Tek tıkla ekonomi gündemi
Abone olEkofinans'ta ekonomi turu başlıyor. Türkiye'nin ve dünyanın önde gelen ekonomi ve finans haberlerini sizin için derledik.
Akaryakıt fiyatları petrol ve dövizdeki hareketlerle 4.5
TL'ye yaklaştı. Türkiye'deki fiyatlar vergisizken bile Avrupa'nın
en pahalı akaryakıtı.
Artan fiyatlarının vatandaşların cebini yakması üzerine Türkiye'de rafineriden tedarike kadar oluşan çarpık zinciri Sabah gözler önüne serdi. Araştırma raporları ve gümrük müfettişlerinin ithalatları ile yaptığı inceleme raporlarına göre ithalat ve rafinajda rekabete aykırı birçok unsur var. Uzmanlara göre kanunundaki değişiklik ve gerçek rekabet şartlarının gelmesi ile sektörde tüketiciye yansıyan fiyat 15 kuruşa kadar indirilebilir. Çünkü ithalatçılar sadece ürüne bağlı KDV ödüyor. ÖTV teminata bağlanıyor. Ancak ödenen KDV ve teminata bağlanan ÖTV vatandaşa yansıtılıyor. Böylece şirketler ithalatında yükü ile karşılaşmıyor.
Dünya fiyatlarının 2 katı
5015 Sayılı Petrol Piyasası Kanunu gereği, Türkiye'de fiyatları en
yakın erişilebilir pazara göre belirleniyor. Tüm kaynaklarına en
yakın konumda olan Türkiye'de fiyat karşılaştırması sadece İtalya
Genova fiyatları üzerinden yapılıyor. Şirketlerin maliyet unsurları
dikkate alınmıyor. Sadece İtalya fiyatlarına yüzde 3 kâr marjı
eklenerek bu rakamı aşıp aşmadığı kontrol ediliyor. Türkiye'de
TÜPRAŞ'ın varil başına kâr marjı dünya rafinerilerinin neredeyse 2
katı. Örneğin 2010'da TÜPRAŞ'ın varil başına kâr marjı 4.5 dolar
düzeyindeyken bu rakam Akdeniz'de 2.89, NWE Brent'te 3.81,
Singapoure'da ise 1.62 dolar düzeyinde.
Maliyetler baz alınmıyor
Türkiye'deki rafinerilerin gravitesi 38 API, yani kaliteli yerine
daha ağır olan İran petrolü işleniyor. Çoğunlukla da uzun dönemli
kontratlar ve niteliği nedeniyle daha ucuza alınıyor. Ancak yine de
fiyatlandırma Brent fiyatı üzerinden esas alınıyor. Şirketin tek
alternatifi ithalat olduğu için hakim durumunu kullanarak piyasaya
ithalatla girmesine engel oluyor.
Vergiden kaçmak için cenneti ülkelerde
şirket açılıyor
Türkiye'de rafinerilerin tek elde özelleştirmesine
"akaryakıt ithalat serbestisi" nedeniyle izin
verildi. Ancak gümrük müfettişlerinin birkaç dağıtım şirketi
incelemesinde yazdığı raporlara göre, ithalatı da sağlıklı
işlemiyor. Akaryakıt dağıtım şirketleri ve rafineri tarafından
yapılan ithalatında da ciddi sorunlar var. Yurtdışı cenneti
ülkelerde şirketler kuruluyor. Aldıkları akaryakıtı bu şirketler
üzerinden Türkiye'ye getiriyor. Böylece hem Türkiye giriş fiyatını
yükseltiyor hem de kârlarını yurtdışında bırakıyorlar. Raporlara
göre ürünlerini uluslararası esas alınınca yüzde 4-10 arasında daha
ucuza getirmek mümkün.
Kamu tekeli özel sektörün tekeline geçiyor
Enerji sektörünü mercek altına alan Devlet Denetleme Kurulu (DDK),
"Akaryakıt sektöründeki kamu tekeli yerini özel tekeline
bırakıyor" tespiti yapmıştı. Sektörde kâr ve rafineri
marjlarının yüksekliğine vurgu yapan DDK,"Petrol ithalatı serbest
olmasına karşın, ithalat rejiminin zorlaştırıcı yapısı dağıtıcıları
tek rafineriye mecbur ediyor. Akaryakıtta serbest piyasa şartları
oluşturulmalı" demişti.
TÜRKİYE'DE AKARYAKIT NEDEN PAHALI?
HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA TIKLAYINIZ...
[PAGE]
Usta kalem Şükrü Kızılot'tan, her defasında akaryakıt zammıyla sarsılan tüketicilerin kafa karışıklığını giderecek bir yazı. Şükrü Hoca, her şeyi tüm detaylarıyla anlatıyor.
Bir tepo benzinin maliyeti bizte fahiş fiyata satılıyor. Oysa bu rakamlar başka ülkelerde çok daha düşük. Hürriyet'in usta kalemi Şükrü Kızılot bugünkü yazısında tam da bu konuya değiniyor ve akaryakıt fiyatlarındaki fahiş fiyatların neden kaynaklandığını belirtiyor:
"Akaryakıta zam geldikçe Türkiye’deki akaryakıt satış fiyatları ile vergiler gündeme geliyor ve “dünya rekoru”nun Türkiye’de olduğu belirtiliyor."
Şükrü Hoca, akaryakıt fiyatlarındaki son durumu da şu sözlerle özetliyor:
"- Rafineri çıkış fiyatı, vergiler (ÖTV + KDV), dağıtım nakliye
ve pompa satış fiyatı olarak Tablo-I’de,
- Uluslararası ham petrol ve ürün fiyat değişimleri ile Tüpraş
rafineri satış fiyatlarındaki artışın oranı Tablo-II’de
gösterilmiştir.
Tablo-I’in incelenmesinden de fark edileceği gibi; rafineriden
1.69 TL’ye çıkan benzin pompada 4.69 TL’ye, rafineriden 1.66 TL’ye
çıkan motorin pompada 4.00 TL’ye satılıyor.
Motorinin satış fiyatındaki düşüklük, vergisinin 71 kuruş daha az
olmasından kaynaklanıyor."
Yazar, bilmeyenler için, Türkiye'nin ürettiği benzinin
yarısını tükettiğini hatırlatıyor ve bunun Türkiye'deki akaryakıt
tüketicisine pahalıya mal olduğunu vurguluyor:
"Bilmeyenler olabilir, Türkiye ürettiği
benzinin yarısını tüketemiyor. Böyle olunca, tüketemediği benzini
yurt dışına 1.50-1.60 TL civarında ihraç ediyor!
Daha açık bir anlatımla benzin, Türkiye’de yaşayanlara 4.69 TL’ye,
yurt dışına ise 1.60 TL’ye satılıyor.
Oysa, motorinin satış fiyatı yükseltilmeden, benzinin satış fiyatı
düşürülse, örneğin 3.90 TL olsa belli bir süreçte benzin tüketimi
artar ve devlet dışarıya daha az benzin satar. Yurtdışına 1.60
TL’ye sattığı benzini, yurt içinde örneğin 3.90 kuruşa satarsa,
milyarlarca lira ilave gelir elde eder. Yurt dışından ham petrol
ithalatı azalır ve daha az dövizimiz dışarı çıkar.
Olay bu kadar basit..."
Şükrü Kızılot'un ortaya koyduğu tablo bu... Grafiklerden de zaten her şey apaçık ortada..
İŞ KURACAKLARA '30 BİN LİRA'
VERİLECEK
HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA TIKLAYINIZ...
[PAGE]
İş kurmak isteyen girişimciye verilen 27 bin lira hibe desteği 30 bin liraya çıktı. İşini büyütmek isteyenlere de 2 yıl ödemesiz 4 yıl vadeli 70 bin lira faizsiz kredi verildi.
Hükümet isteyen girişimciye desteğini artırıyor. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün girişimcilere verilen ve alt sınırı 27 bin TL olan hibe desteğini 30 bin liraya çıkardıklarını açıkladı.
5 bin kişi işveren oldu
Kararın KOSGEB İcra Komitesi'nde alındığını belirten Bakan Ergün, girişimcilere daha işine başlarken iş kurma maliyetlerini karşılamak amacıyla, ofis dizaynı, telefon, faks desteği adı altında hibe verdiklerini söyledi. Bir sonraki aşamada işini geliştireceklere 2 yılı ödemesiz 4 yıl vadeli 70 bin lira faizsiz destek verdiklerini belirten Ergün, "Bu destekler daha çok insanın olmasını sağladı. Eğitim alan girişimcilerden yaklaşık 5 bin tanesi kendi işini kurdu" dedi. KOSGEB'in kurulduğundan bu yana geçen 20 yılda 6 bin kişi eğitim verdiğini hatırlatan Ergün, son 2 yıl içinde bu rakamın 60 bin kişiye çıktığını bildirdi. Ergün, "Bunların neredeyse yarısı da kadın girişimcilerimiz" diye konuştu.
2 bin 500 projeden 500'üne destek
Bakan Ergün, bakanlık bünyesinde teknogirişim desteklerinde başvuruda bulunan 2 bin 500'e yakın proje içinden 500 tanesine destek vereceklerini söyledi. Ergün, her girişimciye 100 bin lira hibe olmak üzere toplam 50 milyon lira destek sağlayacaklarını belirtirken, "İşini geliştirip prototipini geliştirene ticarileştirme noktasına getirdiğinde San-Tez üzerinden daha güçlü şekilde destek veriyoruz. Seri üretimde de destek olacak. TÜBİTAK çalışıyor, işini biraz daha geliştiren teknoloji firmalarına 500 bin liraya kadar ikinci faz destek modelleri getiriliyor" dedi.
İŞSİZ KALANLARA HÜKÜMETTEN MÜJDE
HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA TIKLAYINIZ...
[PAGE]
Yeni kıdem tazminatı sistemi bir çok yeniliği beraberinde getiriyor. Bu sistemle oluşturulacak fon, işsiz kalanlar için de kurtarcı olacak!
Milyonlarca çalışanın merakla beklediği yeniden düzenleniyor. Yeni düzenlemeye göre; kalan işçi isterse yeni oluşturulacak tazminat fonundan faizsiz ve geri ödemesiz kaynak kullanabilecek.
İŞSİZLER FONDAN KAYNAK KULLANABİLECEK
Takvim'in haberine göre bu yıl içinde yürürlüğe girmesi planlanan düzenlemeye göre bir oluşturulacak. Fon dolaylı olarak 'banka' işlevi de görecek. İşsiz kalanlar olduğu dönemler için 'fondan' kaynak kullanabilecek. Söz konusu kaynaklar ise faizsiz ve geri ödemesiz olacak. Fondan alınan kaynaklar, çalışanların biriken kıdem tazminatlarından düşecek. Sistem ile başta taşeron firmalarda olmak üzere, tüm çalışanların tazminatları garanti altına alınacak.
SiSTEM NASIL iŞLEYECEK?
Kıdem tazminatları yanmayacak; hak edilen tüm tazminatlar fona
aktarılacak.
Çalışanlar emekli olurken tazminatlarını işverenden değil,
oluşturulacak fonundan alacak.
10 yılını dolduran çalışanlar, arzu ettiklerinde birikmiş
tazminatlarını fondan alabilecek. Şirket değişikliğinde çalışanın
tazminatı yanmayacak.
Çalışanlar kaldıklarında, fondan kredi kullanabilecek veya tazminatının bir kısmını talep edebilecek.
İŞSİZ KALANLARA HÜKÜMETTEN MÜJDE
HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA TIKLAYINIZ...
[PAGE]
Kira gelirini beyan etmeyenlerin son bir fırsatı var. Son beyanname verme günü olan 29 Mart'ı kaçıranlar, 15 gün içinde beyannamelerini verirlerse, yüksek ceza ödemekten kurtulacak.
Beyannamesini 13 Nisan'a kadar teslim edenler pişmanlıktan faydalanabilecek. Pişmanlık kapsamında da sadece 32 TL usulsüzlük cezası ödeyen mükellef son şansını değerlendirmiş olacak. 15 günü geçirenleri ise ağır vergi cezaları bekliyor.
Cezası yüksek
Vergisini beyan etmeyen mükellef tespit edildiğinde; istisnadan ve geliri üzerinde yapacağı hiçbir indirimden faydalanamıyor, ödemesi gereken verginin 2 katını ödüyor ayrıca bir de geciktiği her ay için de devlete yüzde 1.40 faiz veriyor. Öte yandan vergi daireleri, beyannamesini postayla gönderenlerin mağdur olmaması için, beyannameleri inceleme ve takdir komisyonuna 1 ay sonra gönderiyor. 1 ay içerisinde, postaya takılan, ulaşmayan beyannameler de vergi dairelerine ulaşıyor.
Maliye bugün açıklayacak
Ayrıca Maliye Bakanlığı'nın bu yıl ilk kez uyguladığı, mükelleflere mektupla gönderme sistemi katılımı artırdı. Yaklaşık 1 milyon mükellef kira gelirini beyan etti. Böylece kira beyanında son 3 yıllık döneme göre yaklaşık 3 kat artış yaşandı. Başvuru ile ilgili detayların Maliye Bakanlığı tarafından bugün açıklanması bekleniyor. Yine ilk kez uygulanan e-beyanname ile de mükellefler, beyannamelerini, emlak müşavirlerine ihtiyaç duymadan internetten kendisi doldurdu. Mükellefler, müşavirlere doldurmak için para ödemek zorunda da kalmadı.
İstanbul Gelir İdaresi Başkanı Mustafa Dakın, son 5 yılda vergilerini düzenli ödeyen, kendilerine gecikme zammı hesaplanmamış gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine imzasıyla teşekkür yazısı göndereceğini bildirdi. Dakın, İstanbul'da 350 bini kurumsal, 850 bini de gelir vergisi mükellefi olmak üzere toplam 1 milyon 200 bin mükellef bulunduğunu, bunlardan 100 bin liranın üzerinde vergi ödeyen kurumlar vergisi mükellefi ile 250 bin liranın üzerinde vergi ödeyen gelir vergisi mükellefinden bin kişiye teşekkür mektubu göndereceğini söyledi.
İŞSİZ KALANLARA HÜKÜMETTEN MÜJDE
HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA TIKLAYINIZ...
[PAGE]
ABD Merkez Bankası'nın ekonomiye daha fazla parasal teşvikin mümkün olmadığını işaret etmesi üzerine Avrupa borsaları değer kaybediyor.
Londra Borsası'nda FTSE-100 Endeksi yüzde 1.29 değer kaybederek 5.76321 puana geriledi.
Frankfurt Borsası'nda DAX Endeksi yüzde 188 azalarak 6.851,04 puan ve Paris Borsası'nda CAC 40 Endeksi yüzde 1,61 azalarak 3.351,96 puan oldu.
Avrupa'da ayrıca İspanya'da Madrid Borsası'nda IBEX 35 Endeksi yüzde 0,79, İtalya'da Milano Borsası yüzde 1,14, Hollanda'da Amsterdam Borsası'nda AEX Endeksi yüzde 1,47, İsveç Borsası'nda OMX 30 Endeksi yüzde 2,63 ve İsviçre'de Zürih Borsası yüzde 0,59 değer kaybetti.
Fed Açık Piyasa Komitesi'nin (FMOC) 13 Mart'taki toplantısının dün açıklanan tutanakları, Fed karar alıcıları ABD'nin ekonomik büyümesi ve istihdamın hızı konusunda bazı kaygıları dillendirirken, dünyanın en büyük ekonomisine daha fazla para desteği vermeye hazır olmadıklarını göstermişti.
İŞSİZ KALANLARA HÜKÜMETTEN MÜJDE
HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA TIKLAYINIZ...
[PAGE]
Türkiye Otomotiv pazarında 2012 yılı Ocak-Mart dönemi otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı yüzde 25,39 azalarak 135 bin 753 adet olarak gerçekleşti. 2011 yılı aynı döneminde ise toplam pazar 181 bin 958 adet olmuştu.
Otomotiv Distribütörleri Derneğinin (ODD) raporuna göre 2012 yılı Mart ayında ise toplam pazar 64 bin 884 adet olarak gerçekleşti. 78 bin 403 adet olan 2011 yılı Mart ayı pazar toplamına göre satışlar yüzde 1724 oranında azaldı.
Türkiye Otomotiv pazarında 2012 yılı 3 aylık döneminde satışları bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 20,63 azalarak 97 bin 536 adete geriledi. Geçen sene aynı dönemde 122 bin 895 adet satışa ulaşılmıştı.
Mart ayında satışları yüzde 12,5 azaldı
2012 yılı Mart ayında satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 12,5 azalarak 47 bin 270 adet oldu.
Türkiye Otomotiv pazarında, hafif ticari araç pazarı 2012 yılı 3 aylık döneminde ÖTV artısının etkisiyle geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 35,29 oranında düşerek 38 bin 217 adet seviyesinde gerçekleşti. Geçen sene aynı dönemde 59 bin 63 adet satışa ulaşılmıştı.
2012 Mart ayında hafif ticari araç pazarı geçen yılın Mart ayına göre yüzde 27,75 gerileyerek 17 bin 614 adet seviyesinde gerçekleşti.
Satışların yüzde 86'sı vergi oranları düşük araçlardan
2012 yılı ilk 3 ayı sonunda dizel satışlarının payı yüzde 58,4, otomatik sanzımanlı araçların payı ise yüzde 37,7 oldu. 2012 yılı Ocak-Mart döneminde pazarı segmentinin yüzde 86,2'sini yine vergi oranları düsük olan A, B ve C segmentlerinde yer alan araçlardan olusturdu, kasa tiplerine göre ise en çok tercih edilen gövde tipi yine Sedan otomobiller (yüzde 47,3 pay) oldu.
ODD Genel Koordinatörü Hayri Erce sonuçlara ilişkin yaptığı değerlendirmede, ''2012 Ocak-Mart döneminde yüksek daralmanın nedenleri arasında, ÖTV oranlarındaki artış, araç fiyat artışları, faiz oranlarındaki yükseliş ve ekonomik aktivitenin yavaşlamasını sıralamak mümkündür. Tüm bu göstergeler doğrultusunda, 2012 yılı otomotiv sektörü toplam pazarının 775-825 bin adetler aralığında gerçekleşeceğini öngörmekteyiz'' ifadelerini kullandı.
İŞSİZ KALANLARA HÜKÜMETTEN MÜJDE
HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA TIKLAYINIZ...
[PAGE]
Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi, Frankfurt'taki merkezindeki basın toplantısında 2012 yılı boyunca enflasyonist baskının hissedilmeyeceğini söyledi.
Draghi Avro Bölgesi'nde ekonomik görünümün aşağı yönlü risklere açık olduğunu söyleyerek Avro Bölgesi ülkelerinin borç ve işsizlik seviyesinin yüksek kalmaya devam edeceğin söyledi.
Avro Bölgesi'nde ekonomide toparlanmanın aşamalı olarak süreceğini ifade eden Draghi, emtia fiyatlarındaki artışın enflasyonist risklerin başı çektiği uyarısında bulunarak, "Enflasyonun ikincil riskleriyle mücadele edebilecek araçlarımız bulunuyor" dedi.
Mario Draghi'nin konuşmasından satır başları :
- "Öncü göstergeler ekonomide kırılganlık riskinin sürdüğünü
gösteriyor."
- "Aldığımız tüm parasal önlemler geçici sürelidir."
- "Ekonomik faaliyetlerde toparlanma başladı."
- "Ekonomide aşağı yönlü riskler devam ediyor, gelişmeler dikkatli
izlenmeli."
- "Enflasyonun geçiş etkisin yakından izlemeyi sürdürüyoruz."
- "Büyümenin güçlü olmaması baskısını azaltıyor."
- "Bankaların fonlama koşulları yakın geçmişe göre hayli
iyileşti."
- "AB Hükümetleri ciddi yapısal reformlara hız vermeli."
- "Hükümetler sorumluluklarının gereğini yapmak üzere hareket
geçmeli."
- "Rekabet gücünü kaybetmiş ülkeler maaşları tekrar
ayarlamalı."
- "İş gücü piyasalarındaki katılıklar azaltılmalı."
- "Çıkış stratejisinden bahsetmek için henüz çok erken."
- "Yunanistan'da bir anlaşma bugün görebiliriz."
- "LTRO sermaye değil, bir likidite imkanı olarak görülmeli."
- "Bankaların yeterli sermayesi yoksa, sermayelerini iyileştirmek
zorundalar."
- "Merkez anklları tahvilleri kabul etmek veya geri çevirmekte
serbesttir."
İŞSİZ KALANLARA HÜKÜMETTEN MÜJDE
HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA TIKLAYINIZ...
[PAGE]
Bor madenlerinin çıkarılmasını hızlandırmak için Enerji Bakanlığı’nca hazırlanan tasarı, daha Meclis’e gelmeden birçok dünya devi şirket harekete geçerken, konuya ilgi duyanlar arasında ilginç bir isim de yer aldı.
Rothschild Hanedanı’nın sahibi olduğu Avustralyalı BHP Billiton Şirketi’nin bir süredir Türkiye’de maden alanına yatırım yapmak istediği konuşuluyordu. Yakında Komisyon’a gelmesi beklenen bor tasarısının BHP Billiton’u harekete geçirdiği belirtilirken aynı yasayı takip edenler arasında Çin Hindistan, İngiltere ve ABD’den şirketler olduğu öğrenildi.
Dünya rezervinin yüzde 72’sine Türkiye’nin sahip olduğu mucize maden ‘bor’ ile ilgili hazırlanan yasa tasarısı'nı Citigroup, Bank of America, Exxon-Mobil, RoyalDutch-Shell gibi şirketleri de dolaylı olarak kontrol eden Rothschild Hanedanı’nın da Türkiye’deki danışmanları aracılığıyla bor konusunda atılan adımları takip ettiği öğrenildi.
İngiliz Wogen da takipte
Yatırım Destek Ajansı eski Başkan Yardımcısı ve halen yabancı şirketlere danışmanlık hizmeti veren Begotex’in Direktörü Can Levent Yüksel, bu tasarının ardından Çin’den Hindistan’a, İngilte-re’den Kore’ye kadar birçok şirketin borla ilgilenmeye başladığını söyledi. İngiliz Wogen şirketinin de Türkiye’ye geldiğini söyleyen Yüksel “Bu uluslararası geçerliliği olan raporlar hazırlıyor. Yani burada maden var ya da yok diyen şirketlerden. Türkiye’ye gelmesi önemli, çünkü aynı zamanda yatırımcı bir şirket” dedi. Yüksel, BHP Billiton’un Türkiye’de yatırım için fırsat araştırdığının söylendiğini vurguladı.
Özelleştirme değil işletme hakkı
Konuyla ilgili olarak bilgi veren AK Parti Kütahya Milletvekili Soner Aksoy da “Tasarıyla borun mülkiyeti devletten çıkmıyor. Sadece madenin üretimi hızlandırılacak. Çünkü bor madenini işleten Eti Maden şu an sıfır stokla çalışıyor” dedi. Tasarının bir ay içinde komisyona geleceğini belirten Aksoy “Bor meselesinin sahibi benim. Bize ait olan mesele. Devlet de sahip olmuş. Mülkiyeti devlette kalmak kaydıyla taşeron kullanabilir. Taşeron kullanmak yanlış mı? AK Parti bu işe sahip çıkmıştır ve büyütmüştür” dedi. Enerji Bakanı Taner Yıldız da bir süre önce yaptığı açıklamada taslağın, bor madenlerinin özelleştirilmesi anlamına gelmediğinin altını çizmişti. Yıldız “Bor, kamunun kontrolünde ve böyle de kalmaya devam edecek. Bor madenini özelleştirmeyeceğiz. Bor madenini özel sektör eliyle ürettirmeyeceğiz. Yalnızca bizim adımıza fabrikaların kurulmasına ve verdiğimiz madeni, adımıza işletmesine izin vereceğiz” demişti.
Altın ticaretinin yüzde 40’ını elinde tutuyor
RothschIld Hanedanı’nın servetinin 3-4 trilyon dolar, kontrol ettikleri paranın ise 8-10 trilyon dolar olduğu tahmin ediliyor. Dünya altın ticaretinin yüzde 40’ını yöneten ailenin ismi Milli Piyango’nun satışında da geçmişti. TMSF ihalelerinden Uzanlar’a ait Petrus şarapları, Sikorsky helikopter ve son olarak da Cem Uzan’ın Frequency isimli yatını aldığı sanılan ailenin en son temsilcilerinden Sir Evelyn de Rothschild, Forbes’ın milyarderler sıralamasında yer alıyor. Kapanmış olan Osmanlı Bankası’nın da kurucusu olan Rothschild Hanedanlığı bankerlikle büyüdü. Temelleri 1743’te Almanya’da atılan Musevi kökenli aile, antika ve eski para ticareti ile işe başladı. Ailenin ismi, dükkanlarının işareti olarak kullandığı ‘kırmızı kalkan’dan (a red shield / Almanca’da rothen schilde) geliyor. Aile iki kuşak boyunca finansta büyüdü. Birçok Avrupa ülkesi borçlarını, savaş tazminatlarını ödemek için Rothschildlar’dan borçlandı. Oğullarından Nathan Mayer 1800’lü yılların başında İngiltere’ye gitti ve İngiliz Hazinesi’nin temsilcisi oldu. Rotschild’lardan iki kardeş Paris’te, bir diğeri ise Avusturya’da banka kurdu. FED’in temellerini de attılar Aile, 1914’ten itibaren Avrupa’da kazandığı parayı ABD’ye yatırdı. ABD ekonomisini ateşleyen ünlü demiryolu projelerini finanse etti. Şirketin o dönemki patronu Jacob Schiff “Gelecekte para konusunda bir panik yaşanmaması ve kredi kaynaklarının kontrol altına alınması için Merkez Bankası kurulmalı” dedi. Bu gö-revi de aile üstlendi. Günümüzde, ‘para ve gücün sembolü’ olarak bilinen Rothschild Hanedanlığı, ABD Merkez Bankası’nın (FED) temellerini attı.
İŞSİZ KALANLARA HÜKÜMETTEN MÜJDE
HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA TIKLAYINIZ...
[PAGE]
Halk Bankası’ndan Kamuyu Aydınlatma Platformu’na yapılan açıklamada, bankanın Genel Müdürlük birimlerinde, bölge koordinatörlüklerinde ve şubelerinde istihdam edilmek üzere 9 Haziran’da yazılı sınav yapılacağı açıklandı.
Açıklamada “Daha sonra gerçekleştirilecek mülakat ile servis görevlisi unvanında yaklaşık 1000 alımı yapılacaktır” denildi. Kadrolar genel müdürlük birimlerinde bölge koordinatörlüklerinde ve şubelerde edilecek.