Tek düşüncem o...

Nesrin YILMAZ nesriny@internethaber.com

En çok O'nu düşünüyorum son iki gündür…

Başka bir şeyi değil…

Bir derdim var, onun dışında hiçbir şeyi takmıyorum…

Bu ülkede kendilerinden olmayanlara, kaşlarını çatarak işaret parmaklarını sallayanlara da, dış basına ülkesini şikâyet etmeyi alışkanlık haline getirenlere de, daha dün Avrupa Parlamentosu"nun önünde “ ülkemizde Müslüman çoğunluk da gayrimüslimler gibi dinini özgürce yaşayamıyor” diye ayıp edene de, üstelik bu sözü sarf edenin bu ülkenin Dışişleri Bakanı olmasına da hiç mi hiç aldırmıyorum…

Acaba bugün meclis kürsüsünden kim kime küfredecek, kim kimin açığını ortaya çıkarmak için uğraşacak, kim kime öfke püskürecek diye düşünmüyorum bile…

Zaten telekulak olayını çoktan unuttum… Nasıl olsa yirmi bir gün sonra unutacağımdan önceden unutmayı uygun gördüm…

Ha telekulak demişken…

İktidarın “sindirme operasyonunun” tam da istedikleri gibi işlediğine değinmeden edemeyeceğim…

Onu da takmıyorum… Değindim sadece…

“Ankaralılar 21 gündür bilmeden Kızılırmak"ın suyunu içiyor” diyerek kıs kıs gülen Belediye Başkanı"nın, önündeki bardaktan Kızılırmak markalı (!) suyu içmesiyle de, bunu 21 gündür halktan neden gizlediğiyle de ilgilenmiyorum…

Ya bir şey olsaydı Ankaralılara, o zaman da göğsünü gere gere, keyifle gülerek “yirmi bir gündür Kızılırmak suyu içiyordunuz ondan oldu” diyebilecek miydi? Ya da bir şey olsaydı, olanlara rağmen Aksaray Belediye Başkanı gibi musluktan su doldurup bardağına, şov yapabilecek miydi diye sormuyorum da…

Antalya"da ortaya çıkarılan, daha doğrusu katliamı gerçekleştirdikten sonra nereye gömdüklerini hatırlayamadıklarından olacak, kazı yaparken ortaya çıkan toplu köpek mezarında bulunan, boyunlarındaki tasmalardan da anlaşılacağı üzere sahipsiz olmayan yavru köpeklerle, anneleri, babaları da değil derdim…

Her dört saatte bir cinayet işlenen ülkemizde, internette ölüm kusan, işleyeceği cinayetin şeklini belirlemek için anket yapan anne katili ve bu anketteki seçenekleri oylayanlar da umurumda değil…

Bugün bir tek derdim var…

Tek düşüncem…

Beni ilgilendiren tek şey…

3–8 Haziran arasında Japonya ziyareti yapacak olan Cumhurbaşkanı"nın eşi Hayrünnisa Gül kimono giyecek mi?

Türban kimononun üstünde nasıl duracak?

Japonya"da da kimono üstü türban modası başlar mı?

Ya da kimono âdeti Türkiye'ye sıçrayacak mı?

Sıçrarsa, bundan böyle de “Türkiye Japonya oluyor” diye mi konuşacağız…

Belki de Japonlar konuşurlar, “Japonya Türkiye mi oluyor” diye…

Böyle sorularım var kendi kendime sorduğum…

Böyle büyük bir derdim var…

Sanki takacak başka sorun mu var?