Tek tıkla ekonomi gündemi
Abone olEkofinas'la ekonomi turu başlıyor. Türkiye ve dünyada öne çıkan ekonomi-finans haberlerini sizin için derledik.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la birlikte Çin'e giden
ünlü işadamı Ali Ağaoğlu, tam 1 milyar dolarlık iş bağlantısı
yaptı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la birlikte Çin'e giden Türk işadamları heyeti içinde en büyük yatırım anlaşmasını ünlü işadamı Ali Ağaoğlu yaptı. ile Çinli Sinovel Grubu arasında maliyeti 1 milyar dolar olan rüzgar santrali kurulacak.
Ekonomi Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 4 günlük Çin ziyareti sırasında Türk ve Çinli firmalar arasında enerji alanında 4.4 milyar dolarlık anlaşma imzalandı. İşadamları heyeti içinde öne çıkan isim ise Ali Ağaoğlu oldu.
Enerji yatırımlarına hız veren Ağaoğlu Ekonomi Bakanı Zafer
Çağlayan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Sinovel
Başkan Yardımcısı Li Lecheng ve Uluslararası İş Geliştirme
direktörü Andy-Jia Shuo'nun katıldığı törende tek bir imza ile 1
milyar dolarlık bağlantı yaptı.
Ali Ağaoğlu'nun sahibi olduğu ile Çinli Sinovel Grubu
arasında imzalanan anlaşmaya göre, Türkiye’de 600 MW kapasitesinde
rüzgar santrali kurulacak. Maliyeti 1 milyar dolar olan santralin
finansmanı Çin Kalkınma Bankası tarafından sağlanacak.
/www.ekofinans.com ÖZEL/
MEMUR 2012 İÇİN YÜZDE 16 ZAM İSTİYOR!
HABERİN DETAYINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN…
[PAGE]
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, memur maaşlarındaki artışı belirleyecek toplu sözleşme görüşmelerinde bu yıl için yüzde 16, 2013 için de yüzde 14 zam talep ettiklerini bildirdi.
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu Memur-Sen Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında toplu sözleşme hakkının Memur-Sen'in zaferi olduğunu, toplu sözleşme yasasının çıkarılması için mücadele eden konfederasyonun, toplu sözleşme sürecinden de başarıyla çıkacağına inandıklarını söyledi.
'memurlar şeffaf toplu sözleşme
yapacak'
Maliye Bakanlığının müzakereler öncesi 3 gibi bir zam
artışından söz ettiğini belirten Gündoğdu, ''Maliye
Bakanlığı şunu bilmelidir, kanun hükmünde kararname dönemi
kapanmıştır. Memurlar şeffaf bir şekilde toplu sözleşme yapacaktır.
Siyasetin ve bürokrasinin söylediği değil toplu sözleşme masasında
söylenen geçerli olacaktır'' ifadelerini kullandı.
İlk toplu sözleşmenin üst düzey bürokratlarla diğer kamu görevlileri arasındaki makası daraltması gerektiğini ifade eden Gündoğdu, ''Artık enflasyona ezilen değil, enflasyonu ezen bir maaş istiyoruz'' dedi.
2013 için yüzde 14 zam istiyoruz
Toplu sözleşme talepleri hakkında bilgi veren Gündodu,
bu yıl için yüzde 16, 2013 için yüzde 14 zam talep ettiklerini,
taban aylığa, yüzdelik artışlara ek olarak, 2012 yılı için 120 TL,
2013 yılı için 80 TL seyyanen zam istediklerini ifade etti.
'Ek ödemenin de artırılmasını
istiyoruz'
Gündoğdu, ek ödemede öğretmen ve öğretim elemanı için
50 puan (314 TL), din görevlileri, hekim dışı sağlık personeli,
sivil savunma uzmanlarıyla KİT'lerdeki 2 sayılı cetvele tabi
personelden ek ödeme oranlarında artış yapılmayanlara 25 puan (157
TL) artış yapılması gerektiğini kaydetti.Kıdem aylığı göstergesinin
20'den 100'e çıkarılmasını, 25 yıllık süre sınırlamasının
uygulanmamasını isteyen Gündoğdu, şöyle devam etti:
''Toplu sözleşme ikramiyesi 2012 yılında 90 TL, 2013 yılında 120 TL olmalı. Eş yardımı olarak 2012 yılında 200 TL, 2013 yılında 240 TL ödenmeli. Çocuk yardımı 2012 yılında 50 TL, 2013 yılında 60 TL olmalı ancak üniversite öğrenimi gören çocuklar için bir kat artırımlı ödenmeli. Yan ödeme katsayısı da 3 kat artırılarak maaş katsayısına eşitlenmeli. 165 TL olan doğum yardımı 660 TL'ye yükseltilmeli. Bin 256 TL olan ölüm yardımı, memurun kendisi için 2 bin 512 TL'ye, eş ve çocukları için 628 TL olan ölüm yardımı bin 256 TL'ye çıkarılmalı.
Kurumlarca kreş hizmeti sunulmalı. Bu hizmetlerin
sunulmaması halinde 0-4 yaş arası her çocuk için 140 TL ödenmeli.
İlk defa evlenen memura 3 bin 140 TL, ilk defa evlenen çocuğuna ise
bin 884 TL evlenme yardımı verilmeli. Kamu görevlilerine her mesai
günü için 4 TL ulaşım yardımı yapılmalı, çalışma saati içindeki her
öğün için 5 TL yemek yardımı ödenmeli. Kamu görevlilerinin tamamına
en düşük 100 TL olmak üzere yiyecek yardımı yapılmalı. Muayene
katılım payı ve reçete bedeli katılım payı
alınmamalı.''
4-C statüsünde istihdam edilen personelle ilgili
taleplerini dile getiren Gündoğdu, bu personelin 12 ay süreyle
istihdam edilmesi, mevcut ücretlerine 200 TL seyyanen zam
yapılması, eş, çocuk, yiyecek ve yemek yardımından
yararlandırılması, çalışmalarına esas sözleşmelerinde damga vergisi
alınmaması ve 1 Ocak 2013 itibariyle kadrolu statüye geçirilmesi
gerektiğini söyledi.
4B'li sözleşmeli personelle 399 sayılı KHK kapsamında istihdam edilen personelin kadrolu statüye geçirilmesini istediklerini bildiren Gündoğdu, ayrıca kamu kurum ve kuruluşlarında işçi statüsünde istihdam edilenlerden ön lisans ve lisans mezunu olup yürüttükleri görevler itibariyle memurluk sıfatını gerektiren hizmetleri yürütenlerin de kadrolarına geçirilmesini talep etti.
Gündoğdu, ''gecikme zammı'' ile ilgili soruya, ''5 aylık gecikme zammı veya temmuz ayında yapılacak ikinci zam diliminin mayıs ayına çekilerek birlikte verilmesini öneriyoruz'' yanıtını verdi.
''Bu konuda yüzdelik dilime yansıtılarak bir zam yapılması söz konusu mu? Bu memurların açacağı davaların önüne geçer mi'' sorusu üzerine Gündoğdu, ''Yüzdelik zamlar, iktidarın düşüneceği bir şey. Gecikmeden dolayı mağdur olan her memur, sendika ya da konfederasyon dava açabilir. Bunun önü açık. Ama buna fırsat vermeden Hükümet'in verilecek zamlar artı gecikme zammı ya da bunu telafi edecek şekilde ikinci yolu izlemesi bunu kapatabilir'' dedi.
Enflasyon düşecek diye
bekliyoruz
Gündoğdu, ''İkinci
yılda talep ettiğiniz zam oranı neden düşüyor'' sorusu
üzerine, ilk toplu sözleşmeye geçişle açılacak yeni kapının bundan
sonraki süreci kolaylaştıracağını, Türkiye'nin büyümesinin devam
edeceğini ve bu nedenle enflasyonun düşeceğini hesap ettiklerini
söyledi.
Taleplerimiz kabul edilmezse gerekeni
yaparız
Ahmet Gündoğdu,
''Talepleriniz kabul edilmezse ne yapacaksınız''
sorusuna, ''İstediğimizi alamadığımızda, 4 milyon emekli ve
çalışan memuru yanımızda göreceğimizi bilerek, gerekeni
yapacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmasın'' dedi.
BANKALAR DOSYA MASRAFINI GERİ VERECEK!
HABERİN DETAYINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN…
[PAGE]
Mahkeme kararları ve hakem heyetleri bankaların kredi verirken aldığı dosya masrafını hukuksuz buldu. Bankalar konut kredilerinde talep ettiği dosya masraflarını geri ödeyecek.
Bankalar tüketicilerden konut kredisi kullanırken alınan alıyor.
Takvim'in haberine göre bankaların 2 bin lira ila 4 bin lira
arasında aldıkları bu masraflar 4077 sayılı Tüketici Koruma
Kanunu'na göre haksız şart sayılıyor. Sözleşmelerin tek taraflı ve
tüketiciyle müzakere edilmeden hazırlanması, bu masrafların geri
ödenmesini gerektiriyor.
"Tüketiciler dosya masraflarını geri
alabilir"
Tüketici Dernekleri Federasyonu
Başkanı Ali Çetin, sözleşmelerde bu masrafların açıkça
belirtilmediğini, bu yüzden de tüketicilerin geri alabildiğini
söyledi. Çetin, "Bankalar kredi verirken faiz oranlarını ve
taksitleri söylüyor ancak, ve yeniden
yapılandırmayı belirtmiyor. Bu yüzden de mahkemeler ve hakem
heyetlerinde kararlar büyük çoğunlukla tüketicinin lehine çıkıyor.
Tüketici sözleşmenin içine müdahale edemediği için haksız şart
oluyor" dedi.
Yapılandırma isteği
Dosya
masrafının yeniden yapılandırılan konut kredilerinde ikinci kez
istenmesinin de doğru olmadığını kaydeden Çetin, söyle konuştu:
"Bu konuda çok sayıda mahkeme kararı ve Yargıtay içtihadı
da var. Tüketicilerden ikinci bir istenmesi doğru
değil. Yeniden yapılandırma diye istenen paralar geri
alınabilir."
Başvurular nasıl olacak?
Bankadan paranızı geri almak için; 1.061 TL'ye kadar olan
alacaklarda kaymakamlıklardaki tüketici hakem heyetlerine, üzeri
için tüketici mahkemelerine gitmeniz gerekiyor.
Yazacağınız dilekçeye mutlaka ödeme dekontlarınızı ve
kesinti belgelerini de ekleyin.
Tüketici mahkemeleri 1-3 ay arasında karara
varıyor.
İki tarafa da 15 gün içinde itiraz hakkı
doğuyor.
CARİ AÇIK ŞUBAT'TA YÜZDE 15 AZALDI
HABERİN DETAYINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN…
[PAGE]
Türkiye'nin cari işlemler açığı 2012 Ocak-Şubat döneminde bir önceki yıla göre azalarak, beklentilerin altında gerçekleşti.
Merkez Bankası tarafından bugün açıklanan verilere göre Türkiye'nin cari açık Şubat ayında sürpriz yaptı ve beklentilerin altında kaldı. Türkiye'nin cari işlemler hesabı açığı 2012 Ocak-Şubat döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 1588 oranında azalarak, 10 milyar 143 milyon dolara geriledi.
Merkez Bankası tarafından bugün açıklanan, 2012 yılı Şubat ayına ilişkin ödemeler dengesi verilerine göre, 2011 yılının Ocak-Şubat döneminde 12 milyar 58 milyon dolar açık veren cari işlemler hesabında, bu yılın aynı döneminde, 1 milyar 915 milyon dolar azalışla 10 milyar 143 milyon dolar açık meydana geldi.
Hizmetler dengesi kalemi altındaki turizm gelirleri, bir önceki yılın ilk 2 ayına göre 14 milyon dolar artarak 1 milyar 856 milyon dolara ulaştı.
Verilere göre, hizmetler dengesi kalemi altındaki turizm gelirleri, bir önceki yılın ilk 2 ayına göre 14 milyon dolar artarak 1 milyar 856 milyon dolara ulaşırken, turizm giderleri 191 milyon dolar azalarak 547 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Yatırım geliri dengesinin altında yer alan doğrudan yatırımlar, portföy yatırımları ve faizlerden oluşan diğer yatırımlarda gerçekleşen toplam net çıkış, bir önceki yılın Ocak-Şubat dönemine göre 26 milyon dolar artarak ilk 2 ayda 952 milyon dolara ulaştı.
Sermaye ve finans hesapları
Yurt dışında yerleşik kişilerin yurt içinde yaptıkları net yatırımlar, ilk 2 aylık dönemde bir önceki yılın aynı dönemine göre 334 milyon dolar artarak 1 milyar 675 milyon dolara yükselirken, yurt içinde yerleşik kişilerin yurt dışında yaptıkları net yatırımlar ise 526 milyon dolar azalarak net 271 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bunun sonucunda, bir önceki yılın ilk 2 ayında net 544 milyon dolar giriş kaydedilen doğrudan yatırımlar kaleminde, bu yılın ilk ayında 1 milyar 404 milyon dolar net giriş görüldü.
Yurt dışında yerleşik kişiler hisse senedi piyasasında Şubat ayında 266 milyon dolar, ilk 2 ayda ise 822 milyon dolarlık net alım yaptı.
Yurt dışı yerleşikler Şubat ayındaki 826 milyon dolar devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) satımı ile birlikte ilk 2 aylık dönemde toplam 1 milyar 819 milyon dolar satım gerçekleştirdi. Öte yandan, bankacılık sektörünün yurt içi menkul kıymet ihraçlarıyla ilgili olarak, yurt dışı yerleşikler ilk 2 ayda 49 milyon dolar net alım yaptı.
Yurt dışında gerçekleştirilen tahvil ihraçlarıyla ilgili olarak, genel hükümet ilk 2 ayda net 1,5 milyar dolar, bankacılık sektörü de 500 milyon dolar borçlanma gerçekleştirdi.
Bankaların yabancı para ve Türk Lirası cinsinden efektif ve mevduat varlıkları, yabancı paradaki 97 milyon dolarlık azalışa karşılık, Türk Lirası'ndaki 941 milyon dolarlık artışın etkisiyle, ilk 2 aylık dönemde 844 milyon dolar artış gösterdi.
Öte yandan, diğer sektörlerin yurt dışındaki mevduat varlıkları hesaplanırken, bankaların yurt dışı şubelerinin mizan verilerindeki ilgili hesaplar gösterge niteliğinde kullanılırken, söz konusu veri aynı dönemde 1 milyar 93 milyon dolar azaldı.
Genel hükümet, yurtdışı piyasalar ve diğer uluslararası kuruluşlardan (IMF dahil) sağlanan uzun vadeli kredilerle ilgili olarak, Ocak-Şubat döneminde 345 milyon doları net geri ödemede bulundu.
Bankacılık sektörünün net kredi kullanımı
Bankacılık sektörünün net kredi kullanımı, bir önceki yılın ilk 2 ayına göre 483 milyon dolar azalarak 650 milyon dolar, diğer sektörlerin net kredi kullanımı da 484 milyon dolar azalarak 180 milyon dolar oldu.
Yurtdışında yerleşik Türk vatandaşlarınca Merkez Bankası nezdinde açılan mevduat hesaplarında, ilk 2 aylık dönemde 164 milyon dolar net çıkış gerçekleşti. Yurt dışı bankaların yurt içi bankalar nezdinde tuttukları yabancı para mevduatları Ocak-Şubat döneminde 828 milyon dolar, Türk Lirası mevduatları da 353 milyon dolar arttı.
Finans hesaplarının son kalemi olan rezerv varlıkların içinde bulunan resmi rezervler, bir önceki yılın ilk 2 ayında 822 milyon dolar artarken, bu yılın aynı döneminde 1 milyar 557 milyon dolar azaldı.
ALTININ GİDİŞATI TEHLİKEDE Mİ?
HABERİN DETAYINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN…
[PAGE]
Zaman Gazetesi yazarı Saruhan Özel, bugünkü köşesinde altın ile ilgili çok önemli bir analiz yaptı. İşte Saruhan Özel'in yatırımcılar için çok önemli olduğunu düşündüğümüz analizi.
Altın madenleri daha üretmeden (vadeli) satmaya çalışırken merkez bankaları gereksiz olduğunu düşünmeye başladıkları rezervlerini azaltıyorlardı. Gelişmekte olan ülkeler merkezli büyük bir kriz vardı ve IMF krizdeki ülkelere kaynak sağlarken satışından destek alıyordu.
1999 Eylül ayında ons fiyatı 250 dolara kadar düşünce merkez bankaları aralarında satmama taahhüdü imzaladılar. Nasılsa artık merkez bankaları duruma hakimdi enflasyon hedefleyen basiretli para politikaları sayesinde çapasına ihtiyaç kalmamıştı. Anlaşmanın hemen sonrasında kendini 300 $'ın üzerine atınca düşecek diye bolca vadeli satan (ve üretimi opsiyonlarla finanse eden) madenlerin bir kısmı da mevta olmuştu.
Ama sonrasında altın, uzun bir çıkış sürecine girdi (Grafik 2). Bu artışının ilk 5 yılı ara kapama, normalleşme olarak algılanabilir. Fiyat 2007 yılı sonunda daha ancak 1980 yılındaki 850 $'lık zirvesine gelebilmişti. Ama sonrasında da altın, istikrarlı bir talep görmeye devam ederek geçtiğimiz yıl 1.900 $'ın üzerine kadar yükseldi. Bunu sağlayan üç önemli faktör vardı.
Asya ülkeleri altına yöneldi
Daha önce satma yarışındaki merkez bankaları bu sefer alma yarışına girdiler. 1997 Asya krizi sonrasında döviz rezervlerini hızla büyüten Çin liderliğindeki Asya ülkeleri, gelişmiş ülke iflaslarından çekinip tahvillerden altına kaymaya başladılar. Fiyat yükseldikçe daha da aldılar çünkü amaç spekülasyon değil, sigorta amaçlı olarak rezervlerini çeşitlendirmekti. İkinci bir faktör özellikle 2008 ve sonrasında gelişmiş ülke bankalarının para basımını iyice abartmalarıydı. Buna mecburdular çünkü finansman sağlamazlarsa ülkelerindeki aşırı borçluluk iflaslarla neticelenecekti. Arzı bu kadar gevşeyen paraların itibarı sorgulanmaya başladı.
Faizlerin sıfırlanmasıyla yatırım cazibeleri de kalmadı. Bu durum, özellikle kurumsal yatırımcıları yine daha ziyade sigorta amaçlı olarak portföylerindeki oranını yükseltmeye sevk etti. İngilizce isminin baş harfleriyle ETF (Exchange Traded Funds) denen, borsalarda alınıp satılabilen fonlarının sayısının artması ile bireysel yatırımcılar da altına daha kolay yatırım yapabilir hale geldiler. Spekülatörler de hemen trene atladılar çünkü fiyattaki yükselişin haklı sebepleri olduğunu iddia edebilecekleri ve küçük yatırımcıları coşturabilecekleri bir ortam vardı. Mark Faber, Jim Rogers, George Soros ve Richard Russell gibi ünlü (ve medyatik) yatırımcılar, uzun vadede fiyatlarının 10 bin $'ın üzerine çıkacağı beklentilerini aktardılar. Her şey bir kenara, Çin'de ve Hindistan'da alım gücü artınca zaten altına talep patlayacaktı. Fiyat artışı kendi kendini besler hale geldi.
Aslında altın, 2011 ortasında hızla bir düzeltme içine girmişti ama spekülatörlerin imdadına basiretsiz AB liderlerinin bir türlü çözemeyip krize dönüştürdüğü Euro sorunu yetişti. Euro'nun ya da AB'nin parçalanması olasılığı gündeme oturunca yeniden 1.800 $'ı geçiverdi.
Bundan sonrasına dikkat!
Artık altını bugüne kadar destekleyen önemli sebepler eskisi kadar güçlü değil. Bunların başında global krizin getirdiği tedirginliğin azalması geliyor. ABD ekonomisi belirgin bir şekilde köşeyi döndü. Merkez Bankası FED ve ekonomi yönetimi doğru zamanda doğru hamlelerle finansal sistemde güveni yeniden tesis etti. Şimdi de konut sektöründeki fazla arzın erime zamanını kısaltmaya çalışıyorlar.
Euro krizi tamamen bitmiş değil
Bu yıl ekonomi % 3'e yakın büyüyebilecek (potansiyeli % 3-3,5). Gelişmekte olan ülkeler yavaşladılar ama hâlâ dünyanın motoru konumundalar. Ağır aksak da olsa iç talepleri artmaya ve gelişmiş ekonomilere bağımlılıkları azalmaya başladı. Euro Bölgesi de Avrupa Merkez Bankası'nın kararlı bir şekilde FED vari desteklere başlamasıyla sorunlarını eritebileceği zaman sürecini kazandı. Bu artık Euro krizi tamamen bitti demek değil. Büyük olasılıkla Portekiz de borcunu yeniden yapılandırırken Yunanistan ikinci yapılandırmaya gidecek ve Euro'dan çıkacak. Ama bunlar artık beklentiler dahilinde. Önemli olan, İspanya ve İtalya'nın aynı rotayı izlememesi. ECB'nin limitsiz kaynak desteği bunun olasılığını düşürdü. İtalyan ve İspanyol bankaları bu kaynaklarla kendi finansman sorunlarını çözerken artık yabancı yatırımcıların portföylerindeki İtalya ve İspanya devlet tahvili satışlarını dengeleyebiliyorlar.
Krizin rahatlamasıyla parasal gevşemede de artık sona gelindi. FED'in veya ECB'nin daha fazla para basma ihtiyaçları artık daha az. Uzunca bir süre daha politika faizleri (kısa vadeli faiz) düşük seyredecek. Ama artık özel bir panik durumu olmadıkça merkez bankalarının bilançolarını daha fazla büyütmek istemeyeceklerini (yani para basmaya devam etmeyeceklerini) düşünmek gerekir. Uzun vadeli faizlerin son haftalardaki yükselişi de bu senaryoyu dikkate almaya başladı .
Spekülasyon tarafında da eski coşku yok. 2008-2010 döneminde yılda ortalama % 35 büyüyen spekülatif (yatırım amaçlı) talep 2011'de % 5 artabildi (Tablo). George Soros, zaten 2011 ortalarından itibaren görüş değiştirip fiyatlarının yeteri kadar yükseldiğini iddia etmişti. Şimdi diğerlerinin de eskisi kadar altıncı olmadığı görülüyor. Bunların hiçbiri şaşırtıcı değil elbette. Yükselişin ardındaki temel sebeplerin güç kaybetmesiyle spekülasyon önemli bir desteğini yitirecek. Ama pozisyonların kısa vadede değişmesi de kolay değil. Bunun için özellikle küçük yatırımcının sevdasının bir süre daha devam etmesi gerekir. Hisse senedi ve gayrimenkul fiyatları zaten yeteri kadar ucuz ve emtia pozisyonlarıyla yer değiştirmek için uygun seviyelerde.
Hızla da düşmeyecek
Altını yükseltecek sebepler zayıfladı ama bu, fiyatları tersine hızla düşecek demek de değil. Çünkü merkez bankaları alarak rezervlerini çeşitlendirmeye devam ediyorlar ve uzunca bir süre daha devam edecekler. Çin ve Japonya, artık eskisi kadar dış ticaret fazlası vermedikleri için döviz rezervleri de eskisi kadar artamıyor. Ama stoklar çok büyük ve rezervlerde daha altına ayrılacak yer çok. Abartılmasına gerek yok elbette ama gelişmekte olan ülkelerdeki alım gücünün artması mücevher talebini artırmaya devam edecek. Bu ikisi altını uzun vadede destekleyecek. Bu aşamada dikkat edilmesi gereken, artık eskisi gibi fiyatının kopup gitmesine uygun bir ortamın kalmadığı.
MERKEZ BANKASI DOLARI DURDURDU!
HABERİN DETAYINI OKUMAK İÇİN
TIKLAYIN…
[PAGE]
Avrupa'da yükselişe geçen dolara, içeride Merkez Bankası'ndan müdahale geldi. 1.8150 TL'ye kadar yükselen dolar 1.8020'ye kadar geri çekildi. Dolar şu anda 1.8070 TL'den işlem görüyor.
Avrupa'da yükselişe geçen dolara içeride Merkez Bankası'ndan müdahale geldi. 1.8150 TL'ye kadar yükselen 1.8020'ye kadar geri çekildi. Dolar şu anda 1.8070 TL'den işlem görüyor.
İstanbul serbest piyasada dolarınsatış fiyatı sabah saatlerinde 1.8150 liraya euronun satış fiyatı da 2.3770 liraya kadar yükseldi.
Dün başlayan bugün devam eden yükseliş sonrasında Merkez Bankası, 'istisnai' gün kararı alarak, miktar yöntemiyle repo ihalesi açmayacağını ve piyasayı daha yüksek maliyetle fonlayacağını açıkladı.
DOLAR 1.8070 TL
Bu açıklamanın hemen arkasından dolara satış geldi ve parite 1.8020 TL'ye kadar geriledi. Dolar şu anda ise 1.8070 TL seviyesinde bulunuyor.
PİYASALARA İSPANYA ETKİSİ
Doların küresel çapta yükselmesinin arkasında ise Avrupa'da özellikle İspanya'ya yönelik ekonomik endişelerin artması bulunuyor. Dün, İspanya'nın 10 yıl vadeli tahvil ihalesinde yüzde 5.94 ile borçlanması piyasaları tedirgin etti. Piyasalar yüzde 6 seviyesini borcun çevrilebilirliği açısından kritik olarak değerlendiriyor.
Bu gelişmelerden sonra risk iştahı azalan piyasaların talebi artınca, bu para birimi küresel çapta değer kazandı.
MEMUR 2012 İÇİN YÜZDE 16 ZAM İSTİYOR!
HABERİN DETAYINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN…
[PAGE]
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, memur maaşlarındaki artışı belirleyecek toplu sözleşme görüşmelerinde bu yıl için yüzde 16, 2013 için de yüzde 14 zam talep ettiklerini bildirdi.
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu Memur-Sen Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında toplu sözleşme hakkının Memur-Sen'in zaferi olduğunu, toplu sözleşme yasasının çıkarılması için mücadele eden konfederasyonun, toplu sözleşme sürecinden de başarıyla çıkacağına inandıklarını söyledi.
'memurlar şeffaf toplu sözleşme
yapacak'
Maliye Bakanlığının müzakereler öncesi 3 gibi bir zam
artışından söz ettiğini belirten Gündoğdu, ''Maliye
Bakanlığı şunu bilmelidir, kanun hükmünde kararname dönemi
kapanmıştır. Memurlar şeffaf bir şekilde toplu sözleşme yapacaktır.
Siyasetin ve bürokrasinin söylediği değil toplu sözleşme masasında
söylenen geçerli olacaktır'' ifadelerini kullandı.
İlk toplu sözleşmenin üst düzey bürokratlarla diğer kamu görevlileri arasındaki makası daraltması gerektiğini ifade eden Gündoğdu, ''Artık enflasyona ezilen değil, enflasyonu ezen bir maaş istiyoruz'' dedi.
2013 için yüzde 14 zam istiyoruz
Toplu sözleşme talepleri hakkında bilgi veren Gündodu,
bu yıl için yüzde 16, 2013 için yüzde 14 zam talep ettiklerini,
taban aylığa, yüzdelik artışlara ek olarak, 2012 yılı için 120 TL,
2013 yılı için 80 TL seyyanen zam istediklerini ifade etti.
'Ek ödemenin de artırılmasını
istiyoruz'
Gündoğdu, ek ödemede öğretmen ve öğretim elemanı için
50 puan (314 TL), din görevlileri, hekim dışı sağlık personeli,
sivil savunma uzmanlarıyla KİT'lerdeki 2 sayılı cetvele tabi
personelden ek ödeme oranlarında artış yapılmayanlara 25 puan (157
TL) artış yapılması gerektiğini kaydetti.Kıdem aylığı göstergesinin
20'den 100'e çıkarılmasını, 25 yıllık süre sınırlamasının
uygulanmamasını isteyen Gündoğdu, şöyle devam etti:
''Toplu sözleşme ikramiyesi 2012 yılında 90 TL, 2013 yılında 120 TL olmalı. Eş yardımı olarak 2012 yılında 200 TL, 2013 yılında 240 TL ödenmeli. Çocuk yardımı 2012 yılında 50 TL, 2013 yılında 60 TL olmalı ancak üniversite öğrenimi gören çocuklar için bir kat artırımlı ödenmeli. Yan ödeme katsayısı da 3 kat artırılarak maaş katsayısına eşitlenmeli. 165 TL olan doğum yardımı 660 TL'ye yükseltilmeli. Bin 256 TL olan ölüm yardımı, memurun kendisi için 2 bin 512 TL'ye, eş ve çocukları için 628 TL olan ölüm yardımı bin 256 TL'ye çıkarılmalı.
Kurumlarca kreş hizmeti sunulmalı. Bu hizmetlerin
sunulmaması halinde 0-4 yaş arası her çocuk için 140 TL ödenmeli.
İlk defa evlenen memura 3 bin 140 TL, ilk defa evlenen çocuğuna ise
bin 884 TL evlenme yardımı verilmeli. Kamu görevlilerine her mesai
günü için 4 TL ulaşım yardımı yapılmalı, çalışma saati içindeki her
öğün için 5 TL yemek yardımı ödenmeli. Kamu görevlilerinin tamamına
en düşük 100 TL olmak üzere yiyecek yardımı yapılmalı. Muayene
katılım payı ve reçete bedeli katılım payı
alınmamalı.''
4-C statüsünde istihdam edilen personelle ilgili
taleplerini dile getiren Gündoğdu, bu personelin 12 ay süreyle
istihdam edilmesi, mevcut ücretlerine 200 TL seyyanen zam
yapılması, eş, çocuk, yiyecek ve yemek yardımından
yararlandırılması, çalışmalarına esas sözleşmelerinde damga vergisi
alınmaması ve 1 Ocak 2013 itibariyle kadrolu statüye geçirilmesi
gerektiğini söyledi.
4B'li sözleşmeli personelle 399 sayılı KHK kapsamında istihdam edilen personelin kadrolu statüye geçirilmesini istediklerini bildiren Gündoğdu, ayrıca kamu kurum ve kuruluşlarında işçi statüsünde istihdam edilenlerden ön lisans ve lisans mezunu olup yürüttükleri görevler itibariyle memurluk sıfatını gerektiren hizmetleri yürütenlerin de kadrolarına geçirilmesini talep etti.
Gündoğdu, ''gecikme zammı'' ile ilgili soruya, ''5 aylık gecikme zammı veya temmuz ayında yapılacak ikinci zam diliminin mayıs ayına çekilerek birlikte verilmesini öneriyoruz'' yanıtını verdi.
''Bu konuda yüzdelik dilime yansıtılarak bir zam yapılması söz konusu mu? Bu memurların açacağı davaların önüne geçer mi'' sorusu üzerine Gündoğdu, ''Yüzdelik zamlar, iktidarın düşüneceği bir şey. Gecikmeden dolayı mağdur olan her memur, sendika ya da konfederasyon dava açabilir. Bunun önü açık. Ama buna fırsat vermeden Hükümet'in verilecek zamlar artı gecikme zammı ya da bunu telafi edecek şekilde ikinci yolu izlemesi bunu kapatabilir'' dedi.
Enflasyon düşecek diye
bekliyoruz
Gündoğdu, ''İkinci
yılda talep ettiğiniz zam oranı neden düşüyor'' sorusu
üzerine, ilk toplu sözleşmeye geçişle açılacak yeni kapının bundan
sonraki süreci kolaylaştıracağını, Türkiye'nin büyümesinin devam
edeceğini ve bu nedenle enflasyonun düşeceğini hesap ettiklerini
söyledi.
Taleplerimiz kabul edilmezse gerekeni
yaparız
Ahmet Gündoğdu,
''Talepleriniz kabul edilmezse ne yapacaksınız''
sorusuna, ''İstediğimizi alamadığımızda, 4 milyon emekli ve
çalışan memuru yanımızda göreceğimizi bilerek, gerekeni
yapacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmasın'' dedi.
KAMUYA 3 BİNİN ÜZERİNDE PERSONEL ALINACAK
HABERİN DETAYINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN…
[PAGE]
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Devlet Personel Başkanlığı'nca açıklanan 3 bin 512 özürlü kamu personelinin, ilk aşamada alınacak atama sayısı olduğunu açıkladı.
Bakanlığın basın müşavirliğinden Özürlü Memur Seçme Sınavı (ÖMSS) ve kura sonrası yapılacak özürlü kamu personeli atamalarına ilişkin yapılan yazılı açıklamada konuyla ilgili detayların belirlenmesinde Bakanlık yetkililerince defaten kamu kesiminde 20 bin özürlü memur kadrosunun açık bulunduğu ve yapılacak sınav ve kura neticesindeki süreçte bu açık kadronun doldurulmasının arzulandığı ifade edildi.
Özürlü memur sayısı 20 bin
civarında
Sürecin başladığı Ağustos
2011'deki Devlet Personel Başkanlığı istatistiklerine göre, kamu
kurumlarında açık bulunan özürlü memur kadrosu sayısının yaklaşık
20 bin civarında olduğu vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi:
''Bakanlığımız ve ilgili Genel Müdürlüğümüzce yapılan
açıklamalar bu tarihte eldeki kadro göz önünde bulundurularak
verilmiş olup, bu kadronun doldurulması hedeflerimiz
arasındadır.
Taleplere göre atama devam
edecek
ÖMSS ve kura sonrasında
doldurulacak kadrolar ve ilk aşamadaki atamaların tamamlanmasının
ardından, boş kadrolara dair yapılacak diğer atamalar Devlet
Personel Başkanlığı'nın yapacağı değerlendirmeler ve kamu
kurumlarından gelen kamu personel taleplerine göre devam
edecektir.
Devlet Personel Başkanlığımızca alımı açıklanan 3 bin
512 özürlü kamu personeli, ilk aşamada alınacak atama sayısıdır.
Boş kadroların doldurulması konusunda Bakanlığımız bundan sonraki
sürecin takipçisi olacaktır.
Özürlülerin istihdamı önemli
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız özürlülerin istihdamı
konusuna büyük önem atfetmektedir. Bu yöndeki çalışmalar konusunda
kamuoyunca Bakanlığımızca yapılan açıklamaların dikkate alınması
hususu kamuoyuna saygıyla duyurulur.''
PETROL STOKLARI ARTIYOR FİYAT DÜŞÜYOR
HABERİN DETAYINI OKUMAK İÇİN
TIKLAYIN…
[PAGE]
Dün düşüş kaydeden vadeli petrol kontratları bugün yükseliş ve düşüşler arasında gidip geliyor. Amerikan Petrol Enstitüsü'ne göre ülkede stoklar geçen hafta 6.6 milyon varil arttı.
Boomberg anketine göre bugün açıklanacak Enerji Bakanlığı verisine göre stokların 2 milyon artarak 1990 senesinden beri en büyük yükselişi kaydetmesi bekleniyor.
Tokyo'daki Newedge Group'ta emtia birimi satış müdürü olan Ken Hasegawa artan stokların fiyatların düşmesinde önemli etken olduğunu belirtti ve "Yalnızca bu değil, finansal piyasalarla birlikte piyasasındaki algının da zayıfladığını görüyoruz" ifadelerini kullandı.
Mayıs teslim Nymex elektronik işlemlerde 101.20 dolardan işlem gördü. Dün kontrat 101.02 dolar olarak 14 Şubat'tan beri en düşük seviyeden kapanış yapmıştı. Aynı ay teslim Brent ise 22 sent arttı ve 120.10 dolardan işlem gördü.
Avrupa'nın gösterge kontratı New York petrolüne oranla 18.89 dolar prim yaptı. Bu fark dün 18.86 dolar seviyesindeydi.