’’Tek yetkili benim’’

Abone ol

Galatasaray Başkanı Ünal Aysal, transferde tek yetkili kişinin kendisi olduğunu söyledi. <br/>GS TV’de Aslan Meclisi programına katılan Gala...

Galatasaray Başkanı Ünal Aysal, transferde tek yetkili kişinin kendisi olduğunu söyledi.
GS TV’de Aslan Meclisi programına katılan Galatasaray Başkanı Ünal Aysal, birçok konuda açıklamalarda bulundu.

“RÜYALARIMI TARAFTARA YAŞATMAK İÇİN BURADAYIM”
Göreve geldiği vakit kendini mutafa girmiş bir aşçı gibi gördüğünü belirten sarı-kırmızılı takımın başkanı Ünal Aysal, " Dolaplarda ne var bunları öğrenmem zaman gerekti. Sonra bunlardan ne tip yemekler yapılabilir, müşterileri nasıl mutlu edebiliriz. Bizim müşterilerimiz taraftarlarımız. Göz açıp kapayıncaya kadar zaman çabuk geçiyor. 24 saat 365 günlük bir çaba. Beni en çok mutlu eden bu. Bir yönetici gerçekleri kendisi yaşar ama rüyalarını başkasına yaşatır. Ben rüyalarımı taraftara yaşatmak için buradayım ama gerçekleri de kendim yaşıyorum" dedi.

“BİZDE HEP KARŞI TARAFTAKİNE SAYGI ESASTIR”
Aysal, sakin kalmanın Galatasaray tavrı olduğunu vurgulayarak, "Bizim camiamız senelerdir hep karşı taraftakine saygı esastır. Biz bir camiayı temsil ediyoruz. Camianın gücü sayılarından değil oluşturduklarından belli olur. Yöneticinin görevi olduğu yeri hazmetmektir. Biri oturduğu koltuğun ona bir şey kazandırmayacağını, sizin o koltuğa bir şeyler katmanız gerektiğini bilmelisinizdir. Galatasaray’a bana bu görevi verdiyse elimden gelenin maksimumunu vermem gerektiğini bilirim. Önümüzdeki yıllarda benden sonraki yöneticilerin de bu düşünceyi devam ettirmesi gerekiyor" diye konuştu.

“ÖNEMLİ OLAN TÜRKİYE’NİN MARKA DEĞERİ”
Yarışmanın sadece sahalarda olmadığını ifade eden Galatasaray Başkanı sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz örnek olmak durumundayız. Benden evvel bazı saygın kulüplerin yöneticileri yabancı sınırına müdahale etmek istediler ama biz daha çok etki etmek istedik. Bizi yöneten kurumlar var. Bizim üstümüzde bazı kurumlar var, federasyon gibi. Maalesef biz burada ayağımıza çelme atılmış hissediyoruz. Önemli olan Galatasaray’ın marka değeri değil, Türkiye’nin marka değeri. Türkiye’nin marka değerini dışarıda aldığımız başarılarla elde edebilirsiniz. Buna dünyanın her yerinde devletler yardım eder. Kanunun imkan verdiği nispette sular bu başarıyı. Biz ise kurutma yöntemini seçtik. Biz Real Madrid ile oynuyoruz 10 yabancı oyuncuları var 1 İspanyol. O, 10 yabancı oyuncu dünyanın en iyi oyuncuları. Ben kendi oyuncularımı Türkiye’den seçmek zorundayım. Benim seçme saham son derece kısıtlı. Bu yüzden böyle bir yarışmada bizim başarısız olma olasılığımız çok yüksek. Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş kaybedince Türkiye kaybediyor. Bu algıyı bu şekilde yönetmek ve duyurmak lazım. Bunu yapmadığınız sürece bizden başarı beklemek çok zor."

“HER ZAMAN ŞEFFAF BİR ANLAYIŞ İÇİNDEYİM”
Diğer kulüplerle işbirliği içinde olmaktan her zaman mutluluk duyduğunu ifade eden Aysal, şöyle dedi:
“Federasyonu bir anlık unutalım. Kendi aramızda baktığımız vakit bahsettiğimiz kulüplerin hepsi saygın müesseseler milyonlarca taraftarları var. Biz onlarla işbirliği içinde olmaktan her zaman mutluluk duyduk. Bu ilişkileri karşılıklı saygı içinde yürüttüğünüz sürece biz de kazanacağız Türkiye de kazanacak. Önemli olan bu anlayışı masada gerçeğe dönüştürmek. Bunda son derece samimiyim. Bunu ancak birbirimize dostça yaklaşarak yapabiliriz. Galatasaray bu konuda her zaman öncülük etmiştir. Eğer benim için endişeleri varsa ispat etmeye hazırım. Her zaman şeffaf bir anlayış içindeyim. Belki bir iki kişi bu konuda tereddüt edebilir. Soru sorabilirler bize veya kendilerine. Ama başarılı olacağımıza inanıyorum. Ben Galatasaray’ın 1 numaralı yetkilisi olarak bu konuda topluma söz vermekte bir zarar görmüyorum."

"FEDERASYON HAKKINDA İZLENİMİM NEGATİF"
Aysal, Türkiye Futbol Federasyonu hakkında ise, “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Bugüne kadar ki federasyon hakkındaki izlenimim negatif. Her defasında yanlış kararlarla karşılaştık. Galatasaray stadı 3 yıldır kapanmadı son ayda 2 kez kapandı. Böyle bir işlem 55 bin kişinin haklarını zedeler hale geldi. Biz kulüplerin çok büyük yükümlülükleri var. Biz vergilerimizi ödemek yükümlülüğü içindeyiz. Biz para kazanmak üzere kurulmadık biz kamuya hizmet etmek için kurulmuş bir müesseseyiz. Biz sanki dışarıdan bir kara borsacı muamelesi görüyoruz. Federasyon da devlet de böyle görüyor. Buna karşı reaksiyonumuz bazen sert olabiliyor. Bu da herhalde anlayışla karşılayabiliriz. Federasyonun görevi Türk sporunu yüceltmek. Yurt dışındaki marka değerini arttırmak. Başarılı bir kulüp varsa ona gerekli desteği vermek. Bunun kulüpçülükle alakası yok. Bunu da birisi önde koşuyorsa ona destek vermek demektir. Bugün Galatasaray ya da Fenerbahçe olur Beşiktaş olur Trabzonspor olur. Bu kulüpler Türkiye’nin önemli camiaları. Onlar da bizim gibi kamu hizmeti yapıyorlar. Bugün Galatasaray’ın başına gelenler onların da başına gelebilir. Diğer kulüplerin bunların önünü kestik diyeceklerini düşünmüyorum ama federasyonun bu düşüncede olduğu çok açık. TFF’nin devamlılığını biz Galatasaraylı olarak bunu tek başımıza yönlendiremeyiz. Biz TFF’nin devamı yönünde bir oy kullanmayacağız. Bu eşyanın tabiatına aykırı. TFF’den bugüne kadar görmüş olduğumuz her türlü davranış Galatasaray’a karşıydı. Emin olun bir sürü kulübe de, Türk sporuna karşı davranışları vardı. Ben şu takımı bu takımı tutuyor demeyeceğim. TFF’nin Türk sporuna hizmet etmek için kurulduğuna inanırsak, 3 senedir böyle bir hizmet yok. Teker teker kişilere baktığınız vakit sevdiğim insanlar ama bir araya geldikleri vakit başarılı sayılamazlar. Muhakkak ki bir sebep vardır ama ben bunun arkasında kasıt aramadım ama buldum. İyi niyetle yaklaştık. Herhalde herkese gelen bir düğün dernek bu dedik. Ama öyle değil bu iş. Bu sadece en başarılı olan kulüplere karşı kullanılan bir silah. Siz bize ya bağlanacaksınız ya da bu sopayı yersiniz gibilerinden. Statlarda alınan karalarlar ve 5+3 kararı böyle. Ben 3 yabancıyı tribünde oturtursam oynatma şansım sıfır. 3 yabancının bana bir yararı yok. Aynı pozisyonda 2 yabancıyı bulundurmayacağıma göre. Sistem kökeninde 5+0. Federasyonun görevi Türk sporunu yüceltmek. Yurt dışındaki marka değerini arttırmak. Başarılı bir kulüp varsa ona gerekli desteği vermek. Bunun kulüpçülükle alakası yok. Bunu da birisi önde koşuyorsa ona destek vermek demektir. Bugün Galatasaray ya da Fenerbahçe olur Beşiktaş olur Trabzonspor olur... Bu kulüpler Türkiye’nin önemli camiaları. Onlar da bizim gibi kamu hizmeti yapıyorlar. Bugün Galatasaray’ın başına gelenler onların da başına gelebilir. Diğer kulüplerin bunların önünü kestik diyeceklerini düşünmüyorum ama federasyonun bu düşüncede olduğu çok açık” ifadelerini kullandı.

"MELO BİZE VE TÜRK FUTBOLUNA FAYDALI OLMAYA DEVAM EDECEK”
Daha evvel bir röportaj vermedim bir Fair-play toplantısında bir cümle basına fazla değiştirilerek çıkartıldı. Felipe Melo her şeyden evvel Galatasaray’ın en başarılı oyuncularından biri. Yaşayarak oynayan bir oyuncu. 90 dakikayı dolu dolu oynuyor. Böyle bir oyuncunun her geçen dakika adrenalinle yüklenmesi kadar doğal bir şey yok. Reaksiyonları bazen sert olabilir. Ayrıca dünyada futbol bu kadar yumuşak oynanan bir oyun değil. Türkiye dışında daha sert. Bu çocuklar yurt dışından geliyor. Melo ve Brezilyalılar futbolu sokaktan öğrendiler. Bu kültürün arkasında yaşama ayakta kalma iç güdüsü var. Bu içgüdü saha yansıyınca bazı olaylar sahaya yansıyabiliyor. Ama bu oyuncunun kötü veya terbiyesiz olduğunu göstermez. Felipe Melo bizim kontrolümüzde Galatasaray’a ve Türk sporuna faydalı olmaya devam edecek ve yolunu kesmek istemediğimiz bir futbolcu” dedi.

"1 MİLYAR TL DEVLETİN HAZİNESİNE GİRDİ"
Türk Telekom Arena konusuna da değinen Aysal, “Statta ben olaya şöyle bakıyorum. Bize stat devlet tarafından verilmiş bir ulufe değil. Biz bu stada gelene kadar Mecidiyeköy’deki arazimizi terk ettik. Biz 39 senelik bakiye hakkından vazgeçmeseydik devlet orayı satıp hazineye katamazdı. Bizim 360 dönümlük arazi 49 senelik hakkımız vardı. Bu hakkın 240 dönümünü verdik. Devletimiz 1 milyar liraya inşaatları yapan firmaya satış yaptı. O da hazinemizin kasasına girdi ama beklentimiz olmadı. Bizim 191 milyon liraya mal edildiği söylenen stadın sadece kullanım hakkı verildi. Bunun karşılığında reklamlar, kira gibi 49 yılda 450 milyon liralık bir fatura çıktı. Bugün de almadığımız bir stat için karşımızda 17 dava çıktı. Bunun herhalde bir akıllıca izahı olacaktır. Bir gün otoriterlerle karşı karşıya oturduğumuzda Galatasaray kendi savını en iyi şekilde masaya getirecektir” diye konuştu.

"GALATASARY TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜĞÜ”
Stat için ellerinden geleni yaptıklarını ifade eden sarı-kırmızılı takımın başkanı şunları söyledi:
“İyileştirmeleri sürdürüyoruz. Isıtmalar konuldu, saha kazındı yeniden yapıldı. Stadın 36 derece ekseninin yanlış koyulması nedeniyle çimlerimizi sıhhatli şekilde büyümeyeceği bize çok ağır maliyetlere neden olacağı gibi gerçekleri yaşıyoruz. Ama güzel bir stat. Türkiye’deki imkanlar bu ve Galatasaray Türkiye’nin en büyüğü. Kimse kızmasın. Çatı konusunda bizden evvelki yönetim seçimden 15 gün evvel yaptıkları anlaşmayla angajmana girmişler. Buranın irtifa hakkı intifa hakkına döndürülmüş ve kiracı durumuna girmişiz. Bir son dakika anlaşması. Bunun hukuki sonuçları ne olur nasıl olur? Bir gün bu iş adliyeye giderse o zaman daha net ortaya çıkacaktır. Çatı için gerekli garantileri aldığımız takdirde biz bu çatıyı yaparız. Bu çok büyük bir yük değil. Bu vecibemizi yerine getiririz. Bence gereksiz. Ama kontratlar gerektiriyorsa bu yapılır. Stada müzenin yapılması söz konusu. Yönetim kurulunda Candan Erçetin’in direkt ilgilendiği konu. Onun başkanlığında bir ekip müzeyi derliyor. Burada devamlı değişken bir sürü kupamız fotoğrafımız olacak. İleride düşündüğümüz stat turu konseptinin içinde böyle bir müze yer alacak. Dijital sistemlerin öne çıktığı bir çalışma ilerlemiş durumda. Biz bir kamu kuruluşuyuz. Halka hizmet için varız. Halkın hem ruh sağlığına hem de değer ihtiyaçlarına karşı çok duyarlıyız. Özellikle ülkemizde zaman zaman ortaya çıkan sorunlara karşı da dikkatliyiz ve çözümüne yardımcı olmaya çalışıyoruz. Kan bağışı da bir sosyal sorumluluğumuz. Kulüplerin hepsi bu konuda duyarlı. Hepsi destek olmuşlar. Hepsine teşekkür etmek istiyoruz. İnşallah devamı gelir.”

“ATLETİCO MADRİD’LE SOMA İÇİN MAÇ YAPACAĞIZ”
Soma faciasından sonra Atletico Madrid Başkanı’yla görüştüğünü ve bir karar aldıklarını söyleyen Aysal, “Onların masrafları olacağı için gelirin onlara düşen kısmını Atletico Madrid kullanacak. Ama biz gelirimizin tamamını Soma’ya vereceğiz. Maç İzmir’de olacak. Oyuncularımız da bu konuda son derece duyarlı. Onlar da 400 bin dolarlık primlerini Soma’ya bağışladılar. En iyi şekilde kullanılması için vakfımızla temas içindeyiz” diye konuştu.

"KULÜPLER BİRLİĞİ’NİN TÜRK SPORUNU YÖNLENDİRME GÜCÜ YOK"
Kulüpler Birliği’nin bir işlevi olmadığını dile getiren Aysal, “Kulüpler Birliği federasyonun patronu olması gerekirken tam tersi. Kulüpler Birliği’nin Türk sporunu yönlendirme gücü yok. Kulüpler birliğinin olma sebebi de yok. Hem oradayız hem değiliz. Acaba oradan çıkmak bir yenilgi anlamına mı gelir? Türkiye’de protesto yaptığınız anda dışarıda kalırsınız. Burayı bizim yönlendirmemiz organize etmemiz daha yararlı hale getirmemiz mümkün mü? O kadar başka önceliklerimiz var ki. Kulüpler birliğine geçtiğimiz ilk sene böyle bir brifing verdim. Bütün üyelere bilgi sunduk. ‘Çok güzel böyle yapalım’ dediler. Eskişehirspor başkanı başkan seçildi. Söz verdi bu projeyi hayata geçireceğine dair ama ondan sonra bir daha duyulmadı. Kulüpler Birliği’nin aslında kulüpler holdingi şeklinde geliştirip futbolun ana sorumluluklarını alıp, federasyona milli takım ve altyapı konularına bakması gerekir. Ne federasyon bu gücünden bir şeyler kaybetmek istiyor, ne de arkadaşlarımız federasyona seslerini yükseltmek istiyor. Çünkü ödemelerin gecikmesi gibi sorunlarla karşılaşmak istemiyorlar. Olay o kadar federasyona bağlanmış ki. Federasyondaki oyların gücü aynı. Benim oyumun değeri 10, hiç taraftarı olmayan ekibin değeri 1 değil. Onun için bazı kulüpleri federasyon kendi imkanlarını kullanarak ufak kulüpleri mutlu etmenin yollarını bularak oylarını topluyor. Federasyondan çekiniyorlar. Federasyonu oraya koyan güçten de çekiniyor olabilirler. Biz yayın hakları olayını son 1 senedir UEFA ile ECA ile görüştük ve büyük bir haksızlık olduğunu anlattık. Dediler ki 3 Temmuz ile başlayan süreçte bir tek D-Smart müracaat etti ve onlar da bir evvel ki kontratın yarısından biraz fazlasıyla kapattılar” dedi.

“BİZİM ÖNCELİĞİMİZ HEP ŞAMPİYONLAR LİGİ”
Önceliklerinin her zaman Şampiyonlar Ligi olduğunu vurgulayan başkan Aysal, “Önceliğim lig şampiyonluğu ise Şampiyonlar Ligi’ne gidebilmek içindir. 4. 5. yıldız zaten gelir. Galatasaray TV olarak başka ortaklarla bu ihalelere girmek istiyoruz. Bunun şartlarını oluşturmaya çalışıyoruz, büyük ihtimalle de gireceğiz. Sadece sponsorlarla bu iş olmaz. Bu sizin ortaklıklarla bu değeri üretmeniz gerekiyor. Ticari operasyon olarak görebiliriz. UEFA’nın bize olan bakışı müspet. Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’ne katılmasından son derece mutlular. Bizi sürekli yüreklendiriyorlar. Ben bundan dolayı memnunum” ifadelerini kullandı.

“FEDERASYON KENDİSİNE DÜŞEN GÖREVE YAPMASI GEREKİRDİ”
Aysal, Avrupa’ya gidememe endişesini 3 yıl evvel belirttiklerini söyleyerek, “Yolun nerede biteceği belli olduğu için söyledik ama yanlış anlaşıldı. Biz kötü niyetle davranıyoruz sanıldı. Bir olayın süratle çözülmesi için tavsiyede bulunduk. En son isteyeceğimiz şey rakiplerimizin bize bu ligde oynama imkanı veren güçlü rakiplerimizin olmasıdır. Güçlü rakiplerimiz olmazsa beklentilerimiz yarı yarıya düşer. Rakiplerimizin başına bir şey gelmesi gibi bir beklentimiz yok. Federasyonun kendisine düşen bir görevi yapması gerekirdi. O gün suçlanan görevleri temizleyebilecek bir görevdi. Ama federasyon bazı konularda duyarlı değil. O zaman da tamamen sorumluluktan kaçtılar ve bugün hala o sıkıntının devam ettiğini görüyoruz. Koskoca camialar ızdırap çekiyor. Federasyon dese şu kadar puan kestin 15-20 ne olacak ki? 1 sene şampiyonluk kaybederdin. Ama federasyon bunu yarına attı ve problem büyüdü. Hala bunu görmezden geliyoruz. Eğer Avrupa’ya gitmeme gibi bir durum olursa kulüplerin reaksiyonu çok sert olacaktır. Burada kişilerin mesuliyetleri üzerine dahi gidilebilir. Bu yönetimlerdeki kişiler eğer kendilerini kurumun arkasında rahat görüyorlarsa yanılıyorlar. Bu kurumları yönetenlerin mesuliyetleri mevzu bahistir” şeklinde konuştu.

"GİDERLERİMİZ VE GELİRLERİMİZ AYNI ORANDA ARTIYOR"
Kulübün gelir giderleri konusunda ise Aysal şunları söyledi:
“Bizim giderlerimiz gelirlerimizden fazla değil. İkisi de aynı oranda artıyor. Giderleri aşağıda tutup gelirleri yükseltebilir miyiz? Bunu yapmaya çalışıyoruz. Giderlerin yükselmesinin başka sebebi var bu zarar hanesine dönüşüyor. Türk kulüplerinin Avrupa’dakilerden farklı bir durumu var. Bizde enflasyon var. Avrupa’da herkes Euro diye tek lisandan konuşuyor biz ise pariteden. Geçtiğimiz sene yüzde 20’nin üstünde bir kur oynaması oldu. 300 milyon Dolar’lık bir borç devraldık o faiz yükünü de taşıyoruz. Bunlar kar zararı etkileyen unsurlar. Buna rağmen biz UEFA’nın çıkarttığı rakamlara göre biz 4.5 milyon Euro’luk bir zarar aşımı yapmışız ve en büyük cezayı bize verdiler. Bizim çözmemiz gereken enflasyon baskısından nasıl kurtulabiliriz. Bu çalışmayı yaptık. Geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaptık. Aşağı yukarı 163 milyon dolarlık bir anlaşma yaptık. Bütün banka borçlarımızı aynı kurlarla belirledik. Bu Galatasaray’ın başındaki demokrasi kılıcı olayını kaldırdı. Bir de ticari borçlar var. Oyuncularımıza ödediğimiz paralar gibi. Bunların yabancısı var yerlisi var ve çoğu döviz bazında. Kur farkı devam ediyor. Ticari borçların yeniden yapılandırılmasını bu sene sonuna kadar yerine oturtmuş olacağız ve risklerimizden arınmış olacağız. Eski ödediğimiz faizlerden yüzde 1 daha düşük bir anlaşma yaptık. Hem süreler uzun hem de Türk Lirası’na döviz endeksli bir şekilde gidiyor. Her yöneticinin kendi felsefesi vardır. Benim felsefem tüm spor kulüplerinde biz kar gayesi güden kurumlar değiliz. Biz sağlıklı yönetilmesi gereken başarı endeksli camialarız. Taraftarımın benden beklediği şey başarı. Taraftar rezil olmamanızı mahcup olmamanızı bekliyor. Ben de bunu yapmam için gelirleri artırmam gerekiyor. Eğer kaliteli oyuncular alacaksam para kazanarak almam gerekiyor. Borçlanarak yapamam.”

"TRANSFERDE HAKKIMIZI ŞUBAT AYINDA FAZLASIYLA KULANDIK”
Transfer hakkında da açıklamalarda bulunan Ünal Aysal, “Biz şubat ayında bu hakkımızı fazlasıyla kullandık ama bunu yaparken bir program dahilinde yaptık. Aldığımız oyuncuların çoğu genç oyunculardı. Onlar istikbal için hazırlanan futbolcular. Oynayabilecek olanlar zaten oynadı. Önümüzdeki sene oyuncuların daha büyük bir kesimi oynamaya başlayacak. Ama bizde hiçbir takımda olmayan bir kadro zenginliği var. Bizim 12-13 oyuncumuzu ya bir yerlere kiralamamız gerekiyor. Çünkü bizde oynayamıyorlar. Bir kısmı ile de vedalaşmamız gerekiyor. Bu biraz daha kulübün gençleşmesinin önünde kalan bir bölüm olacak. Gidecek oyuncular belli. Yabancı sayısını düşürmemiz gerekiyor. O oyunculara en sağlıklı şekilde başka kulüplerde görev arıyoruz. Ocak ayı gibi kısa bir süre değil uzun bir süre var. Sabırlı bir şekilde yapmayı planlıyoruz” dedi.

"MANCINI BALOTELLİ’Yİ İSTEMEDİ”
Galatasaray’ın Milanlı yıldız Balotelli’yi transfer edeceği iddiaları için ise Aysal şunları söyledi:
“Balotelli iddiası katiyetle yanlış. Kendisi çok iyi bir oyuncu. Onu beğeniyorum. Ama Galatasaray’ın oyun kurgusu içinde hocamızla da görüştüm Balotelli’nin yeri olmadığını söyledi. Olcan, Gökhan, Turgut ve Mevlüt çok değerli oyuncular. Trabzonspor Olcan’ı satmayacağım diyor. Ben bütün kulüplerle iyi ilişkilere sahip olmaya çalışıyorum. Trabzonspor ile böyle bir ilişkide olduğum için çok mutluyum. Uzatılan eli dostça sıkan bir kulüp olduğunu gördüm. Trabzonspor’un arkasından dönüp oyuncusunu zorlamak niyetinde değilim. Ne Trabzonspor ne de diğer kulüplere yapmayacağım. Kulüpler onaylarlarsa oyuncu ile konuşuruz. Gökhan Töre’ye teklif götürmedim ama Beşiktaş’ın önceliği var. Hocamız da isterse bir teklif götürürüz. Mevlüt için müracaat ettik. Ön görüşme yapıldı. Müspet ilerleyen bir şey rakamlarla bir yere gelmeyi düşünüyoruz.”

“ÖNCELİĞİMİZ KANAT VE STOPER”
Transferde önceliklerinin kanat ve stoper olduğunu vurgulayan Galatasaray Başkanı, “Yabancılarımızın hangisini plase edebilirsek yabancı santrfor alabiliriz ama önceliğimiz kanat ve stoper. Transferdeki tek yetkili kulüp başkanıdır. Dalgalar kayaları nasıl oyuyorsa biz de bu zorlukları öyle geçeriz. Sabırla inatla ve çekinmeden korkmadan. Biz bir mucize beklemiyoruz. Gelecek sene de TFF’den aynı tasarrufu bekliyorum. Bundan dolayı endişeli de değilim. Antrenmanımızdı alıştık. Bu sistem nasıl yürüyor daha rahat görüyorum. Bunun üstesinden sabırla ve anlayışla gelebiliriz. Zaman içinde her şey değişebilir” ifadelerini kullandı.

"ŞU ANA KADAR HİÇBİR FUTBOLCUYA CİDDİ RAKAM GELMEDİ"
Şu ana kadar hiçbir futbolcuya ciddi bir rakam gelmediğini dile getiren Aysal, “Bana kalırsa dünya kupasından sonra gelirse gelir. Önümüzdeki bir ay içinde beklentim de yok. Kültürümüzün bir parçası. Medyamız Melo üzerinden besleniyorsa bizim buna dur dememiz mümkün değil. Ancak yöneticilerin yönetim felsefeleri değişirse bunlar olmaz. Ama yayında da özellikle medyada sağduyulu çok yazarımız yönetmenimiz var. Ama böyle olaylarla da karşılaştığımız oluyor. Eğer siz sessizseniz ve pek reaksiyon vermiyorsanız bu gücünüzden emin olduğunuz içindir. Korksanız bir reaksiyon verirsiniz. Ama siz sessiz sakin yolunuza devam ediyorsanız hiçbir sorununuz yok demektir. Benim anlayışım kendi görevimi yapmaktır. Ben gazetelerin geneline bir bakarım. Spor programlarının hiçbirini takip etmem. Çünkü tesir altında kalmak istemiyorum. Bu yüzden içim hep rahat. 3. senem dolu. 2 senem daha var. Seçime kadar da bu prensiplerimi değiştirmeyeceğim. Herkesin içi rahat olsun. Galatasaray yönetimi başkanı her şeyin kontrolünü en iyi şekilde götürmektedir. Mali sportif medya ilişkiler gibi. Burada kurduğumuz bir düzen var. Herkes istediğini yazabilir. Ama ona göre reaksiyon veririm. O arkadaşın bendeki yeri aktiften pasife geçer. Yaptıkları kulüp nezdinde de yanlarına kar kalmaz. Biz bunu bir programa oturtturduk. Bazen sessiz cevaplar sesli cevaplardan daha etkili olur” dedi.

"FEDERASYON KAPILARINI AŞINDIRMAYIZ"
Aysal, bağırıp çağırıp federasyon kapılarını aşındıran bir camia olmadıklarını belirtereke, “Ama bunun da çözümünü bulmalıyız. Benim faulümü görmeyip kırmızı kart gösterip kendi sahamda 4 golle yenilmemi sağlayan bir hakemi affetmem söz konusu değildir” diye konuştu.

"SEMİH’İN DE KONTRATI YENİLENİYOR"
Birkaç gün içinde Semih’le sözleşme yenileyeceklerini açıklayan Aysal, “Semih de geçtiğimiz 3 sene içinde büyük özveriyle kulübe hizmet etmiş bir kardeşimiz. Onun da kontratı önümüzdeki günlerde reaksiyon işine girecek. Drogba’dan çok dostane ayrıldık. Drogba büyük bir samimiyetle ileride de Galatasaray’ın hizmetinde olacağını ve burada geçirdiği yılların hayatında çok önemli yeri olacağını söyledi. O çok samimi bir insan. Sporcunun ötesinde kişiliğini geliştirmiş bir insan. Drogba ile Galatasaray’ın yolları ileride yine kesişecektir” şeklinde konuştu.

“2016’DAN SONRA BIRAKMA GİBİ BİR PLANIM OLDUĞUNU SÖYLEDİM”
Aysal, Galatasaray’ın her zaman kendisi için olacağını ifade ederek, “Yönetici olarak şunu düşünüyorum. Kafamda bir hesap yaptım. Verdiğimiz mesai çok ağır. Benim orta yaşlı bir yönetici olarak 2016’ya doğru baktığım vakit biraz daha yorulmuş olabileceğimi hesapladım. O yüzden 2016’dan sonra bırakma gibi bir planım olduğunu söyledim. Göreve talip olanlar varsa hazırlansınlar diye. Kişilere bağlı hiçbir müessese uzun süreli başarılı olamaz. O zamana sağlıklı bir şekilde gitmeyi hedefledim. Başarılı olduğumuz branşlarda küçülme mevzubahis değildir. Bizim amatör branşlarımızda senede 40 milyon liralık bir açığımız var. Biz o parayı başka yerden getirip amatör şubelere sağlamamız lazım. Ya 40 milyonluk küçülürsünüz ama bu Galatasaray yakışmaz. Ya da bir yerden 40 milyon lirayı başka yerlerden kapatabilirsiniz. Ama her halükarda bu açığı uzun süre devam ettirmeniz mümkün değil. Çünkü bu kronik bir açık. Galatasaray’da 10-15 senedir bu açık devam etmiş. Her sene yöneticiler borçlanmışlar. Biz borçlarımızı eritmek için buradayız. Benden sonra geleceklere bir borç yükü bırakmak istemiyorum. Her müessesenin borcu olacaktır. Ama bunların o müessesenin yönetebileceği borçları olması lazım. Kimsenin endişesin olmasın voleybol ya da basketbolda küçülme gibi bir hedefimiz yok” ifadelerini kullandı.

"A LİSANSI İÇİN UĞRAŞIYORUZ"
A lisans almak için çok ciddi bir şekilde çalıştıklarını söyleyen Galatasaray Başkanı sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ben federasyon başkanının renklerinden ziyade kişiliğine ve vicdanına güvenmek isterim. Tarafsız olacaksa Fenerbahçeli bir adayın seçilmesinde hiçbir sorun görmüyorum. Destekleyebilirim de. Yeter ki bizi kayırmasınlar. Ama gerçekten Türk sporuna faydalı olabilecek başkanların kişilikleri gelişmiş yöneticiler olmaları gerekir. Federasyon başkanının seçime gidip gitmeyeceği bile beli değildi. Bir zorunluluk yok. Bu bizim önümüzdeki 15 gün içerisinde masaya yatırıp karar vermemiz gereken bir konu. Avrupa’nın bir parçasıyız. Bizim hakemlerimiz Avrupa’da maç yönetsinler. Avrupalı hakemler de gelsinler bizde maç yönetsinler. Burada ben bir sakınca görmediğim gibi bizde hakemlerimizin kalitesi ve kendine güvenlerinin daha güçlenmesi yönünden faydalı olacaklarına inanıyorum.”

"1 YABANCI 2 YERLİ İSİM İSTİYORUZ"
Teknik direktör Manci’nin Rodolfho ve eşdeğer bir futbolcu olması durumunda çok mutlu olacağını vurgulayan Aysal, “İlla Rodolfho demiyor. Eşdeğerde kaliteli bir isim istiyor. Rodolfho ve Astori dışında 2 isim daha var. 1 yabancı 2 yerli isim istiyoruz. Onun dışında çok enteresan bir durum çıkarsa elimizdeki imkanlarda rahatlama olursa o zaman bir yabancı daha alırız. İki yönetim kurulu üyemiz Florya’dan sorumlu olacak. Biri Florya’nın iç yönetiminden biri ise dış ilişkileri götürecek. Basketbolda da aynı şekilde voleybolda da. Yönetim kurulundan iki arkadaşım bana yardımcı olacak” açıklamasını yaptı.

"İKİ AY İÇİNDE SPONSORUMUZU BELİRLEYECEĞİZ"
Forma sponsorluğunda beklenmedik bir durum olduğunu ifade eden Aysal, “Biz bu kontratın uzayacağını zannediyorduk. Önemli bir sponsor çekildi sektörden. Önümüzdeki 2 ay içinde kendi sponsorumuzu belirleyeceğiz. Türkiye dışından bir sponsor bekliyoruz. Benim beklentim eski rakamların çok daha üstünde. Sportif olarak ben 2016’ya kadar her sene şampiyonlar liginde oynayan ve en azından gruplardan çıkma başarısını gösteren bir takımı yönetmek istiyorum. Onun üstüne de gelebilir. Ama şampiyonlar liginde rakipler güçlü ve yabancı oyuncu konusunda ciddi bir handikapımız var. Biz tek elimiz arkada boks maçı yapıyoruz. İki yumruğu olan bir boksöre karşı. Başarımızın seviyesi yönünde bir güvence veremiyoruz. Basketbolda artık bir yere kadar geldik. Bundan sonra da çıtayı düşürmememiz gerekiyor. Süreklilik ve başarı... Buradan hareketle bunun tersini söylemem mümkün değil. Ayağımı gazdan kaldırmak niyetinde değilim” ifadelerini kullandı.

"MANCINI’NİN 15 HAZİRAN’A KADAR VAKTİ VAR"
Mancini’nin fikrini 15 Haziran’a kadar değiştirme hakkı olduğunu vurgulayan Ünal Aysal, “Mancini bizim yabancı kısıtlamamızı biliyor. Oyuncu sınırlarımızı biliyor. Kendisinin de birtakım hedefleri var. Tamam mı devam mı kararı onun kararıdır. Mecidiyeköy’ün inşaatına başladık ve bitireceğiz. Riva konusunda planlamamıza başladık. Aralık ayında finansmanı bitmiş olacak ve gerçekleştirilecek. Florya için futbol altyapı hepsini beraber yeni ve modern bir tesise taşıma projemiz var. Önce onu yapacağız. Ondan sonra Florya’daki para getirecek projeyi devreye sokacağız. Büyükçekmece gayrimenkul projemiz var. Bunların dışında bir projeye girişeceğimizi düşünmüyorum” diye konuştu.
(İHA)

Günün Önemli Haberleri