Tebliğcilerin foyası ortaya çıktı
Abone olİslam ülkelerinde kulaktan kulağa yayıldı bu olay. Duyanlar dehşet içinde kaldı. Ateşli İslam tebliğcilerinin internet sitelerinde yaydığı hikaye düzmece çıktı. İşte olayın as
Geçtiğimiz yıllarda İslâm ülkelerini ayağa kaldıran "Mağara cini
fotoğrafı", "Hz. Âdem'in dev iskeleti", "cehennemde kaydedilen
sesler" gibi kuyruklu yalanların ardından, internet ortamı dinsel
inançlar üzerine oynanan sinsi bir oyunun daha arenasına dönüştü.
Son birkaç aydır bütün İslâm ülkelerinde âdeta bir kitle histerisi
şeklinde yayılan ve ürkütücü şöhreti kısa sürede ülkemize de ulaşan
"Kur'an'a saygısızlık ettiği için hayvana dönüşen Ürdünlü genç kız"
fotoğrafının, gerçekte Avustralyalı bir sanatçının silikondan
yaptığı ilginç görünümlü bir heykele ait olduğu ortaya çıktı. Bir
dizi insan-hayvan karışımı canlıyı küçük bir erkek çocuğuyla
birlikte tasvir eden bu heykel grubu, ünlü heykeltraş Patricia
Piccinini tarafından 2003 yılında tasarlanıp hazırlandı. Halen
Sydney'de yaşayan ve sıradışı yapıtlarıyla sık sık uluslararası
sergilere davet alan Piccinini'nin anılan çalışmasına ait yakın
plan bir fotoğrafı sanatçının internet sitesinden onun izni
olmaksızın kopyalayan kimliği belirsiz "tebliğciler", sözkonusu
fotoğrafa bir de "çarpılma hikâyesi" ekleyerek bunu sanal âlemde
elden ele dolaştırmaya başladılar. Konunun kısa süre içinde
tartışma forumlarının sınırlarını aşıp paranormal olayların
incelendiği "ciddi" sitelere sıçramasıyla birlikte olaydan
Piccinini'nin de haberi oldu ve sanatçı kişisel sitesinde öfkeli
bir açıklama yayımladı. Ancak, buna karşılık, "çarpılan kız"
efsanesi, insanların bu tür dinsel hikâyelere inanmayı içtenlikle
arzu etmeleri üzerine geçtiğimiz yaz ayları boyunca hız kesmeden
yayılmayı sürdürdü. İslâm'ın bu gibi yalanlara ihtiyacı mı var? Her
ortaya çıkışlarında geniş bir inanan kitlesi toplayan dinsel
içerikli kent efsanelerinin, özellikle 2000'li yılların başlarından
itibaren ciddi bir artış gösterdiği gözleniyor. İlk çıkış kaynağı
genellikle belirlenemeyen ve faillerinin daha etkin bir
uluslararası yayılım için interneti başarıyla kullandıkları bu tür
paranormal hikâyeler, kimilerine göre "biraz abartılı ögeler (!)
içermekle birlikte, insanları ilahî gerçeklere yaklaştıran bir tür
tebliğ görevi" üstlenmekteler. Ancak, bu sakat düşünce tarzı
istisnasız her seferinde olumsuz sonuçlar doğuruyor ve arka
plandaki gerçeklerin ortaya çıkmasıyla birlikte, İslâm adına yola
çıkanlar her seferinde İslâm'a izi kolay kolay silinemeyecek türden
lekeler sürüyorlar. "Kur'an'a saygısızlık ettiği için çarpılan
kızın dramı" gibi vak'alar zayıf olan imânları pekiştirmek adına
doğru yöntem olarak kabul edildiği takdirde, benzeri bir başka
durum yaşandığında, sözgelimi, "Filistin'de camileri basıp talan
eden, Kur'an-ı Kerim nüshalarını yerlere atan İsrail askerlerinin
neden olay ânında alev alıp yanmadığı" gibi bir sorunsal da bu kez
aynı imânları zedeleyen bir anti-teze dönüşebiliyor. Bu açıdan
bakıldığında, sözkonusu yalanları ortaya atan kişilerin samimi
dindarlardan ziyade, farklı bir taktikle çalışan "din karşıtları"
olma ihtimalleri daha yüksek... Dinsel içerikli kent efsanelerine
karşı öteden beri ödünsüz bir biçimde tavır alan Yeni Şafak Haber
Merkezi, önceki yıllarda da "Birleşik Arap Emirlikleri'nde çekilen
cin fotoğrafı", "Hz. Âdem'in Suudi Arabistan'da bulunan dev
iskeleti", "Müslüman olan Alman fizikçisi Hans Aiberg", "cehennemde
kaydedilen korkunç çığlıklar" ve "Astronot Neil Armstrong'un Ay'da
ezan sesi duyup Müslüman olması" gibi başka bazı popüler yalanların
da içyüzünü kanıtlarıyla birlikte açığa çıkararak Müslüman
kamuoyunun dikkatine sunmuştu. 'Fotoğrafı internet sitemden
çalmışlar' Avustralyalı heykeltraş Patricia Piccinini, sanat
dünyasında sıradışı çalışmalarıyla tanınıyor. Yeni Şafak'ın, ülkesi
Avustralya'dan bağlantı kurarak görüşlerine başvurduğu bayan
heykeltraş Patricia Piccinini (40), yapıtı üzerine son aylarda
internette ortaya çıkan spekülasyonlardan dolayı tek kelimeyle
burnundan soluyor. Olaydan ilk kez geçen Ağustos ayında haberdar
olduğunu belirten Piccinini, gazetemize şu açıklamayı yaptı:
"Doğrusu, bu yalan karşısında söyleyecek söz bulamıyorum. Ben bir
sanatçıyım ve dünyadaki bütün dinlere karşı sonsuz saygım var.
Ancak, önceki yıl gerçekleştirdiğim bu çalışmanın fotoğraflarının
kişisel internet sitemden çalınarak böylesine abuk subuk bir
hikâyeye alet edilmesi karşısında tahmin edemeyeceğiniz kadar çok
yıprandım. Sahtekârların kullandıkları fotoğraf, son iki yıldır
dünyadaki bazı önemli sergilere katılan "Leather Landscape" (Deri
Peyzajı) adlı yapıtımdan alınma bir detaydır. Bu yapıtı, hayâl
gücümün ürünü olan, ancak genetik mühendislerinin gelecekte
üretmesi olası bazı insan-hayvan karışımı hibrit yaratıkların ve
onları ilgiyle izleyen küçük bir oğlan çocuğunun silikondan yapılma
heykelleriyle oluşturdum. Beyaz deriden hazırlanmış fütüristik bir
dekorun üzerine yayılan sözkonusu heykeller, ilk kez 2003 yılında
Venedik Bienali'nde görücüye çıktı ve bir hayli ilgi gördü. O
tarihten bu yana da daha bir dizi ülkede sergilendi. Yapıtın
hazırlanmasında silikon ve derinin yanısıra tahta, akrilik ve insan
saçı kullanıldı." Olayın gerçek yüzünü kişisel internet sitesinde
de açıkladığını belirten Piccinini, buna karşılık internetin
yalanları yayma konusundaki hızına yetişmenin imkânsız olduğunu
vurgulayarak, "Hiçbir dinin, varolmak için bu tür komik hikâyelere
ihtiyacı yok. Bence bu tür kent efsaneleri ilk anda kitleleri bir
ölçüde heyecanlandırsa da inançlı topluluklar arasında sonradan
büyük bir hayâl kırıklığı ve öfkeye yol açıyorlar. O nedenle,
yapılanın iyi niyetli bir dinsel misyonerlik çabası olduğundan son
derece kuşkuluyum" şeklinde konuştu. 'Belge-fotoğraf'a (!) eşlik
eden ürkünç hikâye Patricia Piccinini'ye ait olan hibrit yaratık
heykelinin fotoğrafını internet üzerinden kısa sürede bütün dünyaya
yayarak özellikle İslâm coğrafyasında heyecan verici bir efsaneye
dönüştüren sahtekârlar, görenlerin tüylerini ürperten bu "belge"ye
(!) şöyle bir de arka plan hikâyesi eklemişlerdi: Ürdünlü yaşlı bir
kadın evinde Kur'an-ı Kerim okumaktadır. O sırada, yan odada yüksek
volümde müzik dinleyen kızını teybin sesini kısması için uyarır.
Ancak genç kız inançsız biridir; annesini bu uyarısından dolayı
azarlar ve elindeki Kur'an-ı Kerim'e saygısızca vurur. Fakat, bunu
yapar yapmaz bir anda bütün vücudu alevlerle kaplanır ve odanın
ortasında cayır cayır yanmaya başlar. Dehşet içindeki anne hemen
yakınlardaki bir battaniyeyi kapar ve kızını saran alevleri
söndürebilmek amacıyla onu sıkıca sarıp sarmalar. Biraz sonra
battaniyeyi açtığında ise fotoğrafta görülen insan-köpek karışımı
korkunç yaratıkla karşılaşır. Kız, biraz önceki çirkin hareketi
nedeniyle "çarpılmıştır". Evde yaşananlar kısa sürede Ürdünlü resmî
yetkililerin kulağına gider ve genç kız bilimsel olarak incelenmek
üzere Hollanda'daki bir askerî hastaneye nakledilir. İnternette
dolaşan görüntü de kızın incelemeler sırasında çekilen gizli
fotoğraflarından biridir. Olay, "Kur'an'ın mistik gücü ve yüceliği
uluslararası kamuoyu tarafından kabul görmesin" diye aylardır bütün
dünyadan saklanmaktadır. Ancak, bu muhteşem "kanıt", nasıl olduğu
anlaşılamayan bir yolla Hollandalı yetkililerden kaçırılarak bizim
aşırı ateşli tebliğcilerimizin eline geçmiştir. Tabiî, bütün bu
hengâmede kaş yapılacak derken bir kez daha göz çıkartılır ve tıpkı
daha öncekilerde olduğu gibi bu olayın balonunun da patlamasıyla
birlikte İslâm'ın uluslararası alandaki itibarına bilerek ya da
bilmeyerek müthiş zararlar verilir. Olayın aydınlığa kavuşmasıyla
birlikte, bugünlerde Batı kaynaklı birçok internet sitesinin
sözkonusu hikâye nedeniyle Müslümanları makaraya alan yorumlar
yayımladığı dikkati çekiyor. Haber: Ali Murat Güven Kaynak:
www.yenisafak.com.tr