Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan her fırsatta AK Parti
yönetici ve milletvekillerine. “Sahaya inin, halka dokunun”
talimatı veriyor. Erdoğan’ın bu talimatı sonrası sahaya
baktığımızda karşımızda AK Partililer’den çok muhalefetin olduğunu
görüyoruz.
İYİ Parti lideri Meral Akşener uzun zamandan beri sahada. Karış
karış Türkiye’yi geziyor, ayak basmadık il, ilçe kalmadı neredeyse.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ittifak ortağına ayak uyduramasa da,
milletvekillerini halkın ayağına gönderiyor.
Ali Babacan bile halktan kopuk değil aldığı tepkilere rağmen.
Ahmet Davutoğlu da medyada kendine yer bulamasa da, sahadan
ayrılmıyor…
AK Parti yöneticileri ve milletvekilleri ne yapıyor peki?
Onlar da sokakta…
Tebdil-i kıyafetli halde…
Yani tanınmayacak şekilde milletin arasına
karışıyorlar. Sıradan bir vatandaş gibi, halkın sorunlarını
dinledikten sora, rapor edip Erdoğan’a sunuyorlar!
AK Parti’nin teşkilatlardan sorumlu genel başkan yardımcısı Erkan
Kandemir söylüyor bunları.
Niye tebdil-i kıyafet peki?
Bilen varsa beri gelsin!
Tebdil-i kıyafet giymeyenler de var; Hüsniye Erdoğan gibiler.
Onlar da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zamları göğsünde nasıl
yumuşattığını anlatıyor halka:
- Zamlar mini mini yapılıyor!
Sahada değil ama ekranda!
Biz bunları dile getirdiğimizde “dönek” oluyoruz.
Gerçekleri anlatmak, doğru yolu göstermek döneklik ise eğer… evet
ben döneğim kardeşim. Sen bir kadın gazeteciye ağıza
alınmayacak küfürler edeceksin, bu ülkenin savcıları senin ettiğin
küfürleri eleştiri olarak kabul edecek. Ben buna isyan edince de
senin nazarında dönek olacağım…
Ben döneğim kardeşim!
Senin gibi birinin davasıyla, diniyle, imanıyla benim
işim olmaz.
Kibir sende, riyakarlık sende, haram lokma yemek sende,
küfür sende, hakaret sende… Kul hakkına giren sen, cebini dolduran
sen… Ama ben haksızlık karşısında susmayınca oluyorum dönek öyle
mi?
Vay efendim ben Özlem Gürses’i nasıl savunurmuşum!
Özlem Gürses’in Özışık kardeşlere yaptığı haksızlığın haddi
hesabı yok. Haksızlık da etse, o bir anne… Bir anneye sanal
kabadayılık yaparak edilen haksızlığı burada dile getirdim diye
beyefendi bana “dönek” diyor…
Kendi gibi benim de Özlem’e edilen o küfür için “OH” dememi
bekliyor! Demiyorum kardeşim; çünkü aynısı bana yapıldı, yapılıyor.
Ölmüş babama, yaşlı anneme, körpe torunuma edilen küfürleri… bana
aileme yapılan hakaretleri yaşayan biri olarak Özlem’e
yapılanınalçaklık olduğunu söylemem döneklik ise ben döneğim
kardeşim.
Yeter artık!
Herkes ali kıran başkesen olmuş!
Herkes racon kesiyor…
Herkes kibir abidesi olmuş!
Yeter artık!
Dönekmişim!
Biz burada bu mücadeleyi verirken, sen küfürden hakaretten başka
bir şey yapmıyorsun. Sen iyi ben kötü öyle mi? Sen bizim ne
yaşadığımızı biliyor musun? Bize yapılan kahpeliklere karşı ne
mücadeleler verdiğimizi biliyor musun? Uğradığımız haksızlıkları
biliyor musun? Rızkımızın kibir abideleri tarafından nasıl
kesildiğini biliyor musun? “Küçük dağları ben
yarattım” havasındaki büyük biraderlerin bizi nasıl boğmak
istediğini, 60 kişinin çalıştığı bu kurumu batırmak istediklerini
biliyor musun? Dört koldan bir mücadeleyi biz verelim, sen klavye
başında delikanlılık yap ve bizi döneklikle suçla…
Hadi oradan ahlaksız herif!