Telefon, tablet kullanımı hastalığı tetikliyor görme kaybına kadar yol açabiliyor
Abone olGöz kuruluğu, çok sık görülen bir hastalık olarak bilinirken, telefon, tablet kullanımı ve klimalı ortamlardan kaynaklı çevresel faktörlerin artmasıyla hastalığı tetikliyor. Memorial Hastanesinde Op. Dr. Belgin Ekmekçiler, "Dikkat edilmediği takdirde göz kaybına kadar yol açıyor" uyarısında bulundu.
Göz yüzeyini gözyaşı denilen
bir film tabakasının kapladığını söyleyen Op. Dr. Belgin
Ekmekçiler, gözyaşının gözü hem dışarı ortamdaki tozdan, mikroptan
korurken hem de göz dokusunun beslenmesini sağladığını ifade
etti.
Gözün yüzeyinde bir film tabakası oluşturarak daha kaliteli görmeyi sağladığını aktaran Dr. Ekmekçiler, “Her bir dakikada bu gözyaşı yenileniyor ve göz kırpma hareketimizle yüzeyde biriken tozu, mikropları burnumuza iterek göz yüzeyini temizleyerek saydam kalmasını sağlıyor. Fakat birçok sebep gözde, göz kurluğu hastalığına sebep oluyor. Özellikle son yıllarda çevresel faktörler oldukça arttı. Bunların içinde en çok bilgisayar, cep telefonu. Çünkü normalde biz ekran karşısında göz kırpmamız oldukça azalıyor. Bu, göz film tabakasının temizlenme fonksiyonunda bozulmalara sebep oluyor. Onun dışında klimalı ortamlarda” dedi.
“Menopozdan sonra bayanların büyük çoğunluğunda göz
kuruluğu görebiliyoruz”
Klimalı ortamlarda da gözün yüzeyindeki buharlaşmalara sebep olarak
yine kuruluğa sebep olduğunu dile getiren Dr. Ekmekçiler, sözlerini
şöyle sürdürdü:
“Yine ortamın neminin azalması özellikle bölgemizdeki gibi çok
sıcak ve nemin az olduğu bölgelerde. Yine kontak lens kullanan
kişilerde de göz kurumasını sık olarak yaşıyoruz. Onun dışında
romatizma hastalıklarında özellikle ağız kurumasıyla beraber olan
hastalıklarda görüyoruz. Hormonsal olarak özellikle menopozdan
sonra bayanların büyük çoğunluğunda göz kuruluğu görebiliyoruz.
Kullandığımız ilaçlar özellikle gençlerin sivilce için
kullandıkları ilaçlar ve yine anti depresif ilaçlar, alerji için
kullanılan ilaçlarda oldukça sık göz kuruluğuna sebep olabiliyor.
Belirti olarak özellikle gözde yanma, batma, kaşınma ağlarken sanki
göze biber atılmış gibi bir his gelmesi ve bazen ya da ağlayamama,
yani ağlasak da gözümüzden yaş gelmemesi gibi semptomlara sebep
oluyor. İleri evrelerde ise görmede bozulma ve bazen o kadar
ilerliyor ki, görme kayıplarına kadar sebep olabiliyor.”
“İleri düzey tedavi için hastanın kendi kanından
damlalar yapıp hastalarımıza veriyoruz”
Tedavi seçeneklerinde öncelikle çevresel etkenleri ortadan
kaldırmaya çalıştıklarını kaydeden Dr. Ekmekçiler, “Ekran
başındaysak sık sık göz kırpma sayımızı artırmamız gerekiyor. Yine
ekran başında yoğun çalışan kişilere mutlaka düzenli gözyaşı
damlaları kullanmasını öneriyoruz. Klimalı ortamlarda çok yoğun
çalışıyorsak mutlaka arada o bölgenin nemini artırmak için gerekli
küçük buhar makineleri ile ortamları nemlendirmelerini istiyoruz.
Arada bir ekran başından ve klima ortamından ayrılarak yüzlerini
yıkamalarını tavsiye ediyoruz ki, bu tür şeylerle semptomlar
rahatlasın. Yine su tüketiminin az olması da özellikle kuru
bölgelerde buharlaşmaya bağlı olarak göz kuruluklarını artırıyor.
Bu yüzden bol su tüketmelerini tavsiye ediyoruz. Tabi bunlara
rağmen hala semptomlar devam ediyorsa hastalarımıza ömür boyu
kullanacakları gözyaşı damlalarını veriyoruz. Bunları gece ve
gündüz sık kullanmalarını tavsiye ediyoruz. Ama bazen bunlarda
yetmiyor. Cerrahi işlemler ve daha da ilerisi gerekiyorsa düzenli
olarak kendi kanlarından hazırladığımız damlalar yapıp
hastalarımıza veriyoruz. Kişinin konforunu çok etkileyen bir
hastalık. Kişini günlük yaşantısında sürekli sıkıntı çekmesine
sebep oluyor. Bu sebeple çevresel faktörleri ekarte etmemiz
gerekiyor. Gözyaşı damlaları hastalığı geçirmiyor. Biz sadece
üretilmeyen gözyaşını dışarıdan veriyoruz. Ömür boyu kullanmamız
gerekiyor” şeklinde konuştu.