TCK'da değişiklik teklifi
Abone olErtuğrul Yalçınbayır, 1 Haziran'da yürürlüğe girecek olan Türk Ceza Kanunu'nun basını ilgilendiren maddelerinin yeniden düzenlenmesi için kanun teklifi hazırladı.
Eski Başbakan Yardımcısı Yalçınbayır tarafından hazırlanan Türk
Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi şöyle:
MADDE 1.- Türk Ceza Kanunu'nun aşağıda yazılı maddeleri veya
maddelerde yazılı fıkraları veya cümleleri veya ibareleri kanun
metninden çıkarılmıştır. a.- "İntihar" başlıklı 84 ncü maddenin
üçüncü fıkrasının ikinci cümlesinde yazılı; "Bu fiilin basın ve
yayın yolu ile işlenmesi halinde, kişi dört yıldan on yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır." cümlesi, b.- "Hakaret" başlıklı
125 nci maddenin dördüncü fıkrasında yazılı ".basın ve yayın
yoluyla işlenmesi halinde, üçte bir oranında arttırılır." ibaresi,
c.- "Haberleşmenin gizliliği ihlâl" başlıklı 132 nci maddenin
dördüncü fıkrasında yazılı "Kişiler arasındaki haberleşmelerin
içeriğinin basın ve yayın yolu ile yayınlanması halinde, ceza yarı
oranında arttırılır." fıkrası, d.- "Özel hayatın gizliliğini ihlâl"
başlıklı 134 ncü maddenin ikinci fıkrasının son cümlesinde yazılı
"Fiilin basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde, ceza yarı
oranında arttırılır." cümlesi, e.- "Kamu Barışına Karşı Suçlar"
başlıklı Beşinci Bölüm'ün "Ortak hüküm" başlıklı "Yukarıdaki
maddelerde tanımlanan suçların basın ve yayın yoluyla işlenmesi
halinde, verilecek ceza yarı oranında arttırılır." 218 nci maddesi,
f.- "Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" başlıklı 220 nci maddenin
sekizinci fıkrasında yazılı "Bu suçun basın ve yayın yolu ile
işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında arttırılır."
şeklindeki son cümlesi, g.- "Adliyeye Karşı Suçlar" başlıklı İkinci
Bölüm'ün "Etkin Pişmanlık" başlıklı 269 ncu maddesinin beşinci
fıkrasında yazılı "iftira suçunun basın ve yayın yoluyla işlenmesi
halinde, bu madde hükümleri uygulanmaz." fıkrası, h.- "Gizliliği
ihlâl" başlıklı 285 nci maddenin üçüncü fıkrasında yazılı "Bu
suçların basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde, ceza yarı
oranında arttırılır." fıkrası, ı.- "Adil yargılamayı etkilemeye
teşebbüs" başlıklı 288 nci maddenin ikinci fıkrasında yazılı "Bu
suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde verilecek ceza yarı
oranında arttırılır." fıkrası, j.- "Cumhurbaşkanınca hakaret"
başlıklı 299 ncu maddenin ikinci fıkrasında yazılı "basın ve yayın
yoluyla işlenmesi halinde üçte bir oranında arttırılır" ibaresi,
k.- "Temel milli yararlara karşı hareket" başlıklı 305 nci maddenin
ikinci fıkrasında yazılı "ya da yararın basın ve yayın yoluyla
propaganda yapmak için verilmiş" ibaresi, MADDE 2.- Ceza Kanunun
aşağıdaki maddeleri, fıkraları, cümleleri ibareleri
değiştirilmiştir. a.- 127 nci maddesi: "İsnat edilen ve suç
oluşturan fiilin ispat edilmiş olması halinde kişiye ceza verilmez.
İsnadın ispatında ise öncelikle kamu yararı aranır; kamu yararı
bulunmadığı takdirde, isnadın ispatında şikâyetçinin rızası
aranır." b.- 133 ncü maddenin üçüncü fıkrası "Bu konuşmaların basın
ve yayın yoluyla yayınlanması halinde kamu yararı varsa kişiye ceza
verilmez." c.- 134 ncü maddenin ikinci fıkrasının son cümlesi
"Fiilin basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde kamu yararı varsa
kişiye ceza verilmez." d.- 285 nci maddenin üçüncü fıkrası "Bu
suçların basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde, genel haber
sınırlarını aşmayan yayından dolayı ceza verilmez." MADDE 3.- Bu
kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 4.- Bu kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. GENEL GEREKÇE Türk Ceza Kanunu
26.09.2004 gün ve 5237 Sayılı Kanunla yeniden düzenlenmiş ve İmar
Kirliliğine neden olma başlıklı 184 ncü maddesi kanunun Resmi
Gazetede yayım tarihi olan 12.10.2004 tarihinde yürürlüğe
girmiştir. "Çevrenin kasden kirletilmesi" başlıklı 181 nci
maddesinin birinci fıkrası ile "Çevrenin taksirli kirletilmesi"
başlıklı 182 nci maddesinin birinci fıkrası ile yayımı tarihinden
itibaren iki yıl sonra, 1 Nisan 2005 de yürürlüğe girmesi gereken
diğer hükümleri ise 5328 sayılı yasa gereği 1 Haziran 2005 de
yürürlüğe girecektir. Türk Ceza Kanunu'nun hükümlerinin yürürlüğe
gireceği 1 Nisan 2005 öncesi yapılan tartışmalar sonucu kanunun
yürürlüğü 31 Mart 2005 günü ve 5328 sayılı yasa ile 1 Haziran
2005'e ertelenmiştir. Kanunun yürürlüğe girme sürecinde özellikle
Basın ve Yayın yoluyla işlenen suçlar itibariyle yoğun tartışmalar
yaşanmış ve Çeşitli Gazeteciler Dernekleri ve oluşumlar aktif rol
üstlenerek konu ile ilgili çeşitli önerilerde bulunmuşlardır.
Kanunların oluşumunun Bakanlar Kurulu Tasarısı veya
Milletvekillerinin tekliflerinden kaynaklandığı dikkate alınarak,
basın ve yayın organlarının örgütlü temsilcilerinin katıldığım
görüşlerini esas alarak işbu değişiklik teklifi sunulmuştur. Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi(AİHS) düşünceyi açıklama ve haberleşme
özgürlüğünü düzenlemiştir. AİHS 10 ncu maddesi "Madde 10.- Herkes
düşünceyi açıklama hakkına sahiptir. Bu hak düşünce hürriyetini ve
resmi makamların müdahalesi ve memleket sınırları söz konusu
olmaksızın, haber veya fikir almak veya vermek özgürlüğünü içerir.
Bu madde, devletlerin radyo, sinema veya televizyon işletmelerini
bir izin rejimine tabi kılmalarına engel değildir. Bu hürriyetlerin
kullanılması, ulusal güvenliği, toprak bütünlüğü, kamu güvenliği,
düzenin korunması, suçu önlenmesi, sağlığın ya da ahlakın ve
başkalarının şöhret ya da haklarının korunması için, demokratik bir
toplumda zorunlu önlemler niteliğinde olarak, gizli haberlerin
açıklanmasının engellenmesi ya da yargı erkinin üstünlüğünün ve
tarafsızlığının sağlanmasını bakımından, kanunla belirli işlemlere,
koşullara, sınırlamalara ya da yaptırımlara bağlı tutulabilir."
AİHM'nin bu maddeye ilişkin içtihatları oldukça zengindir. 1982
Anayasasında yapılan değişikliklerle başta düşünceyi açıklama
özgürlüğü olmak üzere tüm temel hak ve özgürlüklerde AİHS
paralelinde değişiklikler yapılmış ve ayrıca uluslararası
sözleşmelerin üstünlüğü ilkesi benimsenmiştir. Basın özgürlüğünün;
kamuoyuna yöneticilerin düşüncelerini ve tavırlarını öğrenme ve
değerlendirme, kamuda olanlardan haber alma ve haber verme ve
kamuoyunun endişelerini anlatma ve yorumlama ve fırsatını
verdiğini, kamuoyunu oluşturmada, yolsuzluk ve yozlaşmanın
önlenmesinde etkilerini dikkate alarak; basın ve yayın yoluyla
işlenen suçlarda, özel cezalandırma veya cezaları özel olarak
arttırma yoluna gidilmesinin basın özgürlüğünü özünde
zedeleyebileceği endişesiyle, ayni suç için basın ve yayın
organlarına mahsus özel düzenlemelerden kaçınılması gerekmektedir.
Basın ve yayına karşı kabul edilen yaptırımlar orantılı olmalı ve
basın ve yayın aleyhine özel yaptırımlar ve ceza arttırım sebebi
kabul edilmemelidir. Basın ve yayın sadece hoşa giden veya zararsız
ya da tepki yaratmayan haber ve düşünceleri açıklayacak ve yayacak
değildir aksine, halkın ve/veya yöneticilerin bir kısmına ters
düşen, şoke eden ya da üzüntüye sevk edecek haberleri ve
düşünceleri de açıklayabilecek ve yayabilecektir. Çoğulculuk,
hoşgörü, demokratik bir toplum bunları da kapsar. Türk Ceza
Kanunu'nun bazı maddelerinde yazılı suçlar basın ve yayın yoluyla
işlendiğinde ya cezalar arttırılmakta veya özel yaptırım
öngörülmektedir. Bu suçlardan bir kısmında doğrudan doğruya "basın
ve yayın yoluyla işlenmesi halinde" ibaresi geçmektedir.
Örneğin;TCK
84,125,132,133,134,213,214,215,216,217,220,267,269,285,288, 299,305
ve benzeri maddelerde aleniyetin basın ve yayın yoluyla sağlanması
halinde cezalar ayrıca arttırılmaktadır. Bu tür düzenlemeler basın
ve yayını bu yolla caydırmak veya suçu önlemekten çok özünde basın
özgürlüğünü zedelemektedir. Yeni Ceza Kanununda suçların basın ve
yayın yolu ile işlenmesi halinde, cezalar için özel olarak
arttırıma gidilmesi özel bir kasda yönelik olmamalıdır. Anılan
maddelerdeki suçlar basın ve yayın yoluyla işlensin veya işlenmesin
suçtur. Suçun vasfında değişiklik yoktur. Basın ve yayın yolu
sadece cezanın artırım nedenidir. Anılan suçların alenen işlenmesi
cezaların artırım nedenlerinden biridir. Aleniyetin özel hali olan
basın ve yayın yoluna atıfta bulunularak yeni ve yarı bir arttırım
nedeni ihdas edilmesi, basın ve yayını; suçların ve eylemlerin
etken nedeni intibaını uyandırmakta ve bu nedenle basın ve yayının
sınırlandırma yoluna gidildiği anlayışını çağrıştırmaktadır.
Belirtilen nedenlerle suçların "basın ve yayın yoluyla işlenmesi
halinde" cezalar için özel arttırma nedeni sayma anlayışından
vazgeçilmesini teminen kanun metninden "basın ve yayın yoluyla
suçların işlenmesi halinde" şeklindeki maddelerin, fıkraların,
cümlelerin ve ibarelerin çıkarılması önerilmektedir. Teklifin
birinci maddesiyle; bazı maddelerinin veya fıkra veya cümle veya
ibarelerinin kanun metninden çıkarılması istenmiştir. Teklifin
ikinci maddesiyle de; bazı maddelerde değişiklikler önerilmiştir.
Bu önerilerle basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde olayda kamu
yararı bulunması durumunda kişiye ceza verilmeyeceği öngörülmüştür.
Değişiklik önerilen maddeler 127,133,134 ve 285 nci maddelerdir.
MADDE GEREKÇELERİ Madde 1.- Türk Ceza Kanununda özel arttırım
nedeni sayılan "suçu basın ve yayın yoluyla işlenmesi hali" ni
düzenleyen aşağıdaki maddeler, fıkralar, cümleler, ibareler kanun
metninden çıkarılmıştır. Suç ortadan kaldırılmamış sadece özel
arttırım nedeni metinden kaldırılmıştır. Şöyle ki: a- 84 ncü madde
intiharı düzenlemiştir. İntiharın "alenen teşvik edilmesi" suçtur.
Aleniyet cezalandırılırken aleniyet kapsamındaki "basın ve yayın
yolu işlenmesi hali" nin özel olarak cezalandırılması basını özel
şiddet sebebi saymaktır. "Aleniyet" hali cezalandırılmışken "basın
ve yayın yolu" nun ayrıca cezalandırılması yersizdir. b- 125 nci
madde "Hakaret" suçunu düzenlemiştir. Hakaret suçtur. Alenen
hakaret cezanın arttırılma nedenidir. "Basın ve Yayın Yolu" alenen
hakaret kapsamındadır. Basın ve Yayın Yolu'nun ayrıca artırım
nedeni sayılması orantısızdır. Aleniyet hali yeterlidir. c- 132 nci
maddeye göre haberleşmenin gizliliği suçtur. Bu gizliliği hukuka
aykırı şekilde ifşa etmek cezanın artırım nedenidir. Basın ve Yayın
Yolu ile yayımlanma, gizliliğin ifşa kapsamındadır. Özel olarak
artırım yoluna gidilmemek gerekir. d- Özel hayatın gizliliğinin
ihlâl suçu 134 ncü madde ile düzenlenmiş ve bu suçtaki fiilleri
ifşa edenler için ceza arttırılmıştır. Suçun basın ve yayın yoluyla
işlenmesi ifşaın özel halidir. İfşa yeterli arttırma nedenidir.
İkinci arttırmaya gerek yoktur. e- Kamu barışına karşı suçlar Ceza
Kanununun 213,214,215,216 ve 217 nci maddelerinde yazılı olan,
"Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit", "suç
işlemeye tahrik", "suç ve suçluyu övme", "halkı kin ve düşmanlığa
tahrik veya aşağılama", "kanunlara uymamaya tahrik" suçlarıdır. Bu
suçları alenen işleyenler hakkında ceza arttırılarak verilir.
Aleniyet unsuru içinde yer alan "Suçların basın ve yayın yoluyla
işlenmesi hali" ni ayrıca arttırma nedeni saymak yersizdir,
orantısızdır,düzenleme özünde düşünce ve basın özgürlüğünü hedef
alır niteliktedir. f- Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak 220 nci
madde ile cezalandırılmış ve (8) fıkra halinde özel olarak
düzenlenmiştir. Cezanın özel arttırımı sebepleri arasında basın ve
yayın yolu ile suçun işlenmesi halini düzenlemeye gerek yoktur. g-
Ceza Kanunun 269 ncu maddesinde Etkin Pişmanlıkla ilgili maddede
iftira suçunun basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde iftira
edenin etkin pişmanlıktan yararlanamayacağı belirtilmiştir. İftira,
adli bir konu ile ilgilidir. İftira suçu basın ve yayın yoluyla
işlenemez suçlardandır. Bir suçun iftira olarak kabûlü o konudaki
ihbar veya şikâyetin haksız olduğuna yargı merciinin karar vermesi
ile mümkündür. 269/5 fıkrası gereksiz ve yersizdir. h- Gizliliğin
ihlâli suçu 285 nci maddede yazılıdır. Gizliliğin alenen ihlâli
cezanın arttırılma nedenidir. Basın ve Yayın Yolu'nun ayrıca
artırım nedeni sayılmasına gerek yoktur. ı- Adil yargılamayı
etkilemeye teşebbüs 288 nci maddede yazılıdır. Adil yargılamanın
unsurlarından biri de yargılamanın aleni olmasıdır. Basın ve yayın
yoluyla, aleni bir yolla, aleniyetin ihlâlini anlamak zordur. Adil
yargılamayı aleni olarak değil gizli olarak etkilemek söz
konusudur. Bu nedenle fıkra madde metninden kaldırılmalıdır. j-
Cumhurbaşkanına hakaret suçtur. Bu suçun alenen işlenmesi, cezanın
artırım nedenidir. Aleniyetin özel hali olan "basın ve yayın yolu"
nu ayrıca özel arttırım nedeni saymak yersizdir, orantısızdır,
özünde düşünce ve eleştiri özgürlüğünü sınırlandırmaktır. k- Ceza
Kanununun 305 nci maddesi "Temel milli yararlara aykırı hareket"
suçunu düzenlemiştir. Suçun basın ve yayın yoluyla işlenmesi hali
cezanın arttırılma nedenidir. Özel artırım nedenine gerek yoktur.
Madde 2.-Suçların Basın ve Yayın Yoluyla işlenmesi halinde kamu
yararı kriterini getirmek suretiyle haber alma ve verme
özgürlüğünü, denetim hakkını ve açık toplum ve şeffaflığı güvence
altına almak gerektiği düşüncesiyle aşağıdaki maddelerde,
fıkralarda, cümlelerde veya ibarelerde değişiklik yapmak
gerekmiştir. a.- Ceza Kanunu'nun "Şerefe Karşı Suçlar Bölümünde"
"isnadın ispatı" hususu 127 nci maddede düzenlenmiştir.
Yolsuzlukların boygösterdiği ülkemizde, bir kısım ceza davaları
beraatle sonuçlandığı halde, beraate konu somut olay bütün
çıplaklığı ile ortada kalmakta ve toplumda derin yaralar açarak
güvensizlik yaratmaktadır. Toplumumuzu rahatsız eden bu
olumsuzluğun giderilmesi için, kesinleşmiş ilâma bağlı ve
şikâyetçinin rızası şartları yerine sadece, kamu yararı ögesine yer
verilmesinin, yolsuzluk suçlarında önleyici bir etkin olacağı gibi
özellikle kamu görevlilerine karşı güven ve inancında yerleşmesine
neden olacaktır. b.- Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve
kayda alınması 133 ncü maddeye göre suçtur. Bu suçun cezasının
arttırılma nedenleri arasında "Basın ve Yayın Yolu" nu özel olarak
saymak gereksizdir. Bunu düzenleyen cümlenin kaldırılması ve yerine
bu konuşmaların basın ve yayın yoluyla yayımlanmasında kamu yararı
varsa faile ceza verilemeyeceğinin öngörülmesi gerekir ki basın
özgürlüğü ve denetim kamu yararına işletilebilsin. c.- Özel hayatın
gizliliği Ceza Kanununun 134 ncü maddesiyle korunmuştur. Gizliliği
ihlâl suçtur. Bu suçun alenen işlenmesi alenen işlenmesi halinde
arttırılır. Suçun Basın yoluyla işlenmesini ayrıca arttırma nedeni
saymaya gerek yoktur. Ancak basın ve yayın yoluyla suçun işlenmesi
halinde olayda kamu yararı varsa 133 ncü maddedeki değişiklik
gerekçesiyle "kamu yararı varsa kişiye ceza verilmez" cümlesi
eklenmiştir. d.- 285 nci madde Gizliliğin İhlâli suçunu
düzenlemiştir. Gizliliğin ihlâli suçtur. Gizliliğin alenen ihlâli
cezanın arttırılma nedenidir. Basın yolu ile suçun işlenmesi
aleniyetin özel halidir. Bu özel hali ayrıca cezanın arttırılma
nedeni saymak yersizdir. Bu nedenle (3) ncü fıkranın kaldırılması
gerekir. Ayrıca (3) fıkra yerine basın ve yayın özgürlüğünü bir
sonucu olarak "Genel haber sınırlarını aşmayan yayından dolayı"
ceza verilemeyeceği yeni bir fıkra olarak eklenmiştir. Madde 3.-
Yürürlük maddesidir. Madde 4.- Yürütme maddesidir.