Tek tıkla ekonomi gündemi.
Abone olEkofinans'la ekonomi gündemi başlıyor. Günün önde gelen ekonomi ve finans haberlerini sizin için derledik.
EKOFİNANS.COM - Yarışamaya
katılanlar arasında 11 yaşında bir çocuğun Yunanistan’ı kurtarma
formülü en çok dikkat çeken öneriler arasında yer aldı. Wolfson
ekonomi ödüllerine 425 katılımcı başvurdu. Yarışmanın finalisti 15
bin dolar ödül alacak.
Hollanda’dan yarışmaya katılan Jurre Hermans Yunanistan’ın Euro Bölgesi’nde kalabilmesi için önerisini kendi çizimi ile gönderdi.
Hermans’ın önerisinde bütün Yunan vatandaşlarının ellerinde bütün euroları bankalara götürmesi gerekiyor. Bankaya götürülen eurolar daha sonra bir değişim makinesine koyularak drahmiye dönüştürülüyor. Hermans’a bu sayede Yunanlıların eski para birimlerine dönerek mutlu olacaklar. Borçlarını ödeyecekler bu sayede de bankalar yeniden Yunanistan’a borç verebilecek. Hermans umarım bu önerim işe yarar diyerek sunumunu tamamladı.
ALTIN YATIRIMCILARINA ÖNEMLİ UYARI...
HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYI
TIKLAYINIZ...
[PAGE]EKOFİNANS.COM - Piyasa Analisti Volkan Kuğucuk, bu haftanın altın yatırımcıları için önemli olduğuna dikkat çekerek, olası geri çekilmelerde 93-94 TL/gram seviyelerinin alım olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Piyasa Analisti Volkan Kuğucuk, FED, İspanya ve Yunanistan'daki havanın altın fiyatlarını yönsüz bir sürece soktuğunu ifade ederek, FED'in parasal genişlemede umut verir açıklamalarının altın için olumlu olduğunu söyledi. Avrupa'da ise parasal genişmeden ziyade dolar endeksini izlemeye devam edileceğini belirten Kuğucuk, dolar endeksinin yükselmesi halinde altın fiyatlarındaki baskının devam edeceğine dikkat çekti.
Kuğucuk, altının teknik açıdan 1.690 ile 1.700 ons/$ bölgesinin güçlü direnç olduğunu söyleyerek, bu direnç geçildiği takdirdi 1.720 ons/$ seviyelerine ikinci bir engelle karşılaşacağın anlatarak, şöyle konuştu :
"Kişisel görüşüm 1.690-1.700 ons/$ seviyesi kalıcı olarak aşılmadığı müddetçe temkinli harekete devam edeceğiz. Alım yönünde açık olan pozisyonlar bu seviyede kırılmadığı sürece kapatılabilir."
Yatırımcıların aşağı yönlü harekette 1.655 ons/$ desteğinin altın 1.620 ons/$ desteğini beklemeleri gerektiğini vurgulayan Kuğucuk, "Bu seviyeye yaklaştıkça tepki alımları için alım yönünde kısa vadeli pozisyonlardan kazanç sağlanabilir" dedi.
Kuğucuk, TL/Gram olarak yatırım yapan yatırımcıların bu haftaya dikkat etmeleri gerektiğini söyleyerek, şöyle konuştu:
"TL/Gram olarak yatırım yapan yatırımcılarımız için bu hafta önemli olabilir. Özellikle 1.690 - 1.700 ONS/$ bandında fiyatlanan ONS değerinde TL/Gram fiyatları 96-97 bandında hareket eğilimindedir. TL/Gram olarak (1.690 - 1.700 ONS/$ seviyelerinin satış üretme riski gözününde bulundurulursa ) 96-97 seviyelerinden geri çekilmeye dikkat. Olası geri çekilmelerde 93-94 TL/ Gram fiyatları alım olarak değerlendirilebilir."
BU BULUŞLA BENZİN TARİH OLACAK!
HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYI TIKLAYINIZ...
[PAGE]EKOFİNANS.COM - Bilim adamlarının geliştirdikleri, deniz yosunun içindeki şekeri yakıta dönüştüren teknik ile 3-4 yıl içinde yosundan üretilecek olan yakıt araçlarda kullanılabilecek.
BBC Focus dergisinde yer alan habere göre, mısır ya da şeker kamışı gibi çeşitli bitkilerden elde edilen bioyakıtlar zaten günümüzde kullanılıyor. Fakat bu kaynaklar aynı zamanda gıda maddesi olarak da kullanılıyor ve talep ediliyor. Bunların üretimi için bol miktarda toprak, temiz su ve gübre gerekiyor. Ancak deniz yosunu için bunların hiçbirine gerek yok. Ancak buna rağmen deniz yosununun biyoyakıta dönüştürülmesi oldukça zor.
"Deniz yosununundaki
şeker için teknoloji yeterli
değildi"
California'da bulunan Bio Architecture Laboratuarı'nın kurucusu Yasuo Yoshikuni, deniz yosunundaki hakim şeker molekülünün parçalanması çok zor olduğunu belirterek, "Son dönemdeki teknolojiler deniz yosunundaki şekerlerin tümünü çözmek ya da metabolize etmek için yeterli değildi" dedi.
Fakat, Bio Architecture Laboratuarı'ndaki ve Washington Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, mikroplarda aljinat parçalayan genleri bulmayı ve bunları E.coli bakterisine eklemeyi başardılar. Özel olarak oluşturulan bu E.coli, yenilebilir kahverengi deniz yosunu olan Kombu'dan biyoetanol üretilmesini sağlıyor. Biyoetanol benzinle karıştırılabilir ve çok az bir değişiklikle ya da hiçbir değişiklik gerektirmeden otomobillerde kullanılabilir. Yoshikuni, kahverengi deniz yosununun fazla miktarda şeker içerdiğini ve bu miktarın mısır gibi hiçbir tarım mahsulüyle yarışamayacağını söylüyor. Bu yosun türü kırmızı ya da yeşil yosun türlerine göre çok daha hızlı büyüyor.
Bu konuda tek potansiyel engel ise yeterli miktarda kahverengi deniz yosununun yetiştirilip yetiştirilemeyeceği. Yemek için yıllık olarak birkaç bin ton ekiliyor, ancak deniz yosunu yakıt olarak kullanılırsa milyarlarca ton yetiştirilmesi gerekebilir. Tüm bunlara rağmen hızlı yol alan Bio Architecture Laboratuarı, Temmuz ayında deniz yosunu yakıtıyla ilgili bir pilot proje yapacaklarını duyurdu. Yosun kaynaklı yakıtın 3-4 yıl içerisinde ticarileşmesi bekleniyor.
DOĞALGAZA YENİ ZAM MI GELİYOR?
HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYI
TIKLAYINIZ...
[PAGE]EKOFİNANS.COM -
Doğalgaza gelen zam oranları vatandaşı çileden çıkarırken
BOTAŞ'ın durumu yeni doğalgaz zammının habercisi oldu
adeta!
BOTAŞ’ın doğalgaza yüzde 18.7’lik yüksek oranlı zammı
tüketicilerin tepkisini çekerken, doğalgazda en az
yüzde 15 daha zam ihtiyacının bulunduğu hesap
ediliyor. Habertürk'ün haberine göre, Enerji Bakanlığı
kaynaklarından alınan bilgiye göre BOTAŞ’ın petrol ve kur kaynaklı
olarak yüzde 35 zamma ihtiyacı bulunduğu hesaplanıyordu.
Yılbaşından bu yana hızla artan maliyetlerine karşın doğalgaza
zam yapamayan BOTAŞ, yılın ilk 3 aylık dönemini
zararla kapattı. 2011 yılında 1.3 milyar TL zarar yapan BOTAŞ’ın,
2012 yılının ilk 3 aylık döneminde zararının 300350 milyon TL
olduğu tahmin ediliyor. Türkiye’de, 2002 yılında doğalgazın
elektrik üretiminde payı yüzde 40 düzeyinde bulunuyordu.
Doğalgazdan, 2002 yılı sonunda 52.4 milyar kilovatsaat elektrik
üretilirken, bu miktar 2011 sonunda 100 milyar kilovatsaati aştı.
GAZETE HABERTÜRK
MADEM EKONOMİ İYİ YOLDA, BU ZAMLAR NE?
HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYI
TIKLAYINIZ...
[PAGE] EKOFİNANS.COM
- Radikal yazarı Cüneyt Özdemir,
işbaşındaki iktidara haklı olarak bu soruyu soruyor ve cevap
bekliyor. Özdemir'in Ali Koç'la yediği yemek sonrasında edindiği
izlenimler ise şaşırtıcı.
Radikal yazarı Cüneyt Özdemir, Türkiye ekonomisine akıl sır erdiremiyor. Bakan Zafer Çağlayan'ın Çin'den sonra ekonomisi en iyi ülke olarak Türkiye'yi müjdelemesi ve sonrasında gelen elektrik ve doğal zamları yazarı şaşırtıyor:
"Ekonomide isler birileri için tıkırında diğerleri için faturalar kapıda. Gelin şu son zamlara bakalım. Dünyadaki doğalgaz fiyatları başta ABD olmak üzere düşüyor. Hadi ABD bizi ilgilendirmiyor diyelim iyi ama Rusya'da da doğalgaz fiyatlarında düşüş var, yetmezmiş gibi dolarda da düşüşü yaşıyoruz. Peki o zaman bu gelen korkunç doğalgaz zamlar nereden çıkıyor. Anadolu'yu karış karış dolaşıp bugün de karşımıza 'Saf ve Bakir Bir Anadolu Çocuğu' kitabı ile çıkan Güngör Uras ile biraz sohbet edince, Anadolu'daki küçük işletmelerin önemini bir kez daha anladım."
TÜSİAD'a yakın geçmişte yaptığı eliştirileri hatırlatan Özdemir, TÜSİAD Genel Sekreteri Zafer Ali Yavan'la yediği öğle yemeğinden edindiği izlenimleri anlatıyor:
"Zafer Bey Tünel'de küçük bir restoranda TÜSİAD'ın ne yapmak istediğini ve ekonomik büyüklüğünü anlatırken içten ve samimiydi. Aslında Anadolu kaplanları dediğimiz küçük işletmelerin (ve elbette MÜİSAD'ın gücünün) Türk ekonomisinin %35 civarında olduğunu, büyük sermayenin (yani TÜİSAD üyelerinin) ekonominin %65'ini idare ettiğini söyleyince şaşırdım. Nasıl şaşırmayayım daha birkaç hafta önce Gaziantep'e gidip ekonomik atılımı yerinde görmüştüm."
Cüneyt Özdemir, Ali Koç'un Doğan Grubu'na yaptığı ziyarete de dikkat çekiyor ve genç işadamının yakınmalarını köşesine taşıyor:
"Ali Koç ilginç bir gözlemini paylaştı. 'Ekonominin iyi gittiğinden ancak hemen hiç sanayi yatırımı yapılmadığından' bahsetti. Bunu söylerken haklıydı.
2002 yılında yapılan Ford tesislerini saymazsak göz kamaştırıcı
yeni bir sanayi yatırımımız yok. Bunun nedeni biraz da devlet
destekli aile şirketlerinden oluşan İstanbul sermayesinin
yorgunluğu olabilir mi? Dünya istatiklerine baktığınızda aile
şirketlerinin %95'inin üçüncü kuşak yönetimlerinde dağıldığını
görüyorsunuz. Nitekim birkaç kurumsallaşmayı başarabilen şirketi
saymazsak İstanbul sermayesinin büyük bir mal paylaşımı derdinde
olduğunu görüyoruz.
Bizde de aile şirketleri 3. kuşakların elinde parçalanıyor.
Şirketler parçalandıkça üretim yerini tüketime, büyüme yerini
küçülmeye bırakıyor. Türkiye ekonomisinde de taşlar yerinden
oynuyor ve kâğıtlar yeniden dağıtılıyor diyebiliriz. Zamlara
dönersek, Türkiye ekonomisindeki bu değişimin bedelini biraz da
vatandaş ödüyor."
ENFLASYON CANAVARI YERİNDE DURDU!
HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYI
TIKLAYINIZ...
[PAGE]EKOFİNANS.COM -
Mart ayında Tüketici Fiyatları Endeksi açıklandı. Mart ayı
itibariyle yıllık enflasyon TEFE ve TÜFE'de nasıl gerçekleşti?
Yıllık enflasyon ne kadar artış gösterdi? İşte
rakamlar.
Türkiye'de Mart ayında tüketici fiyatlarında (TÜFE) yüzde 0,41, üretici fiyatlarında (ÜFE) ise yüzde 0,36 artış meydana geldi.Mart itibarıyla yıllık enflasyon ise TÜFE'de yüzde 10,43, ÜFE'de yüzde 8,22 oldu.
Merkez Bankası'nın Mart ayı ikinci dönem beklenti anketinde Mart ayı TÜFE beklentisi yüzde 0,59, yıl sonu yıllık TÜFE beklentisi ise yüzde 7,22 olarak belirlenmişti.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2012 yılı Mart ayında aylık bazda enflasyon TÜFE'de 0,41, ÜFE'de ise yüzde 0,36 artış gösterdi. TÜFE'de bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 10,43, 12 aylık ortalamalara göre yüzde 8,02 artış meydana geldi.
Bir önceki yılın aynı ayına göre TÜFE'de en yüksek artış yüzde 18,47 ile alkollü içecekler ve tütün grubunda gerçekleşti. Çeşitli mal ve hizmetler yüzde 16,53, ev eşyası yüzde 11,76, gıda ve alkolsüz içecekler yüzde 11,25, ulaştırma yüzde 10,84 ile en yüksek artışın gözlendiği harcama grupları oldu.
Mart ayında endekste yer alan 444 maddeden 65'inin ortalama fiyatlarında değişim olmadı, 260 maddenin ortalama fiyatlarında artış, 119 maddenin ortalama fiyatlarında ise düşüş gerçekleşti.
ÜFE
2012 yılı Mart ayında ÜFE'de aylık bazda yüzde 0,36, yıllık bazda yüzde 8,22 ve on iki aylık ortalamalara göre de yüzde 10,79 artış meydana geldi.
Tarım sektörü endeksinde aylık bazda yüzde 1,16 azalış, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 6,16 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 4,25 artış kaydedildi.
Sanayi sektörü endeksinde ise aylık bazda yüzde 0,69 artış gerçekleşti. Sanayi sektörü endeksinde bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 8,66, on iki aylık ortalamalara göre yüzde 12,22 artış meydana geldi.
ÜFE'de Mart ayında endekste yer alan toplam 791 maddeden 155'inin ortalama fiyatlarında değişim olmadı, 406 maddenin ortalama fiyatlarında artış, 230 maddenin ortalama fiyatlarında ise düşüş gerçekleşti.
Özel kapsamlı TÜFE göstergeleri
Özel kapsamlı tüketici fiyatları endeksi göstergelerine bakıldığında, ''çekirdek enflasyon'' yerine açıklanan TÜFE göstergeleri, Mart'ta aylık bazda mevsimlik ürünler hariç yüzde 0,67, işlenmemiş gıda ürünleri hariç yüzde 0,63 arttı. Fiyatlar, enerji hariç yüzde 0,14, işlenmemiş gıda ürünleri ve enerji hariç yüzde 0,36 artış gösterdi.
Enerji hariç, alkollü içkiler ile tütün ürünleri hariç yüzde 0,14 artış gözlenen endekste, enerji hariç, alkollü içkiler ile tütün ürünleri ve fiyatı yönetilen, yönlendirilen diğer ürünler, dolaylı vergiler hariç artış yüzde 0,12 oldu.
Fiyatlar, enerji hariç, alkollü içkiler ile tütün ürünleri ve fiyatları yönetilen yönlendirilen diğer ürünlerle dolayı vergiler ve işlenmemiş gıda ürünleri hariç yüzde 0,38, işlenmemiş gıda ürünleri ve enerji hariç, alkollü içkiler ile tütün ürünleri ve altın hariç yüzde 0,40, enerji hariç, gıda ve alkolsüz içecekler, alkollü içkiler ile tütün ürünleri ve altın hariç yüzde 0,40 yükseldi.
Özel kapsamlı TÜFE göstergelerine yıllık bazda bakıldığında ise mevsimlik ürünler hariç yüzde 9,99, işlenmemiş gıda ürünleri hariç yüzde 10,08, enerji hariç yüzde 9,93, işlenmemiş gıda ürünleri ve enerji hariç yüzde 9,42 artış oldu.
Enerji hariç, alkollü içkiler ile tütün ürünleri hariç yüzde 9,29 artış gözlenen endekste, enerji hariç, alkollü içkiler ile tütün ürünleri ve fiyatı yönetilen, yönlendirilen diğer ürünler, dolaylı vergiler hariç artış yüzde 9,60 oldu.
Fiyatlar, enerji hariç, alkollü içkiler ile tütün ürünleri ve fiyatları yönetilen yönlendirilen diğer ürünlerle dolayı vergiler ve işlenmemiş gıda ürünleri hariç yüzde 8,94, işlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ile tütün ürünleri ve altın hariç yüzde 8,28, enerji, gıda ve alkolsüz içecekler, alkollü içkiler ile tütün ürünleri ve altın hariç yüzde 7,91 yükseldi.
BANKALARIN 'AVANS HESABI' TUZAĞI!
HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYI TIKLAYINIZ...
[PAGE]
EKOFİNANS.COM - Ayağını yorganına göre uzatanlar da uzatmayanlar da dikkat! Bu hesap canınızı yakabilir! 23 milyar lirayı satacak maaş müşterisi arayan bankalar, haberiniz olmadan ek hesap açabiliyor.
Bir bankanın maaş müşterisisiniz. Öyleyse ‘avans hesap, artı para, ek hesap, kredili mevduat hesabı’ gibi çeşitli adlarla sunulan ‘cazip’ tekliflerin bir numaralı muhatabısınız. Beklenmedik gideriniz mi oluştu, maaşınız mı yetmedi, kredi kartınızı mı ödeyemediniz, dert etmeyin! Kolayı var: “Avans hesabınızı” kullanın, demeyeceğiz. Aksine bu hesabı kullanmadan önce iki kere değil, beş kere düşünün, diyeceğiz… Ben zaten ‘ayağımı yorganıma göre uzatırım, param varsa harcarım yoksa harcamam’; dolayısıyla bu hesaplar beni ilgilendirmez, diyenlerdenseniz siz de dikkat! “Ben dilekçemi verdim, tüm bu hesapları kapattım” diyorsanız bile dikkat! Öyle kolay değil, bankaların bu hesabından kurtulmak.
Hedef 30 milyar TL
Öyle ki bankalar için ‘vazgeçilmez’ gelir kalemlerinden bu hesaplar. Geçen yıl Haziran ayında maaş müşterilerine sattıkları ‘bu kalem krediler’ 6.5 milyar iken; 3 ay sonra yani Eylül ayında 7.3 milyara Aralık ayında ise 7.4 milyara ulaştı. Ama bankaların bu hesaplar için ayırdıkları kredi tutarı 30 milyar. Yani satılması gereken daha 22.5 milyar TL kredi var. Dolayısıyla maaş müşterisi olup da bu hesabı kullanmayanlar da bankaların hedefinde. Bu kredi hesabını açmak için ‘kişisel beyan, dolayısıyla da kişisel imza’ gerekiyor. Ancak şubeler, ‘bize hesap böyle devredildi, elimizde bu hesabı istemediğinize dair dilekçeniz yok’ bahaneleriyle ‘bilinçli maaş müşterilerini’ bile kredili mevduat hesabı tuzağına düşürüyorlar.
Çözüldü sanıyorsunuz yanılıyorsunuz
Bunu anladığınızda, iş işten geçiyor. Hesabınıza bir bakıyorsunuz ki, ‘kredili hesap faizi olarak 15 TL tahsil edildi’ uyarısı karşısında. Ne kredisi ne hesabı diye sormak için bankanın 444 hattını arıyorsunuz. 5 dakikadan önce ulaşmak ne mümkün! Diyelim, ulaştınız, anlattınız derdinizi; “Muhatabınız biz değiliz, şubenizi arayın” tavsiyesinde bulunuyor karşıdaki ses. “Bu hesabı kapatmıştım zaten nereden çıktı bu, ben bu faizi ödemem” diyorsanız da nafile. “Şubenizi arayın” diyor karşıdaki mekanik ses. Kuzu kuzu şubenizi arıyorsunuz… Bir görevli çıkıyor, derdinizi anlatıyorsunuz, ilgili arkadaşa bağlıyorum, diyor. Ama bağlanan kimse yok.. Dördüncü kez telefonu açan kişiye maruzatınızı anlattıktan ve tabii ki bağırıp çağırdıktan sonra sizi telefonu açacak yetkiliye bağlıyorlar. Çözüldü, sanıyorsanız yine yanılıyorsunuz. Derdinizi onuncu kez anlatmanın öfkesi ve yılgınlığıyla dinlemeye çalışıyorsunuz. “Siz bu hesabı kapatmamışsınız ama bu hesap bize İstanbul şubesinden böyle devredilmiş. Madem iptal etmek istiyorsunuz bize faks çekin!.” Mail atsam, olmaz faks çekin… Kızgınlığınız geçmiyor, ‘haklı tüketici hattını’ arıyorsunuz. Bu arada aklınıza gelmişken faiz oranını öğrenmek istiyorsunuz. Sizin hiçbir dahliniz olmadan kullanmak zorunda kaldığınız bu hesap için kestikleri rakamı görünce afallıyorsunuz. Nedir bunun faizi, diye sorduğunuzda yanıt almanız da mümkün değil…
Bankalar faiz dışında sağlayacakları masrafları belirlemekte serbestler
Merkez Bankası’nın kredilere uygulanacak ‘üst sınır’ düzenlemesi de masraflarla ilgili sınırlamalar da maaş hesabına bağlı bu kredi için geçerli değil. Dolayısıyla bankalar bu krediler için uygulayacakları faizi de, faiz dışında sağlayacakları diğer menfaatleri ve masrafları da belirlemekte tamamen serbestler.
BDDK uyarıyor ama sonuç değişmiyor
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, 30 Mart’ta yaptığı bir açıklamayla tüketicileri bu hesaplar konusunda dikkatli olması için uyardı: "Mevzuat uyarınca kredili mevduat hesapları (KMH) kapsamında kullandırılan kredilere uygulanacak faiz oranları, sağlanabilecek diğer menfaatler ve tahsil olunacak masraflar bankalar tarafından serbestçe belirlenebilmektedir. Bu nedenle tüketicilerin, anılan ürünü kullanmadan önce ilgili bankaların KMH için belirledikleri faiz oranları ile diğer masrafları dikkate alarak karar vermelerinde veya ileride KMH kullanmayı düşünüyorlar ise bankaların faiz oranları ile masraflarını karşılaştırmak suretiyle tercih yapmalarında menfaatleri bulunmaktadır."
Bankanızdan bilgi isteyin
BDDK, bankaların genel hükümler ve tüketicinin korunması mevzuatıçerçevesinde tüketiciyi bilgilendirmek zorunda olduklarına dikkat çekerek, tüketicilerden bankalarından hem faiz oranları hem de diğer masraflara ilişkin bilgi istemelerini önerdi. Tüketiciler, BDDK’nin web sayfasında yer alan “Bankacılık Ürün ve Hizmet Ücretleri” uygulamasını http://ebulten.bddk.org.tr/TuketiciVerileri/Default.aspx kullanarak bankaların KMH ile ilgili olarak uyguladıkları oranlara ve masraflara ilişkin bilgi edinip, karşılaştırma yapabilirler.
Çıkış yolu
En iyisi siz siz olun, “Bir daha açılmamak üzere tüm bu hesapları kapatıyorum” dilekçesini faksla gönderin. Aslı da sizde kalsın ve onu ömür boyu saklayın! Hürriyet
PARAYI GIDA, İÇKİ VE TÜTÜNE HARCADIK!
HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYI
TIKLAYINIZ...
[PAGE]EKOFİNANS.COM -
Tüketimde ilk sırayı 255,8 milyar liralık harcamayla gıda,
içki ve tütün aldı. Milli gelir içinde yurtiçi tüketimin ağırlığı
sürerken, 2010 yılında milli gelirin yüzde 74,5’ini oluşturan iç
tüketimin payı geçen yıl yüzde 74’e geriledi.
Türkiye’nin 2011 yılında ulaştığı 1 trilyon 294 milyar liralık Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYH) 959 milyar irası iç tüketimden kaynaklandı. 2010 yılında ise GSYH büyüklüğü 1 trilyon 98 milyar milyon lira, yurtiçi tüketim ise 819 milyar lira düzeyindeydi.
AA muhabirinin Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden yaptığı hesaplamalara göre, milli gelirde 1 yılda yüzde 17,8, yurtiçi tüketimde ise yüzde 17 artış kaydedildi.
2011’de yerleşik hanehalklarının yurtiçi tüketimi 920,8 milyar lira, yurtdışı tüketimi de 8,3 milyar lira olarak hesaplandı. Yabancıların Türkiye’deki tüketimi de yaklaşık 46,6 milyar lira oldu.
Ekonomi yüzde 8,5, hanehalkı
tüketimi yüzde 7,7 büyüdü
Ülke ekonomisindeki büyüme oranı hesabında, sabit fiyatlar (1998 fiyatlarıyla) esas alınıyor. Buna göre, ülke ekonomisinin yüzde 8,5 büyüme gösterdiği 2011 yılında, yerleşik hanehalklarının tüketimi yüzde 7,7 büyüdü.
Yerleşik ve yerleşik olmayan hanehalklarının yurtiçi tüketimi ise yüzde 7,2 oranında büyüme kaydetti.
2010 yılında ekonomi yüzde 9,2 büyümüş, bu dönemde yerleşik hanehalklarının tüketimi yüzde 6,7, yerleşik ve yerleşik olmayan hanenalklarının yurtiçi tüketimi ise yüzde 5,9 büyüme göstermişti.
Gıda ve içki yine ilk sırada
2011’de yerleşik ve yerleşik olmayan hanehalklarının 959 milyar liralık yurtiçi tüketiminin dağılımına bakıldığında, ilk sırayı 255,8 milyar lira ile gıda, içki ve tütün aldı.
Bunu 186,6 milyar lira ulaştırma ve haberleşme, 180,6 milyar lira ile konut, su elektrik, gaz ve diğer yakıtlar için yapılan harcamalar ve yaklaşık 75 milyar lira ile de mobilya, ev aletleri ve ev bakım hizmetleri izledi.
Hanehalkları 2011 yılında giyim ve ayakkabı için 51,4 milyar lira, lokanta ve otel harcamaları için 59,1 milyar lira, eğlence ve kültür için 36,8 milyar lira harcadı.
Hanehalkları geçen yıl sağlık için 31,4 milyar lira, eğitim için de 11,5 milyar lira harcama yaptı.
2010 yılı ile karşılaştırıldığında, gıda, içki ve tütün için 34,4 milyar lira (yüzde 15,6), ulaştırma ve haberleşme için 34,1 milyar lira (yüzde 22,4) ve mobilya, ev aletleri ve ev bakım hizmetleri için 15,9 milyar lira (yüzde 26,9) daha fazla harcama yapılması dikkati çekti.
Geçen yıl bir önceki yıla kıyasla giyim ve ayakkabı için 7,6 milyar lira (yüzde 17,4), konut, su, elektrik, gaz ve diğer yakıtlar için 12,2 milyar lira (yüzde 7,2) daha fazla harcandı.
Eğlence ve kültür harcamaları bu dönemde 31,3 milyar liradan 36,8 milyar liraya, eğitim harcamaları 10 milyar liradan 11,5 milyar liraya, lokanta ve oteller için yapılan harcamalar ise 50,4 milyar liradan 59,1 milyar liraya, sağlık harcamaları da 29,6 milyar liradan 31,4 milyar liraya çıktı.
Özel sektörün tüketimi, yüzde 42,7 artış gösterdi
Söz konusunu dönemde yatırım-üretim için ayrılan harcamalara bakıldığında, 2010 yılında 43,4 milyar lira olan kamu sektörü harcamaları 48,6 milyar liraya çıktı. Bu harcamaların, yaklaşık 7,1 milyar lirasını inşaat, 41,5 milyar lirasını da makine ve teçhizat oluşturdu.
Özel sektörün tüketiminde ise daha belirgin bir artış gözlendi. Özel sektörün tüketim harcaması yaklaşık yüzde 42,7’lik artışla 164,4 milyar liradan 234,6 milyar liraya ulaştı. Makine, teçhizat bunun 158 milyar lirasını, inşaat da 76,5 milyar lirasını oluşturdu.
2011’de Gayri Safi Sabit Sermaye Oluşumunun 207,8 milyar liradan 283,2 milyar liraya yükselmesi de dikkati çekti.
Söz konusu dönemde devletin nihai tüketim harcamaları da 157,5 milyar liradan 180,7 milyar liraya ulaştı.
ELEKTRİK FATURANIZI BÖYLE AZALTABİLİRSİNİZ!
HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYI TIKLAYINIZ...
[PAGE]
EKOFİNANS.COM - Benzin, elektrik, doğalgaz zamları derken faturalar kabardıkça kabardı. Şaşkına dönen vatandaş için elektrik faturasını indirmenin yollarını açıklıyoruz!
Enerji Bakanlığı, dünden itibaren geçerli olmak üzere elektriğe ortalama yüzde 8.1, doğalgaza ise yüzde 18.72 zam yaptı.
Konutlarda kullanılan elektrikteki zam yüzde 9.26, sanayide ise 8.7 olarak açıklandı. 45 litrelik deposunu mart ayı başında 199 TL'ye dolduran bir araç sahibi, 30 Mart'ta aynı yakıta 211 lira ödemeye başladı.
İşte kabardıkça kabaran faturaların içinden nasıl çıkacağını bilemeyen vatandaşa elektirik faturasını indirmenin yolları...
MİLLİ GELİRİMİZ 10 BİN 444 DOLARA ÇIKTI!
HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYI TIKLAYINIZ...
[PAGE]
EKOFİNANS.COM - Başbakan Erdoğan, kişi başına düşen milli gelirde rekor kırdıklarını belirterek, 2002'de 3 bin 492 dolar olan kişi başına düşen milli geliri 2011 yılında üç kattan fazla artırdıklarını söyledi.
Erdoğan, 2011'de çeyrekler itibarıyla ekonominin sırasıyla yüzde 11.9, yüzde 9.1, yüzde 8.4 ve en son yüzde 5.2 olarak büyüme gerçekleştirdiğini ifade ederek, bu büyüme oranıyla OECD ve AB ülkeleri arasında Türkiye en hızlı büyüyen birinci ülke oldu diye konuştu. Dünyada Çin'den sonra ikinci ülke olduklarını söyleyen Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Dünyada ise Çin'den sonra ikinci ülke olduk, en hızlı büyüyen. Ben gerçekleri konuşuyorum. Ben şu anda matematik gerçekleri konuşuyorum. Ben şu anda matematik gerçekleri konuşuyorum. Muhalefetin yaptığı gibi laf kalabalığına işi boğmuyoruz. Halep orada ise arşın burada. Gayri Safi Milli Hasılamız 2010 yılında 1 trilyon lirayı tarihinde ilk kez yakalamıştı. 2011 yılında da 1 trilyonun üzerinde, 1 trilyon 294 milyar 893 milyon lira Gayri Safi Milli Hasıla elde ettik.
Dolar bazında Gayri Safi Milli Hasılamız yeni bir rekor kaydetti. Nedir o rekor? 772 milyar 298 milyon dolara ulaştık. Böylece 2008 yılı milli gelir rakamını aşmış, kriz önceki rakamı geride bırakmış olduk. Bitmedi göreve geldiğimizde iktidarda bildiğiniz gibi DSP, MHP, ANAP iktidarı vardı. İktidarı devraldığımızda, neydi milli gelir 230 milyar dolardı. Biz bugün bu milli geliri üç kattan fazla arttırmış, hem Türk lirası, hem dolar bazında Cumhuriyet tarihinin bize ait olan rekorlarını yenilemiş, hatta aşmış olduk.
Kişi başına düşen milli gelirde de yine bir rekor elde ettik. 2002'de 3 bin 492 dolar olan kişi başına düşen milli gelir 2011 yılında üç kattan fazla bir artışla, 10 bin 444 dolar oldu.''
"Her yıl nüfusumuz 1 milyon artıyor"
Türkiye nüfusunun sürekli artış göstermesine rağmen, kişi başına düşen milli gelirin de arttığına dikkati çeken Başbakan Erdoğan, ''Tabii sadece büyümenin bu alanda olması yeterli değil. Nüfusumuz bu oranda da artıyor.
Ortalama biliyorsunuz her yıl nüfusu 1 milyon artan bir Türkiye. Nüfusu azalıp da kişi başına milli geliri artan bir ülkeyi konuşmuyorum sizinle. Bir taraftan nüfusu artan, öbür taraftan da milli gelirini artıran bir ülkeden bahsediyorum. Türkiye'nin böyle bir özelliği de var. Bu bakımdan bunu iyi değerlendirmemiz lazım'' dedi.
Erdoğan, şöyle devam etti: ''Büyümenin açıklanmasıyla birlikte 2011 yılına ait borçlanma verileri de güncellenmiş oldu. AB tanımlı, sağa sola çekmeyelim AB tanımlı borç stokunun milli gelire oranı biz göreve devraldığımızda, 100 liranın 74 lirası borçtu, yüzde 74. Küresel krize rağmen, Avrupa'da yaşanan ağır mali krize rağmen biz şu anda, yüzde 39'a düşürmüş durumdayız, yüzde 39. Bu, tüm zamanların rekorudur.
Yine bu oran, yüzde 60 olan Maastricht Kriterinin çok çok altındadır. Yani biz AB ülkelerinin bir çoğundan çok iyi durumdayız. Bu oran AB ülkeleri arasında hep gıpta ile izlenen bir orandır.
Şimdi geliyorum, Kamu Borç Stokunun Milli Gelire
Oranına. Hani muhalefet ikide bir çıkıp konuşuyor ya, borçlar şöyle
arttı, böyle arttı falan... Hep yalan, hep yalan. Bunlar gerçekleri
konuşmuyor, hep aldatma. 2002'de biz bu oranı yüzde 61.5'dan
devraldık. Ben ekonomi konuşuyorum, şu anda matematik olarak bu
oranı veriyorum. Şu anda bu oranı da yine tarihinin en düşük
seviyesine, nereye indirdik biliyor musunuz, yüzde 22'ye düşürmüş
durumdayız."
"Muhalefet OECD ile konuşsun"
Erdoğan, muhalefetin rakamları çarpıttığını ifade ederek, muhalefetin genlerinde doğru konuşmanın olmadığını söyledi. Halep oradaysa rakamlar buradadır diyen Erdoğan şöyle dedi :
"Bakınız bütün bunlarla birlikte muhalefet borçlanmaya ilişkin verileri doğru olmayan rakamlarla, doğru olmayan kıyaslamalarla çarpıtarak vermeye devam ediyor. Çünkü bunların genlerinde maalesef doğru konuşmak yok. Yine doğru konuşmayacaklar. Ama ben yine söylüyorum, Halep oradaysa rakamlar buradadır, devletin resmi rakamları buradadır. Avrupa tanımlı uluslararası rakamlar ortadadır. OECD ile konuşsunlar, AB'nin bütün bu Maastricht Kriterlerini takip edenlerle konuşsunlar.''
AK Parti iktidarı öncesi döneme de değinen Erdoğan, ''DSP, MHP, ANAP hükümeti döneminde milli gelirimizin yüzde 74'ü borçtu. Bunu düşürdük düşürdük, şu anda bu öyle bir noktaya geldi ki artık her yüz liranın sadece 22 lirası borç. Böyle bir noktadayız. Önemli olan bu borcu çevirebilmek, biz de bunu çok rahat çeviriyoruz, çünkü güçlüyüz. Bu rakamları bir kere hiç çarpıtmasın. Hiç kimse Türkiye'nin borcu artıyor diye kimsenin zihnini bulandırmasın. Atalarımızın güzel bir lafı var borç yiğidin kamçısıdır. Bu ne demek bu yani güçlü olanın borç hiç umurunda değil. Şimdi Amerika için borcun bir olumsuzluğu söz konusu mu, umurunda bile değil, Japonya'nın hiç umurunda bile değil, artık Türkiye de buraya doğru gidiyor. Çünkü, biz neye bakacağız milli gelirimiz nedir, borçlanmamız nedir?
Şimdi faraza mili gelir 100 iken, senin borcun 74'tü. Ama şimdi bak nereye geldik?'' şeklinde konuştu.
"Kasada 19 milyar dolar var"
Merkez Bankası'nın kasasında 91 milyar dolar olduğunu söyleyen Erdoğan, geçmiş hükümetlerle AK Parti dönemi arasında karşılaştırmalar yaparak, ''Şimdi ben burada sizlere tekrar iki rakam vereceğim. Teşkilat mensuplarımın çok iyi bilmesi ve hiç aklının kenarından çıkarmaması lazım. Biz 2002'de Merkez Bankası döviz rezervini nasıl aldık? 27 milyar dolar olarak devraldık, bugün Merkez
Bankamızın kasasında 91 milyar dolar var. 27 milyar dolardan 91 milyar dolara... Bitmedi, bunlar gittiler IMF'nin kapısında devamlı borç talep ettiler. Stant-by anlaşmaları vs. Ne kadar borç bıraktılar bize 23.5 milyar dolar borç bıraktılar.
Peki şimdi bizim IMF'ye olan borcumuz ne 2.3 milyar
dolar, yani 10'da bir. 10 lira idi, liraya düştü. Kimin bu ülkeyi
borçlandırdığı, kimin bu ülkeyi çok ağır borç yükünden kurtardığı
ve bu ülkenin borçlarını tıkır tıkır ödediği ortada. Bu gerçeği
göreceksin. Saptırmaya gerek yok. Dürüst olacaksın. Yavuz hırsızlık
yapmanın hiç alemi yok'' ifadelerini kullandı.
"Muhalefetin rakamlarla arası iyi değil"
Erdoğan, muhalefet partilerin genel başkanlarına yönelik eleştirileri şöyle sürdürdü:
''Esasen biliyorsunuz, muhalefet partilerinin genel başkanlarının rakamlarla arası zaten hiç iyi değil. Allah var, MHP Genel Başkanı ki kendisi ekonomisttir. 4 işlemi çok iyi bilir. Bildiğiniz gibi sıfırları siliyor, topluyor, çıkarıyor, çarpıyor, bölüyor gerçi işlem tamam ama sonuç yanlış çıkıyor. Genel Başkan kırkıncı yılında MHP iktidar demişti, evdeki hesap çarşıya olmadı. Hala bekliyoruz."