Tek tıkla ekonomi gündemi

Abone ol

Ekofinans'la ekonomi gündemi başlıyor. Türkiye ve dünyanın önde gelen ekonomi haberlerini sizin için derledik.

Commerzbank'ın teknik analizine göre, altında yükselişin gelecek hafta, ayın ilerleyen dönemlerinde düşüşe geçmeden önce, 1,700 dolar civarındaki 200 günlük hareketli ortalama seviyesi yakınlarında durması bekleniyor.

Commerzbank'ın teknik analizine göre, altında yükselişin gelecek hafta, ayın ilerleyen dönemlerinde düşüşe geçmeden önce, 1,700 dolar civarındaki 200 günlük hareketli ortalama seviyesi yakınlarında durması bekleniyor.

Banka, metalin "çıkışının duracağı" yer olan 200 günlük hareketli ortalamaya sıçramadan önce, 1,650 dolar civarına inebileceğini kaydetti. Commerzbank'a göre, altın 1,723 dolar civarındaki Şubat-Nisan dönemi düşüşün yüzde 61.8 Fibonacci düzeltme seviyesi üzerinde tepki verecek.

1,600 dolar psikolojik destek

Commerzbank'ın Londra ofisinden analist Axel Rudolph, dün açıklanan raporda, "1,612 dolar civarındaki Nisan ayı en düşük seviyesi ve 1,612 dolar civarındaki 2008'den 2012'ye kadar ki yukarı trend Mayıs ayında yeniden test edilmeli" dedi ve "1,604 dolar ve 1,596 dolar civarındaki Ekim ayı en düşük seviyeleri ve 1,600 dolar psikolojik bölgesi ile birlikte, bu destek bölgesinin tekrar tutunması bekleniyor" değerlendirmesinde bulundu.

11 yıl üst üste kazanç sağladı

Altın fiyatları, 11 yıl üst üste kazanç sağladıktan sonra, bu yıl, bugün itibariyle 1,655 dolar civarına kadar çıkarak yüzde 6.1 yükseldi. Altın destekli ETF'lerde tutulan 2,381.6 ton metal, 13 Mart'taki rekor miktarın yüzde 1.2 altındayken, bu varlıklar, fiyatların son üç ayda düşmesi ile birlikte, Mart ve Nisan aylarında geriledi.

1,596 seviyesinin altına düşerse 1,523 seviyelerine kadar yolu var

Rudolph, "1,596 dolar seviyesinin altında kapanış, altını 1,578 dolar civarındaki Mayıs 2011 zirvesine ve ardından 'muhtemelen' 1,532 dolar civarındaki Ekim ayı en düşük seviyesine ve 1,523 dolar civarındaki Aralık ayı dip seviyesine itebilir" dedi.

BANKADAN KART ÜCRETİNİ İSTEDİ İCRA GELDİ!

HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...

Sakarya Karasu'da esnaflık yapan Seyfettin Ayar, 60 liralık banka kartı aidatına itiraz etmesinin ardından kendisine gelen icra kararı ile şoke oldu.

Milliyette yer alan habere göre, Seyfettin Karasu, Tüketici Hakem Heyeti tarafından kart ücretinin iadesine verilen kararın ardından banka tarafından dava edilen Ayar'dan mahkeme masrafları ile birlikte 600 TL isteniyor.

Mahkeme hakem heyetinin kararını iptal etti

Sakarya'nın Karasu ilçesinde esnaflık yapan Seyfettin Ayar, bir bankadan aldığı kredi kartının yıllık 60 lira olan aidatının iadesi için Karasu Tüketici Hakem Heyeti'ne başvurdu. Tüketici Hakem Heyeti, aidatın iadesi yönünde karar verdi. Ancak banka karara itiraz etti. Karasu Asliye Hukuk Mahkemesi, bankanın itirazı ile hakem heyetinin kararını iptal etti. Banka da Ayar'dan mahkeme masrafları ile birlikte 600 TL istedi. Yargıtay'a itiraz süresi içinde karara itiraz etmeyen Ayar'a icra gönderildi.

Parayı ödeyip dava açacak

Seyfettin Ayar, Yargıtay'a itiraz süresi konusunda kendisine uyarıda bulunulmadığını öne sürdü. Parayı ödeyip karşı dava açacağını belirten Ayar, "Başbakan'dan Banka Genel Müdürlüğüne, Karasu Tüketici Hakem Heyeti'ne kadar kimseye hakkımı helal etmiyorum. Başbakanımız 10 yıldır iktidarda, ancak bu konuyla ilgili net bir kanun çıkarmadı.

Bir mahkeme 'kart aidatı alınabilir' diyor, bir diğeri 'alınamaz' diyor. Banka genel müdürlüğüne de hakkımı aradığım için beni cezalandırdığından dolayı hakkımı helal etmiyorum. Karasu Hakem Heyeti'ne de beni bu zor duruma düşürdükleri ve gerekli yolu bana göstermediklerinden dolayı hakkımı helal etmiyorum." diye konuştu.

TÜRKİYE 4 MİLYON YERLİ ARAÇ ÜRETECEK!

HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...

Nihat Ergün, Türkiye'nin 2023 yılında 4 milyon araç üretmeyi hedeflediğini, ülke içindeki binek otomobil satış rakamının ise birkaç yıl içerisinde 1 milyon rakamına ulaşmasını beklediklerini belirtti.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, 8-13 Mayıs tarihleri arasında Japonya'ya gerçekleştireceği ziyaret öncesinde Japon Nikkei Gazetesine röportaj verdi.

Türkiye'de hükümetin toplam 5 milyar dolar harcamayla 2014 yılı sonuna kadar devlet okullarındaki bilgi teknolojileri altyapısını geliştireceğini hatırlatan Ergün, Japon şirketlerine bu projelere katılma çağrısı yaptı. Ergün, Japonya ziyaretinde bu ülkenin elektronik şirketlerine projenin detaylarını da aktaracak.

Türkiye'nin otomotiv sanayisini geliştirme planlarına da değinen Ergün, 2011 yılında yaklaşık 1 milyon 230 bin aracın üretildiği Türkiye'nin 2023 yılında 4 milyon araç üretmeyi hedeflediklerini söyledi.

''Yıllık otomobil satışı 1 milyonu bulacak"

Toyota, Honda gibi Japon otomotiv üreticilerinin Türkiye'deki üretimlerini arttırmalarını isteyen Ergün, yatırımları artırmak için vergi indirimleri gibi teşviklerin de sunulacağını vurguladı.

Türkiye'de, 2011 yılında yaklaşık 590 bin binek otomobilin satıldığını anımsatan Ergün, gelir seviyesindeki artışa paralel olarak, birkaç yıl içerisinde binek otomobilde 1 milyon satış rakamına ulaşılacağına dair öngörüsünü paylaştı. Bakan Ergün, otomotiv sanayini, yatırımların çekilmesi açısından stratejik bir alan olduğunu ifade etti.

Nissan firmasının da Türkiye'ye yatırım yapma konusunda ilgi gösterdiğini dile getiren Ergün, yatırımların ülkeye çekilmesi için vergi indirimleri ve vergi muafiyeti gibi önlemlere başvuruluacağını anlatan Ergün, Türkiye'deki kalifiye işgücüne dikkati çekti.

Ergün, üretim hatalarının meydana gelmediği Türkiye'nin, Çek Cumhuriyeti ve Polonya gibi Batı Avrupa pazarlarına yönelik ihracat üsleriyle kıyaslandığında, üretim merkezi olarak rekabetçi avantajlara sahip olduğunu vurguladı.

Otomobildeki özel tüketim vergisine değinen Ergün, şu an standart benzinli otomobillerle aynı vergi oranına tabi olan Hibrid araçlarla ilgili olarak, ''Elektrikli araçlarla aynı seviyede (yüzde 3-7) olması gerekir'' değerlendirmesini yaptı.

Japonlara, ''yerli otomobile katılın'' çağrısı

Maliye Bakanlığı gibi kurumlarla vergi indirimi konusunda çalışma yürütme düşüncesini aktaran Ergün, Japonya ziyaretinde Toyota'yı da ziyaret ederek Hibrid teknolojileri yerinde gözlemlemeyi planladığını söyledi.

Türkiye'nin kendi otomobil markasını oluşturması ile ilgili olarak, ''Özel sektörün liderlik etmesi gerekli. Hükümet olarak biz sadece yol haritasını sunuyoruz'' diyen Ergün, Japon şirketlerinin de projeye katılmasına dair beklentisini dile getirdi.

Türkiye'nin 2023 yılında ithalat ve ihracatı dengeleyeceğini ifade eden Ergün, gayri safi yurt içi hasılanın yaklaşık yüzde 10'una denk gelen cari açığın da bu sayede iyileşeceğine dair görüşlerini paylaştı.

Ergün, Japon firmalarının da ilgilendiği nükleer santral projesiyle ilgili olarak da, Türk şirketlerinin bazı parçaların üretimine dahil olmasının önemli olduğunu vurguladı.

ELEKTRİĞE TEMMUZ'DA YENİ ZAM GELİYOR

HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...

BOTAŞ, devletin alım garantisi olan Yap-İşlet ve Yap-İşlet-Devret santralları ile devlet şirketi Elektrik Üretim AŞ'nin işlettiği santrallara sattığı doğalgazda yüzde 8-8,5 oranında zam yaptı.

BOTAŞ'ın yaptığı zamla birlikte 1000 metreküp doğalgazın fiyatı 590-600 dolar oldu. Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt AŞ'nin (TETAŞ) elektrik alım portföyünün önemli bölümünü YİD ve Yİ santralları oluşturuyor.

Türkiye elektriğin yüzde 50'sini doğalgazdan üretiyor

Türkiye, elektriğinin de halen yüzde 50'ye yakınını doğalgazdan üretiyor. Bu zam, TETAŞ'ın maliyetlerinin de artmasına neden oldu. TETAŞ'ın, maliyet baskısını 1 Temmuz'da yeni zam olarak toptan elektriğe yansıtması kaçınılmaz olarak görülüyor.

S&P'IN İDDİASI: EKONOMİK GERİLİM ARTTI!

HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...

S&P Analisti Frank Gill Türkiye ekonomisi için kredi patlama olasılığı olduğunu ve çok ciddi aşağı riskler olduğunu kaydetti.

Kredi Derecelendirme Kuruluşu S&P'nin dün görünümünü pozitiften stabile çekmesi sonrasında S&P Türkiye analisti Frank Gill Bloomberg HT'nin sorularını yanıtladı.

Türkiye dolayları vergilere bağımlı

26 Mart'ta kuruluştan gelen pozitif rapor sonrasında dün gelen raporun neden farklı bir profil çizdiğini anlattı. Gill Türkiye'nin düne kadar Avrupa'da görünümü pozitif olan iki ülkeden biri olduğunu belirtti. Başta enflasyon olmak üzere göstergeleri incelendiğinde Türkiye'nin üzerinde gerilimin arttığını kaydeden Gill Türkiye'nin dolaylı vergilere çok bağımlı olduğunu kaydetti.

Gill Türkiye'nin tüm sorunları kontrol edebilecek güçte olduğunu kaydederken son iki yıllık dönemde Türkiye'nin borçlanma maliyetindeki düşüşe dikkat çekti.

'Cari açık çok yüksek'

Cari açığın milli gelire oranının hala yüzde 9 üzerinde olduğunu belirten S&P Analisti, gelecek 12 aylık dönemde enflasyon baskısının yüksek seyredeceğini belirtirken, hesap yaparken çok muhafazakar metodla yaklaştıklarını dile getirdi.

'Türkiye'nin riski az olsa bile Avrupa'nın etkisi kaçınılmaz'

Son dönem verileri incelendiğinde ekonomide çok ciddi aşağı yönlü risklerin olduğuna vurgu yapan Gill, risklerin dengeli olduğunu düşünsek dahi, Avrupa'nın Türkiye'nin çok ciddi bir ticari ortağı olduğunu, bu ihracat performansını derinden etkileyeceğini kaydetti.

Gill, açıklamasını, alınan kararın Türkiye'nin notunun düşmesi anlamına gelmediğini sadece görünümü değiştiğini berlirterek sonlandırdı.

IRAK'LA SİYASİ GERGİNLİKLER BİTİYOR!

HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Irak Meclis Başkanı Osama Abdul Aziz Al-Nujaifi ile ikili bir görüşme gerçekleştirdi. Çağlayan, Türkiye'nin Irak'a yönelik gizli bir gündemi olmadığını ve olamayacağına dikkat çekti.

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye'nin Irak'a yönelik hiçbir şekilde gizli bir gündemi olmadığını ve olamayacağına dikkati çekerek, ''Bizim gündemimizde olsa olsa çeşitli etnik gruplarının, inanç gruplarının tarih boyunca yıllardır bir arada yaşamış olduğu Irak'ta, yine Irak'ın birlik ve beraberliği içinde, tek bir Irak içinde herkesin kardeş içinde yaşaması vardır'' dedi.

Basına kapalı görüşme öncesinde açıklama yapan Çağlayan, Irak ile siyasi, kültürel ve ekonomik ilişkilerin her zaman olduğu gibi karşılıklı güven ve saygıya bağlı şekilde hızla geliştiğini vurguladı.

Irak'ın ikinci büyük şehri Musul'un her geçen gün daha fazla geliştiğini ve yatırıma müsait hale geldiğini ifade eden Çağlayan, savaştan sonra Musul'un yatırım ve üretim konularıyla gündeme gelmesi temennisinde bulundu.

Siyasi gerginlikler ortadan kalkacak

ABD askerlerinin çekilmesinin ardından ortaya çıkan siyasi gerginliklerin kısa süre içinde ortadan kalkmasını ümit ettiklerini dile getiren Çağlayan, şöyle devam etti:

''Şunun bilinmesini kesinlikle isteriz ki ülkemizin Irak'a yönelik hiçbir şekilde gizli bir gündemi yoktur, olamaz. Bizim gündemimizde olsa olsa çeşitli etnik gruplarının, inanç gruplarının tarih boyunca yıllardır bir arada yaşamış olduğu Irak'ta, yine Irak'ın birlik ve beraberliği içinde, tek bir Irak içinde herkesin kardeş içinde yaşaması vardır. Bizim gündemimiz, komşumuzla ilgili temennimiz ülkenin zengin kaynaklarının tüm kesimler tarafından kullanılmasıdır. Bizim temennimiz, Iraklı siyasetçilerin de dediğimiz anlamda Irak'ın birlik ve beraberliği konusunda yoğun bir gayret göstermesidir. Bu bizim kardeşlerimizden, dostlarımızdan, komşularımızdan temennimizdir, arzumuzdur. Türkiye, bugüne kadar izlemiş olduğu Irak'ın birlik, beraberlik ve kardeşlik yolundaki gelişmesinden, güven ve istikrar içinde büyümesinden bugün yine yanadır. Bugün de her zaman olduğu gibi bu konuda katkı vermeye hazırdır.''

Ekonomi Bakanı Çağlayan, ikili görüşme sonrasında DEİK/Türk-Irak İş Konseyi ve Ninawa Yatırım Komisyonu işbirliğiyle gerçekleştirilecek 1. Uluslararası Ninawa Yatırım Konferansı'nda Türk yatırımcılarının Irak'ın tüm eyaletlerinde daha fazla yatırım yapma ve Irak'ın ekonomik gelişmesine katkıda bulunma yönünde teşvik edeceklerini vurguladı.

''Türkiye, her zaman yardım elini uzatmıştır''

Irak Meclis Başkanı Osama Abdul Aziz Al-Nujaifi ise ikili ilişkilerde arada birtakım ufak tefek sorunlar çıkabileceğini, ancak iki ülke arasındaki ilişkilerin derinleşmiş ilişkiler olduğunu söyledi.

Türkiye'nin her zaman Irak'ı seven bir ülke olduğunu dile getiren Al-Nujaifi, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Türkiye, ne parti arasında, ne etnik gruplar arasında, ne diğerleri arasında hiçbir zaman ayırım yapmadı. Herkesle aynı mesafede oldu. Türkiye, Musul'da nasıl karşılanıyorsa, aynı zamanda Basra'da da aynı şekilde karşılanmaktadır. Bu, Türkiye için önemli bir özellik. Çünkü Irak halkının kalbinde yer edinmiştir. Türkiye, zor duruma düştüğümüzde ve bir felaket başımıza geldiğinde her zaman yardım elini uzatmıştır. Bize her zaman iyi şeyler sunmuştur. Hiçbir Irak'lıyı ne öldürdü, ne Irak'a bir terörist gönderdi, ne de milisleri yetiştirdi. Bu, Irak halkının zihninde sürekli bu şekilde kalacaktır.''

Ekonomik ilişkiler anlamında önlerinde büyük bir gelecek bulunduğunu vurgulayan Al-Nujaifi, ''Ortak işbirliğinin gelişmesi durumunda bunun siyasi anlamda da olumlu sonuçları olacaktır. İlişkilerin bulanıklaştırılması için bugünlerde meydana gelen bazı olaylar aslında yok olup gidecektir'' dedi.

Ortak işbirliği için Musul'ın hayırlı bir kapı olmasını dileğinde bulunan Al-Nujaifi, Musul'un Irak'ın ikinci büyük ili olduğunu, ortak işbirliği için konferansın iyi bir başlangıç olmasını temenni ettiğini vurguladı.

OKUL SÜTÜ İLK GÜNDEN ÖĞRENCİLERİ ZEHİRLEDİ

HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...

Yurt genelinde bugün başlatılan "okul sütü projesi" kapsamında Diyarbakır'da bir okulda dağıtılan süt zehirlenmeye yol açtı. Zehirlenen 50 öğrenci hastahaneye kaldırıldı.

Milli Eğitim ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın projesi ile bugün ilköğretim 5'inci sınıfa kadar öğrencilere süt dağıtımına başlandı. Süt dağıtımının ilk günü büyük bir skandalla başladı. Diyarbakır, Adana, Sivas, Eskişehir, Antalya, Mersin, Kırıkkale, Samsun, Urfa ve Edirne'de yüzlerce öğrenci okulda dağıtılan sütlerden zehirlendi.

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ise ilk bulguların zehirlenme vakası olmadığını gösterdiğini, kesin sonucun yarın elde edileceğini açıkladı.

Diyarbakır Hürriyet İlköğretim Okulu'nda dağıtılan sütlerden içen öğrencilerden bazılarında, karın ağrısı, kusma ve ağrı şikayeti gelince öğrenciler hastanelere kaldırıldı. Diyarbakır'daki çeşitli hastanlerde yaklaşık 50 öğrencinin dağıtılan sütlerden zehirlendiği belirtildi. Öğrencilerin hastanelerdeki tedavileri sürdürülüyor.

SÜT SKANDALI SİVAS'I DA VURDU

Bir diğer toplu zehirlenme vakasının görüldüğü il ise Sivas. Sivas kent merkezinde bulunan 75. Yıl İlköğretim Okulu'nda 5 .sınıf öğrencilerine süt dağıtımı yapıldı. Proje kapsamında süt dağıtımının ilk gününde öğrenciler karın ağrısı, mide bulantısı ve baş dönmesi şikayetleri ile hastanelere kaldırıldı.

Çocuklarının zehirlendiğini duyan aileler panik içinde okula giderek bilgi almaya çalıştı. Sütten zehirlendiği belirtilen yaklaşık 60 öğrencinin tedavilerine Sivas kent merkezindeki 3 hastanede devam ediliyor.

Aynı zamanda Sivas'ın İmranlı ilçesinde de dağıtılan öğrencilerin sütten zehirlendiği ihbarının alındığı belirtildi.

Çocukların rahatsızlanması üzerine Sivas Valiliği ve Milli Eğitim Müdürlüğü, okullardaki süt dağıtımının durdurulmasını kararlaştırdı.İl Sağlık Müdürlüğü ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü'ne bağlı ekipler de okullara giderek dağıtılan sütlerden numune aldı. Alınan numunelerin incelenmesinin ardından çocukların sütten zehirlenip zehirlenmediğinin tespit edileceği bildirildi.

EDİRNE'DE 30 ÖĞRENCİ ZEHİRLENDİ

Edirne'de de dağıtılan sütten zehirlenen 30 öğrencinin hastaneye kaldırıldığı bildirildi. Edirne Valisi Gökhan Sözer, ''Dağıtılan sütler sonrası bazı öğrencilerde mide bulantısı ve kusma oldu, konuyu araştırıyoruz'' dedi.

Yusuf Hoca İlköğretim Okulu'nda eğitim gören yaklaşık 20 öğrenci, mide bulantısı ve kusma şikayetiyle ambulanslarla okullarından alınarak kentteki çeşitli hastanelere kaldırıldı.

KIRIKKALE'DE 18 ÖĞRENCİ ZEHİRLENDİ

Kırıkkale'de okullarda dağıtılan sütten 18 öğrencinin zehirlendiği ileri sürüldü.
Kırıkkale'de okullarda süt dağıtımına bugün başlanırken, 18 ilköğretim okulu öğrencisinin dağıtılan sütten zehirlendiği iddia edildi. Zehirlenen öğrencilerin Kırıkkale Devlet Hastanesi ile Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldırıldıkları bildirildi.

ADANA'DA ZEHİRLENME

Ülke genelinde bugün başlatılan "Okul Sütü Programı" kapsamında Adana'da bir

okulda dağıtılan sütten zehirlendiği iddia edilen çok sayıda öğrenci hastaneye kaldırıldı.

Merkez Seyhan ilçesi Aydınlar Mahallesi'ndeki 24 Kasım İlköğretim Okulu'nda bu sabah sütlerin dağıtımından sonra birçok öğrencide mide bulantısı ve karın ağrısı şikayeti ortaya çıktı. Okul idarecilerinin durumu bildirmesiyle okula ambulanslar sevk edildi. Öğrenciler, sağlık ekipleri tarafından yapılan ilk müdahalenin ardından 10'ar, 15'er kişi bindirildikleri ambulanslarla çeşitli hastanelere kaldırıldı.

ANTALYA'DA 50 ÖĞRENCİ HASTANEYE KALDIRILDI

Antalya'daki Hakkı Tatoğlu İlköğretim Okulu'ndaki 50 öğrenci, bu sabah okulda dağıtılan sütten zehirlendi.

Milli Eğitim Bakanlığı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı'nın işbirliği ile ülke genelinde olduğu gibi Antalya'da da süt dağıtımına bu sabah başlandı. Dağıtımdan kısa süre sonra kent merkezindeki Hakkı Tatoğlu İlköğretim Okulu'ndaki 50 öğrencide bulantı, halsizlik ve kusma görüldü.

Zehirlenme şüphesiyle ilköğretim 1'nci sınıf öğrencisi olan 50 çocuk ambulanslar ve okul servisleriyle çevredeki hastanelere götürüldü. Okulda dağıtılan sütlerin yöredeki bir firmadan alındığı belirtildi..

AMBULANSLAR YETERBİZ KALINCA ARBEDE ÇIKTI

Ambulanslar yetersiz kalınca veliler ile sağlık görevlileri arasında tartışma çıktı. Yaşanan tartışma sırasında çıkan arbede okula gelen polis ekipleri tarafından önlendi. Bu arada öğrenciler gözyaşlarına boğulurken, bazı veliler çocuklarını kucaklarına alıp "Bunun sorumlusu kim?" diyerek tepkisini dile getirdiler.

Süt dağıtılmadan önce bir şeylerinin olmadığını söyleyen öğrenciler, "Sütü içtikten sonra bu hale geldik" dediler. Yaşananlara tepki gösteren veliler ise, "Biz çocuklarımıza süt veriyorduk, böyle bir şeyle karşılaşmadık" diye konuştular.

TSE DAMGASI MI YOK!

30 Nisan'da kamudanhaber.com internet sitesinde Selçuk Engin'in yazdığı köşe yazısı sütteki skandalın da habercisi gibi.

İşte o yazı...
İlköğretim okullarında öğrencilere gıda ürünlerini satın alırken dikkat etmeleri gereken hususlar arasında ilk sırada öğretilen TSE sertifikasının okul sütünde bulunmayışı ilk günden öğrencilerin dikkatine takıldı.

Acaba dağıtılan sütlerin güvenilirliği için "devlet eliyle" dağıtılıyor olması yeterli mi görüldü? Ya da ihaleleri alan konsorsiyumlardaki ulusal,hatta uluslar arası ölçekte faaliyet gösteren koskoca firmaların "UHT SÜT" konusunda TSE sertifikaları mı yok ? Bilinçli bir tüketici gibi davranmayı benimsemiş dikkatli öğrencilerimizin, ve konuyla ilgili zaten tereddütleri bulunan velilerin bir an evvel aydınlatılması gerektiği aşikardır. İstanbul'da bir okulda velilerden toplanan muvaffakatnamelerden birinde rastladığım ve "endişelenmekte haklı,söylenecek bir şey yok" diye yorumladığım şu not ile konuya nokta değil, takipçisi olacağımızın emaresi olarak "iki nokta" koyuyorum :

NOT:ELDE KALMIŞ,STOK FAZLASI SÜTLERİN ÇOCUKLARIMIZA DAĞITILACAĞI SÖYLENTİLERİ VAR.İNANMAK İSTEMEMEKLE BERABER,VERDİĞİM İZNİN ÇOCUĞUMA "ADAM GİBİ SÜT" VERİLMESİ ŞARTIYLA OLDUĞUNU, AKSİ TAKDİRDE BU İZNİMİN GEÇERLİ OLMADIĞINI HATIRLATIRIM....

Muhtemelen akran olduğumuz bu veli de bizler gibi Fiskobirlik silolarında Çernobil'zede olan fındıkların ve ABD menşeyli olup hibe sebebi sonradan yıllarca tartışma konusu olan süt tozlarının Türkiye'de öğrencilere dağıtıldığı dönemde okul sıralarındaydı büyük ihtimalle.

Olayla ilgili açıklamada bulunan İl Sağlık Müdürü Vekili Fatma Sönmez, tedbir gereği süt dağıtımının il genelinde durdurulduğunu söyledi. Sönmez, "Şu ana kadar 18 öğrenci hastanelere kaldırıldı. Öğrencilerin ayakta tedavisi sürüyor. Kesin sonuçlar tahlillerden sonra belli olacak" dedi.

İMKB RADİKAL DEĞİŞİME GİDİYOR!

HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...

İMKB Başkanı İbrahim Turhan, güzel çalışmalar içerisinde olduklarını belirterek, ''Çok yakında borsamıza çok güzel haberler getireceğiz. Belki bir kısmını Finans Portföy ile birlikte gerçekleştiririz'' diye konuştu.

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Başkanı İbrahim Turhan, ''Çok yakında borsamıza çok güzel haberler getireceğiz. Belki bir kısmını Finans Portföy ile birlikte gerçekleştiririz'' dedi. İMKB'de seans, Finans Portföy Yönetimi AŞ'nin ''ABD Hazine Bonosu Dolar B Tipi Borsa Yatırım Fonu'' ile açıldı.

İMKB Başkan Yardımcısı Mustafa Kemal Yılmaz da bu fonun, Kurumsal Ürünler Pazarı'nda işlem görmeye başlayacağını ifade ederek, bu yatırım aracının, 14. borsa yatırım fonu olacağını kaydetti.

Yılmaz, Finansbank açısından önemli bir ürüne de imza atılacağını anlatarak, şunları aktardı:

''Finansbank Mali Sektör Dışı İstanbul 20 A tipi borsa yatırım fonu, İstanbul B tipi gümüş borsa yatırım fonuna dönüştürülüyor. Hem Finansbank açısından hem de Finans Portföy yönetim açısından ikili anlamda güzel bir imza töreni gerçekleştirilmiş oluyor. Biz İMKB olarak, ilk defa 2005 yılında itibaren borsa yatırım fonu hizmet gördürmeye başladık ve 2005 yılında 2 borsa yatırım fonu ile başlayan piyasa, Kurumsal Ürünler Pazarı'nda 14 tane borsa yatırım fonu işlem görüyor. Bu yatırım fonlarının 8 tanesi hisse senedi ve endeks üzerine, 3 tanesi tahvil, 3'ü de kıymetli madenler üzerine oluşturulmuş durumdadır. Gelecek günlerde iki yeni borsa yatırım fonlarının borsamızda işlem görmesini bekliyoruz. Biri katılım endeksi üzerine, biri de gümüş üzerine... Borsa yatırım fonları, sermaye piyasası açısından son derece önemli. Dünyada borsa yatırım fonlarının toplam büyüklüğü portföy büyüklüğü olarak 1,5 trilyon dolardır. İşlem gören borsa yatırım fonu açısından bakıldığında 3 bin 169 tane borsa yatırım fonlarının çeşitli ürünler üzerine geliştirildiğini görüyorsunuz.''

Yılmaz, 2008 yılında başlamak üzere borsa yatırım fonlarının dünyadaki gelişimleri açısından işlem gören borsa yatırım fonu sayısı açısından yüzde 100 artış olduğunu belirterek, şunları söyledi:

''Fon portföy büyüklüğü açısından ise yüzde 116 artış görüyorsunuz. Kendi sermaye piyasamızda da borsa yatırım fonlarını hem sayısal açıdan hem fon açısından daha da büyüyeceğine inanıyoruz. Hem local, hem uluslararası diğer borsalarla işbirliği içinde geliştirilecek borsa yatırım fonlarının işlem görmesi için aracı kuruluşlarla ve yurt dışındaki borsalarla görüşmeler yapıyoruz. Bu fonları oluşturmak, ihraç etmek ve sermaye piyasasına kazandırmak konusunda cesaretlendirmeye çalışıyoruz'' diye konuştu.

Finansbank Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Aras da borsa yatırım fonlarındaki çalışmalarını devam ettirdiklerini belirterek, ''İki yeni borsa yatırım fonunun bugün halka arzı yapılacak. Gümüş borsa yatırım fonu ve döviz borsa yatırım fonu... Biz daha önce altın borsa yatırım fonunu piyasaya götürerek, yatırımcılara borsada alım satım yapmasını sağladık. Yatırımcılar, gümüş borsa yatırım fonunu İMKB'de alıp satabilecekler. Bunun dışında döviz fonu da halka arz edilecek. Dövizin, yatırımcılara çok büyük fayda sağlayacağını düşünüyoruz. Halka arz edeceğimiz iki yatırım fonuyla bugüne kadar yaptığımız borsa yatırım fonlarının sayısı toplam 8'e çıkıyor. Bu da tüm yatırımcıların daha geniş tabanda yatırım yapmalarını ve riski dağıtabilmelerini sağlayacak'' diye konuştu.

İMKB'de ''USDTR'' koduyla, Kurumsal Ürünler Pazarı'nda işlem görecek ''ABD Hazine Bonosu Dolar B TİPİ Borsa Yatırım Fonu''nun ilk işlem günü, gong törenin ardından başladı.

HİLELİ GIDALARA KAŞAR PEYNİRİDE KATILDI!

HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...

Hileli bal, et, sucuk ve süt gibi ürünlerden sonra, küflenmiş peynirlerin eritilerek taze kaşar olarak piyasaya sürüldüğü öğrenildi. Hileli taze kaşar kansere yol açıyor.

Takvim'in haberine göre Kilosu 5 TL'ye satılan hileli kaşarlar kansere yol açıyor. Erzurum Atatürk Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mükerrem Kaya, kaşardaki korkunç tehlikeyi şöyle anlattı: "Bozulmuş ve küflenmiş peynirin içerisine bitkisel yağ, kazeinat katarak, teknolojinin de yardımıyla taze kaşar elde ediyorlar. Küflenmiş peynirlerden üretilen bu kaşarların kanserojonik olduğu açık ve seçiktir."

UCUZ ÜRÜNE DİKKAT

Katıldığı bir TV programında ucuza satılan eski kaşarlara da dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Kaya, "1 kilo eski kaşar yapmak için 10 litre süt gerekli. Üreticiden sütün çıkış fiyatına 1 TL desek, eski kaşarın kilosunun 10 TL'den aşağı olması imkansız" dedi. Piyasada kilosu 5 TL'den satılan eski kaşarlar olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kaya, vatandaşı bu kadar ucuz ürünlere şüpheli yaklaşmaları konusunda uyardı.

'BİLİNÇLİ OLUN'

Hileli ürünlere karşı Tarım Bakanlığı'nın denetimler yaptığını belirten Prof. Dr. Kaya, şunları kaydetti: "Bakanlık her yerde, her işletmeyi denetleyemez. Burada tüketicinin bilinçlendirilmesi önemli. Vatandaş ürün alırken araştırmalı. Şüpheli ürünleri de ALO 174 hattına şikayet etmeli ya da taleplerini dile getirmeli."

ŞİRKETLERİN YÜZDE 18'İ RÜŞVET VERİYOR

HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...

Dünya Bankası'na göre, Türkiye'deki şirketlerin yüzde 18'i kamu görevlilerine rüşvet veriyor. Bangladeş'te oran yüzde 85 gibi rekor seviyeye çıkarken, İspanya'da ise yüzde 4.4'le en az rüşvet alan ülke durumunda.

Dünya Bankası’na göre, Türkiye’de şirketlerin yüzde 18’i kamu görevlilerine ‘gayri resmi ödeme’ yapıyor. İspanya ise yüzde 4.4’le en az ‘gayri resmi ödeme’ yapılan ülke.

Dünya Bankası’nın, 2010’da, sosyal ve ekonomik dönüşüm yaşayan 29 ülkede yaptığı ‘Life in Transition Survey’ araştırmasındaki verilerden de yararlanılan ‘2012 Dünya Kalkınma Göstergeleri’ raporuna göre, Türkiye’de firmaların yüzde 18’i kamu görevlilerine ‘gayri resmi ödeme’ yapıyor. Yüzde 4.4 oranıyla en az gayri resmi ödemenin yapıldığı ülke olarak İspanya’nın belirlendiği araştırmada, yüzde 85.1’le Bangladeş şirketlerin en çok ‘gayri resmi ödeme’ yaptığı ülke oldu. Bangladeş’i yüzde 84.8 ile Gine, yüzde 83.8’le Suriye ve yüzde 81.8 ile de Kongo Cumhuriyeti takip etti. Dünyanın ikinci büyük ekonomisi Çin’de ise kamu görevlilerine gayri resmi ödeme oranın yüzde 72.6 gibi yüksek bir rakam olması dikkat çekti.

Yetkililerle görüşme


Raporda, şirket yöneticilerinin ‘yönetim süresi içinde devlet yetkilileriyle görüşmeye ayrılan miktar’ sıralamasında, Türkiye 5’inci oldu. İki okyanus arasında olması nedeniyle Panama’nın doğal olarak yüzde 33.3’lük oranla birinci olduğu sıralamada, Kongo Demokratik Cumhuriyeti yüzde 29.4 görüşme süresiyle ikinci oldu. Bunu yüzde 28.5’le Bolivya, yüzde 28.5’le Venezuela ve yüzde 27.1’lik görüşme süresiyle Türkiye takip etti. Türkiye’de bir şirketi yönetmek için kullanılan zamanın neredeyse üçte birini devlet yetkilileriyle görüşme alıyor.

Bekleme süresi uzun


Dünya Bankası raporunda yabancı sermaye çekmeye çalışan Türkiye’de bekleme sürelerinin rakipleriyle kıyaslandığında hâlâ yüksek olduğu görüldü. Türkiye’de izin ve ruhsat bekleme süresi 36 gün iken, diğer bazı ülkelerde yakın geçmişte ölçülen bekleme süreleri şöyle: Batı Şeria Gazze 21.3 gün, Afganistan 13.8 gün, Arjantin 176 gün, Ermenistan 20 gün, Azerbaycan 15 gün, Bosna Hersek 20.8 gün, Bulgaristan 21 gün, Çin 11.6 gün, Kongo Demokratik Cumhuriyeti 40 gün, Hırvatistan 26 gün, Çek Cumhuriyeti 20 gün, Mısır 42 gün, Macaristan 35.5 gün, Pakistan 10 gün, Romanya 24 gün, Rusya 57.4 gün, Suriye 169 gün.

İflas için 3.3 yıl


Türkiye’de bir işe başlamak için yerine getirilmesi gerekli prosedür ve gereken gün sayısı 6 olarak belirlendi. Türkiye’de işe başlama maliyeti ise kişi başına milli gelirin yüzde 11.6’sı olarak hesaplandı. Mülk tescili için gerekli prosedür ve tescil için gerekli gün sayıları da Türkiye’de yine 6. Türkiye’de bir depo inşa etmek için 24 prosedür yerine getirmek, 189 gün beklemek gerekiyor. 2011 Eylül itibarıyla elektrik bağlatmak için 70 gün gerektiği belirtilirken, bir tarafı sözleşmeyi yerine getirmeye zorlamak için hukuken 420 günün gerektiği, iflas sürecinin ortalama 3.3 yılda çözüldüğü de rapora girdi.

15 farklı vergimiz var


Raporda iş dünyası tarafından ödenen vergilerle ilgili bölüme göre, Türkiye’de ödenen vergi sayısı 15, vergi ödemeye hazırlık ve işleme ayrılan saat sayısı 223, kazançtan alınan verginin oranı yüzde 17.9, ticari kazançlar üzerinde emek vergileri ve diğer sosyal yardımlar sırasıyla yüzde 18.8 ve yüzde 4.4, ‘toplam vergiler’ ise, yüzde 41.1 düzeyinde. İş dünyası ‘toplam vergileri’ Rusya’da yüzde 46.9, Romanya’da yüzde 44.4, İngiltere’de yüzde 37.3, ABD’de 46.7, İsveç’te 52.8, Hollanda’da 40.5, Yunanistan’da 46.4, Almanya’da 46.7 olarak ödeniyor.

Türkiye’nin askeri harcaması azalıyor

ASKERİ harcama dökümlerine de yer verilen Dünya Bankası raporuna göre, terörle mücadele vermesine karşın askeri harcamalarını azaltan nadir ülkelerden biri Türkiye. Irak, Kolombiya, Afganistan, Sri Lanka gibi teröristle mücadele eden ülkelerin hepsinde askeri harcamalar arttı. Türkiye ise askeri harcamalarında 2005-2010 arasında düşüş kaydetti.

TÜRKİYE'NİN NOTUNU DÜŞÜREN S&P'YE FIRÇA!

HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...

Kredi derecelendirme kuruluşu S&P, Türkiye'nin not görünümünü pozitiften durağana çevirdi. Ancak kurum raporunda Türkiye'nin kamu borcuyla ilgili hatalar yapıldığı ortaya çıktı. S&P'ye tepkiler yağıyor.

Kredi derecelendirme kuruluşu S&P, Türkiye'nin not görünümünü pozitiften durağana çevirdi. Ancak kurum raporunda Türkiye’nin kamu borcuyla ilgili hatalar yapıldığı ortaya çıktı. 

Haberturk'ün haberine göre, rayting kuruluşunun Türkiye'nin not görünümü kararına ilişkin tepkiler yağıyor!

İşte S&P'nin kararına gelen tepkiler:

MALİYE BAKANI ŞİMŞEK: VAHİM HATALAR

Şimşek, Standart and Poors’un Türkiye’nin görümününü durağana çevirmesiyle ilgili olarak “Rapor 9 ay önce yazılmış gibi. Saç baş yolduracak vahim hatalar var. Zaten uluslararası piyasalar da onları dikkate almıyor” dedi. Cari açıktaki yükselişle ilgili olarak ise Bakan Şimşek, “Ekim 2011’de cari açık zirveyi buldu. Martta 74 milyar doların altına ineceğini tahmin ediyoruz. Hızla 70’in altına gidiyor. Ama petrol yüksek olmasaydı 60’ın altına inecekti” ifadesini kullandı.

‘S&P ÇOMAK SOKUYOR’

Cari açığı yaratan temel sorunlara da değinen Şimşek, şunları belirtti: “Son 10 yılda Uzakdoğu’dan ucuz işgücüne dayalı rekabet, ürettiğimiz ürünlerin kâr marjını aşağı çekiyor. Bizim katma değer zincirinde yukarıya çıkmamız lazım. Biz bunu krizin ortasında gördük ve Ar-Ge teşvikleri getirdik. Tasarrufların artması için bireysel emeklilik olmak üzere elimizden geleni yapıyoruz. Enerjide de dışa bağımlılğı azaltmak için kompozisyonu değiştiriyoruz. Türkiye, Arap Baharı ve AB’nin sorunlarına rağmen cari açık sorununu idare ediyor. Sorun belli ama 1-2 yılda bunu idare etmek zorundayız. S&P’nin yaptığı, bizim yaptığımız iyi şeylere çomak sokmak.”

ENERJİ RİSKİ VURGUSU

S&P Türkiye Bölge Müdürü Zeynep Holmes ve Türkiye Baş Analisti Eileen Zhang, yaptıkları değerlendirmede kararın küresel ekonominin kırılganlığı nedeniyle enerji fiyatları üzerindeki baskının oluşturduğu risklerden kaynaklandığını vurguladı. Zhang ayrıca Türkiye’nin makul borçlanma, mali esneklik ve genel olarak etkili para politikasına sahip olduğunun altını çizdi. Ayrıca yüksek dış borç ve dolaylı vergilere yüksek bağımlılık nedeniyle Türkiye’nin kredibilitesi üzerinde baskı oluştuğu görüşüne yer verildi. Karar, önümüzdeki 12 ayda Türkiye’nin kredi notunun değişmeyeceği anlamına geliyor. Açıklama öncesinde 1.7550’den işlem gören dolar kuru, açıklama ile 1.7610’a yükseldi. Piyasanın 1 Mayıs bayramı nedeniyle kapalı olmasından dolayı habere tepki sınırlı kaldı. Karar önümüzdeki günlerde sorgulanacak. Çünkü geçen yıl mart ayında 9.8 milyar dolar olan dış ticaret açığı bu yıl 7.3 milyar dolara geriledi.

FİNANSBANK YKB ARAS: BÖYLE KARAR BEKLEMİYORDUK

Finansbank Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Aras, S&P'nin Türkiye'nin not görünümünü pozitiften durağana çevirmesiyle iligli olarak "Rayting şirketlerinin tarzını kestirmek zor, böyle bir karar beklemiyorduk" dedi.

Raytinglerde belli kurallar olduğunu hatırlatan Aras, "Mesela pozitif dediler, belli bir süre karar vermesi gerekiyor yukarı mı döndürecek aşağı mı indirecek. Bu kararı teknik bir sebeple almış vaziyetteler" dedi.

FİNANSBANK YKB ÖMER ARAS: S&P'NİN KARAR ŞAŞIRTICI OLDU

Cari açıkla ilgili sıkıntılarımızın olduğuna dikkat çeken Aras, "Bu karar piyasalar için şaşırtıcı oldu" dedi.

YABANCI YATIRIMCI KONUSUNDA RİSK YOK!

Türkiye'nin risk priminin yatırım yapılabilir ülkeler arasında bulunduğunu belirten Aras, "Cari açığın belli bir dengeye getirileceğini, 1 yıl içerisinde yatırım yapılabilir ülkeler arasında raytinginin yükseleceğini düşünüyoruz" dedi.

YAVUZ SEMERCİ: KABUL EDİLEBİLİR DEĞİL

Habertürk Gazetesi yazası Yavuz Semerci, S&P'nni açıkladığı raporun ekonomi yönetimi için sürpriz olduğunu belirterek, "Somut maddi hataların olması çok kabul edilebilir değil açıkçası" dedi.

ERCAN KUMCU: DURAĞAN GÖRÜNÜM ARTMAYACAĞININ HABERCİSİ

Görünümün pozitiften durağana gelmesinin bir not indirimi olmadığına dikkat çeken Habertürk Gazetesi yazarı Ercan Kumcu, "Notumuz artacak diye şarkı söylerken birdenbire pozitiften durağana gelmesi notun çok kısa sürede artmayacağının tepkisi, ineceğinin habercisi değil" dedi.

"TÜRKİYE'NİN GÖRELİ NOTU SON 3 YILDIR ARTTI"

"Gerek siyasi tepkiler gerekse genel hava bir hayal kırıklığı yarattı. Daha geniş persfektiften bakarsak Türkiye'nin göreli notu arttı son 3 yıldır. Euro bölgesindeki tüm ülkeler en düşüğü "A" olmak üzere not dağılımı vardı. Şimdi baktığınızda İspanya'nın da "BBB+"ya indiğini düşünürseniz. Aşağı yukarı 4-5 ülke "A" derecesini kaybetti. "BBB" hatta "C"ye kadar giden bir dağılım içerisindeler. Türkiye aynı yerde kaldı ama bizim ticaret yaptığımız bir bölgenin bazı ülkeleri geriye düştü bu açıdan değerlendirmemiz lazım."

"BEKLENTİMİZ ALTI BOŞ BİR BEKLENTİYDİ"

"Evet Türkiye'nin notu aratacak mıydı? Bizim o beklentimiz biraz altı boş bir beklentiydi. Avrupa ekonomileri bir istikrara kavuşmadan Türkiye'nin ekonomik durumunun çok parlak olabileceğini düşünmek notunun artmasının düşünmek altı boş bir beklenti olarak yorumluyorum. 3 - 5 gün içerisinde biz bunu unutacağız. Derecelendirme kuruluşları iyiye kötü demekte sakınca görmüyor"

ÇAĞLAYAN:STANDARDININ KAYDIĞI KANAATİNDEYİM

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, S&P'nin Türkiye ile ilgili kararına ilişkin, ''S&P'nin kendi standardının kaydığı kanaatindeyim. Kendi standardını kontrol etmesini tavsiye ediyorum. Çünkü bu tür kuruluşlar zaman zaman Türkiye ile ilgili yaptıkları değerlendirmede samimi olamıyorlar'' dedi.

GÜRCİSTAN KARADENİZLİLERİ BATIRACAK!

HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...

Sarp Sınır Kapısı'na yakın olan illerden gelen binlerce kişi Batum'daki kumarhanelere akın ederken, bu durumdan rahatsız olan aileler çareyi Türkiye'nin Batum Konsolosluğu'na telefon açmakta buldu.

Gazete Habertürk'ün haberine göre, Türkiye ve Gürcistan arasında, pasaportsuz sadece kimlikle sınır geçişi için imzalanan protokolün 10 Aralık 2011’de yürürlüğe girmesinin ardından Batum adeta Türk akınına uğradı. Özellikle kumar oynamak için Batum’a gidenlerin sayısındaki artış ailevi sorunları da beraberinde getiriyor. 

KUMARHANEYE GELİYORLAR

Türkiye’nin Batum Başkonsolosu Engin Arıkan, geçen yıla göre Sarp sınır kapısından Batum’a gelen Türk sayısının ikiye katlandığını ifade ederek, “Türkiye’de dükkânını kapatan soluğu kumarhanelerde alıyor. Eşi, dostu eve gelmeyen Karadenizli kadınlar ‘Bizimki eve gelmedi, acaba sizin tarafa mı geçti, kendisine dost mu tuttu’ diye bize telefon açmaya başladılar. Biz de bu telefonlarla ilgileniyoruz, elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz” dedi.

4 AYDA 250 BİN KİŞİ GEÇTİ

Batum’un kimlikle girilebilen bir yer olarak Türkiye’ye çok yakın, ilgi görmeye başlayan bir nokta haline geldiğini anlatan Engin Arıkan, Türk vatandaşlarının sınır kapısından giriş çıkışlarının geçen yıla göre yüzde 100 oranında artış göstererek ilk 4 ay sonunda 250 bine ulaştığını kaydetti. Geçişlerdeki artışın sadece turistik amaçlı olmadığını anlatan Arıkan, “Yılbaşından bu yana Türkiye’deki ticaret odaları ve meslek birliklerinin de geniş katılımlı ziyaretleri oluyor. Muş, Tokat ve İzmir Ticaret Odaları üyeleri gelip yatırım olanaklarını incelediler. Yurtdışına iş yapıyorlar gibi burada bulunmaları kendileri için avantaj yaratıyor. Yatırımcılar da Trabzon’dan Rize’ye geçiş gibi rahatça geçebildikleri için buraya geliyorlar” diye konuştu.

TÜRK BANKALARI BATUM'DA ŞUBE İÇİN YER ARIYOR

Geleceğin turizm bölgesi olarak yatırımları artan Batum’da Türk bankalarının da burada yeni şube açılmasına yönelik görüşmeleri olduğunu gördüklerini anlatan Arıkan, “Gürcistan’da şu anda sadece başkent Tiflis’te Ziraat Bankası bulunuyor. Ancak Batum’daki gelişime bağlı olarak Türk bankalarının buraya gelerek, kendilerini göstermek istediklerini görüyoruz” ifadelerini kullandı. Batum’da işçilik ve akaryakıt maliyetlerinin yarı yarıya durumunda bulunduğunu anlatan Arıkan, Türk şirketlerinin turizmin yanı sıra otel, restoran, mobilya, konfeksiyon, temizlik malzemesi gibi alanlarda üretim fırsatlarının olduğunu söyledi. Arıkan, ayrıca tekstil alanında üretim yapan 4 Türk şirketinin ürünlerini yurtdışına ihraç ettiklerini de kaydetti.

8.4 BİN KİŞİ UÇAKLA TAŞINACAK

THY’nin İstanbul’dan Batum’a haftada 3 olan karşılıklı uçak seferleri, mayıstan itibaren her gün yapılacak. Bu hatta aylık olarak 8 bin 400 kişinin uçakla taşınması hedefleniyor.

Günün Önemli Haberleri