Tek tıkla ekonomi gündemi
Abone olEkofinans'la ekonomi gündemi başlıyor. Türkiye ve dünyanın önde gelen ekonomi haberlerini sizin için derledik.
EKOFİNANS.COM - TÜİK verilerine göre 2001 ve 2009 krizleri evlilik oranını azaltırken, boşanma oranını da artırdı. 2001 yılından bugüne gerçekleşen boşanma sayısı 1 milyon 106 bin 315 oldu.
AA muhabirinin Türkiye İstatistik Kurumu verilerinden derlediği bilgilere göre, Türkiye'de 2001'de 544 bin 322, 2002'de 510 bin 155, 2003'de 565 bin 468 2004'de 615 bin 357, 2005'de 641 bin 241, 2006'da 636 bin 121, 2007'de 638 bin 311, 2008'de 641 bin 973, 2009'da 591 bin 742, 2010'da 582 bin 715, 2011'de ise 591 bin 582 evlilik gerçekleşti.
Böylece son 11 yılda 6 milyon 558 bin 987 evlilik gerçekleşmiş oldu.
Buna karşın 2001'de 91 bin 994, 2002'de 95 bin 323, 2003'de 92 bin 637, 2004'de 91 bin 22, 2005'de 95 bin 895, 2006'da 93 bin 489, 2007'de 94 bin 219, 2008'de 99 bin 663, 2009'da 114 bin 162, 2010'da 118 bin 568, 2011'de de 119 bin 343 boşanma gerçekleşti.
Böylece son 11 yılda gerçekleşen boşanma sayısı da 1 milyon 106 bin 315 oldu.
Verilere göre 2001 ve 2009 krizleri evlilik oranını azaltırken, boşanma oranını da artırdı. 2001 yılında 544 bin olan evlenme sayısı 2002'de eksi yüzde 6,27 azalarak 510 bine, 2009'da ise 2008'e oranla eksi yüzde 7,82 azalarak 641 binden 591 bine geriledi. Evlenme sayısındaki düşüş 2010'da da eksi yüzde 1,52 ile sürdü. 2011 yılında ise 591 bin ile ancak 2009'u yakalarken, son 11 yılın en yüksek evlenme gerçekleşme sayısı olan 2008'deki 641 binden uzak kaldı.
Boşanma oranlarına bakıldığında da 2001 yılındaki krizin ardından 2002'de boşanma oranı yüzde 3,61, 2009'da ise bir önceki yıla göre yüzde 14,5 oranında artarak, boşanmanın son 11 yıl içinde en çok arttığı yıl oldu.
TÜİK verileri evliliklerin yaklaşık beşte birinin boşanmayla sonuçlandığını gösterdi.
16 yıl üstü evliliklerde boşanma artıyorEvlilik süresine göre boşanmalara bakıldığında, en fazla boşanma oranı 1-5 yıl aralığında görüldü. 2001 yılında ilk 5 yıldaki boşanma oranı yüzde 43 iken, 2011 yılında bu oran yüzde 40,2'ye geriledi. Bu gerileme 6-10 yıl aralığındaki evliliklerde de 2001'de yüzde 22'den 2011'de yüzde 20,6'ya geriyerek kendini gösterdi. Buna karşın 16 yıl ve üzeri evliliklerde 2001'de yüzde 22 olan boşanma oranı, 2011'de yüzde 24,2'ye çıktı.
En fazla boşanma 30-34 yaş aralığındaYaş grubuna göre boşanmalara bakıldığında en fazla boşanma 30-34 yaş aralığında görülüyor. Bu yaş grubunu sırasıyla 25-29 ve 35-39 yaş aralığı izliyor.
Boşanma nedenleri arasında da geçimsizlik ilk sırada yer alırken, neden belirtilen boşanmalar arasında zina, cana kast ve fena muamele, cürüm ve haysiyetsizlik, terk ve akıl hastalığı da yer alıyor.
S&P TÜRK BANKALARININ NOTUNU DÜŞÜRDÜ
HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...
[PAGE]EKOFİNANS.COM - Türkiye'nin notunu pozitiften durağana revize eden S&P, bu kararına bağlı olarak 6 Türk bankasının kredi notunu durağana çevirdi.
S&P'nin, notunu ''pozitif''ten ''durağan''a revize ettiği finansal kuruluşlar şunlar:
''Garanti Bankası, Garanti Leasing, HSBC Bank, İş Bankası, Vakıflar Bankası, Yapı ve Kredi Bankası''
S&P, bu kuruluşların yerel ve yabancı para cinsinden kredi notlarını ise teyit etti.
Geçen haftada Türkiye'nin kredi notunu revize etmişti
Standard & Poor's'un geçen hafta, Türkiye'nin kredi notu görünümünü, "daha düşük dış talep ve kötüleşen ticaret haddi" dolayısıyla, "pozitif"ten "durağan"a düşürmesi yurtiçi ve yurtdışından tepkilere neden olmuştu.
S&P geçen hafta kredi notunu düşürürken yaptığı açıklamada, "Azalan dış talep ve kötüleşen dış ticaret haddi (ihracat fiyatları ile ithalat fiyatlarını karşılaştıran oran), bizim görüşümüze göre, ekonominin yeniden dengelenmesini daha zor hale getirdi ve yüksek dış borç ve dolaylı vergi gelirlerine dayanan devlet bütçesi dikkate alındığında, Türkiye'nin kredibilitesine yönelik riskleri artırdı" şeklinde görüş bildirdi.
Erdoğan S&P'nin kredi notunu durağana çevirmesine şöyle tepki vermişti: 'Bana yutturamazsınız!' "S&P Türkiye'nin görünümünü pozitif'ten durağan'a indirdi. Neye göre indiriyorsun? Normalde belli bir süre pozitifte kalan bir ülkenin notunu artırması lazım. Ama ideolojik olarak artırırsam sıkıntı olur diyor. Fakat Yunanistan'ı, İrlanda'yı yükseltiyor. Ya bunlar iflas ediyor.. Böyle saçmalık olur mu? Tamamen ideolojik yaklaşım... Bunu kimse yutmaz... Sen bunu Tayyip Erdoğan'a yutturamazsın. Bunun sonucunda 'seni bir kredi derecelendirme kuruluşu olarak tanımıyorum' lafını görürsün... Her şeyimiz ortada, sen kalkıp da Türkiye'ye böyle bir not vermeye kalkarsan olmaz..."
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç kararla ilgili olarak “Bu haksız ve yersiz bir karardır. Çünkü orada söz konusu edilen bazı verilerin gerçek olmadığı ortaya çıkmıştır'' dedi.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Çok geriden gelen, yani 9 ay önceki birtakım sorunlara takılmış bir rapor” dedi ve kararın S&P'ye hiç yakışmayan çok ciddi maddi hatalarla dolu olduğunu ifade etti.
Şimşek ek olarak, “Onun için artık dünya da finans sektörü de piyasalar da eskisi gibi bu kuruluşları fazla kale almıyor" ifadesini kullandı.
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, “S&P’nin kendi standartı kaymış. S&P’nin Türkiye ile ilgili yapmış olduğu standart dışı bu açıklama gerçekten talihsizlik ve bu onların güvenilirliğine gelen bir leke” ifadesini kullandı.
S&P'nin eleştirilere yanıtı : 'Şeffaf ve kriterlere uygun davranıyoruz'Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bu eleştirilerine Standard & Poor’s’un Ülke Yöneticisi Zeynep Holmes cevap verdi. Hürriyet'ten Yüksel Göçmez'e konuşan Holmes, kredi notlarının siyasi gündemlerden bağımsız olarak alındığını söyledi.
Holmes açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
“Biz şu anda kredi derecelendirmesi yaptığımız 127 ülkeye yönelik kredi notlarımızı, tamamen şeffaf derecelendirme kriterlerine göre belirliyoruz. Bu alandaki tecrübemiz 1975 yılına dayanıyor ve IMF başta olmak üzere diğer önemli kurumlar tarafından da güçlü şekilde kabul görüyor. Kamuoyuna da duyurduğumuz gibi, Türkiye’nin kredi notu görünümünü, ülkeye gelen dış talebin azalması ve kötüleşen ticaret hadlerinin Türk ekonomisinin yeniden dengelenmesine engel olabileceği için değiştirdik. Aynı zamanda, Türkiye’nin kredi notunu da teyit ettik. Kredi not görünümünün pozitiften durağana revize edilmesi, Türkiye’nin kredi notunun önümüzdeki 12 ve 18 ayda aynı kalacağına yönelik görüşümüzü yansıtıyor."
Geçen hafta S&P'nin Türkiye kararına gelen tepkiler ise şöyleydi:
MALİYE BAKANI ŞİMŞEK: VAHİM HATALARŞimşek, Standart and Poors’un Türkiye’nin görümününü durağana çevirmesiyle ilgili olarak “Rapor 9 ay önce yazılmış gibi. Saç baş yolduracak vahim hatalar var. Zaten uluslararası piyasalar da onları dikkate almıyor” dedi. Cari açıktaki yükselişle ilgili olarak ise Bakan Şimşek, “Ekim 2011’de cari açık zirveyi buldu. Martta 74 milyar doların altına ineceğini tahmin ediyoruz. Hızla 70’in altına gidiyor. Ama petrol yüksek olmasaydı 60’ın altına inecekti” ifadesini kullandı.
‘S&P ÇOMAK SOKUYOR’Cari açığı yaratan temel sorunlara da değinen Şimşek, şunları belirtti: “Son 10 yılda Uzakdoğu’dan ucuz işgücüne dayalı rekabet, ürettiğimiz ürünlerin kâr marjını aşağı çekiyor. Bizim katma değer zincirinde yukarıya çıkmamız lazım. Biz bunu krizin ortasında gördük ve Ar-Ge teşvikleri getirdik. Tasarrufların artması için bireysel emeklilik olmak üzere elimizden geleni yapıyoruz. Enerjide de dışa bağımlılğı azaltmak için kompozisyonu değiştiriyoruz. Türkiye, Arap Baharı ve AB’nin sorunlarına rağmen cari açık sorununu idare ediyor. Sorun belli ama 1-2 yılda bunu idare etmek zorundayız. S&P’nin yaptığı, bizim yaptığımız iyi şeylere çomak sokmak.”
ENERJİ RİSKİ VURGUSUS&P Türkiye Bölge Müdürü Zeynep Holmes ve Türkiye Baş Analisti Eileen Zhang, yaptıkları değerlendirmede kararın küresel ekonominin kırılganlığı nedeniyle enerji fiyatları üzerindeki baskının oluşturduğu risklerden kaynaklandığını vurguladı. Zhang ayrıca Türkiye’nin makul borçlanma, mali esneklik ve genel olarak etkili para politikasına sahip olduğunun altını çizdi. Ayrıca yüksek dış borç ve dolaylı vergilere yüksek bağımlılık nedeniyle Türkiye’nin kredibilitesi üzerinde baskı oluştuğu görüşüne yer verildi. Karar, önümüzdeki 12 ayda Türkiye’nin kredi notunun değişmeyeceği anlamına geliyor. Açıklama öncesinde 1.7550’den işlem gören dolar kuru, açıklama ile 1.7610’a yükseldi. Piyasanın 1 Mayıs bayramı nedeniyle kapalı olmasından dolayı habere tepki sınırlı kaldı. Karar önümüzdeki günlerde sorgulanacak. Çünkü geçen yıl mart ayında 9.8 milyar dolar olan dış ticaret açığı bu yıl 7.3 milyar dolara geriledi.
FİNANSBANK YKB ARAS: BÖYLE KARAR BEKLEMİYORDUKFinansbank Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Aras, S&P'nin Türkiye'nin not görünümünü pozitiften durağana çevirmesiyle iligli olarak "Rayting şirketlerinin tarzını kestirmek zor, böyle bir karar beklemiyorduk" dedi.
Raytinglerde belli kurallar olduğunu hatırlatan Aras, "Mesela pozitif dediler, belli bir süre karar vermesi gerekiyor yukarı mı döndürecek aşağı mı indirecek. Bu kararı teknik bir sebeple almış vaziyetteler" dedi.
FİNANSBANK YKB ÖMER ARAS: S&P'NİN KARAR ŞAŞIRTICI OLDUCari açıkla ilgili sıkıntılarımızın olduğuna dikkat çeken Aras, "Bu karar piyasalar için şaşırtıcı oldu" dedi.
YABANCI YATIRIMCI KONUSUNDA RİSK YOK!Türkiye'nin risk priminin yatırım yapılabilir ülkeler arasında bulunduğunu belirten Aras, "Cari açığın belli bir dengeye getirileceğini, 1 yıl içerisinde yatırım yapılabilir ülkeler arasında raytinginin yükseleceğini düşünüyoruz" dedi.
YAVUZ SEMERCİ: KABUL EDİLEBİLİR DEĞİLHabertürk Gazetesi yazası Yavuz Semerci, S&P'nni açıkladığı raporun ekonomi yönetimi için sürpriz olduğunu belirterek, "Somut maddi hataların olması çok kabul edilebilir değil açıkçası" dedi.
ERCAN KUMCU: DURAĞAN GÖRÜNÜM ARTMAYACAĞININ HABERCİSİGörünümün pozitiften durağana gelmesinin bir not indirimi olmadığına dikkat çeken Habertürk Gazetesi yazarı Ercan Kumcu, "Notumuz artacak diye şarkı söylerken birdenbire pozitiften durağana gelmesi notun çok kısa sürede artmayacağının tepkisi, ineceğinin habercisi değil" dedi.
"TÜRKİYE'NİN GÖRELİ NOTU SON 3 YILDIR ARTTI""Gerek siyasi tepkiler gerekse genel hava bir hayal kırıklığı yarattı. Daha geniş persfektiften bakarsak Türkiye'nin göreli notu arttı son 3 yıldır. Euro bölgesindeki tüm ülkeler en düşüğü "A" olmak üzere not dağılımı vardı. Şimdi baktığınızda İspanya'nın da "BBB+"ya indiğini düşünürseniz. Aşağı yukarı 4-5 ülke "A" derecesini kaybetti. "BBB" hatta "C"ye kadar giden bir dağılım içerisindeler. Türkiye aynı yerde kaldı ama bizim ticaret yaptığımız bir bölgenin bazı ülkeleri geriye düştü bu açıdan değerlendirmemiz lazım."
"BEKLENTİMİZ ALTI BOŞ BİR BEKLENTİYDİ""Evet Türkiye'nin notu aratacak mıydı? Bizim o beklentimiz biraz altı boş bir beklentiydi. Avrupa ekonomileri bir istikrara kavuşmadan Türkiye'nin ekonomik durumunun çok parlak olabileceğini düşünmek notunun artmasının düşünmek altı boş bir beklenti olarak yorumluyorum. 3 - 5 gün içerisinde biz bunu unutacağız. Derecelendirme kuruluşları iyiye kötü demekte sakınca görmüyor"
ÇAĞLAYAN:STANDARDININ KAYDIĞI KANAATİNDEYİMEkonomi Bakanı Zafer Çağlayan, S&P'nin Türkiye ile ilgili kararına ilişkin, ''S&P'nin kendi standardının kaydığı kanaatindeyim. Kendi standardını kontrol etmesini tavsiye ediyorum. Çünkü bu tür kuruluşlar zaman zaman Türkiye ile ilgili yaptıkları değerlendirmede samimi olamıyorlar'' dedi.
4 KİŞİLİK AİLENİN AÇLIK SINIRI 2 BİN 830 TL!
HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...
[PAGE]EKOFİNANS.COM - Memur-Sen tarafından yaptırılan araştırmada, nisan ayında 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı bin 42 TL, yoksulluk sınırı ise 2 bin 830 TL olarak hesaplandı.
Memur-Sen'den yapılan açıklamaya göre, geçim koşullarını ortaya koymak ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat değişikliğinin, aile bütçesine yansımalarını belirlemek amacıyla, 'açlık ve yoksulluk sınırı' araştırmasının Nisan ayı sonuçları açıklandı.
Araştırmaya göre, 4 kişilik bir çekirdek ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) bin 42 TL belirlendi.
Gıda harcaması ile giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarı (yoksulluk sınırı) ise 2 bin 830 TL hesaplandı.
Gıda madde fiyatlarındaki artışlar
Gıda madde fiyatlarında, Nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 1,41'lik düşüş tespit edildi. Buna göre gıda madde fiyatlarında Mart ayına göre en büyük değişiklikler şöyle sıralandı:
Domates, yüzde 44,06Limon yüzde 6,93Muz yüzde 6,93Balık yüzde 4,62Portakal yüzde 3,69Hazır çorba yüzde 3,14
Gıda madde fiyatlarındaki düşüşler
Gıda madde fiyatlarındaki düşüşler ise şöyle tespit edildi:
Salatalık yüzde 36,01Yeşil soğan yüzde 35,94Sivri biber yüzde 35,89Marul yüzde 34,38
Giyim madde fiyatlarındaki artışlar
Nisan ayında bir önceki aya göre, giyim madde fiyatlarındaki ortalama değişim yüzde 5, 27'lik bir artış olduğu belirlendi. Değişiklikler şöyle sıralandı:
Etek yüzde 21,01Erkek gömlek yüzde 20,31Ayakkabı yüzde 19,14Tişört yüzde 18,76
Giyim madde fiyatlarındaki düşüşler
Giyim madde fiyatlarındaki düşüşler ise şöyle tespit edildi:
Çorap yüzde 14,30Kaban yüzde 1,16Kadın hırka yüzde 1,01Anorak kaban yüzde 0,98İç çamaşırı 0,98Kazak yüzde 0,85
Diğer kalemlerdeki artış ve düşüşler
Isınma yüzde 3,70Barınma yüzde 0,28Sağlık yüzde 0,52Ulaşım yüzde 0,61Temizlik yüzde 0,67Eğitim yüzde 0,16Çevre ve su yüzde 1,23Haberleşme yüzde 0,21
BU ZAM TEKLİFİ MEMURU UÇURUR!
HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...
[PAGE]EKOFİNANS.COM - Türk Enerji Sen Genel Başkanı ve Kamu-Sen Genel Basın Sekreteri Celal Karapınar, kamu çalışanlarının sıkıntılarına, 2012 yılı için birinci ve ikinci aylık dilimlerde ayrı ayrı yüzde 10'ar zam istedi.
Türk Enerji Sen Genel Başkanı ve Kamu-Sen Genel Basın Sekreteri Celal Karapınar, kamu çalışanlarının sıkıntılarının her geçen gün arttığını söyleyerek, 2012 yılı için birinci ve ikinci aylık dilimlerde ayrı ayrı yüzde 10’ar zam istedi.
Karapınar, Temmuz 2011’den bu yana, yani 9 aydır memurların maaş zammı alamadığını ve adeta unutulduğunu söyledi. 2012 yılı için birinci ve ikinci aylık dilimler için yüzde 10+yüzde 10 zam talebinde bulunan Karapınar, taleplerinin hükümetin yaptığı zamların daha üzerinde olmadığını savundu.
Adil gelir dağılımı şart
Hakça bir paylaşım, adil bir gelir dağılımı istediklerinin altını çizen Karapınar, “Yıllardır uygulanan politikalar sonucunda memurların maaşları yetersiz hale getirilmiş, kamudaki ücret adaletsizliği artmış ve eşit işe eşit ücret getirmesi için çıkarılan uygulamalar yeni adaletsizlikler doğurmuştur. Amacımız kamu çalışanlarını açlık sınırından kurtarmak ve insanca yaşayabileceği bir ücrete kavuşturmaktır. Toplu sözleşme görüşmelerinde ilk olarak; memur maaşını oluşturan bütün kalemler ile ek ödeme, döner sermaye ve diğer ödemelerin de emekli keseneğine dâhil edilmesini istiyoruz.” dedi.
PİYASALARDA BU HAFTA NELER OLACAK?
HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...
[PAGE]EKOFİNANS.COM - Haftanın son işlem gününe başlarken, yatırımcıların gözü Avrupa ve ABD tarafından gelecek verilerdeydi.
YABANCILAR İMKB'DE 20 HİSSEYİ ÇOK SEVDİ!
HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...
[PAGE]EKOFİNANS.COM - Yabancılar 2012 yılı Nisan'da İMKB'de 8,3 milyar dolarlık işlem hacmi yaptı. İşlem hacminin yüzde 82'si, 20 şirketin hissesinde gerçekleşti.
Yabancıların İMKB'de en fazla işlem gerçekleştirdikleri 20 şirketin hisse senetlerindeki toplam 6.8 milyar dolarlık işlem, 216 milyon dolar net satımla sonuçlandı.
Yabancılar en çok banka hissesi sattı
Yabancıların Nisan'da en çok işlem yaptığı ilk 20 hisseyi Garanti Bankası, İş Bankası (C), Türkiye Halk Bankası, Vakıflar Bankası, Türk Hava Yolları, Tüpraş, Akbank, Turkcell, Yapı ve Kredi Bankası, Koç Holding, Ereğli Demir Çelik, Türk Telekom, Sabancı Holding, BİM Mağazalar, Doğan Holding, Koza Altın, Enka İnşaat, Coca Cola İçecek, TAV Havalimanları ve Tekfen Holding oluşturdu.
Yabancıların en çok işlem yaptığı hisse Garanti Bankası
Nisan'da yabancıların en fazla işlem yaptığı hisse senedi yine değişmeyerek Garanti Bankası oldu. 1 milyar 87.5 milyon dolar alıma karşılık 1 milyar 160 milyon dolar satış yapılan Garanti hisselerindeki yabancı işlemleri 72.5 milyon dolar satımla sonuçlanırken, işlem hacmi 2 milyar 247.5 milyon dolar oldu. Garanti Bankası'nda yabancıların Nisan ayında gerçekleştirdiği 2.2 milyar dolarlık işlem hacmi, toplam işlem hacminin yüzde 27'sini oluşturdu.
YASANIN ONAYINI BEKLEYEN 1563 İŞÇİ ÖLDÜ!
HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...
[PAGE]EKOFİNANS.COM - İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa Tasarısı'nın TBMM'deki bekleyişi sürerken, iş kazası ve meslek hastalıkları sonucu ölümler 2008'den bu yana sürekli artıyor. 1997 ile 2011 arasında 1601 can kaybı oldu.
İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa Tasarısı TBMM'inde bekliyor. 2007 ve 2008'de düşen ölümler son 3 yılda yeniden artışa geçti. Geçen yıl meslek hastalıkları hariç iş kazalarında 1563 emekçi can verdi.
En az ölüm 2000 yılında yaşandı
TMMOB Makina Mühendisleri Odası'nın (MMO) hazırladığı "İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Raporu"na göre iş kazası ve meslek hastalıkları sonucu 1997'de 1473, 1998'de 1252, 1999'da 1333 kişi yaşamını yitirdi. 1997 ile 2011 arasında en az ölümün yaşandığı yıl ise 737 ile 2000 oldu.
Sonrasında ölümlerde yine artış başladı. 2001'de 1008, 2002'de 878 kişi yaşamını yitirdi. AKP'nin iktidarda olduğu 2002'den sonra 2003'te 811, 2004'te 843, 2005'te de 1096 emekçi iş kazası ve meslek hastalıklarında can verdi.
2010'da 62 bin 903 iş kazası
MMO'nun hazırladığı rapora göre, 2010'da 62 bin 903 iş kazası ve 533 meslek hastalığı vakası görüldü. 10'u meslek hastalığı, 1444'ü de iş kazası sonucu olmak üzere toplam 1454 çalışan yaşamını yitirdi. 1976 çalışan iş kazası sonucu, 109 çalışan da meslek hastalığı sonucu, toplamda 2 bin 85 çalışan sürekli iş göremez duruma düştü. 2010'da 62 bin 903 iş kazasının 49 bin 900'ü, oran olarak yüzde 79.32'si binin üzerinde en fazla iş kazası yaşanan 14 ilde meydana geldi. Bu iller sırasıyla İstanbul, İzmir, Bursa, Manisa, Zonguldak, Kocaeli, Ankara, Denizli, Eskişehir, Antalya, Aydın, Karabük, Balıkesir ve Bilecik.
Sorunlar derinleşecek
Bu arada TBMM gündeminde bulunan "Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısı" ile "İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun Tasarısı"nın işçi sağlığı ve iş güvenliğini piyasaya açarak bu alandaki sorunları daha da derinleştirecek içerikte olduğuna dikkat çekildi. İlgili yasa/mevzuat düzenlemelerinin, bu alanla ilgili emek ve meslek örgütlerinin önerileri dikkate alınarak hazırlanması isteniyor.
ŞARAP TİRYAKİLERİ SEVİNDİ RAKICILAR ÜZGÜN!
HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...
[PAGE]EKOFİNANS.COM - Aralarında şarap, cin ve votkanın da bulunduğu bazı alkollü içkilerin ÖTV'si düşürülürken, rakı da ÖTV artırımına gidildi.
Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu kararı ile Özel Tüketim Vergisi Kanunu'na ekli 3 sayılı listenin A cetvelinde yer alan bazı malların asgari maktu vergi tutarları yeniden belirlendi.
Buna göre, litrede alınan asgari maktu vergi tutarı şöyle belirlendi:
Alkol derecesi hacim itibariyle yüzde 22'den fazla olanlar, alkol derecesi ne olursa olsun tağyir (denatüre) edilmiş etil alkol ve damıtım yoluyla elde edilen diğer alkollü içkiler (alkol derecesi ne olursa olsun tağyir edilmiş etil alkol hariç), alkol derecesi hacim itibariyle yüzde 80'den az olan tağyir edilmemiş etil alkol; damıtım yoluyla elde edilen alkollü içkiler, likörler ve diğer alkollü içecekler (alkol derecesi hacim itibariyle yüzde 80'den az olan tağyir edilmemiş etil alkol hariç), muhtevası 2 litreyi geçmeyen kaplarda olanlar (alkol derecesi hacim itibariyle yüzde 45.4'den fazla olanlar), muhtevası 2 litreyi geçen kaplarda olanlar (alkol derecesi hacim itibariyle yüzde 45.4'den fazla olanlar) ile diğerleri (2208.90.48.00.11, 2208.90.71.00.11 hariç) 105,8 liradan 87,12 liraya düşürüldü.
Üzüm şarabı veya üzüm cibresinin damıtılması yolu ile elde edilen alkollü içkilerde 87,95 liradan 83,16 liraya, cin ve geneva ile votkada 70,35 liradan 69,30 liraya, likörler 96,74 liradan 87,12 liraya düşürülürken, rakı (muhtevası 2 litreyi geçmeyen kaplarda olanlar ve muhtevası 2 litreyi geçen kaplarda olanlar) 63,48 liradan 66 liraya çıkarıldı.
UNİCREDİT'DE S&P'Yİ HAKSIZ BULDU!
HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...
[PAGE]EKOFİNANS.COM - UniCredit Üst Yöneticisi Federico Ghizzoni, S&P'nin Türkiye ile ilgili not değerlendirmelerine ilişkin, ''Türkiye şikayet etmekte haklı. Ama 2013 yılında bence Türkiye'nin notu tekrar yükselebilir'' diye konuştu.
UniCredit Üst Yöneticisi (CEO) Federico Ghizzoni, ''Yapı Kredi'deki hissedarlığımız anlamında herhangi bir değişiklik olmasını yakın gelecekte de uzak gelecekte de beklemiyorum. Türkiye, bizim için son derece stratejik bir ülke. Bundan dolayı sermaye artışından sonra hatta daha da kuvvetli bir şekilde Yapı Kredi'nin bu piyasada büyümesini destekliyoruz'' dedi.
ORTA SINIF DİNDAR VE LÜKSÜ SEVİYOR
HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...
[PAGE]EKOFİNANS.COM - Ipsos KMG'nin araştırmasına göre 1 yılda 1.9 milyon kişi orta sınıfa katıldı. Orta sınıf üyelerinin alışverişte en önemli kriteri ise fiyat.
Türkiye’de alışveriş merkezi tutkunu, LED TV’den vazgeçmeyen ve arabada lükse önem veren bir sınıfın varlığı yükseliyor.
Radikal'in haberine göre araştırmacıların OECD satın alma gücü paritesine göre günde kişi başına 10 dolar üzerinde harcayabilenler orta sınıf olarak adlandırılıyor. Bu grup 74.7 milyon nüfuslu Türkiye’nin yüzde 59’unu oluşturuyor. Son 1 yılda ise sayıları 1.9 milyon kişi arttı. Harcamalarına dikkat eden orta sınıf muhafazakârlığını da koruyor ve yüzde 64’ü kadınların çalışmadan önce kocasına sorması gerektiğini düşünüyor.
Kadın çalışsın mı?Ipsos KMG iki yılda bir Türkiye’yi anlama kılavuzu oluşturuyor ve 14 yaş üstü 16 bin bireyle görüşüp orta sınıftaki değişimi izliyor. Araştırmaya göre 43.5 milyon kişi bu sınıfın üyesi. Din orta sınıf için önemli. Orta sınıfın yüzde 85’ine göre Allah inancı onlara huzur veriyor. Yüzde 67’sinin hayatına ise dini inançları yön veriyor. Yüzde 72’si ise dinlerinin gereklerini yerine getiriyor.
Orta sınıfın en büyük çelişkisi kadının çalışması konusunda. Yüzde 71’i erkek ve kadının aile bütçesine birlikte katkıda bulunması gerektiğini söylerken yüzde 68’i de kadınların iş yaşamında daha aktif olması gerektiğini belirtiyor. Ancak yüzde 64’ünün fikri kocasının izni olmadan kadının çalışmaması yönünde. Orta sınıf parasının kıymetini de biliyor. AVM’lerde çok zaman geçirse de yüzde 67’si neye ne kadar harcadığına dikkat ediyor. İhtiyaç duymadığı şeyleri almayanların oranı ise yüzde 67. Alışverişte en önemli kriterse yüzde 61 ile fiyat.
Orta sınıf nasıl belirleniyor?OECD satın alma gücü paritesine göre günde 10 doların üzerinde harcayabilenler orta sınıfa dahil oluyor. Araştırmacılar yaşanılan yerden ve semtten bağımsız olarak kullandığı araba, evindeki televizyonun özellikleri, AVM alışkanlığı, yurtdışına çıkış sıklığı, marka kullanımı gibi kriterlere bakarak kişileri orta sınıfa dahil ediyorlar.
Yüzde 87'si pasaportsuzOrta sınıfın en çok yaptığı TV izlemek, akraba-dost ziyaretlerine gitmek, yemek yapmak, evde arkadaşlarla buluşmak. En az yaptıkları ise, dergi okumak, opera-baleye gitmek, yurtdışına tatil amaçlı seyahate gitmek, tiyatroya gitmek. Orta sınıfın % 58’inin ehliyeti, yüzde 87’sinin pasaportu, yüzde 68’inin kredi kartı yok.
Ekonomi orta sınıfı büyütüyorIpsos KMG Sosyal Araştırmalar Enstitüsü Genel Müdürü Tonguç Çoban, orta sınıfın gelişmesinin nedeninin ekonomideki büyüme olduğunu vurguluyor. Büyümenin Anadolu’ya yayılmasının orta sınıfın değişimini belirlediğini söyleyen Çoban “Orta sınıf, çoğunluğu muhafazakâr bir yaşam tarzını benimsiyor” diyor.
Araştırmacılar 9 Mayıs'ı bekliyorIpsos KMG’nin bu yıl dördüncüsünü düzenlediği Araştırmada Yenilikler Konferansı 09 Mayıs’ta yapılacak. Araştırma konferansında yıkıcı yeniliklerle gelen yeni normal örnekleriyle açıklanacak; konferansa katılım Türkiye Eğitim Gönülleri Vakfı’na gerçekleştirilecek minimum 175 liralık bağışla sağlanacak.
AVRUPA SEÇİMLERİ ALTIN VE PLATİNİ VURDU!
HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...
[PAGE]EKOFİNANS.COM - Avrupadaki seçimleri memorandum karşıtlarının kazanmasının ardından piyasalar tepki vermekte gecikmedi. Euro, dolar karşısında düştü. Altın ve gümüş değer kaybediyor. Platin ise yaklaşık dört ayın en düşük seviyesine geriledi.
Spot altının onsu Singapur'da yerel saatle 11.04'te 1,638.43 dolardan işlem görmeden önce yüzde 0.5 kadar düşüşle 1,634.38 dolardan alıcı buldu. Spot platinin onsu ise yüzde 0.9 kayıpla 20 ocak tarihinden beri en düşük seviye olan 1,512 dolar oldu.
Kemer sıkma politikasına karşı olan Hollande kazandı
Fransızlar kemer sıkma politikasını azaltmayı vaad eden sosyalist Hollande'ı işbaşına getirirken Yunanistan'da da kazanan taraf memorandum karşıtları oldu. Bu sonucun Avrupa'nın borç eritme politikasına dair yarattığı endişe ile Asya hisse senetleri bozguna uğrarken euro ise dolar karşısında üç ayın düşüğüne geriledi.
Everbright Futures Co analisti Sun Yonggang konuyla ilgili "Piyasa beklentisi Avrupa'nın borç krizinin daha da kötüleşeceği endişesi ile zedelendi. Bir kere daha yatırımcının güvence olarak dolara başvurduğunu görüyoruz ki bu da tüm emtiaya ağırlık yapıyor" açıklamasında bulundu.
2B ARAZİSİ ALACAK VATANDAŞIN İŞİ ZOR!
HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...
[PAGE]EKOFİNANS.COM - Vatandaş, şimdiye kadar kullanmış olduğu 2B arazisi üzerindeki hakının devam etmesi için mutlaka satın almak için başvuru yapması gerekiyor. Aksi halde kullanıcısı olduğu araziyi doğrudan satın alma hakkını kaybedecek.
En çok 2B arazisi bulunan iller arasında yer alan Antalya'da defterdarlık, vatandaşlara kolaylık sağlamak amacıyla özel bir stand oluşturdu. Sadece 2B başvurularının kabul edildiği stantta 10 memur, başvuruları kabul ediyor.
Defterdar Hidayet Mat, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilk gün olmasına rağmen Antalyalılar'ın yoğun ilgisiyle karşılaştıklarını söyledi.
Vatandaşların kendilerine sunulan imkandan samimi olarak yararlanmak istediğini gördüklerini ifade eden Mat, ''Kurduğumuz sistem sayesinde vatandaşlarımız sıra beklemeden, çok fazla zaman kaybetmeden işlemlerini yaptırabiliyor. Öngördüğümüz şekilde devam ederse aşırı bir yoğunluk yaşamadan vatandaşlarımızın başvurularını alıp göndereceğiz'' dedi.
Başvurular 6 ay devam edecek
Mat, 6 ay devam edecek başvuruların merkez ilçelerde defterdarlık, diğer ilçelerde ise mal müdürlüklerine yapılacağını kaydederek, yoğunluk yaşanmaması ve vatandaşların taleplerinin daha iyi değerlendirilmesi amacıyla günde 400 kişinin talebini değerlendirdiklerini kaydetti.
Antalya'da 82 bin 343 2B arazisi kullanıcısı tespit ettiklerin anlatan Mat, şunları söyledi:
''2B arazisi olan vatandaşlarımız mutlaka bu fırsatı değerlendirsinler. Vatandaşımızın kullanmış oldukları 2B arazisi üzerindeki haklarının devam etmesi için mutlaka başvuru yapmaları gerekiyor. Aksi halde kullanıcısı oldukları araziyi doğrudan satın alma hakkını kaybedecekler. Başvuru yapanlar, daha sonra alımdan vazgeçerse ödedikleri parayı geri alabilirler. Çeşitli bölgelerde de rayiç bedellerle ilgili dedikoduların çıktığını duyuyoruz. Halkımız bizim dışımızdaki kaynaklara itibar etmesin. Bazılarının rayiç bedel dedikodularıyla vatandaşı korkutup taşınmazlarını cüzi bedellerle aldıklarını duyumu var. Vatandaşlarımız bu konularda dikkatli olsunlar.''
Başvurulardan sonra bedeller bildirilecek
Başvuruların alınmasının ardından 3 ay sonra bedellerin başvuru sahiplerine bildirileceğini belirten Mat, vatandaşların peşin ödeme yapmaları halinde bedelin yüzde 56'sını, ödemenin taksitli olması halinde de yüzde 70'ni ödemelerinin gerekeceğini söyledi.
Arazi ile ilgili başvuru olmaması halinde kişinin geçmişe dönük izinsiz kullanım bedeli ve tahliye işlemlerine muhatap olabileceğini, taşınmazların da ihaleyle satılacağını anlatan Mat, ''Ancak hak sahiplerinin başvuruda bulunup satın almamaları durumunda da hakları korunacak. Başvuru olmaması halinde kullanılan arazi üzerindeki ev 19 Temmuz 2003 tarihinden önce yapılmış ise evin bedeli taraflara ödenerek, kullanılan arazi Hazine tarafından ihaleyle satılacak. Başvuru yapılmaması halinde hak sahipleri, itiraz ettikleri konularla ilgili yapılan inceleme ve değerlendirmelerin sonuçlarından faydalanamayacak'' diye konuştu.
Defterdar Mat, Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nca Antalya'da toplam 45 bin hektarlık alanın 2B kapsamında değerlendirildiğini, ancak bunun 15 bin hektarlık bölümünün Hazine ile vatandaşlar arasındaki uyuşmazlık nedeniyle dava konusu olduğunu ve şerh konulduğunu kaydederek, ''Bu araziler vatandaşta tapulu olmasına rağmen yetkililerce şerh konularak kayıt altına alındı. Yürürlüğe giren kanun ile şerhler başvuru olmaksızın kaldırılacak. 2B nedeniyle davaları devam edenlerin davası durdurulacak. Tapusu iptal edilip Hazine adına tescil edilenlere de paraları 2 yıl içinde ödenecek'' dedi.
Mat, tespit edilen 82 bin 843 2B kullanıcısının 72 bin 53'ünü belirlediklerini, ancak 10 bin civarındaki kişiye ise ulaşamadıklarını sözlerine ekledi.
İNTERNET BANKACILIĞINDA DOLANDIRICILIK!
HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...
[PAGE]EKOFİNANS.COM - Bankaların müşteri bilgilendirmelerini takibe alan dolandırıcılar, resmi internet sitelerini kopyalayarak yeniden tasarlıyorlar. Bilgi güncellemesi bahanesiyle link attıkları vatandaşları kendi sahte banka web sitelerine yönlendiriyorlar.
Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Dairesi tespitlerine göre, dolandırıcılar herhangi bir bankanın internet sayfasının aynısını tasarlayıp internet bankacılığı kullananlara e-mail yolu ile gönderdikleri güncelleme bahanesiyle elde ettikleri bilgileri kendi web adreslerine gelmelerini sağlıyor.
KOM uzmanlarının tespitlerine göre, bankaların müşterilerin bilgilendirmelerini takibe alan dolandırıcılar, bankaların resmi internet sitelerini kopyalayarak yeniden tasarlıyorlar. Dolandırıcılar, bilgi güncellemesi bahanesiyle link attıkları vatandaşların kendi tasarladıkları sahte banka web sitelerine yönlendiriyor. Böylece vatandaşların hesap bilgilerine ulaşan internet dolandırıcıları, hesapları boşaltabiliyor. Bankaların son yıllarda geliştirdikleri SMS şifreleri ile bu dolandırıcılık yönteminin önüne önemli ölçüde geçildi.
DOLANDIRICILAR BÖYLE MAĞDUR EDİYOR
İnteraktif bankacılık işlemleri için tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kullanımı yaygınlaşan SMS mesajı ile onaylama işlemlerinin yapılması, bu alandaki dolandırıcılık ve mağduriyet oranlarının azalmasını sağladı. Ancak geliştirilen bu güvenlik önlemi ve kullanımının yaygınlaşmasına karşılık, SMS mesajlarının yönlendirilmesini sağlayan truva atı türevi zararlı yazılımlarda da büyük bir artış meydana geldi. Bilgisayarlara yönelik olarak hazırlanan truva atı türevi birçok zararlı yazılım modifiye edilerek akıllı telefonların etkilenmesini sağlayacak hale getiriliyor. Bu zararlı yazılımın suçlular tarafından kullanım süreci bilgisayar kullanıcılarına bankadan gelen izlenimi verilmiş e-postalar gönderilmesiyle başlıyor. Bu e-posta aracılığı ile cep telefon numara ve modellerini belirtmeleri isteniliyor. Kullanıcı tarafından bu bilgiler verildiği takdirde; telefona, bankacılık işlemlerinin gerçekleştirilebilmesi için bir dijital sertifikanın yüklenmesi gerektiğini belirten ve yazılımın yükleneceği linki içeren SMS mesajı gönderiliyor. Kullanıcı tarafından bu yazılımın yüklenmesi sonucunda kullanıcıya ulaşan SMS mesajları, daha önceden belirlenen başka bir cihaza yönlendiriliyor.
Uzmanların tespit ettiği diğer bir yöntem ise akıllı telefonlar üzerinde uygulanıyor. Akıllı telefonların ve mobil uygulamaların bankacılık gibi işlemlerde artan bir şekilde kullanılmasıyla bu tür uygulamalar da hedef oldu. Klasik telefon özellikleri ile birlikte kişisel bilgisayarlar aracılığı ile yapılabilecek işlemleri de gerçekleştirebilen mobil işletim sistemleri bulunduran cihazlar olan akıllı telefonların ‘taşınabilir bilgisayar’ halini almaları, bu tür cihazların suç işlemek amacıyla kullanılmasını da yaygınlaştırdı. Emniyet tespitlerine göre, bilgisayarlardaki zararlı yazılımlara karşı oluşan bilinç, akıllı telefonlar veya tablet bilgisayarların kullanımında henüz yeteri kadar oluşmadı. Bu durum da suçlularının bu alanda daha kolay hareket etmelerine imkan sağlıyor.
"İNTERNET BANKACILIĞI İŞLEMLERİNİ CAFELERDE YAPMAYIN"
KOM Dairesi tarafından yapılan uyarılarda şu ifadelere yer veriliyor: "Hiçbir banka müşterilerine gönderdiği e-posta üzerinden şifre, parola ve hesap bilgilerini istemez. Bu yüzden bankanız tarafından gelmiş gibi gözüken ve sizden şifrenizi veya kart bilgilerini isteyen e-posta'ları önemsemeyin. Bu e-posta içeriklerinde bankanızın logo ve sembolleri de içerebilir. Ayrıca e-posta içeriğinde verilen linklere de itibar etmeyiniz. Bankanızın internet şubesine sadece verilen resmi adresinden girin. Dolandırıcılar bu şekilde bankaların adreslerine benzer alan adları ile müşterileri kandırarak kendi sistemlerine yönlendirmekte ve bu şekilde kullanıcı adları ve şifrelerini ele geçirmektedirler. Ayrıca bankalar adreslerini harf gruplarından oluştururlar bu yüzden sayı grupları ile oluşturulmuş adreslere karşı duyarlı olunuz. İnternet bankacılığı işlemlerinizi evde veya ofisinizdeki şahsi bilgisayarlarınızdan gerçekleştirin. İnternet cafe, kütüphane ve benzeri herkesin kullanımına açık bilgisayarlarda yaptığınız işlemler sizin bilginiz dışında arka planda kaydedilebilir ve bu sayede şifre/hesap bilgileriniz kötü niyetli insanların eline geçebilir."
KREDİ KARTI KARA LİSTESİ TEMİZLENDİ!
HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...
[PAGE]EKOFİNANS.COM - Halk arasında 'kara liste' olarak bilinen ve Merkez Bankası bünyesinde bulunan kredi kartı ve banka kredisini ödemeyen kişilerin bilgilerinin tutulduğu 'Risk Merkezi'nde temizlik yapıldı.
Yapılan çalışma sonucunda, borcunu geç ödeyenlerin ve tamamen kapatanların isimleri listeden çıkarıldı. Bu kapsamda tam 179 bin 337 tüketicinin bilgileri kara listeden silindi. Geçen yıl çıkarılan torba yasada yer alan hüküm doğrultusunda Merkez Bankası bünyesinde bulunan Risk Merkezi bilgileri yani kara liste bilgileri, Türkiye Bankalar Birliği’nde kurulan Risk Merkezi’ne aktarılacak. Transfer işlemi, mayıs ayının ikinci yarısından itibaren başlatılacak. Merkez Bankası, transfer işlemi öncesinde, tüketicilerin mağdur olmaması için, kara listede bilgileri kontrol etti.
Borç ödeme alışkanlığı ölçülecek
Yapılan kontroller sırasında, ilginç bir gelişme yaşandı. Bankaların borcunu düzenli ödeyen kişilerin bilgilerinin de teknik veya personel hataları nedeniyle Merkez Bankası’na bildirildiği belirlendi. Bu kapsamda binlerce kişinin isminin kara listede bulunduğu bildirildi. Bankaların bilgileri ile yapılan çapraz kontroller sonucu, sehven kara listeye girenlerin isimleri listeden çıkarıldı. Türkiye Bankalar Birliği’nin bünyesinde oluşturulan risk merkezi, bankaların beyni olarak faaliyet gösterecek. Merkezde, tüketicilerin kredi kartı, kredi borçları, çek ve senet bilgilerinin yanı sıra elektrik ve su borçları da tutulacak. Bir banka, kredi talebinde bulunan tüketicinin, kredi bilgilerinin yanı sıra elektrik ve su faturalarını ödeme durumunu da görebilecek. Bu bilgilerle tüketicinin borç ödeme alışkanlığının ölçülmesi hedeflendiği kaydedildi. Bankalar Birliği bünyesinde kurulan Risk Merkezi’nin 9 kişiden oluşan bir yönetim kurulu olacak. Yönetim kurulu üyelerinden birini Merkez Bankası birini de Bankalar Birliği seçecek.
BU YIL 333 BİN KİŞİ
2011 yılında 1.4 milyon kişi borcunu ödemedi. Bankaların sadece 2011 yılında kredi kartı ve ferdi kredi borcunu ödemediği için Merkez Bankası’na 1 milyon 393 bin 255 kişinin ismini bildirdiği öğrenildi. 2010 yılında ise bankalardan bu çerçevede 1 milyon 466 bin 20 kişinin ismi bildirilmişti. Bankalar bu yılın ocak ayında 101 bin 847, şubat ayında 107 bin 724 ve mart ayında 123 bin 423 olmak üzere toplam 332 bin 994 kişinin ismini Merkez Bankası’na bildirdi.
MB’NİN VERİLERİ NE DİYOR?
Bankalararası Kart Merkezi’nin (BKM) verilerinden ve Kart Mo-nitör Araştırmasından derlenen bilgilere göre, Türkiye’de 2001 so-nu itibariyle yaklaşık 14 milyon olan kredi kartı sayısı, 2011 so-nunda 51.4 milyona ulaştı. Özel-likle birçok sektörde uzun vadeli faizsiz taksitli alışverişe imkan sağlanması, kredi kartı kullanımını artırdı. Merkez Bankası’nın 26 Nisan’da açıklanan haftalık bültenine göre, bireysel kredi kartı kullanım tutarı 56 milyar 508 milyon 150 bin lira olarak gerçekleşti.
Star-Hüseyin Özay