Tehlike kapıya dayandı! Türkiye için korkutan tespit
Abone olMeteoroloji Mühendisleri Odası Başkanı Ahmet Köse, "Küresel iklim değişikliğinin sonuçları, İstanbul başta olmak üzere bu yazın yurt genelinde de yaşandı. Çok şiddetli yağmur, kısa süreli şiddetli dolu yağışı görüldü. Fırtınalar afetleri tetikledi, rüzgar hızının artmasıyla çatılar uçtu, ağaçlar devrildi" dedi. Türkiye'nin iklim kuşağının da değişmeye başladığına işaret eden Köse, tropikal iklime doğru gidişat yaşandığını, İstanbul'da bile hortumların sıklığının arttığına dikkati çekti.
Sanayi devriminden sonra 2 derecelik sıcaklık artışıyla hızlanan
ve Türkiye'nin iklimini de değiştirerek meteorolojik afetlerin
şiddetlenmesine neden olan küresel iklim değişikliğinin, gelecek
yıllarda beklendiği iddia edilen "mini buzul çağı" ile yavaşlaması
öngörülüyor.
İngiltere'deki Northumbria Üniversitesi'nde matematik profesörü Valentina Zharkova ve ekibi iddiaya göre, gelecekte küresel iklim değişikliklerinin matematiksel olarak tahmin edilmesine olanak tanıyan bir model geliştirdi. Hesaplamalara göre, güneşin manyetik dalgalarının azalmasıyla 2021-2050 yılları arasında hava sıcaklıklarında ciddi bir düşüşün görüleceği, bunun da 1600 ve 1700'lü yıllardaki gibi küçük buzul çağı dönemine benzer bir sürecin yaşanmasına neden olacağı iddia ediliyor.
Dünyada beklendiği öne sürülen mini buzul çağı, küresel iklim değişikliği ve Türkiye'de yaşanan meteorolojik afetlerle ilgili AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkanı Ahmet Köse, doğayı kirleten sera gazlarının küresel ısınmayı arttırdığını söyledi.
'TÜRKİYE'NİN İKLİMİ DEĞİŞİYOR'
Dünyada 1960 öncesine göre hava sıcaklıklarının 2 derece kadar
arttığını, ciddi bir artış olan bu durumun buzulları da erittiğini
ifade eden Köse, küresel iklim değişikliğinin sonuçlarının İstanbul
başta olmak üzere bu yazın yurt genelinde de yaşandığını, çok
şiddetli yağmur, kısa süreli dolu yağışı ve fırtınaların afetleri
tetiklediğini, rüzgar hızının artmasıyla çatıların uçtuğunu,
ağaçların devrildiğini anlattı. Köse, dünyada meteorolojik kaynaklı
afetlerden yaklaşık her yıl ortalama 410 milyon insanın
etkilendiğini, 7 bin 600 civarında insanın yaşamını yitirdiğini,
ayrıca doğal kaynaklı afetlerin yüzde 6'sının can kaybına, yüzde
16'sının ise yaralanmalara neden olduğunu aktararak, dünyanın dört
bir yanında şiddetli yağışlar sonucu sel ve taşkınlar yaşandığını,
tayfunların sık sık görüldüğünü kaydetti.
'EN ÖNEMLİ NEDEN TÜKETİM ÇILGINLIĞI'
Küresel iklim değişikliğinin yol açtığı bu tür afetlerin devam edeceğini belirten Köse, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunların devam etmesini de biz insanlar tetikliyoruz. Sera gazına neden olan karbondioksit. Karbondioksite neden olan enerji tüketimi, ulaşım. Milyonlarca araç trafikte seyrediyor, milyonlarca ev ısınıyor. En önemlisi de tüketim çılgınlığı. Geçmişte birkaç kıyafetimiz varken şimdi dolaplara sığmıyor. Bir takım elbise yaklaşık 17 ton sudan meydana geliyor."
Türkiye'nin iklim kuşağının da değişmeye başladığına işaret eden
Köse, tropikal iklime doğru gidişat yaşandığını, İstanbul'da bile
hortumların sıklığının arttığına dikkati çekti. Köse, son yıllarda
da meteorolojik afetlerin şiddetindeki artışlar nedeniyle artık
Türkiye'nin birçok yerinde özellikle Anamur ve Antalya arasında,
Ege ve Karadeniz kıyılarında, İstanbul çevresinde hortum
hadiselerinde artış yaşandığını vurguladı.
Dünyanın güneş aktiviteleri sonucu ısı aldığını, normalde dünyanın
300 milyon yılda 1 derece sıcaklığının arttığını ve azaldığını dile
getiren Köse, sıcaklık artışına "küresel ısınma", düşüşüne ise
"buzul çağı" denildiğini ancak sanayi devriminden sonra insan
faktörü nedeniyle bu sürecin bin kat arttığını ve bunun neticesinde
de buzulların erimesinin hızlandığını söyledi.
Köse, artı bir derece olan sıcaklık değişiminin şimdilerde artı 2 derecelere kadar vardığını dile getirerek, "Bu durdurulamazsa ilerleyen süreçte, tüm iklim senaryoları 2100 yılına kadar bunun artı 4 derecelere kadar varacağı gösteriyor." dedi.
'MİNİ BUZUL ÇAĞI GELECEK' İDDİASI
Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkanı Köse, bilim insanlarının açıkladığı "mini buzul çağı" savına ilişkin de 1645 ile 1715 yılları arasında Avrupa'nın büyük bölümünde mini buzul çağı denilen bir dönemin yaşandığını belirtti. Güneşteki patlamalar sonucu dünyaya ısı ulaştığını aktaran Köse, şu bilgileri verdi:
"1500'lü yıllarda insanoğlu güneş patlamalarını fark ederek, bunu gözlemleyip kayıt altına almaya başlıyor. O yıllardan bugüne tutulan kayıtlara göre, geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir makalede, önümüzdeki 2020 ile 2030 yılları arasında, 1645 ile 1715'teki gibi mini buzul çağına benzer güneş lekelerinde azalmanın olduğu tespit ediliyor. Bunun tutarlılığı da yüzde 93. İngiltere'de bir üniversitedeki model çalışması da bunu destekliyor. Bu şekilde devam ederse 2020 ile 2030 yılları arasında dünyanın büyük bir bölümünde yeniden mini bir buzul çağı yaşanabilir. Esasında bu beni sevindiriyor. Bu senaryo gerçekleşirse, mini buzul çağı küresel ısınmayı yavaşlatabilir çünkü küresel ısınmayı insanoğlu olarak durduramıyoruz ancak doğa kendini mini buzul çağıyla dengelemeye çalışacak."
'KIŞ ERKEN GELİP GEÇ BİTECEK'
Köse, küresel ısınmayla sıcaklığın artı 2 derecede olduğunu, insanların da buna çabuk adapte olduğunu belirterek, mini buzul çağında artı 2 derce olan sıcaklığın eksi 1-2 dereceye düşeceğini anlattı. Soğuk havalara insanların değil de nesli tükenmekte olan hayvanların, bazı bitki türlerinin uyum sağlayamayacağını ifade eden Köse, şöyle devam etti:
"Küresel ısınmayla ilerleyen süreçte Karadeniz'in büyük bölümünde, İstanbul'da da deniz sezonu 4-5 ay sürecek, hatta narenciye yetişecek belki de. Buzul çağıyla beraber ise bitki örtüsü gerilemeye başlayacak. Konya'da belki buğday yetişemeyecek. Son 15-20 yılda sonbahar ve ilkbaharda 25 güne varan düşüşler görülüyor. Yaz mevsimi geçmiş yıllara göre uzadı. Mini buzul çağında bunun tersini düşünmek gerekir. İstanbul'da kış mevsimi aralık ayında başlıyor, mart sonunda da bitiyor. Mini buzul çağında ise kış mevsimi daha erken, kasımda başlayacak, nisan ortasına sarkacak. İstanbul'un ortalama kar yağışlı gün sayısı 15 iken o dönemde bu sayı 30 güne çıkabilir. Kışla mücadeleye harcanan emek ve zaman, hatta harcanan maddiyat daha da artabilir. Deniz sezonu azalacak. Ancak Doğu Anadolu Bölgesi, Karadeniz'in yüksek kesimlerinde, Toros Dağları'nın yüksek bölgelerinde kar yıl boyunca hiç erimeyebilir."
Köse, iddia edildiği gibi mini buzul çağının yaşanması durumunda insanların daha sıcak yerlere göç edebileceği değerlendirmesinde bulunarak, hastalıkların tipi ve şiddetinde de artışlar görülebileceğini sözlerine ekledi