 4’ün karşısında bazen kötü performans gösterebilmektedir. Aslında teknik özellik konusu tamamen kullanıcı alışkanlıkları ile alakalı. Üreticilerin kullanıcıları kendi akıllı telefon modellerine çekmek için kullandıkları pazarlama yöntemi ise kamera özellikleri. Zaten gözümüz 8 MP’den sonrasını algılayamaz. Bu nedenle teknik özellik konusuna pek takılmayın. 4- Telefonunuz ile gelen orijinal şarj aletini kullanmazsanız, telefonunuz bozulur Bu doğru bilinen yanlış da teknik özellik konusunda olduğu gibi firmaların daha fazla kullanıcıyı kendilerine çekmek amacıyla yaydığı söylentilerden birisi. Şarj aleti konusunda dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, şarj kablosunu üreten firmanın güvenlik standartlarına uyup uymadığı. Eğer; telefonunuzun orijinal şarj aleti kullanılmaz hale geldiyse ve yeni bir şarj aleti satın alacaksanız, mutlaka iyi bir araştırma yapmanızı öneririz. 5- Geceleri uyuyacağınız zaman telefonu şarja takmak çok yanlıştır Telefonlarda şarj ile ilgili doğru bilinen bu yanlış aslında eskiden geçerliydi. Eski piller elektriğe bağlı kaldığı sürece depolanmaya zorlandığı için çizilebiliyordu. Ancak günümüzde bu sorun çözüldü ve piller şarj olduktan sonra otomatik olarak şarj işlemini kesmeye başladı. Yani artık günümüzde geceleri rahatlıkla telefonunuzu şarj edebilirsiniz. 6- Parlaklığın otomatik olması batarya ömrünü uzatır Bu özellik teknik olarak telefonlarda dikkati çeken en mükemmel özellik diyebiliriz. Ancak batarya ömrünü uzatması konusu son derece yanlıştır. Otomatik olarak ayarlanan parlaklık, ortama göre sensörlerin sürekli çalışmasını sağladığı gibi telefonun CPU tüketiminin daha fazla olmasına sebep olur. Bu da telefonun batarya ömrünün daha da kısalması anlamına geliyor. 7- Küçük ekranlı telefonlar daha çok tercih ediliyor Aslında bu söylem sadece kendimizi kandırmaktan ibaret. Günümüzde artık küçük ekranlı telefonların yerine daha çok büyük ekranlı telefonlar tercih ediliyor. Bunun nedeni ise büyük ekranlı telefonların hem daha kolay kullanılabilir hem de daha işlevsel olması. Taşıma konusunda kullanıcılara zorluk çıkarsa da büyük ekranlı telefonlar daha çok tercih edilmekte.