Tecavüze uğrayan kadın ne yapmalı?
Abone olEvliliklerinde cinsel saldırılara maruz kalan kadın sayısı gün geçtikçe artıyor.Peki ama bu saldırılara uğrayan kadınlar ne yapmalı?
Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Adana Şube
Başkanı Uzm. Dr. Taner Canatar, Türkiye’de evliliklerinde tecavüze
uğrayan kadın sayısının her geçen gün arttığı uyarısında bulunarak,
bu durumun asla kabul edilemeyeceğini söyledi.
ERKEN YAŞTA EVLİLİKLER İLK SORUNLARDAN
BİRİ
Kadınların hukuksal alandan ekonomik alana, ev hayatından gündelik hayata kadar birçok sorun ve sıkıntı ile karşı karşıya kaldığına dikkat çeken Canatar, Türkiye’de kağıt üzerinde yapılan değişikliklere rağmen, pratikte kadınların gündelik hayatlarında ayrımcılığa ve şiddete maruz kaldığı gibi erken yaşta evlendirilip, evliliklerinde de tecavüze uğradığı yorumunda bulundu.
Canatar, “Bu nedenle kadını yok sayan, ona şiddet uygulayan veya onu bir meta olarak algılayan tüm zihniyete karşı yılmadan mücadelenin sürdürülmesi gerekiyor. Evlilik içi tecavüz, ayrımcılık ve kadına yönelik şiddetti meşru gören tutum ve davranışlar asla kabul edilemez. Ancak ne yazık ki, Türkiye’de evliliklerinde tecavüze uğrayan kadınların sayısı her geçen gün artıyor” dedi.
‘Tecavüz’ kelimesinin anlamının, her ne kadar ‘zorla cinse
ilişki kurmaya çalışma’ veya ‘cinsel ilişkiye zorlanma ve saldırı’
olarak bilindiğini kaydeden Canatar, buna rağmen tecavüz etme ya da
tecavüze uğrama eylemlerinin tanımının eksik olduğu yorumunda
bulundu. Canatar, birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de aynı
yatakta uyumalarına rağmen, eşi ya da erkek arkadaşı tarafından
tecavüze uğrayan çok fazla kadın olduğunu dile getirdi.
Taner Canatar, açıklamasını da şöyle sürdürdü:
“Karşılıklı uzlaşmayı içermeyen, vücuda zarar verme tehdidi ve güç kullanılarak yapılan oral, anal veya vajinal ilişki olarak tanımlayabileceğimiz evlilik içi tecavüzler genellikle ‘tamamen yıkıcı tecavüz, güç amaçlı tecavüz ve patolojik tecavüz olmak üzere üç şekilde gerçekleşir.”
“ERKEK CİNSELLİĞİ BİR CEZALANDIRMA ARACI OLARAK KULLANIR”
Tamamen yıkıcı tecavüzde erkeğin temel amacının; cinsel ilişki ve
doyum değil, karısını her açıdan yıkmak, sarsmak ve öfkesini kusmak
olduğunu ifade eden Canatar, erkeğin cinselliği bir cezalandırma
aracı olarak kullandığı gibi tecavüzün, kadının uğradığı fiziksel
ve duygusal şiddetin devamı niteliğinde olduğu bilgisini verdi.
Güç amaçlı tecavüzde fiziksel bir şiddet olmadığını, buradaki
amacın ise, erkeğin eşi üzerindeki güçlülüğünü ona cinsel olarak
gösterme çabası olduğunu vurgulayan Canatar, “Bu tecavüz türü
karısının cinsel ilişkiyi istememesi ya da reddetmesi durumunda,
erkeğin zorla cinsel ilişkiye girmek istemesidir” ifadesini
kullandı.
Patolojik tecavüzün; cinsel ilişki şiddet içerikli ve olağandışı
olduğunu ifade eden Canatar, “Bu erkekler çoğunlukla hayat
kadınları ile olan ilişkilerinde bunu daha rahat ve sınırsızca
yapma eğilimindedir. Örneğin; izleyebilmek için karısının başka bir
erkekle ilişkiye girmesini istemesi, eşini grup seks yapmaya
zorlaması, cinsel ilişkiyi çocuklarının önünde gerçekleştirmesi,
sado-mazoşist içerikli cinsel ilişkiler yaşamak istemesi patolojik
tecavüz grubunun içinde yer almaktadır” dedi.
“TECAVÜZE UĞRAYAN KADIN MUTLAKA UZMANA DANIŞMALI”
Evliliğinde tecavüze uğrayan kadınların yaşadıklarının bir terapist
tarafından ele alınmasının ve çözümlenmesinin önemli olduğunun
altını çizen Canatar, evliliğinde karşılaştığı tecavüzün, kadının
yaşantısını olumsuz etkilediğini, evlilik ya da birliktelik
sürecinde maruz kalınan tecavüzler de tıpkı diğer tecavüzlerde
olduğu gibi kurbanda; cinsel isteksizlik, kendisine ve partnerine
olan saygısını kaybetme, cinsel işlev bozuklukları, yoğun korku,
kaygı ve endişe, beslenme ve uyku bozuklukları, depresyon, intihar
eğiliminin yanında cinsel yönden eksik olduğu düşüncesi gibi
olumsuz duygu ve sonuçlara yol açabileceğini anlattı.
Evlilikteki ya da birliktelikteki tecavüzün önlemesi için toplumun her kesimine, sivil toplum kuruluşlarına, devlet kurumlarına ve medyaya görevler düştüğünü vurgulayan Taner Canatar, şöyle devam etti:
“Birliktelikteki ya da evlilikteki cinsel şiddet, tecavüz ve saldırganlığı durdurma öncülüğü ve sorumluluğu kadına aittir. Öncelikle kadının, zihnindeki tecavüz tanımını değiştirmesi, cinselliği bir görev olarak görmemesi, cinselliğin zorlamayla olamayacağını anlaması ve anlatması, sevgi, arzu, haz, şefkat ve bütünlüğün cinselliğin birer parçası olduğunu bilmesi ve öğretmesi, korku, kaygı ve suçluluk duygularının ortaya çıkmasına neden olan cinselliğin sağlıksız bir cinsellik olduğunu özümsemesi ve özümsetmesi gerekiyor.’’